• böyle bir şey yok da ne demek, ne yani aslı hakkında yorum yazılmamış mı dedirten kıymetlidir kendisi.
    akademik hevesleri, analitik düşünme tarzı, sosyolojik hayal gücünün on numara beş yıldız olmasının yanında yemeyi, içmeyi, süslenip püslenmeyi kısaca yaşama sevinci de o denli iştah kabartır.
    politik olarak _he he kime göre neye göre tamam_doğruluğu insanın içini rahatlatır, yalnız değiliz dedirtir.
    gündemin en ağır zamanlarında bile insanın ağız dolusu küfür edeceği yerde o üsturuplu biçimde hem de analitik gözlem ve kavramsallaştırmalarla şahane giydirir. böylece siz de sosyal medyada onun bu yorumlarını paylaşarak edebinizi takınmış ve coolluğunuzdan ödün vermemiş olursunuz.
    (bkz: ne ders olsa veririz) adlı bir de kitabı vardır ayrıyetten.
  • barış için akademisyenler'in bu suça ortak olmayacağız bildirisini imzaladığı için islamcı, akpli, ifade, düşünce ve daha nice özgürlüğü yerle bir eden bir firmaya dönüşen doğuş üniversitesi tarafından, dönem ortasında sözleşmesi fesh edilmiş olan süper akademisyen.

    2010 girişli olduğum; ilk başlarda kendi halinde, vasat bir üniversite olan doğuş, 2013 ya da 2014'te beykent üniversitesi'ne satıldı. beykent'e satıldıktan sonra bir kampüsü bile olmayan doğuş'a acayip uygulamalar getirdiler. kampüse kim girmiş çıkmış belli olmayan binalar bütünü olan doğuş'a turnikeler koydular. fakat bu turnikelerin bir şekilde bile güvenliği sağladığı iddia ediliyorsa kendilerine götüm ile güleceğim. başkasının kartı ile vırt diye geçebildiğin, yaz kış demeden sıfır kontrolle turnikelerin başına diktiğin doğuş çalışanları eziyetlerden eziyet beğendi. kartın yoksa ismini yazdırırdın. ismi salla, numaranı salla, gene okuldasın. işin asıl amacının daha sonradan parasını yatıran/yatırmayan öğrenciyi kontrol ettiğine dair söylentiler dolaşmaya başladı. hepsi bir yana okuldaki tüm personelden parmak izi istemeleri, hepsini en ufak bir durumda fişlemeye olanak tanıyacak acayip uygulamaları da son yıllarda pörtletmişti bu üniversite görünümlü firma. buna zamanında pek çok akademisyen vermeme hakkını kullandı, bunu yapmasalardı çalışanlar böyle bir seçenekleri olduğunu bile anlayamayabilirlerdi. biat kültürünü ürettikçe üretiyor çünkü doğuş.
    şimdi de sadece barışı dillendirmiş bir bildiriye akademisyen kimliği ile ''sanal bir imza'' attığı için aslı vatansever 5 senedir çalıştığı işinden kovuldu. dönem ortasında, başka derse girecek akademisyen yokken.

    daha sonra okulun en elle tutulmayan bölümlerinden biri olan, faşistlikte sınır tanımayan, ellerinde kamerayla gezip herkesi fişleme derdinde olan, parlak takım elbiseli, sivri deri ayakkabılar ve akp rozetleriyle okulda gezen, alperen ocaklarında takılan badem bıyıklı, erk ve faşist hukuk öğrencileri sistematik bir şekilde saldırıyorlar bu kadına. onların saldırdıkça cevap veriyorsun, sonra attıkları tüm tweetleri de siliyor bu korkaklar. :) hem kadın, hem akademisyen olunca karşılarındaki insan, erkekliklerini çüklerine bağlayarak, saldırılarını da bu şekilde yapan minik bamya beyinlilerin, kimlerin değnekçisi, kimlerin kuyrukçusu oldukları ortada. ufak bir ipucu; ensar vakfı ile ilgili yazısını beğenmeyen bu hukukçu turşulardan biri, gazetecinin birine ''peygambere hakaret''ten dava açıyor. gülsem mi ağlasam mı inanın bilmiyorum, ama yeterince şey söylüyor bu durum sanırım.

    ah ulan, ah ulan, sizin bu korkaklığınızın sonu yakın. tüm bu yaptıklarınızın, adaletsizliklerinizin, demokrasiyi hiçe sayan tüm hareketlerinizin bir bedeli var. hepsini göreceğiz, sizin yaptığınız gibi adaleti tecelli eden de tek bir uzun olmayacak. bu dünya kimseye kalmadı, size de kalmayacak. o zaman kaçacak delik ararsınız.
  • gereksiz okuluma fazla gelen hocaydı ki, işten attılar serdar değirmencioğlu ile beraber. serdar hocaya üzülmem de, aslı hocamın gittiğine ciddi manada üzüldüm. hem eğlenceli, hem çok bilgili hem de öğrencisine öğretmek için elinden gelenin fazlasını yapan harika bir akademisyendi. en azından dönemin bitmesine 20 gün varken işten çıkarılmamalıydı...
  • yönetim onaylı ülkü ocağı oluşumu olan üniversitesinde yıllardır yaşadıklarından küçük bir anektod: http://imgur.com/h0l8yqh

    http://bianet.org/…=twitter.com&utm_campaign=buffer

    http://medyascope.tv/…-asli-vatansever-ile-soylesi/
  • birikim güncel'de barış için akademisyenler hareketinin akıbetini değerlendiren enfes bir yazı kaleme almış.
  • kendisiyle ilgili son entry 2016'da girilmiş. insan şaşırıyor gerçekten. sessizliği bozmak bize kısmetmiş diyelim.
    ben “ne ders olsa veririz” kitabını okumuştum meral gezici yalçın ile birlikte yazdıkları. beni daha çok etkileyense birikim'deki “gramsci türkiye'de” makalesi oldu. oldukça kısa bir metin ama özellikle kültürel hegemonya tartışmaları ile ilgili birçok önemli şey söylüyor.
    yazmak, düşünmek, iz bırakmak, böyle bir şey işte. üniversiteden atıyorsun, dava açıyorsun, belki de ülkeyi terk etmeye zorluyorsun. sonra ne oluyor? yazılanlar orada durmaya devam ediyor, aradan kaç sene geçerse geçsin okunuyor, “hmm böyle bi düşünce de varmış” dedirtiyor insana. peki kim kaybetti bu insanlar gidince? besim dellaloğlu diyor ya “sanki karşına entelektüel çıksa tanıyacak haldesin” diye. hep birlikte kaybettik işte.
hesabın var mı? giriş yap