• the witcher's creed: copying

    the witcher 3'ten esinlenilmeyi bırakın, yan görevlerdeki bazı kamera açılarının dahi birebir kopyalandığı oyun...

    oyuncu oynarken içindeki witcher aşkı kabarsın diye yapımcılar ellerinden geleni yapmışlar. mantıklı mı? bilemem! fakat oyunu sevdim mi? sevdim. bir witcher değil evet ama uzun zaman sonra oynadığım en iyi assassin's creed, bu yıl ise oynadığım en iyi oyun oldu kendisi!

    her ne kadar assassin hikayesinden ve konseptinden çıkmış olsa da sonunu güzel ve akıllıca bağlamışlar.

    --- spoiler ---

    my child, you too?
    --- spoiler ---
  • loading ekranında verilen ipuçlarının birinde "masum gardiyanları öldürmeyin, onların da aileleri var" gibi bir şey yazıyor.
  • harita büyüklüğünü gta5x5 formülüyle tarif edebileceğim assasin's creed serisinin yeni oyunu. bizlere adeta açık dünyanın dibini gösteren ubisoft'u tebrik ediyorum.
  • eğer işlemciniz i5 2500k dan düşükse hiç bulaşmayın. benim emektar q8400 ile gtx 1060 kombinasyonuyla forza horizon 3 ü problemsiz oynarken bu harika oyunda çakıldık. oyun açılmıyor ve çözümü yok.
  • isu kıyafetini alabilmek için 2 geceni harcadığım oyun. kendisi söyle bir şey: http://www.gamersheroes.com/…-isu-armor-900x506.jpg

    tüm yıldız gorevlerini yapıp sphynx heykeline gitmeniz gerekiyor. fazlası spoiler olur.

    bu arada harita aşırı büyük. bir yerden tam halini bulup 6 ya böldüm ve 6 adet a4 kagidina basıp birleştirdim. onla devam edicem. başka türlü olmayacak.
  • 75 saat oynama süresiyle bitirdiğim oyun. bu sürede yaptıklarım:

    - tüm yan görevler
    - ana görevler
    - oyun süresince çıkan günlük görevler
    - phylakes' prey görevleri (peşinizdeki avcıları öldürdüğünüz görevler)
    - bütün antik mezar görevleri
    - stone circles görevleri
    - askeri bölgelerin bir çoğu
    - 50'ye yakın öldürülen diğer oyuncuların intikamını alma
    - chest location'ların bir çoğu
    - animal görevlerinin bir çoğu
    - 2 adet trials of god görevi

    toplam yan + ana görev toplamı 125'ti en son baktığımda. oyuna gelirsek oyun ateş ediyor. hele antik mısır'ı zaten mükemmel resmetmişler. son görevleri yaparken assassin kardeşliğinin nasıl kurulduğunu görüyorsunuz ve o sahnelerde acayip gaza geliyor insan. our creeeed diye bağırmışım hanım noluyor dedi :d önceki oyunları oynayan/oynamayan herkesin oynayıp çok zevk alacağı bir oyun olmuş. ucuz arayan arkadaşlara donanim haber forumuna bakmalarını öneririm. psn kardeşliği adı altında oyunu dijital alıp, bitirip 5-10 tl altına ya da aynı fiyata geri satıyoruz. ben primary hakkını 60 tl'ye aldım mesela, şimdi tekrar koydum ilana 60 tl'den satıyorum. psn kardeşliği konusunda aklınıza takılan olursa yardımcı olurum.

    edit: psn kardeşliği tahmin edebileceğiniz üzere ps4 için geçerlidir.
  • --- spoiler ---

    ana hikayenin sonuna çok yaklaştığım oyun. tüm harita gezildi, tüm kuleler açıldı. çoğu üs basıldı ve görevleri tamamlandı. bütün yan görevler yapıldı, 40. level olundu ve üzerimde altın renginden aşağı şey yok, bütün upgradeler yapıldı ayrıca. yani belli ki grind'ın allahını yapmışım. bu süre zarfında bence ne olmuş ne olmamış buyurun bakalım:

    başarılı yada başarılı sayılabilir şeyler:

