• maskeyi kaldırmaktan ziyade double-patterning denen tekniği geliştiren ve bu işlemde kullanılan litografi makinelerini satmaya başlayan firma. mikroçip üretiminde boyutları küçültmeden daha başka tekniklerle transistör yoğunluğunu arttırmayı amaçlayan bu çalışmaların ciddi dezavantajları olsa da firma karmaşık ve pahalı makinelerini satabilmek için bu tekniklerin üzerine gitmektedir.

    (bkz: lele)
    (bkz: lfle)
  • intel'in 2011'de ar-ge gelistirmelerini desteklemek amaciyla %10'u icin 2,1 milyar us dollars ödedigi sirketmis. dünyanin en büyük (pazarin %67'sine sahiplermis), cip üreten baski makinelerini imal eden firmasi sonucta; intel desteklemeyip de ne yapsin.
  • 3 aydır bünyesinde çalıştığım güzel firma.

    edit: 15 aylık çalışma sonrasında thermofisher scientific'e geçiş yaptım.

    edit2: 3 yıl sonrasında tekrar geri döndüm. =)
  • gitmek istediğimiz yerlerden.
  • aselsan mühendislerinin deliler gibi kaçtığı firma.
  • merkezi eindhoven'a yakin veldhoven sehrinde. eindhoven ve cevresinde, high tech campus dahil birkac yerde daha binasi var. eleman alimlarini son donemde ciddi oranda artirdi.
  • bahsedilen meşhur belgeselini buradan izleyebilirsiniz. muhtemelen üniversitelerimiz bu firmadan makineyi sipariş etmiş olabilirler. geçen yıllar dünyanın en küçük türk bayrağını işlemişlerdi. yeniden sipariş vererek bu rekoru tazelerler ve yüceltiliriz. tüm dünya işlemci makinesinde türk bayrağı işlediğimizi hayretle haber ederler.
  • teknik açıklamalardan anlamayanlar için,

    hani senin şu gtx 1080 veya rx vega 64 über ekran kartın varya,
    onun çiplerini nvidia ya da amd, tsmc'ye ürettiriyor taiwan'da.
    tsmc de makineleri asml'den alıyor...

    ve asml de nereden alıyor diye sorulacak klasik bir türk sorusunun cevabı ise, hiç bir yerden, kendi tasarladıkları yöntemlerle üretiyorlar. e optik camları da zeiss'ten alsınlar o kadar da değil. edit: zeiss'in büyük hisselerine de zaten sahiplermiş. @muto'ya teşekkürler.

    çipleri o kadar küçültmeyi hedefliyorlar ki, kuantum yasalarını işe dahil ediyorlar.

    alakasız*:
    türkiye hollanda ilişkileri bi ara - portakal sıkma falan filan çok ayıp - kötüleşmişti. şimdi tekrar ilişkileri düzeltme kararı alındı, büyükelçiler tekrar gönderildi falan. neden mi düzeldi şimdi, ne mi oldu? iki ülkede de seçimler bitti...
  • ön not: biraz uzun olacak pardon.

    bir ümit bir koşu aselsan mühendisleri tarafından gidilen ama mentalitesi (avrupai yorumuyla olacak şekilde) aynı şirket. tek yönü, tr deki mühendislere (yazılımcılar hariç) easy ticket sunmasıdır, ha yaptığı iş şukeladır ama kafa yine aynıdır.

    ben size kısaca işe alım sürecini özetleyeyim önce: önce başvurursunuz. yaklaşık 3-4 gün içinde alakasızsanız siktiri çekerler, alakalıysanız size bir skype mülakatı yollarlar. skype içeriği çat pat bir ispanyol tarafından hazırlanmıştır ama şirketin iç dili iddia edilene göre "mükemmel ingilizce"dir. (ki buna değineceğim ondan laf sokuyorum) 1 saat içerisinde kendinizi anlatırsınız sorular vs. bu mülakatı da geçerseniz size 3 test yollarlar. size çat pat ingilizce konuşan "mükemmel ingilizce"li çalışanları izlettirler falan. ardından eindhoven'a çağırırlar. yeri yanındaki kasaba olan veldhoven'da. kuzu gibi beklersiniz adam gelir sizi mülakat odasına götürür. bunu da geçerseniz sizi ararlar kontrat yollayacağız derler onu da imzalar yollarsanız ta daaa şirket sizi alır :) da, girdiğiniz iyi oldu mu, ona bakalım.

