astar

• giysilerin (genelde ceket) inner yuzune dikilmi$ kuma$ katmani..
• bir takim seylerin ilk katmani (bkz: astar boya).
• a kalite starlar icin kullanilir.
  iyi rol yapamalarina gore siniflandirilirlar,
  ayip olmasin diye z kalite verilmez.
• yüz verilenlerin istedikleri şey.
  (bkz: yuz verince astar istemek)
  (bkz: yuz verdik astarini isteme)
• bir murathan mungan siiri;
  " şimdi çalışır durumda görüntü katmanlarımız
  neyle astarlanırsan yanmayız yüksek fırınlarda
  saçlarımız kızıl pas, dilimiz kayış
  deltalara yağan yağmurlarda
  islanmadı içimizin cam yünü
  kurgusu kaderine terk edilmiş oyunlardı
  parçalandı dağıldı
  bir zamanlar her şeyi bir arada tutan
  o büyülü mıknatıs
  hayatımızdaki her figür çıktı yerinden
  şimdi bu yeni gözlerle
  görmek ve alışmak
  içimize durmadan akan onca yıl
  sığa çıkmış çökelti
  her birimizi başka biri yapacak "
• sopar lar tarafinda cinsi munasebet icinde kullanilan kelime...
• boya yapmadan önce ilk kat olarak atılması gereken bu sayede daha az boya tüketmenizi sağlayan boyadan ucuz su dan pahalı sıvı.
• giyeceklerde kullanilanlarinin kis aylarinda hep soguk bir his veren bez parcasi.
• yorgan yüzü
  (bkz: nevresim)
• aynı zamanda bir behcet necatigil siiri;
  
  " siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı?
  bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda
  astar düzgün değilse tepserir boya
  islak duvarlar gibi dökülür pul pul
  
  bir hava kabarcığı alttan doğru yavaş
  taşır bazı şeyleri dipten yüze
  çıkar suya yukarı, döner bir zaman yavaş
  söner suyun üstünde
  
  daha demin titrek dokuyordu aşkı
  konuşan bakışlar, ince gülüşler
  daha demin vardı
  
  sustunuz ikiniz de, gözleriniz daldı
  boğdu sevincinizi sularda kıskanç
  bir hava kabarcığı "