• trajikomik bir durum olsa da dershane patronlarının başvurduğu bir yöntemdir. çünkü piyasada eğitim bilimleri derslerini veren kişiler genellikle eğitim bilimleri akademisyenleridir. yapılacak iş * mevzuat dışı olduğundan bir parça risklidir, bunun yanında akademisyen kişisi kendisini ağırdan satar ve görece yüksek saat ücretleri ister. sonuç olarak kurnaz patronlar da, "ramazan, sen atanamadın ama gelişim öğrenmeden bir soru kaçırdın, sen o dersi versene." derler. patron kazanır, eski öğrenci kazanır, yeni öğrenci kaybeder.

    (bkz: kahrolsun kapitalizm)
  • gayet normal bir durumdur. öte yandan atanabilecek kadar puan alabilmek için hangi testlerden sınava girildiğini bilmeyenler için hayret edilecek bir durum olabilir. he keşke tarihçiyi tarihten, fizikçi fizikten sorumlu tutsalar sadece. bu seferde tarihçi diyecek ki ben o kadar sene boşuna mı tarih eğitimi aldım? adı üstünde seçme sınavı. yeterlilik sınavı değil ki. zaten diplomamı alarak yeterliliğimi ispatlamışım. o zaman sınav mınav olmasın, sadece mezuniyet ortalamasını baz alarak öğretmen ihitiyacını karşılayalım diyecem ama; eğitim fakültelerinin hepsi aynı kalitede değil ki. hadi onları da aynı kalitede kabul edelim. bu seferde adaletli not verilir mi sorunsalı çıkacak karşımıza. güya güvenilir kurum olan ösym'nin yaptığı sınavlarda bile binbir türlü kopya dönüyorsa, not ortalamasını yükseltme adına neler neler döner kim bilir!! işte böyle boktan bir durumdur aslında. durum=eğitim sistemimiz var.
  • gayet normal bir durumdur. eğitim fakültesi mezunu biri olarak söylüyorum bunu. okuldayken bir alanda uzmanlaşıyorsunuz -alanınınız her neyse- isterseniz o alanın en iyisi olun, bölüm birincisi olun, okul bitince kpss de tarih coğrafya vatandaşlık çalışmak ve o soruları yapmak zorunda kalıyorsunuz. kpssden yüksek puan almak demek alanının iyisi olduğun anlamına gelmez ki, ezberinin iyi olduğu anlamına gelir!
    atanamamış ise kötü öğretmendir düşüncesi saçmalıktır. bu ülkede böyle sınavlar oldukça daha çok kpss hocası olur!!
  • (bkz: paradoks)
  • fizik öğretmenlerinin edebiyattan da anlaması gerektiğini söyleyen cahilleri gün yüzüne çıkartmış başlıktır. hayır alakasını kurabilen bir anlatsın bakalım neden edebiyattan da anlaması gerekiyormuş. ha bir de matematikten de anlaması da gerekiyormuş fizik öğretmeninin. yoksa öğretmen değilmiş. e be böyle düşünen cahiller. fizik öğretmeni zaten matematikten anlamalı. pozitif bilimlerin temeli zaten matematiktir be yavrucum. daha senin bundan bile haberin yok.
  • çocukluk sanrımın bir benzeri. ilkokul öğretmenim neden üniversite sınavına tekrar girip türkiye birincisi falan olmuyor diye düşünürdüm. bir öğretmen her şeyi bilir gibi nasıl mantık dışı bir düşünce içerisine girmişsem artık. atanamayan adam kpss dersi veriyor lan çok ağır bir ironi. ülke yine iyi kaldırıyor bu olayı asdf.
  • güzel ülkemin ağlanacak haline gülmektir.o kadar insanı öğretmen yapacağız deyip önce okutup, sonra bir sınav sonucunda sizi öğretmen yapmayacağız derler.
  • 98 ile lise matematik öğretmeni, 96 ile tarih öğretmeni ancak atanabiliyor. yani 95lik bir tarih öğretmeninden kim ders almak istemez ki? 4.5'tan 5'in 5 sayıldığı bir sistemde 12 yıl eğitim görmüş bir nesil, 95'i kötü not mu saysın?

    ha bir de, açıklanmayan sorular, tam puan çeken ne idüğü belirsiz bir çoğunluk, bir önceki yıl barajı aşamayan ama bir sonraki yıl tüm soruları doğru yapan karı-koca çift... sözüm o ki, bir sorgulama yapılacaksa tam puan almış adayların bilgi seviyesi sorgulanabilir.
    son olarak, dershaneler de eğitim kurumlarının taşeronudur, ucuza öğretmen çalıştırır, büyük başların da işine gelir bu durum... atanamayan ama öyle kallavi dershane öğretmenleriyle karşılaşırsınız ki, insanın içi acır, "lanet olsun böyle düzene" demeden edemezsiniz.
  • ilk ders; eğitim görevlisi olarak işsizliği tatmayınız
  • ataması az olan ya da olmayan bir bölümün öğretmeni olabilir. diğer lisans bölümündeki kişilerin atanması için ders vermesinden daha doğal bir şey yoktur. bu ayrımı belirtmeyip de burada konuşanlar ağır gerizekalıdır.
hesabın var mı? giriş yap