    öncelikle eindhoven aşırı derecede sakin yer. öylesine sakin ki, kendinizi başbaşa bıraktırıp çıldırtır. bilgisayar oyunu gibi, orada o vakitte olması gereken insanlar vardır. hatta kötü benzetme ile hollandanın ankarası diyeceğim ama gözünü sevdiğim ankara buraya göre yine canlıdır. iklimi berbat, pis bir ince yağmur ve amansız rüzgar. klasik kuzey (batı) avrupa. kışın karanlığı, yazın ise uyutmayan erken aydınlığı ile ayar şaşırtır. ne yani ankara daha mı iyi demeyin, kışı kış, yazı yaz, baharı da bahardır. neyse konu asml idi.

    bir kere mot-a-mot mühendis ve "verileni yapar-geçerim" ise tam size göre. ama bu işi şöyle yapalım risk alalım bu arada kendimi göstereyim derseniz yok yani. ha eşşek gibi ar-gesi ve çok başarılı işleri vardır. ama kafa olarak "mühendis"tirler. burada en brilliant adamların değil en fazla zaman geçiren terfi alır söz sahibi olur. hatta öyle ki yöneticimin "burada işi bilmeden yönetici olacağını sanan dallamalar var" diye laf etmişliği var ki lan burası bana bi yeri hatırlatıyor emma? dedim içimden.

    hem bürokrasisi çoktur hem hız isterler, senden (yabancıyım ya) çok iyi ingilizce konuşmanı beklerler ama göçmenlerin çoğu aksanlı ingilizce konuşur ne dediği anlaşılmaz. hatta öyle ki bazı hollandalılar da böyledir! toplantıların bazıları en iyi argümanlara sahip olanın değil en fazla bastıranın olur, senden kurallara uyum isterler ama el altından da ittirmeni ve sobelenmemeni beklerler falan... uzar gider. kişisel ikircikli hareketleri bahsetmiyorum, sanmayın ki yabancı memleket diye entrika dönmez, kuyu kazmalar gülümseyip içinden senin moeder ını skeyim demeler yine var.

    bu şirketin bu denli popüler olması dediğim gibi easy-ticket sunması. hollanda da (eğer yazılımcı değilseniz) gerçekten alanınızda iyi olmanız ve iyi ingilizce konuşmanız şart, non-eu vatandaşların işi çok zor. ama bu şirket ilginç bir şekilde tr odaklı bir tolerans sergiliyor, ki bu da son 1-2 seneye ait (2018 de giden aselsandan 250 olduğu iddia ediliyor) asml ve aselsan hep vardı, bu kadar kısa sürede tr den gelenlerin kendilerini kanıtlaması zor. açıkçası şaşkınım.

    üstüne bir de %30 dedikleri vergi avantajını lönk diye 5 yıla indiriyorlar, maksat tasaruf değil aslında, gizli göçmen regülasyonu, baktılar her taraftan gelen var bir dur dediler. onun dışında evli geleceklerin tek eşinin işi kaybetmesi (ikisi de çalışsa amenna ama zor.) ve bu da tr ile 1=1 kur bakışıyla alım gücü açısından aynı standartlar demek. izin kazanıyorum zannedersin ama burada milli ve resmi tatil çok azdır, onun da cazibesi azalıyor. bekarsan iyi, ama o da birileriyle tanış kaynaş zorluğu var, yalnızlık muhtemel.

    toparlarsam, geliş amacın "düzgün işleyiş ve adalet" ise tamam ama ben level atlayayım diyorsan bir düşün derim, bunun maşası asml olmasın.

    **

    edit: süre zarfında çok soru aldım, artık yetişemiyorum mazur görün. "ne yani buldun da beğenmiyorsun" ya da "gelmeyelim mi" diyenler oldu özetle.

    şunu diyorum: türkiyeyi terketmek ayrı şey, asml'e gelmek çok ayrı şey.

    sen kabaca bahsettiğim işleyişe uygunsan, iklim-şehiri sana da uyuyorsa buyur gel. ama "euro 10 olacak batıyoruz halihazırda burası var" diyorsan, kusura bakma da senin açıkta kalmayayım diye tercih yapan üniversite öğrencisinden bir farkın yok. bir ülkeye turist olarak gelmek ayrı şey, o ülkede iş tutup iş kültürüne uymak farklı şey diyorum. genelde ilk 1 yıl gelişmiş bir avrupa ülkesinde yolunda giden her şey bir ilüzyon yaratıyor sonra bitince bunların çoğu tv yi açıp "malum kişi böyle yapmış, oh iyi neyse ki geldik" masturbasyonu yapıyor, ama özünde inanıyorum ki sıkılmış ya da tatsız. ben kişiliğme ve beklentime uyan bir yer bulsam, ailem beni bağlamasa çeker giderdim. ancak 75 model almancı gibi burdan aileme kur farkından ötürü yardım ediyorum, bundan ötürü duruyorum mesela. öyle de içine kapanık kültürü reddeden biri de değilim görsen zaten şaşırırsın. ama hayaller var hayatlar var. iyi planlamak lazım.
hesabın var mı? giriş yap