• adı üstünde moda. bir rüzgarla gelir bir rüzgarla gider.
  • adı üzerinde modadır. geçicidir. geçiciliğinin en güzel ispatı çevremde gördüğüm düne kadar açıkça atatürk karşıtı olduğunu belirtmekten çekinmeyen ve gerekirse bunun için bedel ödemeye hazır ve istekli görünen çok fazla değil ama önemli miktarda insanın bugün en ateşli atatürk taraftarlarına dönmüş olmalarıdır. bu ne sürat anlamak mümkün değil.
  • yasalarımız zeval görmesin, necip savcılarımız gerekli cevabı verecektir, bu modanın takipçilerine.

    (bkz: 5816)
  • kolbastıyı geçmiştir.
  • tabuların eleştirilebilindiği bir zamanda kişilerin özgürlüklerini kullanmasıyla, gerçek fikirlerini ortaya koyabilmesiyle açıklanması gereken bir akım olduğu iddia edilmektedir.

    haaa, başkaları dinle ilgili düşüncelerini, eleştirilerini aynı hak ve özgürlüklerle açıklamaya çalışınca "vay inancıma saldırırsın ha, ah inancıma bok atıyorlar, yezitler, kafirler, dinsel duygularıma hakaret ediyorlar, inancımla dalga geçiyorlar bık bık bık" diye öteceksin.. atatürk'e ve kurduğu cumhuriyete alabildiğine bok atarken "eee, kardeş ifade özgürlüğü zart zurt" diyeceksin. ne oldu yavrucum senin tabuların eleştirilebildiği zamanın??

    sikeyim böyle özgürlük anlayışını.. yok amına koyim özgürlük mözgürlük.. beğenmeyen siktirsin gitsin.. faşist nasyonalist yaptınız ulan adamı en sonunda!
  • tekbir giyim defileleri ile görücüye çıkmıştır.
  • genellikle düşmanlık değil, algı sahibinin müebbet piyade olduğunu ele veren toplumsal ve siyasal eleştirilerdir. özellikle kürt sorunu ve çarpık laiklik anlayışı bize o dönemden miras olduğu için atatürk dokunulmaz/eleştirilemez, icraatı sorgulanamaz kabul edilerek hiçbir yol açıcı tartışma yapılamaz. atatürk vatandaşı olduğumuz devletin kurucusudur. tanrı değildir. kimsenin de onu tarihten silmeye niyeti yoktur. ama o 1938'de, kara tren ve elli kiloluk radyoların teknoloji, yerli malı kullanmanın ekonomi sayıldığı günlerde ölmüştür. hayatsa devam etmektedir. bugün yaşadığımız sorunların tarihsel köklerini sorgulayan insanlar bu ülkeye, kulaklarında mini kulaklığıyla japon teknolojisiyle tayvan'da üretilip avrupa'dan ithal edilmiş elli gramlık cihazla radyo dinleyip dizüstü bilgisayarında internetten 1930'ların cumhuriyet baloları temalı slayt gösterilerini iç geçirerek izlerken kendisini birkaç saat içinde bir avrupa ülkesine ulaştıracak uçağı bekleyen anakronik tiplerden daha yararlı olacaktır. zira dünya bir an durup karar değiştirerek ters yönde dönmeye, yetmiş yıl öncesine gitmeye hiç niyetli görünmemektedir.

    (bkz: anakronizm)
  • bir hükümet değişikliğine bakar. bu modaya kapılanlar bakarsın hükümet değişince en büyük komünist oluverirler. takmamak lazım.
  • bu senenin modasına baktığımızda parlak canlı renkler ve koyu desenler sezonun modası. özellikle yobaz siyahı ve hizbullah yeşili bu sonbahar da çok konuşulacak. eleştirel bağlamda mavinin tonları özellikle turkuaz ve de frapan renkler 2009-2010 yıllarına damgasını vuracak gibi görünüyor. muhafazakar gazeteleri kullanarak yaptığınız haberler ve bunu destekleyen köşe yazarlarının retro-demokrat soslu yazılarıyla ülkenin dört bir yanını çeşit çeşit, renk renk düşünce akımlarıyla kaplayıp nostaljik (post 70ler) bir görünüm elde edebilirsiniz.
  • her ne kadar du$manlik ve ele$tiri arasindaki fark ki$iden ki$iye degi$ecek olsa da i$in 'moda' olan tarafi sanirim yapilan yorumlarin seviyesiyle alakalidir.. bu seviyenin du$mesinde hukumetin ve hukmettigi organlarin goz yuman politikalarinin katkisi buyuktur..

    bu seviyesiz ele$tirilerden bazilari, hukumet uyeleri tarafindan $ansen yapilmi$tir.. misal bulent arinc denilen adam hukumetin bu i$le alakali bakani olarak gorevlidir.. kendisi araciligiyla cumhuriyet kar$iti bir takim goru$ler kamuoyuna aktarilmi$tir ki hukumet tum bunlara "$ahsi goru$udur" diyip gecebilmi$tir.. oysa bunlar planli adimlardir..

    hukumet kendine yakin basini da bu yolda kullanmayi ihmal etmemi$tir ki vakit denilen gazete her turlu etigi ayaklar altina alarak surekli ve duzenli olarak cumhuriyet ilkelerine saldirmaktadir.. sadece her son 6 yildir her 20 mayis gunu yayimlanan sansurlenmi$ kiz cocugu goruntuleri bile "basin ozgurlugu" kavraminin suistimalinin en guzel ornegidir.. seviyenin nerelere indiginin bir ispatidir..

    yine aklima gelen bir ba$ka seviyesizlik de ulusal televizyonda yapilan "humeyni'yi ataturk'e tercih ederiz" $ovudur.. ancak demiyorum ki bu goru$ bir suc unsurudur.. bu en basit anlamda yobaz bir diktatorle kiyaslamak suretiyle ataturk'un hatirasina yapilan bir saygisizliktir.. ancak dedigim gibi seviyenin du$urulmesi yeni "moda"dir..

    tabii ki seviyeli ele$tirileri de resmi ideolojinin kirmizi cizgilerine bastigi icin "dusman" olarak nitelendirmek isteyen de bir kitle yok degildir turkiye'de.. misal kemalizm ilerlemeden çok gerilemeye tekabül eder tarti$masi geliyor aklima.. bu tip goru$lerden rahatsiz olup bunlari "du$man" olarak nitelendirmek sadece statukodan ekmek yiyen azinliga yarayan bir durumdur.. aklima gelen ba$ka bir ornek de orduya yonelik ele$tirilerin direk cumhuriyet kar$iti olarak algilanmasi ve bunu yapanlarin vatan haini olarak nitelendirilmesi.. ordu, ulkedeki rejimi bir kac kez kesintiye ugratmi$ bir kurum olarak ele$tirilmeyi sonuna kadar hakeder.. o yuzden seviyeli ve seviyesizi iyi ayirt etmek gerekmektedir..
hesabın var mı? giriş yap