• astana güzel astana.. kazakistan'ın başkenti olarak da anılacak olan bu kent çok düzgün planlamasıyla ve birbirini 90 derece açıyla kesen düzgün planlanmış caddeleriyle dikkatimizi çeker.trafik planlaması olarak oldukça iyi düşünülmüş astana da yollar genelde 3 gidiş 3 geliş olmak üzere 6 şeritlidir (oha dediğinizi duyar gibiyim bunlar şehiriçi normal yol en kötüsü 4 şeritli gibi zaten). trafik ışıkları aynı amerikada olduğu gibi bulunduğunuz kavşağa yakın değil de uzak konumlandırılmıştır ve türkiye'de olduğu gibi her köşede trafik ışığı yerine daha merkezi ışıklar bulunmaktadır. bunun trafiğe olan etkisi ise genelde trafik ışıklarında arkadan vuran arabalar olarak görülmektedir çünkü kazaklar alkol alıp trafiğe çıkmayı ve gece araba kullanmayı sevmektedirler. ruslar da sağolsunlar alkol almadan sokağa çıkmamaktadırlar. bir caddede aynı noktada gün içinde 2-3 ya da daha fazla kaza görülebilmektedir. kazalar genelde sola dönmek üzere en sol şeride yanaşan arabalara arkadan gelenlerin yüksek hızda bindirmesiyle oluşan ve arkadan çarpan arabanın sağlamlığına göre genelde ölümlü olmayan ama cebe zararlı kazalardır. yollarda arabalar %90 normal %10 lüks gibi bir orana sahiptir ve modellerden anlaşıldığı üzere alman arabaları pazara daha yeni yeni giriş yapmaktadırlar.

    şehirde sıcak su şebekesi ve kalorifer tesisatları merkezidir. kar yağmaya yakın bütün şehrin kaloriferlerine sıcak su basılır. sular en kötü dairelerde bile sıcak olarak musluktan akabilmektedir ki bu da zamanında rusların getirdiği bir sistem olsa gerek.. yine de genelde eski olan rus evlerinde tuvalet-banyo gibi mekanlara fazla özen göstermemişlerdir. evlerde alafranga olarak tabir ettiğimiz klozetlerden başka sadece bir ayağın sığabileceği tuvaletler çok görülür(dikkat edilecek nokta tuvalette taharet musluğu olmaması ve bir küçük lavabo bile konulmamasıdır). yani içeriye bir kişi zor sığmaktadır ve temizlik olayı biraz zor olmaktadır.. aynı şekilde banyolarda da minimalist bir tutum gözlenmekte ve içerisinin metrajı verilse 2 küçük küvet anca sığar diyebileceğimiz banyolar oluşmaktadır.

    her yerinde rus ekolünün görüldüğü ve kazakçanın neredeyse hiç konuşulmadığı kozmopolit bir yerdir. caddelerde genelde %40 rus %60 kazak tipleri görebilmek mümkündür. merak edenler için genelde tipler vasat olmakla beraber çok güzel kazak-rus kırmaları ya da rus kızları görülebilmektedir.

    sabahları çok ama çok soğuk bir yerdir ve hava sıcaklığı yazın +40 lara kışın ise -40 lara kolayca varabilmektedir. rusya ve civarının en pahalı şehirlerinden biridir kerameti nedir bilinmez. bir domatesin kilosunun kışın 10 dolara çıktığı görülmedik olay değildir. kazakça günlük yaşamda da olduğu gibi tabelalarda vs. de kullanılmaz her yerde rusça vardır. latin harflerinden oluşan tabelalar ise günümüzde bir elin parmaklarını geçmemektedir.

    astana şehrinde adım başı kumarhane görülebilmektedir. kumarhaneler genelde büyük ödül olarak araba vermektedirler. şehirde fuhuş önemli bir geçim kapısı olmakla beraber şehrin her yerinde bulunan şantiyeler sayesinde (ki bulunduğum yerden şu an 15-20 tane devasa vinç görebilmekteyim ve bu istanbul'da bile alışılabilir bir manzara değildir) alışveriş merkezleri, dükkanlar ve en önemlisi rus orospular pek boş kalmamaktadırlar.

    dükkandan alışveriş yerine herşeyi pazardan almak gibi bir kültüre sahip olduklarından daha doğrusu aslında ortalama halkın büyük çoğunluğunun düşük maaşla geçinmeye çalışmasından dolayı dükkanlardan alışveriş yapacak durumda olmamalarından dolayı pazara mahkum kalınmaktadır. pazar dedikleri ortam yine birbirini 90 dereceyle bölen en fazla 2 metre genişliğinde ara caddeleri olan ve yanyana dizilmiş ufak dükkan ya da tezgahlardan oluşan büyük bir alana kurulmuştur. neredeyse yok yoktur. meyve sebzenin tazesinden ve düşük fiyatlısından tutun çeşit çeşit kıyafet, şapka, bere, eldiven, nescafe, çay , traş bıçağı , gözlük, parfüm, tencere , hediyelik eşyasına kadar büyük bir yelpazede satışlar yapılmaktadır ve fiyatlar genelde iyidir. sigaralar toptan olarak kartonda ve piyasadan ucuza satılmaktadır. pazarın yaklaşık %5'ini sigara satan bu dükkanlar oluşturmaktadırlar. bir paket marlboro sigarası yaklaşık 700 bin - 1 milyon tl arasında satılmaktadır. 150 bin liradan başlayan fiyatlarla satılan sigaralar bulunmaktadır.

    bunun aksine şehirde çok lüks dükkanlar da elbet bulunmakta ve asgari ücretli birinin 1 yıllık kazancını bir bota yatıran insanlar görülebilmektedir. ayrıca astana tower adı verilen binanın alt katında ram store yani migros bulunmaktadır. fiyatları biraz pahalı olmakla beraber koç'un ne kadar isabetli bir yatırım yaptığı şehirde migros benzeri başka bir alışveriş yeri olmaması nedeniyle kolayca anlaşılabilmektedir.