    - witcher 3'ten çakılmış mı, dibine kadar. o kadar çok şeyi benzettim ki oynarken, oyunun ac oyunu olduğunu unuttum çoğu sefer. çok zorluk hastası değilimdir, dark souls serisiyle aram sıfır ve keyif aldım oyunun dövüş sisteminden. baist ama etkili, silah çeşitliliği tatmin edici. skiller çok şey katıyor mu şüpheli, en azından bir yerden sonra çok kafa yormadım yatırım yapmadım onlara. ok kullanımına geç alıştım oyunda, ama 3 farklı tipi var ve her tür oynayışı seveni tatmin edebilir, başarılı bir uygulama.

    - oyunu bana baya süre sıkmadan oynatan şey keyifli kasma hissiydi. yan hikayeleri her çok övüyor ya, gaza gelmeyin. içleri eski oyunlara göre daha dolu ama yine de sunum kötü. çok odun karakterler ve animasyonlar. ben heralde özlemişim böyle kasmayı bir oyunda, arada sıkılsam da genel olarak eğlenerek yaptım tüm yan görevleri ve altboss görevlerini. hayvanlarla etkileşim zaten ubisoft'un iyi yaptığı bir hadise. farcrylardan aşina olduğumuz şekilde timsahlar, yılanlar, antiloplar, aslanlar, hipopotamlar vs hepsini avlayabiliyorsunuz ve derilerini kullanabiliyorsunuz. malzeme topla, deri topla, upgrade yap, güçlen, daha güçlü silaha erişimin olsun, daha çok exp topla, dön başa ekseninde saatlerce arşınladım mısırı. ana hikayeye sonra gelicem ama eğer sararsa o da hoş da, bence vasat kalıyor.

    - harita bence başarılı. bu adamlar zaten bu işi başından beri iyi yapıyorlar. helenistik dönem mısırı ve yunanlılar romalılar gibi yan etkenler çok hoş aktarılmış. devri bilmeyenler çok temel de olsa bişiler öğrenecek, bilenler keyifle gezecek. en çok daha antik mısır kentlerini gezmekte ve çölleri arşınlamakta keyif aldım. çok geniş cidden, gez gez bitmedi 2 kere dedim artık heralde bişi kalmamıştır yine şehirler kasabalar ve manzaralar çıktı karşıma.

    -ubisoftun bir huyu var ya, zamanında ne bulmuşsa hepsini bir sonraki oyununa aktarıyor. bazen batırıyor bazen yüzeye çıkıyor. buradada yine kuleler var ama ac oyunlarında bize o dünyanın ve dönemin güzelliklerini tanıtmak amaçlı kullanıldığından genelde işliyor farcry'ın aksine. üs basma klişesi ise, hani görevlerin de bir parçasıyken belki gidebilir ama tabii ki monoton bir noktadan sonra. denk geldikçe yaptım ama her kampı bitireyim demedim. senu güzel olmuş ama biraz amaçsız. yani kartalların ac lore'u ile ilgisine temel olsun diye yapılmış sadece, makyaj biraz. çünkü oyun her seferinde ama her seferinde uyarıyor seni senuyu aç da hedef belirle diye ve sadece 10 saniyelik bir girçıktan ibaret oluyor. senu bir drone gibi evet ama her taraftaki item ve düşmanları göstermek dışında özel bişi yok.

    başarısız şeyler:

