• yıllar önce adana devlet tiyatrosu'nun kartal tibet yönetiminde (nedense?) sahneye koyduğu, dekorlarından oyunculuğuna, kostümlerine kadar hayran bıraktıran, kartal tibet'e yeni bir gözle bakmama neden olan tiyatro oyunu.
  • 1997-1998 doneminde lisede* sergiledigimiz oyun. final sahnesinde muşamba ve spot ışıklarla yangin efekti verme cabalarimiz olmustu. ilginc sekilde fena da olmamisti.
  • küçükken adana'da izlediğim. hala bir kısım şarkısının, sahnesinin aklımda olduğu güzel oyun. kimler oynuyordu, kim yazmış, kim yönetmişti bilemedim ama iyiydi.
  • oyun hakkında epey kötü yorum okudum, sanırım bu tip yorumları yapanlar ankara yada istanbulda yaşıyor ve bir yılda onlarca oyun izliyor, şehrinize tek tük tiyatro geliyorsa ve gelen oyun buysa mutlaka izleyin derim pişman olmazsınız.

    uzun oyunmuş kısaltılmış gibi duruyor kısmına katılırım, başroller çok net değil ona katılırım onun dışında dekor olsun, müzikler olsun, oyunculuklar olsun oldukça güzel. mahalle kadınlarının şivelerinde - bazılarında - kulak tırmalaması olsa da performansı ben yine de beğendim.

    oyunun konusu bana göre sadece aşk değil, döneme ait bazı durumlar da gösteriliyor. mesela okumamış halk ve okumuş kesim arasındaki fark, köşe yazarlığı, konu kahramanı başrol kızımızın hayatındaki düşüşler, mahalle sohbetleri ve tulumbacılar. tulumbacı reisi ve çingene rolündeki kadını özellikle çok beğendim. diğer roller de ortalama üzeri, bir küfürlü sahne var, olmasa daha iyi olurmuş, malum çocuklu aileler de izleyebiliyor, oyunun ilk yarısı ikinci yarısından daha güzel bu arada.
  • ortalama bir tiyatro izleyicisiyim. senede birçok oyun izlerim ama işin tekniğini bilen biri değilim dürüst olmak gerekirse. yine de içimden geçeni yazacağım.

    emeklere karşı saygısızlık etmek istemem ama, başarılı olmadığını düşündüğüm oyun, hem de hiç.

    komedi desen, komedi değil. müzikal desen, müzikal değil. politik oyun hiç değil. absürt bir öykü de yok. e ne var arkadaş. biz bu oyunu neden izledik hocam?

    bir sözüm de her sinema ve tiyatroda karşıma çıkan iki davara.

    davar1: o telefonu elinden düşüremiyorsan defol git salona/sahneye gelme. kimse seni zorlamıyor.

    davar2: yanındakiyle konuşmadan, fısıldaşmadan edemiyorsan defol git salona/sahneye gelme. kimse seni zorlamıyor. teşekkürler.
  • kolay beğenen heyecanlı bir tipim ama olmamış be. başrol başrol gibi değil, hiç bir karakter izleyiciye geçmiyor. böyle sanki konunun akışı hakkında bir netlik yokmuş veya 4 saatlik bir yapım kesilip 2 saate indirilmiş gibi. yemin ederim arada kesilmiş sahneler var gibi hissettiriyor.

    zaten malzeme bol da olsa bu tam batılılaşma çabasındaki osmanlı dönemi oyunları beni çok bayıyor. bir de def çıkıp göbek atılmaya başlandı mı feci sıkılıyorum. illa da oluyor her oyunda.

    ha kalitelisi tabii var ama ben çok tutmuyorum.

    spoilerlı kısma geçmeden önce bilir kişi veya uzman değilim ama alkış kısmında arkaya tempolu oynak müzik atmasak mı acaba? insanlar alkışlamayıp tempo tutuyor böyle tuhaf oluyor biraz.

    --- spoiler ---

    önce çok net bir cümle ile oyundaki olmamışlığı anlatacağım. son sahnede esas oğlan son anda kurtuluyor ve esas kız yanarak ölüyor. bu durum ise zerre umrunuzda olmuyor. o kadar inanmıyorsunuz o kadar geçmiyor karakterler size. nerede ikinci katil de dellenen kadın nerede sanki o başka bir oyundaymış da yanlışlıkla sahneye girmiş gibi davranan bizim kız.

    en başta bu zıtlık hoştu. yani mahalle ve saraydan gelen kız çok net kopuktu. ayrı oyunlar gibi. ve bu bence güçlü bir anlatım şekliydi. ama ilerledikçe sanki kadın genel oyundan da koptu. ha kadının oyunculuğu bence iyiydi ama karakter kopuktu.

    tulumbacılar esas karakter gibi oyunu sürükledi. mizahi yükü tek başlarına aldılar. ama esas iki karakterin gelişimi “boşver ya” diyilip geçilirken 10 dakika reisliği bıraktın bırakmadın sahnesi çok gerekli miydi? eğlenceli lafım yok ama hikaye ile bağı yok.

    “istanbul abi çok kozmopolit” demek için aynı anda 5-6 kadını farklı aksanla ciyak ciyak konuşturmak çok iyi fikir değil sanki. arada gülümsedim ama %95 ne dediklerini anlamadım ki. belki müthiş diyaloglar vardı ama aksanlı ve aynı anda ciyaklamadan diyalog yakalamak çok zor.

    esas oğlanı beğendim en çok. reisi nasıl dövdüğü muallak olsa da. yaşlı amca görevini ifa ettikten sonra 2. perde de sadece tip olarak vardı. baştan ana karakter gibiydi o da 10 dakika tanıttılar.

    --- spoiler ---
  • gecen hafta ankara dt küçük sahnede izledigim oyun. oyuncularin canla başla performans ortaya koyduklari, ellerinden geleni en iyi şekilde vermeye çalıştıkları bir temsil oldu. ancak metin anlamında büyük arızalar soz konusu. ısmet kuntay ödülü almış ama sanirim bu daha cok güngör dilmen'e sunulmus bir kıyak olmus çünkü bu metini dramatik yazarlık hocaniza sunsaniz on sayfa düzeltme ile iade eder. birincisi karakter geliştirme sıfır. kimin neyi niye yaptığını anlamlandirmak cok güç. bu sebepten ötürü oyunun temasi ve mesaji da allak bullak. bu oyunu ben yazip dt'ye gondersem ya da oyunun yonetmeni sinan pekinton'a, abi sunu bir oku da sahneye koy desem kimse yüzüne bakmaz. bu ahbap çavuş iliskisi diye elestirdigimiz mesele aslinda biraz bu. zamanında eli yüzü düzgün bir yapımla herkesin beğenisini kazanmış bir yazarın, butun eserlerine başyapıt muamelesi yapılıp, sorgusuz sualsiz sahnelenmesi insanın agirina gidiyor. sinan bey sondaki dumanla herkesi de boğmak zorunda değilsin bu arada, yangın olduğunu anladık zaten.

    turk tiyatrosunda bundan daha iyi metinleri verebilecek nice yazar var, onları daha fazla kusturmeden su eskinin reji defterlerini kullanmadan, yeni ezberler yapacağınız metinleri sahneye koyun artik lutfen.
  • 1990 ismet küntay ödülüne sahip güngör dilmen oyunu.
  • dün izlediğim oyun. aradan sonraki kısmı sanki aceleye getirilmiş yazılırken,zira birinci perdedeki o hareketlilikyerini ikinci perdede kısır bir duygusallığa bırakıyor. müzikli bir oyun olup,kareografinin iyi olduğunu gözlemledim. başrollerdeki artin rolündeki turan günay'ın performansının bir diğer başrol mayitap rolündeki demet iyigün'den iyi olduğunu düşünüyorum. demet iyigün için başrolde neden yer verildiğini anlamış değilim gerçekten. macit sonkan(abidin),ayşe tunaboylu(merzuka),özlem çakar(bohçacı kadın),ergun akvuran(firuz bey) gibi usta tiyatrocuların oyunu baya toparladığını söyleyebilirim... onlar olmasaydı müzikler ve tulumbacıların,mahalle kızlarının müzikli dansları hariç çok yavan bir oyun olacaktı. dekor ve arkaplan ekibi de biraz olsun başroldekilerin aczini kapatıyor zamanlama ve görsellikleriyle...
  • yeniden yorumlanıp devlet tiyatroları bünyesinde bu ay sonu prömiyerini yapacak oyun/müzikal.

    "güngör dilmen in yazdığı oyun faik ertener in yeni yorumu ile sahneleniyor. daha önce ankara ve adana da sergilenen oyun bu kez müzikal tadında istanbul seyircisinin karşısına çıkacak. cem idiz in müziklerini yaptığı oyun.. 35 kişilik oyuncu kadrosu ve orkestrası ile eski istanbul u yaşatacak olan 'aşkımız aksaray ın en büyük yangını' küçükçekmece cennet dt sahnesinde ve cevahir sahnesinde sezona merhaba diyecek."

    haftaya biletimi aldım, izleyip yorumlarımı aktarırım. önyargılı bir şekilde beğeneceğimi umuyorum.
hesabın var mı? giriş yap