• ömrümün en ilginç yıllarına sahne olmuş pasaj..
    aslıhan pasajında hayatları izlersiniz bir satıcıysanız. okuma aşkında olan insanları, ödev için nefret ettikleri kitapları okumak zorunda olanları, çocukları okusun diye tüm sefaletlerine rağmen kendilerini parçalayan insanları ve onların üçkağıtçı çocuklarını.. kitap kaporası bırakan ama ertesi gün başka mecralarda harcamak üzere kaporayı geri isteyen veletleri... çalışıp, üç kuruş kazanıp o parayla kitap almaya çalışan, paraları yetmeyince gözleri dolu dolu olan minik ne kadar büyüse de minik olan gençleri...." tamam önemli değil" kalsın eksik kısmı dersiniz ama dediğinize pişman olursunuz bazen... sanki en büyük hakareti etmişsinizdir onlara.. kitap kutsaldır ve her kuruşu ödenmelidir onlara göre..

    ahh zordur aslıhanda kitapçı olmak. nice acılara şahit olmaktır zira.. bir anneyle ağlamak demektir.. üç yaşında bir bebenin kitap seçmesiyle umut dolmak demektir. dost sohbetlere gözyaşını katık etmek demektir.. her gelene kapının açık olması, her gelene umut olmak, kendini parça parça harcamak demektir aslıhan'da kitapçı olmak demek...

    kitaplar... insanların gelecek umudu kitaplar... babamın, "sen böyle mutsuz, böyle dünyayı sırtlar olduysan bunun suçudur kitaplar" dediği kitaplar... özlem kitaplar, bilgi kitaplar, aşk kitaplar, macera kitaplar... hayatın kendi kitaplar... hayatım kitaplar....

    hayatını sürdürecek kadar kazanamazsın eğer aslıhan'da insanlığını kaybetmeden kalırsan... ya da başka işler yapmıyorsan.. en büyük hayaline veda eder bir koca kitapçılığı bırakarak.. aslıhan da kitapçı olmak, aslıhanda kitapçılık yapmamayı göze almaktır..
  • bugün hayatın anlamını bulduğum yer. ya da çok yaklaştım, onun gibi bir şey.

    istiklal caddesi çok güzel ama o gürültü bazen yoruyor. girdim buraya. aman allahım o sakinlik, o dinginlik, o entelektüellik... plaklar, fotoğraflar, kasetler neler neler. dükkanının önünde kitabını okuyan uzun kır saçlı adama hangi eseri sorsam yayınevini, basım yılını, yazarının özelliklerini bana kibarca anlatıyor. ne kültürlü bir insandı anlatamam. ve amacı satış yapmak değil. ''sen bir kitap aramaya gelmişsin ve ben de varsa sana veririm. yoksa diğer arkadaşlarım ilgilenir. merak etme aradığını bulacaksın.'' şeklindeki bakış açısı o kadar mutlu etti ki beni anlatamam.

    istanbul'da doğup büyümüş olanlar bu dediğimi anlayamayabilirler. ben küçük bir taşra kentinde doğup büyüdüm ve oranın tavrı kişiliğime yerleşti. samimiyet, merhamet ve sıcakkanlılık yörenin vazgeçilmez özelliklerinden. ama istanbul böyle değil tabii. bu nasıl vurdumduymazlıktır dediğim çok oldu istanbul'a geldiğim şu 7 ay içersinde. ama o pasajda tekrardan küçük kentlerin o sıcak havasını yakaladım. bir restorana ya da cafeye gittiğinizde de size iyi davranırlar ama sizden para alacakları içindir o. ama burada para sorunu yoktu, demek istediğimi anlatabiliyor muyum? satış yapıp yapmaması umurunda değildi pasajdakilerin, sana cidden yardımcı olup aradığın kitabı bulmaya çalışıyorlar. yerim ya yerim. istanbul'daki en güzel mekanlardanmış aslıhan pasajı.

    not: ne yapış yapış duygusal bir yazı olmuş böyle. ben anamı arayayım bari.
  • lise yıllarımızda bize yepyeni ve son derece yüzsüz bir kopya alışkanlığı kazandırmış pasajdır.
    içindeki fotokopicinin harita metod defterini cebe sığacak bir küçük deftercik haline gelecek şekilde küçültme yapabildiğini ve bundan istediğimiz kadar kopya alabileceğimizi keşfettiğimiz andan itibaren bir daha ne defter tuttuk (çünkü zaten sınıfın çalışkanları tutuyordu) ne de kopya yazdık (çünkü o kitapçıklar her işi görüyordu).
    artık yapılması gereken tek şey fransızca sınavlarından önce aslıhan pasajına uğrayıp, melis'in defterini fotokopici amcaya uzatmaktı.
  • yazin sicaktan, kisin soguktan kacarken sizi cevreleyen serinlik ve sicaklik bedava. pasaj sakinleri ile sohbet etmek bedava. diger kitapseverler yahut pasaj sakinleri ile bir kitap hakkinda fikir alisverisinde bulunmak bedava. tonton kedileri kimseye caktirmadan minciklayip miyavlatmak bedava. eski posterlere ve fotograflara bakip hayal kurmak bedava. zaten ucuza satilan kitaplar bedava degil ama, pazarlik yapmak ve bir suru ayrac istemek bedava.
  • -bilmem ne kitabı var mı?
    -yok.

    şeklindeki diyalogların günboyu yaşandığı kitap pazarı. oysa o sorulan kitapların bir bölümü rafta duruyor, şöyle bir bakılsa, karıştırılsa görülecek, daha da güzeli, aranılan kitaptan çok daha önemli başka kitaplar da bulunabilecekken, soru sorup kaçmak tercih ediliyor.

    bir de aranılan kitap bulunduktan sonraki diyaloglar da var:

    -peki kaç lira?
    -10 tl
    -çok pahalı ya! almam bunu, hem de çok tozlu...
    -ama 1965 baskısı, nadir bir kitap bu...
    -neyse ne, 3 lira olur mu?
    -olmaz

    sonra bu insanları lüks kitabevlerinde aynı kitabın 45. baskısına 25 tl verirken görebilirsiniz...
  • girişinde sağdaki ilk kitapçıda orijinali 80 ytl olan kitabı 78.5 ytlye fotokopi çekebileceğini söyleyen fantastik satıcılara sahip mekan..
  • tepeleme kitapla dolu oldugu icin iceri girmenin imkansız oldugu kösedeki sahaf her kitap isteyisimde aynı numarayı ceker:
    "o kitabi çıkarırım ama yarım saat sonra."
    daha sonra da en fazla 10 milyonluk o kitap icin 25 milyon ister. adam kitapları satmak mı istemiyor yoksa çöp ev meraklısı mıdır yoksa kazıkçı bir esnaf mıdır anlayamamışımdır.
  • istanbul'un, beyoğlu'nun en güzeide yerlerinden biridir. burası gibi, onlarca sahafı birarada bulabileceğiniz başka bir yer yoktur, en azından bu memlekette. beyazıt da var ama orası nedense aynı tadı vermemiştir hiç bana. eskiden bir anabala han vardı buna benzeyen yine beyoğlu'nda, ama orayı da çıfıt çarçısına çevirdiler sonradan. bir zamanlar da kadıköy'ün akmarı yarışırdı ama orası da malum satanik fobisi hareketinden sonra iyice düşüşe geçti, safi sınav kitapları sardı her yerini. yıllardır pek değişmeyen, ama aslıhan'ın yanında yine de sönük kalan bir de kafkas pasajı var kadıköy bahariye'de; orası da hazine sandığı gibidir, iyi bakarsanız nadir şeyler bulabilirsiniz. ama aslıhan pasajı oniki ay açık bir kitap fuarı gibidir. şehrin bütün o keşmekeşinin içinde kendinizi içine atıp huzur bulabileceğiniz bir vaha. çok özledim..
  • içinde sahaf değil "kazıklama dükkanı" da barındıran pasaj. girişte sağdan üçüncü dükkanda geçen gün bacon'ın "denemeler" adlı kitabını alayım dedim. 20 lira istedi. kitabın kendisi yapı kredi yayınlarında 15 tl. indirimli haliyle 12.5 tl'ye satılıyor. bu durumu kitabı "satmaya" çalışan kadına izah ettim. kendisinin cevabı aynen şu: "ben öyle uygun gördüm!" ne desem az kalır diye düşünerekten ayrıldım. lanetler yağdırarak. kitabı bir üst katta gezegen sahaf'tan 6 tl'ye aldım.
  • aslıhan pasajında bir kaç yıldır yapılmayan fırsat müzayedeleri tekrar başlıyor. ilk basım nazım hikmet, özdemir asaf, server bedi, hüseyin rahmi vd kitaplar, eski milli piyango, kimlik, davetiye, fotoğraf, kartpostal, evrak vd efemeralar ve bunlardan daha fazlası açık artırmaya sunuluyor... iki haftada bir cumartesi ögleden sonraları üst katta çay ocagının önünde herşey tekliflerinizle fiyat bulacak...hiç birşey almasanız bile sadece o müzayede ortamını görmek çay içip kurabiye yemek için bile gidilebilir...
hesabın var mı? giriş yap