    -başarısız bulduğum en büyük öğe hikayenin kendisi, verilişi ve hatalı tercihler. bu hikayenin baş kahramanı, saatlerce oynayıp mısır halkının hizmetine sunduğumuz kişi bayek. onun oğluna özlemi, mısır halkının acılarına olan tepkisi, medjay olarak üstünde hissettiği sorumluluk vs bize hep bayek sunuluyor aktif oynarken. ama scripted senaryolu yerler var önemli hikaye noktalarında ve bunlar hep aya karakteri ile, bayekin sevgilisi ve ölen çocuğunun annesi. hikaye bayekin ve ayanın intikam öyküsü ile başlıyor sonra onların peşine düştüğü gizli tarikat mısırdaki güç savaşının temelinde çıkıyor. bir yandan cleopatra bir yanda firavun ptolemy ve romalılar mısırın kontrolü için bir iktidar savaşına girmişler. burada hikayede bence kimin ekseninde ilerlenecek kime başrol verilecek yada paylaştırılacak mı karar verilememiş. aya çok çok önemli gibi gösteriliyor ve önemli anlarda dümenin başında o var. onun çocuk acısı zamanla mısırın kurtuluşu misyonuna evriliyor, bayekse derdi intikam olan ve asla çok o kulvardan çıkmayan biri. evet bir ayrışım var ama iyi verilememiş, senaryonun temposu sıkıntılı bazen çok ağır (bayek'in altboss suikast görevleri) bazen şak şak şak çok hızlı ( tüm cleopatra-sezar-iskenderiyedeki savaş vs). şunu dedim, sezarla cleopatra hangi ara böyle bağ kurdu, ittifakları pekleşti. ana kötümüz flaviustu sanırım o kadar önemsizdi ve hızlıca girip çıktı ki sindiremedim. bayek ve aya cidden neden aynı yoldan yürüyemedi de ayrı düştüler iyi verilmemiş ve en önemlisi, suikastçilerin kuruluşu, kuruluş sebebi ve nedeni iyi aktarılamamış. lore'un altı boş. hani en basitten aklıma şu geliyor: bir yerde aya diyor ki bayek'e sonda, "açıkça yapmamız eylemlerimizi ve öldürmelerimizi iyi olmadı. artık gölgelerden yürümeliyiz." iyi hoş da canım benim, naptınız da açık oldu diye tepti ? hani halkı kendi yanlarına çekmek için hep şeffaf olsalar ve açık davransalar ama halk anlamadı ve ayaklarına dolandı desek, eyvallah. o zaman derim ki tamam, derslerini aldılar ve artık gizli çalışacaklar. kısaca örgütün kuruluş temeli, amacı ve doğuşu iyi verilememiş sönük kalmış bence, hiç gaza gelemedim ne yazık ki bazı arkadaşların dediğinin tersine. sırf zamanında amunet denen bir ablamız cleopatrayı öldürdü diye lore'da bişi var diye aya karakteri zorla sokulmuş sanki. onun davası bende zerre duygu uyandırmadı yada düşünce, ben hep bayek'in oğluyla ilişkisini ve intikam çabasını umursadım, o da umursadığım nadir anlarla. ana hikaye bence zayıf yeni. sonraki oyunlarda bu konu iyi irdelenir umarım da adam gibi bir tarikat gelişimi izleriz.
    --- spoiler ---

    özetle: hikaye adına aradığımı bulamadım ama oynanış keyifli. güzel mekan ve tarihsel dönemlere gidildikçe 1 yada 2 oyun daha (eğer öyle senede bir değil de adam gibi periyotlarda piyasa çıkarsa) keyifli zaman geçirebilir.
  • puan 7.5/10

    assassin's creed serisinin en son çıkan oyunu. tüm seriyi oynamış ve seriye aşık bir oyuncu olarak bu oyunu çok beklemiştim ve 75 saatin sonunda oyunu bitirdim ve the hidden ones ek paketine başladım. bu kadar saatin sonunda olmuş mu bu oyun diye sordum kendime ve kararımı verdim: neredeyse olmuş gibi ama tam da olmamış gibi eksikleri varmış gibi ama artıları da varmış gibi derken tam karar veremedim. bu yüzden bu incelemem bana da bir ışık tutabilir.

