• yoklugun, onca imkansizligin icinden bir ulus devleti cikarmis. tüm dünya'ya örnek olmus belki de tek türk.
    ama derdimiz kac kitap okudu...
    gercekler gün yuzune cikti sayende. aferin.
    kitap okumamis lider kendini belli ediyor.
    bir bak etrafina nasil bir ülkede yasiyorsun simdi.

    tanim; gereksiz.
  • bir söz vardır delikanlı bilir misin ? leaders are readers... arapseverler ve türk düşmanları kudura dursun sonra da gitsin anıtkabirde atatürkün okuduğu kitapları görsün kimi yerlerde satır altı çizilmiş kimi yerlerde notlar alınmış tek tek okuduğu kitapları anıtkabirde bulabilirsin. sayarsın orada. bir de atamızın çok az uyuduğunu da biliyorsundur inşallah bunu da bilmiyorsan git onu da resmi kaynaklardan oku. burada gereksizlik yapmadan önce rahatsız olduğun yalan olduğunu söylediğin okuma eylemini sen kendin yap ondan sonra gel elinde kesin argümanlar varsa buyur eleştir.
  • günümüz siyasetçilerinin, akademisyenlerin ya da bizlerin kaç kitap okuduğuna bakıp sonrasında saçma sağan yorumlarda bulunmak gerekir. zira günümüzde ingilizce bile bilmeyen siyasetçiler mevcut
  • anıtkabire gidilerek pekala görülebilir. ayrıca orada duran kitapları okuyup okumadığını birkaç örnekle de olsa görebiliyorsunuz. adam ingiliz diliyle yazılmış kitabın kenarına fransızca notlar alarak okumuş yani öyle böyle bir okumak değil.
  • ben ki ders kitaplarım hariç 5.5 6 ayda 52 kitap okumuş ben, düz hesap bu randımanı devam ettirirsem 10 yılda 1040 kitap okuyabiliyorum. ders kitaplarını eklersek bu rakam daha da artacaktır. bunu 40 yıla çevirirsek 4160 yapar ki 40 yılda çok rahat okunur. ilk okuldan üniversiteye kadarki süreçte de ,7 den 17 ye kadar, 1040 kitap daha okusa zat-ı şahane, 5200 yapar. toplamda 57 yıl oluyor. bu da haftada 1.7 kitaba tekabül ediyor. atatürk'ten bahsediyoruz. sürekli okuyan yazan bir adam. ben 1 yıl dişimi sıkarak bu istatistiğe ulaşmıştım. atatürk'se hayatı boyunca bunu yaptı. o çünkü atatürk. biraz saygı duyun.
  • votka içerken 5 saatte 343 sayfalık roman bitirnişliğim var. romantik komedi romanıydı ama sonuçta bitti mi bitti.

    eskiden 2 saatte evde tek başına 1'in kitabını (roman versiyonunu) da yolda bitirmiştim.

    ulysses'i aldım başladım hiç bitiremedim (yky türkçeye çevirdiği anda aldım kaç yıl olmuş anlarsınız) onu da itiraf edeyim.

    ama yine de sıkıcı olmayan kitaplar bitiyor.

    kısacası ne okuduğuna bağlı.

    kütüphanemde az sayıda okumadığım kitap da var. sayın albert camus üstadın dediği gibi tüm kitaplar okunmak için alınmaz sayın okuyucu.
  • belki abartıdır belki gerçektir bilmem, ama yaptıklarına ve söylediklerine bakarsanız, icraatlerini incelerseniz devamlı okuyan ve dünyadaki gelişmeleri takip eden biri olduğu kesindir. atatürk'ün yaptığı herhangi bir konuşma metnini açın ve bugünkü siyasetçilerin konuşmalarıyla karşılaştırın. siklet farkı ortadadır, kaç kitap okuduğu teferruattır.
  • bunun haricinde (bkz: atatürk'ün yazdığı kitaplar) birden fazla eseri bulunmaktadır.
  • adam ülke kurtarmış, can alıp can vermiş. şakır şakır fransızca konuşurken at üzerinde hücuma kalkmış. tarih yazıp kitabını basmış daha ne yapsın. şu ortadoğu ülkesinde bile dini kullanmadan saygı görebilen bir insan olması bile başlı başına bir büyük olay.
  • aslında yalan falan değildir.

    şimdi bu çankaya kütüphanesine giderseniz orada atatürk'ün okuduğu kitaplar var. nereden biliyoruz okuduğunu? çünkü adam kirli bir okuyucu; okurken bazı yerlerin altını çiziyor, sağına soluna notlar düşüyor eski türkçe. yani bu kemalistlerin götünden uydurduğu bir mit değil mustafa kemal okumayı seviyor.

    bilinmeyen tarihimiz saklı gerçekler diye müptezellik yapacağınıza açıp iki tarih kitabı okursanız zaten göreceksiniz ki bu mustafa kemal'le sınırlı bir durum da değil; türk kurmayı okur, okumayı sever.

    ama nasıl oluyor ömrü savaşlarda geçerken falan deniyor da burada savaş konseptini de yanlış biliyorsunuz; cs:go gibi askerler bıçak sallaya sallaya koşup zıplaya zıplaya silah değiştirmiyorlar yavrum savaşta, hele ki 1900'lü yılların başında savaş hiç öyle sandığınız gibi bir olay yok ortada.

    amerikan iç savaşından ikinci dünya savaşına dek geçen zamanda savaş denilen olay esasında cephe savaşıdır. savaş uzun bir sürece yayılır ama bu sürenin yüzde doksanından fazlasında iki taraf cephelerinde öylece bekler. sonra pat bir taraf uygun bir zamanda atağa kalkar, baskın verir ya da yapacağı baskın elinde patlar ki genelde patlar, baskında bir boğuşma olur sonra tahliye başlar, bunlar zaten göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşen olaylar. sonra yine başlar uzuuun bir bekleyiş.

    subay sınıfının zaten kendilerine ait odaları olur cephelerin içinde ve çoğu da kitap okur, bir şeyler yazar çizerler. yani subay sürekli bir plan program yapar taktik çalışır diye bir şey yok çünkü o kadar öyle üzerine çalışacak bir şey dönmüyor zamanın çoğunda.

    mesela reşat nuri meşhur çalıkuşu'nu yayınladığında büyük taarruz zamanları, atatürk onu o sırada okuyor. büyük taarruz, zamanına göre baya aksiyonlu bir savaş ama yine de okumaya zaman var. çok beğeniyor kitabı oradaki subaylara falan da tavsiye ediyor. subaylar da okuyorlar ha yani bu sadece mustafa kemal'in olayı değil; subay dediğin okur çünkü zaten geldiği yere okuya okuya gelmiştir, boş zamanı çoktur ve bir şekilde savaşın o psikolojik yıpratıcılığından uzak kalmak ister en azından bir süreliğine. erat kısmı da kendi arasında geyik yapar pişpirik oynar, okuma yazması varsa mektup okur yazar falan filan. böyle yani. habire koştur babam koştur bir şey değil savaş.
hesabın var mı? giriş yap