    kazaklar oldukça sıcak olabilse de rusların soğukluğunu kapmış olmaları nedeniyle çarşıda pazarda çok sıcak ilişkiler kurulamamakta ve yine yurdum insanı özlenmektedir. magazin adı verilen bakkallarda genelde etiketlere %12 kdvyi yazmayı unutmakta ve adamı sinir etmektedirler. asla kazık yiyip yemediğinizi bilememektesinizdir.

    et ürünlerinde domuz eti kullanabilme ihtimalleri olduğundan yenilir içilirken genelde bu sorun olabilmekte fakat yine de dana eti ya da muhtemelen at eti alternatiflerini bulabilmektesinizdir. su olarak gazlı su ve normal su vardır. gazlı su dediğimiz olay maden suyu ya da sodası şeklinde tarif edilmekle beraber su dediğimiz bildiğimiz sudur(ne ilginç değil mi?) su içen pek görülmese de yine de her yerde bulunabilmektedir. 5 litrelik su yaklaşık 1.5 milyon tlye satın alınabilir. yiyecek içecek olaylarında coca cola egemenliği görülmektedir. coca cola company ürünü olan her şey oldukça uygun fiyatlarla satın alınabilmektedir.

    polis ve askerler her yerde olmasına karşın adaba aykırı hareket etmedikçe size karışmamaktadırlar. her gece geç saatlerde dışarılarda olmanıza karşın bir kere bile çevrilmemeniz olasıdır. fakat genelde belledikleri kişileri(bizim türk işçilerden başkası değildir bunlar çünkü her gece bir vukuatları mutlaka olmaktadır.) yaklaşık 10 milyon lira gibi bir haraç için durdururlar ve haraçlarını alıp yollarına devam ederler.

    şehirde taksiler genelde yolda bir yerlerde beklerler. benzin çok ucuz olduğu için (yaklaşık 400 bin lira / litre) ulaşım da ucuzdur. en yakın yere 2 milyona en uzak yere ise 3 milyona taksiyle gidebilirsiniz. genelde yoldan geçen taksi bulunmadığı için astana'da her araba 1-2 milyona sizi seve seve istediğiniz yere götürebilmektedir. pazarlık özellikle ulaşımda şarttır yoksa 10 milyona kadar ücret talep edenler görülebilmekte ve bu konuda fazla birşey yapılamamaktadır.
  • şimdi ben burada 3 seneye yakın yaşadım. expo2017 sayesinde burada çok fazla iş imkanı olacağı düşünülürse, illa ki mühendis arkadaşların yolu düşecek astana'ya. bir kılavuz tadında olsun.

    yazının başında aradan çıkartayım, eğer turist olarak gelmeyi düşünüyorsanız gelmeyin. hatta bu yazıyı okumayı bırakın. çok ciddiyim.

    astana hakkında bilmeniz gerekenler :

    - oldukça soğuk bir şehir. ekim 10 gibi kar yağar. kasım 10 civarı kar yerde kalıcı olarak kalmaya başlar. marta kadar erimez. mart ortalarına kadar göreceğiniz üç renk beyaz-gri-siyahtır.

    - soğuk demiştim değil mi? hissedilen -46'ya şahit oldum. üşümenin nasıl bir şey olduğunu üşümek başlığına yazmıştım. ama tek cümleyle özetlemek gerekirse şunu diyeyim; burun kılımın donmasına şahit oldum.

    - astana'da 3-5 avm dışında gezilecek hiç bir yer yok denilebilir. samal mahallesi denilen, esil nehrinin kıyısı çok güzel gerçi. ancak kışın soğuktan, yazın sinekten gezemiyorsunuz.

    - gece klüpleri illa ki var. ben pek takılmadım. bu konuya aşağıda "türk insanları" kısmını yazarken tekrar değineceğim.

    - astana pahalı bir şehir. düzgün ev kiraları 1000 dolar civarı. yemeğe çıktığınızda en az bir 10-15 dolar çıkar cebinizden.

    - astana fiziksel olarak dümdüz bir şehir. simcity oynadığınızı hayal edin. onun gibi. dümdüz. yokuş bile yok. hatta çoğu yer bataklık. yazın fazla sinek olmasının sebebi bu.

    - kazak mutfağı benim açımdan çok sınırlı. bilhassa astana'da yetişen pek fazla sebze meyve olmadığı için yemekler et ve hamur ağırlıklı. toprağın üstünde hiç bir şey yetişmiyor ama altında her şey yetişiyor. petrol, gaz, periyodik cetveldeki her element. burdan nasıl yemeğe bağlayacaksın derseniz, toprak altında sırf petrol değil malesef lahana gibi şeyler de yetişiyor. o yüzden et makarna dışında genelde lahana patates ve havuca maruz kalacaksınız.

    - şaşlık güzel bir yemek. bizim kuzu şişe benziyor. beşparmak da fena değil. salatalar genellikle sarımsakla karışık, turşu tadında.

    - yerel halk için farklı gözlemlerim var. tabi halkı incelerken ekonomiye de bakmak lazım. müthiş uçuk zenginlerin yanında oldukça fakir insanlar da var.

    - halk genel olarak laik. hatta bu konuda türkiye'den daha ilerideler diyebilirim. dinlerini büyük oranda kendi içlerinde yaşıyorlar. kimseye baskıları yok. koca şehirde ben 3-4 tane cami biliyorum zaten.

    - 3 senede bir kere bile tecavüz, kadına şiddet haberi duymadım. bu konuda da bizden ilerideler.

    - halkın bir kısmı ciddi anlamda modern. geniş vizyon sahibi insanlar. fakat diğer kısmı ise pek gelişememiş. türkleri ya çok seviyorlar ya hiç sevmiyorlar. fakat bu sevmeme olayını da hemen şimdi başlayacağım "türk insanları" bölümünde inceleyeceğim.

    "türk insanları" :

    - benim bu şehre ısınamama sebeplerinin en büyüğüdür bu insanlar.