    önce olumlu yönlerinden başlayacağım. oyunun haritası çok büyük ve çok güzel. evet bazı yerler tamamen dağ bazı yerler tamamen çöl ama kesinlikle içeriği dolu bir haritası var oyunun. fakir kasabalardan balıkçı köylerine, küçük şehirlerden devasa şehirlere, piramitlerle dolu çöllerden tamamen hiçliğin ortasındaki çöllere, kalabalıktan ıssızlığa, vahalardan koca koca dağlara ve uçsuz bucaksız denizlere bu oyunda her şey ama her şey yer alıyor. büyük çöller ve dağlık kısımlar dışındaki yerler birbirine çok az benziyor, her biri size farklılıklar sunuyor. oyun mekanikleri açısından farklılık sunmuyor elbette ama her gittiğiniz yerde oranın farklı olduğunu hissedebiliyorsunuz. elbette benzer yerler vardır ama bu denli devasa bir haritada o kadarı da oluversin. haritadan bahsetmişken oyunun çok iyi gözüktüğünü de söylemek istiyorum. oyunda renkler çok güzel kullanılmış, yeşillik mavilik çöllerin sarısı dağın kahverengisi renk cümbüşü şeklinde. mesela unity'de tamamen mavi bir renk paleti kullanılmıştı, oyun çok maviydi, bu oyunu renkler açısından çok daha fazla beğendim.

    oyunun en büyük yeniliği dövüş sistemi olmuş. unity ve syndicateda da olan silah çeşitliliği bu oyunda yer alıyor. her silahın kendisine ait artıları ve eksileri var, her silahın kombosu, vuruş hissi, animasyonları farklı. silahlarımızı ve kalkanımızı ise oyunun içinde seviye atladıkça geliştirebiliyoruz. ayrıca oyuna eklenen yay oyunu çok çok ileri götürmüş. yaylar bile 4 farklı çeşitte karşımıza çıkıyor ve ciddi anlamda birbirinden apayrı özelliklere sahipler. hayvanlarla dövüşürken farklı, gizli ilerlerken farklı, yakın dövüşte farklı yaylar kullandım çünkü her birinin artısı ve eksisi var. hazır dövüş sistemini övmüşken, düşman çeşitliliğinden de bahsedeyim. şimdi düşününce 7 8 farklı düşman çeşidi var ama bence bu çok da yeterli değil. 75 saat oynadığın bir oyunda 8 farklı düşman görmek insanın canını sıkabiliyor. ama yine de yetersiz demem, sadece tam anlamıyla yeterli değil, orta karar. oyunun içinde yer alan arenalarda ise bosslarla kapışabiliyoruz ki assassin's creed serisinde eksik olan noktalardan biri. birbirinden farklı dövüş silahları ve dövüş stilleri olan bosslarla kapışmak dark souls havası yaratmıyor değil. alakasız olacak ama bu küçük detayı da buraya ekleyeyim, at kullanımı çok rahat. mesela witcher 3'de çok rahatsız olmuştum ama bu oyunda gerçekten çok güzel yapmışlar at sürmeyi. çok kısa bir de oyunda alabileceğimiz skillerin çok dandik olduğunu da belirteyim (pazardan at arabası satın alabilme = 3 yetenek puanı!!!....).

    şimdi gelelim asıl önemli yerlere. karakterler yine çok başarılı değil. bayek'i sevdim ama onun dışındaki hiçbir karakterin zerre kadar değeri oluşmadı gözümde. karımız aya ve çocuğumuz khemu var ama boş geldiler bana, oyun hiç ısındırmadı bu karakterlere. hele bunlar dışındaki karakterler iyice tırt. daha oyunun başında hepzefa mı ne biriyle tanıştık kankaymışız, oyun boyunca hiç konuşmadık be, nasıl kanka bu. şimdi hatırlayalım assassin's creed 2'yi, dostlaramızı. leonardomuz vardı, uncle mario vardı, machiavelli vardı. rodrigo borgia vardı, cesare borgia vardı. düşman olarak. ben origins'ten ne bir düşman ne de bir dost hatırlıyorum. çünkü hiçbirinin üstüne eğilmiyor oyun, kankamız diye gösterilen adamı görmüyoruz oyun boyunca, düşmana kin bile besleyemiyoruz ortada düşman bile yok aklımda kalan. git onu öldür bunu öldür olmuş sadece. tamam 2.oyunda da böyleydi bu ama rodrigo borgia gibi bir ana kötü vardı, bu oyunda maalesef yer almıyor böyle bir düşman. bayek karakterine bağlanabildim sadece; arno, edward, connor ve frye kardeşlerden iyi olduğu kesin benim gözümde.

