• ilk asama atin üstünde dengede durabilmek,düsmemektir.daha sonra at tiris giderken dengede kalabilmek gelir.bu esnada dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri ayaklarinizdan kuvvet almak olmalidir.en son asamada at kosarken düsmemeyi becerebilmisseniz,bu isi kivirdiniz demektir.
  • söylendiğinde bambaşka bir dilden kesilip yapıştırılmış gibi duran, ama neredeyse bütün biniciler tarafından da bu haliyle kullanılan ifade.
    türkçeye aykırı olduğu halde geniş bir destekçi kitlesine sahiptir*. destekçilerinin bu kadar fazla sayıda olması, "at binenin kılıç kuşananın" atasözünün yanlış yorumlanmasından kaynaklanıyor olabilir. çünkü bu atasözünün "ebesine atlayayım" gibi bir devamı olabileceğini düşünürseniz, "at binmek" size de türkçenin bağrından kopup gelmiş gibi görünebilir.
    bakınız, gazi üniversitesi öğretim üyesi doç. dr. ismet cemiloğlu, milli eğitim dergisi'nde yayınlanan bir makalesinde konuya şöyle değinmiş:

    "...nesne öznenin yaptığı işten etkilenen varlık olduğuna göre bugün dilimizde çift şekilleri bulunan “atı binmek veya at binmek” ayrıca “ata binmek” şekillerinden“at-a” kelimesini de nesne olarak kabul etmek gerekir.
    bugünkü türk lehçelerinin bir kısmında “at-nı min-” şeklinde olan bu şeklin türkiye türkçesi yazı dilinde “at-a bin-” şekline gelmesi kanaatimizce bir analoji (andırma, benzeme)dir. zira türkiye türkçesindeki fiiller üzerinde yapı bakımından yeterli çalışmalar bulunduğu hâlde, anlam açısından tatmin edici çalışmalar henüz yapılmış değildir.“bin-” fiilini bu yönden değerlendirdiğimizde “bulunduğumuz seviyeden, yerden yükselmek, yukarı çıkmak” anlamlarına geldiğini söyleyebiliriz . dilimizde aynı anlamı ifade eden “çık-, uç-, zıpla-, yüksel-, tırman-, sıçra-” gibi fiiller yazı dilimizde kullanılırken yönelme hâli eki almış tamlayıcılar istemektedir (dağa çık-, havaya uç-, yukarıya zıpla-, göğe yüksel-, ağaca tırman-, göğe sıçra- gibi).
    bu bakımdan“bin-” fiili de anlamca aynı özelliği gösteren bahsettiğimiz fiillerin kullanılışlarına analojik olarak benzemiş ve “at bin-, atı bin-” şekilleri “ata bin-” şekline gelmiştir kanaatindeyiz."
    makalenin tamamı için:
    http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/148/5.htm adresi ziyaret edilebilir.

    radikal kitap'ta dil meseleleri isimli bir köşesi bulunan necmiye alpay ise buradaki yazılarından birinde, at binmek ve ata binmek ifadelerinin her ikisinin de doğru olduğunu, at binmenin daha çok süvari birlikleri gibi askeri ortamlarda kullanıldığını, ama bu ayrımın nedenini bilemediğini belirtmiş. bu tür farklılaşmalarda net bir neden saptamanın çoğu kez olanaksız olduğunu belirten alpay, kökenbilim yönünden varsıl olmadığımızı da ifade etmekten geri kalmamış.
    kendisinin bu konudaki görüşleri için:
    http://www.radikal.com.tr/…php?ek=ktp&haberno=4636.
  • süvarilerin yaptığı iş. ata binmenin raconu vardır. ata soldan binilir. usta biniciler ata soldan binmeyenle dalga geçerler ne var ki pek az kişi ata neden soldan binildiğinden haberdardır. kılıçlarını sağ eliyle çekip kullanan süvariler doğal olarak kınlarını sol taraflarına asarlardı. sol yandan salanan kılıçlar bacağın rahatça kaldırılmasına olanak vermezdi. dolayısıyla sol ayağını üzengiye koyup, sağ ayağını kaldırarak ata binen süvariye kılıcı mani olmazdı. tersi durumdaysa kılıç salanır, oraya buraya çarpar, hatta bacağı kaldırmak bile mümkün olmazdı. oysa günümüzde kimse kılıç kuşanıp ata binmediği için bu sorun ortadan kalkmıştır. ata sağdan biniyorsunuz diye sizinle dalga geçen biri olursa hiç endişelenmeyin kıymetli değirmendereliler, derhal ata neden soldan binildiğini anlatın, gerekirse, "ahaha sağdan biniyorsak bir bildiğimiz var yahu" gibisinden üste çıkmayı da ihmal etmeyin.
  • binmek:

    1) yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak.
    3) bisiklet, motosiklet, binek hayvanı kullanmak.

    ata binmek: atın üzerine çıkıp oturmak.
    at binmek: at sürmek.
  • süvarilerin; atın üstüne çıkma işini anlatmak için kullandığı fiilin mastar hali.
    atlı birliğin başındaki komutan, "at bin" komutunu vererek bütün binicilerin eyer üzerine oturmasını sağlamayı müteakip, "at sür" komutuyla harekete geçmelerini sağlar.
    at sür komutu, genellikle atın yürüyüşünün hangi hızda yapılacağını belirten komutla kombine kullanılır.
    örneğin; "at sür, adeta!"
  • uzaktan bakılınca kolay sanılan iştir bu.
    ilk kez denenince bacaklar - eğer spor felan yapmayan biri iseniz - günlerce o at binilen günü hatırlatır.
    önce at denen canlının ne kadar muhteşem bir varlık olduğuna şaşarsınız.
    kedi ve köpek ile olan sevgi ve iletişimin bu kocaman hayvan ile de yaşanacağına şaşarsınız.
    o gözler ile dünyaya nasıl bir açı baktığını anlamaya çalışırsınız..
    sonra ona dokununca ne kadar sıcakkanlı bir varlık olduğuna da şaşarsınız..
    aslında - bana göre - şaşkınlıklar ile geçen bir andır bu..

    sonra ben sanırdım ki at üstünde kollar ile denge olunur yokmuş iş tamamı ile bacaklara bağlı - ha buna da şaştım -

    at ile uyum sağlamak zor iş;
    ama sağlamayı başarana dünyanın en farklı uyumlarından biri...

    at evet muhteşem bir varlık...
    doğa iyi öğretmen, yaşamak nedir için..
    zamanlardır at ve insan var; ben şimdi yaşadım...

    doğada olmak gerek; doğa olmak gerek.
    yoksa sonumuz gerçekten pek acılı, ha bunu da gördüm...
  • benzer bir cümle kurulumu için (bkz: ney üflemek)
  • askerde "at bin" emirinden türetilmiş uydurma laf. doğrusu ata binmek tir. ama necip halkımızın ingilizce hayranlığından bu hale gelmiştir.
  • ilk binişinizde ürkekliğinizi atamadığınız sürece atın üstünde her türlü hokkabazlığa, yönlendirmeye maruz kalıcağınız bi gerçektir. at sizi önce alır, taşlı yolun en ağaçlara yakın tarafından dallara sürte sürte gezdirir. arada yerdeki otlara diker gözünü, hoopp aniden eğilir. siz aman boynu acımasın diye yavaşça çekersiniz boynundaki kayışı, tabi iplemez bu nazik hareketinizi . dereye girer sonra, o ayaklarını o kadar havaya kaldırarak yürümesi şart sanki.. o adım attıkça sizin ayakkabılarınız, daha sonra da pantolonunuzun dizden aşağı kısımları su içinde kalır. susadıkça hayvan suya aniden eğilir, siz ha düştüm ha düşücem korkusuyla sıkıca tutunmaya çalışırsınız sultan hanıma(at deyip geçmiyceksin, her atın adı varmış o çiftlikte) sonra seyis abi gelir, ''alıştın bak, bi topukla da koşturtalım şunları ''der, siz ''yok ismet abi, ben daha..'' demeden sizin at bi bakarsınız öndeki arkadaşını takip için başlar hızla koşmaya. işte ozaman gerçekten ata binmiş olursunuz, düşmemek için azami dikkat gösterip, bi yandan da içinizden 'hadi kızım sultan, daha hızlı, daha, daha'' derken.
  • ta$aklari alip havanda dovmek gibi bisey. ya da biz biseyleri yanlis yaptik, bilemiyorum.
    (bkz: vay bana bana bana vay vay bana vay)
hesabın var mı? giriş yap