    - kendi insanımdan nefret etmeme sebep olmuşlardır.

    - astana'ya gelen bir türk işçisi en az 2000 dolar civarı para alır. yerel işçinin maaşı ise değişmekle beraber 400 dolar civarından başlar.

    - bu aradaki 5 kat fark, "türk insanları"nın karakterini değiştirir. yerel halkı anlamsız bir şekilde aşağılarlar.

    - para olduğundan dolayı her şeyi yapabileceklerini zannederler. milletin karısına kızına sulanırlar.

    - suratına tükürmeyeceğiniz adamlar lexus, land cruiser jiplerle gezerler. 3 yıldır tanıdığınız insanın parayla birlikte bakışlarının değiştiğine dahi şahit olursunuz.

    - yukarıda gece klüplerinden bahsettim, türk insanları illa ki gider buralara, orada birilerine sulanırlar, dayak yiyip ertesi gün işe güneş gözlüğüyle gelirler.

    - sırf bu iğrenç zaaflarından dolayı kendi başlarına çok bela açmışlardır. eve atılan kızın "bu türk bana tecavüz ediyor" diye polis çağırıp, karşılığında adamdan para alıp, polisle kırıştığı hikayesini duydum.

    - mekandan kolunda kızla çıkıp, köşede bekleyen kızın tanıdığı 4-5 kişi tarafından dövülüp gasp edilen insanın hikayesini duydum.

    - takıldığı kız tarafından para maksadıyla "hamileyim diye herkese yalan söylerim" şantajına maruz kalan insanla beraber çalıştım.

    - üniversiteyi kazanan kızını "çok para" diyip okula yollamayan ancak, 20 yaşındaki metresine laptop alan insana işimi emanet ettim.

    - 12-13 yaşında oğlunu dansözlü ortama götürüp, dansöze 200 dolar sıkıştırıp oğlunun cinsel organını avuçlamasını söyleyen ve bunu kahkahalarla anlatan insanla oturdum çay içtim.

    -kendi ailesini türkiye'de bırakıp burada yeni aile kuran insanlar o kadar çoktu ki, halı saha maçı ayarlamayı düşündüm.

    - akşam metresinin annesini (kayınvalide diyordu direk) gezmeye götürmek için erken çıkıp, ertesi gün türkiye'deki eşinden çocuğu olduğunun haberini alarak şirkete baklava getiren insanın baklavasını yedim.

    dikkat ettiyseniz neredeyse "türk insanları"ndan bahsetmem, şehirden bahsetmemden daha uzun sürdü. ama buna ihtiyacınız var. çünkü astana'ya giderseniz bu insanlar sizin çevreniz olacak. yerel halkın bir kısmının türk insanlarını sevmemesi, hatta nefret etmesini bu yüzden gayet net bir şekilde anlayabiliyorum. ben de olsam öyle yapardım muhtemelen. empati biraz. düşünsenize, yaşadığınız şehre amerikanlar geliyor. sizin 5 katınız maaşla, aynı işi yapıyor. ancak aldıkları paradan başı dönüp, karınıza kızınıza yavşıyor, size hayvan gibi davranıyor. oldukça anlaşılabilir. tavsiyem, türk insanlarıyla ilişkinizi minimum seviyede tutun. yerel veya expat insanlarla ya da konsolosluk çalışanlarıyla arkadaşlık kurmaya bakın. astana küçücük bir yer. dedikodu müthiş döner. yüzünü görmediğiniz insanın hakkınızda bir şeyler dediğini duyarsınız.

    çalışmaya gelecek arkadaşlar, taşerona gelmeyin. paraya kanmayın.astana içerisinde güçlü taşeron yoktur. bol bin dolarlı maaş teklif ederler ama allah bilir ne zaman öderler. illa astana'ya gelmeye kararlıysanız mutlaka ana firma olsun. mesai saatleri ağırdır. iş sabah 8'de başlar, proje bitimine yakınsa gece 23'ü bulur eve dönüşler.

    kısacası ne istediğinize bağlı aslında burada mutlu olup olmamanız. ben içeyi, dağıtayım karı kız falan takılayım diyorsanız gelin. astana'da aşağı yukarı istediğinizi bulacaksınız. ancak, düzgün yaşam, kaliteli hayat standartı ve yüksek maaş istiyorsanız pek tavsiye etmiyorum.

    ilk aklıma gelenleri sıraladım, illa ki ara ara editlerim bir şeyler aklıma geldikçe.
  • mimarisi şahane şehir. bir çok başkent gibi soğuk ve kasvetli. hatta bir çoğundan çok daha soğuk fakat bunlar hep yazılıp çizildiği için sizlere farklı bir yönünü tanıtacağım.

    astana'nın anıt ve heykelleri. bir açıdan eski ankara'ya benziyor. daha doğrusu şehirin sembolünün hitit güneşi olduğu zamanlarına benziyor. kızılay’ın merkezinde, sıhhiye meydanda güneş tanrısını sembolize eden güneş tanrısı heykeli o kadar tepkiye rağmen nasıl açılmış ve nasıl hala ayakta duruyor bilemiyorum. o heykele başta süleyman demirel ve necmettin erbakan karşı çıkmış. islamcı kesim putçulukla suçlamış, milliyetçiler ise türk tarihiyle ilgisi olmadığı için tavır almış. iyi ki bi şekilde açılmış ve bugünlere uzanmış. sonrasında olanlar hepimizce malum. hitit güneşi olan logonun atakule ve cami kubbesinden mamül olanıyla değiştirilmesi hatta ucunda kediye bağlanması. bir çok heykelin çaktırmadan kaldırılması ve yerlerine saçma sapan çalışmalar konulması. sauron'un gözüne benzeyen ekmek heykeli, dev robot, kedi, dinozor, eşek vs. biliyorsunuz hepsini.

    durup dururken sinirim bozuldu bak. neyse, konudan kopmayalım. gelelim astana da bulunan şaheserlere.

    içlerinde en sevdiğimle başlayalım. kazakça adı "zher ana" yani yer (toprak) ana olan eser.
    http://silkadv.com/en/content/monument-zher-ana-0

    buradaki karakter meşhur tomris hatundur. başlığı altında pek bilgi olmadığı için kısaca burada özetliyorum; tomris hatun, sakaların ve tarihin ilk kadın hükümdarıdır. aslında massagetler'in lideri olduğu da söylenir fakat sakaların kurduğu federasyon içinde bulunan massagetlerin tek başlarına dönemin en güçlü imparatorluklarından birisini alt etmesi zor gözüküyor. uzun uzadıya sakalar ve türklük hakkında yazmayacağım o başka bir başlığın konusu. bu abla günümüz kazakistan topraklarında hüküm sürmüş bilinen ilk liderdir. dolayısı ile bu topraklara anlam katan ilk hükümdardır. adı o yüzden toprak ana olarak geçer. kendisi barışçıl bir yönetici olarak bilinmesine ve perslerin onca kışkırtmasına rağmen savaştan olabildiğince uzak durmuştur. zurnanın zırt dediği yerde ise ahameniş imparatorluğuna ve büyük kiros'a gereken ayarı tarihe geçecek şekilde vermiştir. sürekli savaş arayan, türlü katakulliyle saka prensini yani tomris hatunun oğlunu öldüren büyük kiros'un kafasını kestirdikten sonra kendi askerlerinin kanıyla dolu bir fıçıya atmış ve şöyle demiş: hayatında kan içmeye doymamıştın, şimdi seni, kanla doyuruyorum!

    kazaklar sakaları hiç bir türk devletinin yapamadığı kadar sahiplenmiş. kendilerine sembol edinmişlerdir. heykelin görkemi ve sanatçının ustalığına söyleyecek söz bulamıyorum. boğa konusunu da uzun uzun anlatmıyorum. tomris hatun dev bir boğanın sırtında ayakta duruyor, iki pars ise kılıcını hazır tutarken korumalığını yapıyorlar. kar parsı ve kanatlı pars sembollerini de kendiniz araştırarak bulabilirsiniz.

    diğer bir örnekte görüleceği üzere saka liderleri dört yöne bakarken canlandırılmışlardır.

    mitoloji ve felsefesinin birleşimi olan şahane bir çeşme var astana'da. şu karede görebileceğiniz üzere; çeşmenin merkezinde hayat ağacı (bkz: bayterek) (bkz: kayın ağacı) var. hayat ağacı bir çok kültürde olduğu gibi hayat ağacı tonlarca mana barındırır. yaprakları yaşadığımız dünyayı, gövdesi yer altı dünyasını ve geçmişi, kökleri ataları ve geleceği simgeler. genelde bu ağaç ters olarak sembolize edilir. dünya köklerin üzerinde durur. buradaki hayvanlar ise dünyayı oluşturan dört elementi vurgular. boğa suyu, deve toprağı, koç ateşi, at havayı betimler. bunlardan ayrı hepsinin kafasında duran ejderan ise hikmeti temsil etmektedir. burada suyun akışı bile bu düşünce üzerine kuruludur. hayvanların ağzından düşük seviyede akan su dünyanın tepesinden şiddetle göğe yükselir. gavurun stream dediği, nehirle suyla verilen metaforun daha bir belirginidir.

    bu ise türk mitolojisinden iyi bildiğimiz bir sahne.

    dede korkut ve şaman kopuzu.

    asya steplerine has çift hörgüçlü deve ve şanırak. nedendir bilinmez deve figürü mısırla özdeşleşmiştir. halbuki mısırın en görkemli dönemlerinde bile deve yoktur, daha sonra araplarla birlikte gelmiştir mısıra. daha öncesinde ise asyanın uçsuz bucaksız buz çöllerinde dayanıklılığından ötürü gücün ve sabırın timsali olmuştur. şanırak nedir diyenler, kendi başlığından detaylı bilgi alabilir.

    siyasi bir çalışma olarak holodomor heykeli örnek gösterilebilir. ukrayna hükümetlerinin maçası yemediği için yıllardır yaptıramadıkları sovyet kıtlığında hayatını kaybedenlere adanmış acı dolu bir anıttır.

    bunların dışında en çok dikkatimi çeken kadın ve hayvan figürlerinin çokluğudur. gerek kültürel öğeleri vurgulayanlar gerekse ikinci dünya savaşının kahramanı olan kadınlara ait bir çok eser var. örneğin. 1, 2, 3

    kahramanlara ait görkemli eserler. 1, 2, 3, 4

    balbal taşları ve çeşitli hayvan figürleri. hayvanlar özellikle sakalardan miras boynuzlu atlar, dağ keçileri, ala geyikler, pars vb. barındırıyor. 1, 2, 3, 4, 5

    zümrüdü anka veya simurg. kazakçasıyla samruk kuşu. bunu da ayrıca yazmak gerekiyor. diğer bütün mitolojilerde olduğundan daha farklı anlatılan bir hikayesi var.

    türk tarihine ve kültürüne bu kadar önem veren bir halkın ise türkiye cumhuriyetinin kurucusunu es geçmesi düşünülemezdi sanırım. atatürk heykeli
  • 30 bine yakın türkün sadece 300 kadınla çıktığı diyar veya 300 kadının 30 bin türk'ü idare ettiği uzak memleket...
  • yakından bildiğim bir şehir olduğu için şu başlığı ara sıra okur insanların bakış açılarını anlamaya çalışırım. açıklamasını bildiğim bir olayı insanların nasıl algıladıklarını incelerim. yalnız başlıktaki son sayfayla birlikte az çok bir yargı oluştu kafamda. ne yazık ki bazı yazarların gözlem ve algı yeteneklerinin çok zayıf olduğunu düşünüyorum. bolca eksik bilgi ve enteresan beklentileri var insanların. o yüzden ufak bir gezi rehberi ve doğru bilinen yanlışlara dair ufak bir entry hazırladım. önce genel bilgileri ve yanlış anlaşılmış bilgileri vereyim.