    tamam karakterleri geçiyorum, en azından bayek'i sevdirmeyi başardı bana oyun. ana hikaye olmamış. yani evet güzel oğlu öldürülen bir adamın intikam hikayesi ama olmamış, çok kopuk ve çok anlamsız belli bir noktaya kadar. oyunun yüzde 75'inde bize kötü oldukları söylenen isimleri öldürüyoruz. yine dönelim 2.oyuna. babamızın ölümünde parmağı olan isimleri öldürüyoruz, bu oyunda sırf halka zulmediyor diye bazı isimleri öldürüyoruz. tamam mısır'ın koruyucusuyuz falan ama ismini 5 dakika önce duyduğum ve açıkçası umurumda bile olmayan isimleri öldürmekle oyun biter mi ya? ana hikaye kesinlikle çok kopuk bir biçimde ilerliyor ve bunun bir başka nedeni de karımız aya. bunu tüm insanlığa soruyorum: ben niye aya'yla ve aptal bir kaptanla deniz savaşı yaptım? hem de birçok kez. neden ben bunu yaptım? tamam hadi yaptım deniz çok güzel oh, peki ben oyunun en sonunu niye 75 saatin 73 saatini birlikte geçirdiğim, bağlandığım ve 40.seviyeye getirdiğim ana karakter bayek yerine aya ile oynadım. elinde aptalca bir silah, seviyesi düşük, hiçbir özellik açık değil ve ben bu kadınla oyunun belki de en kritik yerlerini oynadım. o zaman ana karakteri aya yapsaydınız kardeşim. şöyle bir şey olsa nasıl olurdu acaba? 2.oyunu ezio ile oynayıp sondaki önemli yerleri kız kardeşimiz ile oynamak. tek kelimeyle aptallık, başka açıklaması yok. ana hikaye istediği gibi şekillensin, bana oyunun sonunu bayek ile oynatacaksın. peki tamam mısırdaki olaylar bu şekilde, kardeşlik kuruldu falan filan ama günümüzde neler oluyor? hiçbir şey. ciddi anlamda boşluk, 83 yıldır tek bir ilerleme yok şu günümüz hikayesinde. bir de günümüz dünyasında bilgisayar var, istersen bakıp içindeki mailleri okuyabiliyorsun. oyunun günümü senaryosunu maille okuyorsun. mail. e-mail. e-posta. desmond dosyası var. dosya şeklinde desmond miles. tıkla oku belgeler filan var. e-mail. dosya, resim filan var. daha fazla devam ederdim de okuyanlar sinir olmasın.

