• aslolan, gerçekte olandır. gerçekse baktığımız açı kadar farklıdır. birden fazla açı gören insan çıldırmaya yaklaşırken devam edebilmenin en büyük kuralı kendine iyi gelecek yerden bakmak, gözlerini oradan hiç ayırmadan bakmaktır. çünkü aslolan durmadan devam edebilmek.

    devam edebilmek, bir bulmaca çözercesine yeniye adapte olabilmek önemli. çünkü adaptasyon en büyük yeteneğimiz.
  • andır.
  • asıl olan, esas olan. kişi için en önemli olan.
  • aslı olan bir an...
  • asılların renklerini görmenin getireceği delilikten daha fazlası var yaşamın altında yer değiştiren akışta. ansızın ve doğru olarak düşünebilmenin, sismik kavrayışlara yol açan uzlaşmalarını sakinleştiren yalıtkan melankoli bu hastalığa sebep. bir şeyi bilmenin ışıldamaları insanı delirtebilir. asfaltların üstünde kayıp giden yeteneğin, trafik ışıklarına değin, ölgün parıltılarla bölünen zamanına narh koyan bir doğrultuda el yordamına başvurmak. pahalı ya da ucuz veyahut kelepir bir ivme kazanmak için bilmeye yeltenirken, ilkel bahanelerin hızıyla gerçekte olmayan arklarda akıp gitmek, yitiklik hissinin uyum içinde olduğu anlamlarla kuşattığı savaş, kopyaların kopyaladığı sonsuz kopyalama zinciriyle bağlanan çoğaltmayla asgari düzeyde kalabilme güvencesi. retoriğin damıtıldığı, aklın neyi dölleyeceğini bilmediği çatışmalarda, arı olanla dolu imbikte biriken yaşamın özü, öz sıvısı, ölümün oğul verdiği heyulalarla yine ve yineleyerek doldurduğu kaçınılmaz boşlukta büyümeye başlayan üçüncülük, dördüncülük, beşincilik... zincirin en ham hitabetini oluşturmaya başladığında, zamanı yetersiz kılan bir sayma yöntemiyle zamirleri arkasına alan edilgenlik dolu şiddet. delirtebilir insanı. kısacık duyumsamalarla ötelere ekleyebilir kopyalanmışlığın karaltısında, gözüken en kaba haliyle, içeri doğru iterek.

    ya da tüm bu akli libidonun yerine; trafik ışıklarını ve renkler olarak kabul edersin yollarla uzlaşıp. asfaltı asfalt, kırmızıyı kırmızı.
  • tdk böyle bir birleşik kelimenin varlığını kabul etmiyor. kubbealtı lugatı ise hem asıl olan hem aslolan haliyle kullanılabileceğine cevaz vermiş.

    şöyle ki:
    1. temel teşkil eden, bir şeyin aslında mevcut olan (nitelik): “ateşte asıl olan yakıcılıktır.”

    2. bir şeyin esasını teşkil eden, en önemli tarafı olan (durum): “askerlikte aslolan itaattir.”
  • (bkz: esas olan), esas
    (bkz: aslında)
  • sessizliğe bürünen kirpikli bakışlarına daldım, güneşli günün ardından esintili bir akşam üzeri.

    bir bahçe gibi bütün renkleri barındıran, içine çekilebildikçe doyulamayan bir koku serüveniydi teninin naif varoluşu.

    dokundukça, hissettikçe, arzuladıkça daha da çoğalan bir girdap bu. etrafında dönüpte göğe erişebilme arzusu.

    bu parçalanmışlıkta bütünlüğümü kollarıyla sarmalayan, her öptüğünde beni zincirleyen bedeni karşısında, eriyen ruhumun bakışını gözler önüne seriyorum.

    nefesinde, saçlarının arasında, boynunda kaybolanım. ruhum dolu, aşkın ve güçlü!!
  • konuşurken değil de yazarken kullandığınızda acaba yanlış mı yazdım hissine kapılabileceğiniz kelime.
hesabın var mı? giriş yap