    --- genel bilgiler ve yanlış bilinenler ---

    - astana, başkent anlamına gelir.

    - şehirin kazakça eski adı akmola'dır.

    - şehir sağ ve sol daha doğrusu eski ve yeni olarak ikiye ayrılır. yüksek binaların fışkırdığı tahmin edebileceğiniz üzere yeni kısmı, dışları cilalanmış sovyet tipi güdük binaların olduğu kısım ise eski şehir tarafıdır.

    - şehiri ikiye bölen yapay esil nehridir.

    - taşınma sebebi almatı'nın çin sınırında olmasıdır. başkentin şu an ki konumunu haritadan incelerseniz kazakistan'ın merkezine yakın olduğunu anlarsınız.

    - ikliminin sert olması tabiki bu bölgenin ucunun sibirya steplerine bağlanmasıdır. kuzeye doğru binlerce kilometre dümdüz giden uçsuz bucaksız çayırlar vardır. sırf kışın esen sert rüzgarları kesebilmek için şehirin çevresine binlerce ağaç dikilmiş, çeşitli yöntemler denenmiş fakat kayda değer bi başarı elde edilememiştir.

    - o nedenle kanada'da benzer örneklerinin olduğu gibi şehirin çeşitli bölgelerinin üzerini kapatarak insanların kışın sosyalleşebileceği alanlar planlanmaktadır.

    - bu şehir yılın en az altı ayı kar altında, kalan altı ayın yarısında ise oldukça serindir. yani bahar ve sonbahar birer ay hissedilir, iki ay yaz olur geri kalan sekiz ay ise kış iklimindedir.

    - nüfusu 1 milyonun üzerine yeni çıkmıştır. iş imkanı bol fakat her başkent gibi biraz sıkıcıdır. buraya turist olarak gelmek veya bu gözle bakmak af buyurun salaklıktır. ne kış turizmi ne de yaz turizmi için uygun şartları yoktur. bu şekilde eleştirilmesi bildiğin salaklıktır.

    - şehrin adının nursultan nazarbayev olarak değiştirilmesi gibi bir mevzu söz konusu değildir. o bahsi geçen konu hava limanı için geçerlidir. kendisi ölmeden bir yerlere adının verilmesini istememiştir. buna rağmen bir cadde ve hava limanına adı verilmiştir.

    - bütün eski sovyet ülkeleri ve rusya gibi burada da plakalı taksi olayı yoktur. herkes yoldan elini kaldıran birileri için durup taksi hizmeti verebilir. bunun adı otostop değildir. yahu daha otostop nedir bilmeden böyle yorumlar yapmak çok garip değil mi? taksi konusunda bizden daha gelişmiş bir sistem ve karşılıklı güven var. türkiye'de arabası olan herkesin taksicilik yaptığını tahayyül dahi edemezsiniz çünkü ne siz o kişiye ne de o kişi size güvenebilir. yandex taksi ve uber burada kusursuz çalışıyor. kapınızın önüne kadar çağırıp çok cüzi rakamlara istediğiniz yere gidebilirsiniz.

    - şehirdeki tabelalar kazakça ve rusça çünkü bu ülkenin resmi olarak iki ana dili var. rusçanın etkisini azaltmak için çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. nüfusun dörtte birine yakını hala rus olduğu için haliyle iki günde çözülecek bir konu değildir. devlet kanalları sadece kazakça yayın yapmakta, devlet evrakları kazakça hazırlanmaktadır. latin alfabesine geçiş başlamış, yakın bir zaman diliminde rusçanın etkisi iyice seyrelecektir.

    - bu konuya mukabil, sikim sonik başka bir tespitte ingilizce tabela yok serzenişidir. japonya ve çin'de de yok ama kimsenin oralara gidip bu konuda ağlaştığını duymadım. kaldı ki astana'da bir sürü ingilizce tabela bulmak mümkündür.

    - başka saçma sapan bir iddia ise bu şehirin bir dubai olmaya çalıştığıdır. ulan her yüksek bina dikilen şehir dubai mi olacak? turizm gibi bir iddiası olmayan, gelen giden uçak sayısı belli bir şehir nereye dubai olma planıyla hareket ediyor? buradaki maksat yeni ve modern bir şehrin kendi bölgesindeki gücünü sergilemektir. çevresindeki eski sscb ülkeleri, hatta rusya'nın bile böyle modern ve göz alıcı şehir sayısı çok azdır. bu bir güç göstergesidir.

    - şehirdeki fiyatlar kazakistan ortalamasına nazaran yüksek sayılabilir fakat öyle atla deve de değildir. örneğin kazakistan'ın bir çok şehrinde kısa mesafeye taksiler 2-3 lira gibi komik rakamlara sizi götürürler. astana'da ise bu rakam 5 liradır. 10 km mesafeye 5-6 lira ödemek tölere edilebilir. kiralarda doların yükselmesiyle biraz artmış olsa bile şehir merkezinde 300-400 dolara evler bulmak mümkündür. yeme içme açısından nasıl diye sorarsanız yine ucuz derim. en azından türkiye'ye nazaran bol kepçe yemekleri yarı fiyatına alabilirsiniz. mesela 250 gram köfteden mamül gurme burger türü bir ürün 15-20 lira civarında bulunabiliyor. sıradan lokantalarda ise 10-15 liraya öğle yemeği yiyebilirsiniz. et ağırlıklı, salata ve çorba içeren bir sürü menü var buralarda.

    - bu şehrin en büyük sıkıntısı soğuktur. evler merkezi ısıtma sistemine sahip oldukları için dışarısı -40 iken evde donla gezersiniz ama aracınız kapalı bir alanda değilse sabaha çalışmayabilir. bu yüzden araçları soğuk gecelerde otomatik olarak çalıştırıp motoru sıcak tutacak süspansiyonlara sahipler. yani herkes çözümünü bir şekilde buluyor.

    --- genel bilgiler ve yanlış bilinenler ---

    --- ilk kez gideceklere tavsiyeler ---

    gideceklere ise genel geçer bilgiler vermek gerekirse; ilk dikkat edilmesi gerekilen nokta kanunlardır.

    - kazakistan, türk vatandaşlarından 30 gün süresiyle vize talep etmiyor. eskiden beş günü geçecek ziyaretler için yabancı şubeye nerede kaldığınızı beyan etmeniz gerekiyordu. artık bu kuralda kaldırıldı. 30 gün içerisinde sorgu sualsiz giriş-çıkış yapabilirsiniz.

    - uzun dönemli gelecek insanlar kolayca ev kiralayabilirler. şehirde bir sürü dayalı döşeli daire mevcut. kiralar 250 dolardan başlıyor. faturalar gayet ucuz. kışın en soğuk zamanlarında 200 tl gibi bir rakam çıkıyor. buna elektrik, su, ısınma, doğalgaz ve kablo tv dahil. genelde evlerde internet hazır olur. eğer yoksa başvuru yaparak aynı gün içinde sorunsuzca bağlatabilirsiniz. ortalama 20 liraya 100 mbit limitsiz internet alabilirsiniz. adil kullanım kotası 1tb olan bu en ucuz paket dışında akk yok zaten. 33 liraya sınırsız upload/download ile simetrik internet alabilirsiniz.

    - gsm ve mobil internet edinmek çok basit. her hangi bir gsm firmasına uğrayıp 12 liraya hem hat hemde içinde 200 dk konuşma olan bir sim kart alın. üzerine 18 lira eklerseniz altel 4g markası 30 gb internet, sınırsız sms ve 300 dk konuşma veriyor. limitsiz paketler 30 lira civarında. günlük 10 gb aylık 300 gb gibi enteresan paketler var. bütün ev ve gsm interneti işinizi de böyle çözebilirsiniz.

    - bu şehirde kurallara sıkı sıkı uyar insanlar. yere çöp ve sigara izmariti atıp tükürmeyin. her yerde kamera var, polis anında ensenizde biter. aynı şekilde karşıdan karşıya sadece trafik ışıklarında ve yaya geçitlerinde geçmeye özen gösterin. türk usülü dalarsanız soluğu karakolda alırsınız. sigara içiyorsanız şehirin her yanında çöp kovaları ve küllükler mevcut. sigaranızı bu bölgelerde için.

    - insanlar eğlenmek için çeşitli yöntemler buluyorlar. örneğin yukarıda bahsettiğim yapay nehir kışları tamamiyle donduğu için insanlar üzerinde buz pateni ve kızakla kayarak eğleniyorlar. astana, insan başına en çok sanatsal aktivite düşen şehirlerden biri olabilir. buna rağmen astana opera ve bale tiyatrosundaki organizasyonlara bilet bulmak çok zor. öyle bir salon inşa edildi ki hayran kalmamak elde değil.
    https://youtu.be/fss7rivuhnm

    - diğer tiyatro ve bale salonları da her hafta yeni gösteriler sunuyor. eğer görsel sanatlardan hoşlanıyorsanız çok cüzi rakamlara bu nimetlerden faydalanabilirsiniz. şehirde bir sürü fitness salonu, yüzme havuzu, kapalı salon vs. var. bir çoğu makul rakamlara hizmet veriyor. buzda balığa veya baharda ava çıkmakta güzel seçenekler. şehir dışında 50 dolar gibi bir rakama paraşütle atlama imkanınız da var fakat sadece yaz aylarında hizmet veriliyor.

    - yakın çevrede burabay gibi bir kaç meşhur ulusal park ve doğal güzellikler mevcut. bahardan başlayarak bisiklet, tırmanma, doğa yürüyüşü, at binme gibi bir sürü doğa aktivitesi yapılabilir. https://youtu.be/jn31-ircfie?t=69

    - şehirde expo 2017 dönemi için açılmış bir çok hostel ve otel mevcut. kısa dönemli gelecekler için çok ucuz fiyatlar sunuyorlar. bir çoğu yeni olduğu için çok temiz ve kaliteli hizmet veriliyor.

    --- yeme içme ---

    - yeme-içme konusunda herkese hitap eden bir şeyler bulmak mümkün. mekanların fiyatları da kendilerine uygun fakat türkiye'ye nazaran ucuz sayılırlar. mukayese edebilmeniz açısından şuraya bir bakın: https://youtu.be/orbxygwt1sk

    müşteri kitlesi de aşağı yukarı şöyle:
    1, 2, 3, 4, 5, bir irish puba göre genç ve güzel insanlar daha çok tercih ediyorlar. yukarıdaki videodan anlayacağınız üzere mekan türkiye standartlarına göre fine dining klasmanına yakın bir ayarda. normal şartlar altında istanbul'da böyle bir mekana üç kişi gidip bir asgari maaş bırakırsınız. gel gelelim burada kendi biralarının fiyatları 12 liradan başlıyor ki bu astana için pahalı bir fiyat. sıradan barlarda biranın fiyatı 3-5 liradan başlar.

    şimdi ben bu mekan ile istanbul'da iki bira içip kaçayım diye gittiğim sidik kokan barları karşılaştırmam lazım. kalite olarak taksim 360, fiyat olarak ucuzcu barları baz alın. yemekleri enfes ve hafta içi bazı günler et şöleni oluyor. 30 liradan 350 gram steak başlıyor. biz üç kişi gidip 600 gram ortaya karışık et ve bilumum meze sipariş ediyor. kelle başı beşer bira içiyoruz ve gelen hesap aşağı yukarı 250-300 tl civarında çıkıyor. adam başı 100 tl altına tıka basa kaliteli ete ve biraya doyuyorsunuz. mekanın askeriye veya meslek lisesi gibi sap dolu olmaması, güzel müzik ve kaliteli serviste cabası.

    - bu mekanın hemen yanında ise rumi adında bir pilavcı yer alıyor. öyle pilavcı dediğime bakmayın siz. içerisi gayet lüks ve elli çeşit pilava sahip. bol etli, kavurmalı, havuçlu vs. çeşit çeşit pilavı deneyebilirsiniz: https://youtu.be/w13gc2lbkkq

    adını tahmin edebileceğiniz üzere mevlana'dan alıyor fakat sahibi yerel bir abi. ne olursa ol yine gel düsturunu çok beğenmiş. o yüzden mekanında da aynı yöntemi tatbik ediyor. mekan şurada görebileceğiniz üzere gayet otandik ve şık. 1, 2, 3, fiyatları gayet ortalama. her şeyi türkiye üzerinden hesaplayacaksak içinde 200 gram et olan koca bir tabak pilav, salata, bir çaydanlık taşkent çayı ile birlikte 19 lira. daha büyük ve bol etli isterseniz ona göre fiyat artıyor. onları bitirebilmek için kalabalık ve aç gitmek lazım.

    bu arada çaydanlıkla çay sunan her mekanda aklınızda bulunsun. çaylar yoğun olduğu için bittiği vakit garsona haber verirseniz çaydanlığınıza sıcak su takviyesi yapar. kaliteli çayları en az iki kere daha doldurarak üç çaydanlık çay içebilirsiniz. bunun için kimse ekstra ücret talep etmez. taşkent çayını mutlaka deneyin. koyu yeşil çay, bal ve limon ile servis ediliyor. pastaneden bozma götü boklu avm kafelerinde bir fincan türk çayına 5 lira ödeyen insanlarız. çaydanlıktan en az beş iri fincanlık çay çıkıyor. iki kere su eklediğinizde on beş fincan çay içiyorsunuz ve fiyatı 10 lira civarında. ayrıca kimse çayınız bitmeden bardağınıza saldırıp almaya kalkmıyor. bu açılardan hala bizdeki vahşi kapitalizmi yakalayamamış olmalarını takdir ediyorum.

    - türk restoranlarına da sıkça denk gelebilirsiniz fakat büyük beklentiye girmeyin. döneri meşhur dedikleri yerlerin ayarı türkiye'de ortalama bir dönerci kadar değil. şehrin her yerinde 24 saat açık self servis lokantalar mevcut. buralarda çok ucuza karnınızı doyurabilirsiniz.

    - bayterek kulesinin arka tarafında divan adında klasik bir kebapçı mevcut. hemen yanında ise mado var. fiyatları yerel restoranlara göre daha pahalı ama canınız baklava çekerse mado'dan daha iyi bir yer bulmanız zor.

    alkol konusunda ise daha ucuz alternatiflere yönelmek isterseniz astana bir cennet. özellikle ucuz bira ve lezzetli yemek konusunda çok iyiler. bayterek kulesinin hemen arkasında tay kazan adlı restoran hem yemek hem alkol konusunda gayet makul. ortalama 350-400 gram et ve türlü sebzelerden mamül kazan kebabın fiyatı 14 lira. kaliteli rus votkaları 30 liradan başlıyor. tabi ki şişe fiyatından bahsediyorum. litrelik iyi bir votka 50-60 lira civarında. dört kişi bir litre votka ve tıka basa et yedikten sonra adam başı 30-40 lira ödeyip çıkabilirsiniz.

    - sigara içilebilir mekan fazla yok malesef. özellikle şehirin yeni tarafında parmakla sayılacak kadar azd. bazı mekanlar sigara içme odalarına sahip. genellikle kapı önünde içiliyor fakat hava -40 iken beş kat giyinip sigara içmeye kimse çıkmak istemiyor. benim favorim diplomat otelin arkasında bulunan chilli peppers adlı bar. hem sigara içenlere özel bir katı hem de güzel yemekleri ve ucuz birası mevcut. bir çek birası olan zatecky gus burada 5 lira. mekanın bazen şöyle güzel ikramları da oluyor. genelde bir çok mekanda içki ve sigara markalarının ikramlarıyla karşılaşabilirsiniz. çekinmeyin bol bol alın kimse beleşçi gözüyle bakmaz. özellikle captain morgan'ın kolalı ürünü şu sıralar bol bol reklam yapıyor.

    --- yeme içme ---

    --- enteresan servisler ---

    - şehirde çok enteresan servisler mevcut. benim en çok hoşuma gidenlerden birisi arabanız ile gittiğiniz mekanlarda alkol alırsanız sizi kendi aracınızla eve bırakma servisi. atıyorum iş çıkışı kendi aracınızla bir mekana yemek yemeye gittiniz. burada eski bir kaç arkadaşınıza denk geldiniz ve eskileri yad ederken bir kaç duble alkol aldınız. kazakistan'da ağzınızın alkol kokması bile ehliyetinize bir yıl el konulması için yeterli olduğu için aracı bırakıp taksiyle eve gitmek sık tercih edilen bir yöntemdi. ertesi sabah tekrar taksi ile aracı bıraktığınız yerden almak tabi ki fuzuli vakit kaybı. o yüzden insanlara sarhoş şöförü diyebileceğimiz bir hizmet sunmaya başlamışlar. bir arkadaş geliyor ve sizi yolcu koltuğuna oturtup evinize kadar kendi sürerek götürüyor. kilometre başı 1 lira gibi bir ücret ödeyerek evinize ulaşıyorsunuz. şahane değil mi?