    peki ana hikayeyi geçtim, yan görevler nasıl, çünkü 100'ün üstünde yan görev var oyunda. bir assassin's creed oyununa göre geliştiğini söyleyebilirim çünkü serinin hiçbir oyununda iyi olmadı bu yan görev olayı. her görevin kendine ait dallanıp budaklanan bir hikayesi var demek isterdim ama o kadar da dallanıp budaklanmıyor. evet daha çok hikaye var ama aklınızda yer edecek yan görev hiç yok desem yeridir. şimdi bu noktada doğal olarak witcher 3 devreye giriyor çünkü origins'in bu yeni yan görev mantığı kesinlikle witcher 3'den alınmış. peki becerebilmiş mi, witcher 3 kalitesine yaklaşabilmiş mi? yaklaşmayı bırak önünde diz çöker af diler o derece batmış. en basidinden yan görevlerin sunuluş şekli iğrenç. çoğu yan görev iki odunun karşılıklı odunca konuşması ve oradan geçmekte olan bir kameranın öylesine çekmesi şeklinde sunulmuş. en ufak bir özen yok bu konuda. witcher 3'de en ufak yan görevde bile konuşanların duyguları, yüzleri farklı açılardan sunulmuş ve film izliyor hissi verilmiş oyuncuya. her yan görevde özen olduğunu çok rahat hissedebiliyor oyuncu. origins'te ise ayak üstü konuşan iki insandan oluşuyor yan görev. hem yeterince dallanıp budaklanmıyor hem de çok kötü sunuluyor. 100'ün üstündeki yan görevi tek tek yaptım ve yüzde 90'ı böyle. witcher 3'ün yan görevleri sadece hikayesi ve sunumuyla mı ünlendi? tabi ki de hayır. her birinde olmasa bile çoğu yan görevde oyuncuya seçimler sunuldu, öldür öldürme, parayı al alma, doğru söyle yalan söyle gibi. herkesin yıllar geçse unutamayacağı bloody baron görevindeki farklı seçimlerin farklı sonuçları doğurması ve bunun mükemmel bir şekilde sunulması o görevi ve bu yan görev mantığını efsane yaptı. peki bu oyunda ne oldu? en ufak, ciddi anlamda en ufak, tırnağının kiri kadar bile seçim yok. "bu kadar da olmaz ki, bunlar yan görev, bunlara ek seçenekler eklemek inanılmaz yük altına sokmaz seni." dedim ama dinletemedim. yok olmamış yan, tamam güzel bir ilerleme var ama witcher 3 bu yüzden efsane oldu, ki bırak witcher 3'ü witcher 1 ve 2'de bile var bunlar. 2007'de çıkan bir oyunun bile yaptığını yapamıyorsan püh senin kalıbına.

    neyse galiba sonuna geldim artık bu incelememin. çok olumsuz gibi görünmüş olabilir, güzel oyun ama maalesef beklediğim altında kaldı. wticher 3'ün kötü bir kopyası demek istemiyorum çünkü kendine ait güzel özellikleri var ama maalesef witcher 3'e benzemeye çalıştığı noktalarda batırmış. bayağı uzun oldu kusura bakmayın, herkese iyi oyunlar. bu arada öneririm yani alın ama indirimde.
  • hidden ones dlc'sini az önce bitirdiğim oyun. oyun hikayesi üzerine küçük bir tatlı gibi geliyor ama bir dlc için bence büyük bir haritaya ve güzel bir hikayeye sahip. birçok yeni ekipman var ve assassinler biraz daha oturmuş bununla beraber. 1 haftaya yakın bir süre günde 1-2 saat bakarak bitirdim. keyifliydi tavsiye ederim.
  • hikayesiyle grafikleriyle harika bir oyun olmuş. seriden oynadığım ilk oyun bu onu da belirteyim.

    güzellikleri:

    1- en başta grafikler harika, sudaki parlamalar, flamingosundan martısına, su aygırından timsahına kadar çeşit çeşit hayvan tek kelimeyle mükemmel.
    2- hikayesi çok sürükleyici, mö. 60-45 arasındasın. kleopatra taraftarları ile onun kardeşi arasındaki rekabetin içine kadar giriyorsun.
    3- tırmanma işi bir mantığı oturmuş. eğer duvarda oyuk/girinti yoksa tırmanamıyorsun.
    4- dövüşler son derece gerçekçi.
    5- sesler ve efektler harika, oyunun içinde hissediyorsun.

    kötü yanları

    1- otomatik pilota aldığınızda deveniz saçma sapan yerlere girebiliyor. geçen gün kayalıklara kafa attı misal
    2- assassin's creed evreni mantığıyla yerde saman / yaprak yığını varsa uzaydan da atlasan bişey olmuyor.

    akşamları hanımın yancılığı ile oynadığımız oyun ayrıca.

    bir de şöyle bir spoiler vereyim.

    --- spoiler ---

    oolm adamlar cleopatra'yı halıya sardılar lan. emel sayın mı bu amk..

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap