• böle yanımda biri çalışsın. menajer gibi. çekip çevirsin. mesela aramak isteyip unuttuklarımı "efendim hattalar" desin, bağlasın. arada ingilizceden kelime sorsun, ehliyet sınavına hazırlasın, yeni çıkan kitapları, dizi özetlerini söylesin, sabahları uyandırmayı söylemiyorum bile. bunun gibi şeyler yapsın. ama can sıkmasın, göze batmasın hatta kimse tarafından görülmesin. kendini sevdirsin ve hiç terketmesin.
  • bir ki$inin bilgisayarina nuke atip, tum mahalle elektriginin kesilmesine neden olmak.
  • böyle kafama göre takılıyorum mesela. bir şehirden bir şehire taşınmak mı istiyorum, hooop, anında ordayım. açıklama yapmak yok, hesap vermek yok. kimseden hiçbir şey talep etmediğim sürece herkes beni rahat bırakıyor. o derece özgürüm. anam babam okuyayım diye o kadar emek vermiş, ben tutmuş garsonluk yapmak istiyorum . neden? çünkü kendimi daha özgür hissediyorum. bırakıyorum bu plazadaki işimi, gidiyorum tırt bi mekanda garsonluk yapıyorum. kimse karışmıyor. canımı mı sıktılar? tek yapmam gereken önlüğü patronun suratına fırlatıp kapıdan çıkıp gitmek (azıcık holivudvari olsun). kimseye neyi niye yaptığımı anlatmak yok, her adımımı binbeşyüz farklı ölçeğe göre hesaplamak yok, beklentileri karşılamak adına sikik bir hayat yaşamak yok. özgürüm mesela. hani olmaz da, mesela.
  • herkesin gerçekten sevdiği ve çalışmak istediği işe sahip olması.
  • bir sabah kalkıp:"lan süperim. şu mevcut durumumu hiç değiştirmeden dertsiz tasasız yaşayıp gideyim. ne eksik ne fazlam var oh!" demek.
  • samanyolu ekonomık topluluguna katılsak bıle asla bi turk rock grubuonu sıkerım bunu sıkerım gıbı gufteler barındıran bı turkcke sharkıyı wembley de soyleyıp mılletı kudurtamıcak (bkz: so what) (bkz: bak buna gerchekten yazik)
  • aslında tam da hayali kurulan şeylerdir.
  • haramsız zengin olmaktır...
hesabın var mı? giriş yap