    - evlere servis kuzu tandır veya çevirme. etin bu kadar bol tüketildiği ve ucuz olduğu bir ülkede kaçınılmaz bir servis. mesela ben geçenlerde bu servisle şöyle tanıştım. şampiyonlar ligi finalini izleyecektik fakat eve sığamayacağımızı anlayınca başka alternatifler aramaya başladık. kafeterya bar vs. kalabalıktan rahatsız olanlar var. ayrıca rahat rahat sigara içmekte istiyorduk. o yüzden sauna kiraladık. şehirin her yerinde dubleks villa formatında saunalar mevcut. sauna derken içinde rus ve fin hamamı, jakuzi, yemek ve yatak odaları, müzik sistemi, televizyonlar, bilardo-pinpon masası vs. olan mekanlar bunlar. saati 30-40 lira civarında bir mekan tuttuk. sekiz kişiye bölünce saati kelle başı 5 liraya geliyor. maçtan bir kaç saat önce gidip önce bir güzel saunada terledik. bazılarımız masör çağırıp keyfi ikiye katladı fakat burada en can alıcı nokta sauna sonrası bizi bekleyen buz gibi bira ve kuzu çevirmeydi. bir arkadaş herkese ayrı ayrı sipariş vermek yerine böyle bir ayarlama yapmış. servis şahane. adamlara bir gün önceden hangi saatte kuzuya ihtiyacınız olduğunu söylüyorsunuz. onlar da istediğiniz saatte ister çevirme ister tandır olsun sımsıcak şekilde kuzu çevirmeyi ayağınıza getiriyor üzerine tabaklara servis ediyorlar. kuzunun yanında futbol vs. fasa fiso kaldı.

    - muhtelif ülkelerde gördüğümüz, kaliteli restoranların kalanını içmediğiniz şarabı saklama olayı burada da mevcut. özellikle güney asya ülkelerinde müdavimi olunan mekanlarda açtırdığınız içkileri sizin adınızla kayıt ederek saklarlar. votka, şarap, viski vb. kolay bozulmayan içkilerinizi bir dahaki gelişinize kadar saklar, eğer isterseniz hepsini masanıza yığarlar. astana'da da bazı mekanlar bu hizmeti veriyorlar. sırf ulan şurada yarım şişe votkam var diyerek gidip yemek yedikten sonra yine bir şişe açtırmışlığım var. bence pazarlama açısından şahane bir yöntem ve türkiye için çok uygun ama istanbul'da en sik mekanın bile 35'lik chivas'ı 400 liraya çaktığını hatırlayınca bir gülme geliyor. ibneler içtiğin içkiyi iki dakika tuvalete gitsen alıp götürüyorlar, böyle medeni bir uygulamayı üstüne para versen getirmezler.

    - ucuz ve kaliteli evlere servis masaj. benim gibi bel ve sırt ağrısı çekenler için kutsal seviyede hizmet. başka ülkelerde de yok mu? tabi ki var fakat bu şehirde sebebini bilmediğim bir şekilde çok makul fiyatlara veriliyor bu hizmet.

    - evlere alkol servisi. bu da bizde var fakat bizde 5 litre su bidonuna zatecky gus doldurup yanında kurutulmuş et ve fıstıkla birlikte 7/24 servis etmiyorlar. üstelik ödediğiniz ücret 40 lira değil.

    --- enteresan servisler ---
  • kazakistan cumhuriyeti'nin bozkir ortasina kurulmus ismarlama baskentidir. alma ata'nin yerine baskent olan kent, buyuk olcude turk muteahhit firmalarinin insaat faaliyetleri icin zemin ve olanak saglamistir. kazakcada kelime anlamı "baskent"tir. bir duzluge kurulan ve tarihi bir yerlesim yeri olmayan ismarlama sehirlerin en iyi ornegi olan rio de janeiro'dan oldukca farklidir. iklimi tundra iklimi olup, yazin +45 derece santigrat, kisin ise -45 derece santigrat arasinda oynayan sicaklik farkina sahne olur. icinden isim nehri gecerek kenti ikiye boler, kavaktan baska bir sey yetismez.
  • bozkırın ortasında yaratılmış simcity gibi şehir.

    dört şeritli koca koca caddeler pat diye bitiveriyor, sonrası bozkır.

    hatta bir film vardı. iki kardeş siyah beyaz bir televizyon dizisi içine giriyorlardı, sonra insanlar farklılaştıkça renkleniyorlardı.
    hah işte o filmde coğrafya dersinde tek bir caddeyi anlatıyorlardı, "sonu nereye çıkıyor" diye soran kahramanımıza da gülüp, "yolun başına çıkıyor tabii ki" diyorlardı.
    işte astana da öyle bir yer, caddeler bir noktada bitiveriyor....
  • ömrü billah gordugum en manyak taksici ile az evvel bu kentte karşılaştım.
    yarım saatlik yolu 5-6 dakikada geldik.
    iki kirmizi ışık ihlali,
    makas yaparken bir adet zebellah gibi tırın önüne kırma,
    yaya geçidinde durmama (kazakistan'da yaya geçidinde durmayan araç neredeyse yoktur)
    vs. gibi fantastik rekorlar da cabası.

    bense elimde kazakça-türkce sozlugum ile adamla muhabbet kurmaya hevesli bir sekilde binmiştim taksiye ama yine bir manyagi kendime çekmeyi başardım.
    (bkz: to be continued)
  • sehir planlamasi, yollari, binalari filan her seyi iyi guzelde soguk mina kodumun yeri. cevrede ne dag var ne orman. efil efil, pufur pufur, sapir sapir ne kadar ikileme varsa o kadar turlu ruzgar esiyor her yerinize. kemal sunal icligiyle geziyorum, yine bi yerden giriyor dassaklara dogru ufluyor sogugu. allah vere de guzel bi hatun dusurmeyeyim bugun. zira on sevismeden sonra pantolonu cikartmak na mumkun. pacasi corabin icine girmis sari sari yun yumak kasindiran bir iclik var. once tuvalete girip bi sekilde sotelemek akabinde girismek lazim... bugun isim gucum yok sacma sapan olasiliklara sardim sozluk. soguk dasaktan beyine kadar kemirdi zaar.
  • gece sokaklarında yürüdüğünde kafana keseri yemenin garanti olduğu lokasyon. keseri yemen garanti ama ebat konusunda heyecan yaşayabilirsin, zira onun ne büyüklükte bir keser olacağını kestirmen mümkün değil. bunun hakkında görüş beyan edenler olsa da inanmamak gerekli, inanma keyfine bak...
hesabın var mı? giriş yap