• selanik te bulunan ataturk un evi , cevresindeki cok katlı binalar arasına sıkışmış iki katlı cumbalı bir evdir. buyuk guzel bir bahcesi bahcesinde ise ataturk dogdugunda ekilmis bir nar agacı bulunur. konsolosluk gorevlileri turkiye den gelenlere cok iyi davranırlar ve hemen kapılarını acarlar ( tabi uzun bi sorgulamadan sonra ) . size ilgili brosurler kitapcıklar verirler.
    selanik e geldiginiz zaman bu evi bulmanız zor olmaz . zira cok buyuk olmayan bu sehirde bir uzun cadde vardır ve gorup gorebileceginiz hersey bu cadde uzerindedir. atina halkına nazaran turklere cok daha yakın ve sempatik davranan selanikliler, size ataturk un evini bulmanızda cok yardımcı olucaklardır. zaten siz turkiye konsoloslugunu arıyorum deseniz bile onlar gozlerinizden anlarlar aslında ataturk un evine gideceginizi ve size yol tarif etmeye baslamadan önce hemen bir de kucuk anılarını anlatırlar turklerle ve aslında ayrılmaz bir butun olduğumuzla ilgili.
    (bkz: yunan) (bkz: selanik) (bkz: atina)
  • (bu yazı, tc selanik başkonsolosluğu tarafından hazırlanan broşürdeki metinlerden alıntıdır)

    “without doubt, mustafa kemal pasa is one of the great figures in contemporary history. he proved by a personal demonstration that a turk can be his own master in anatolia,... and under his inspiration, the national movement sprang to life.” ( şüphesiz ki mustafa kemal paşa modern tarihin en önemli şahsiyetlerinden biridir. anadolu’da bir türk’ün kendi efendisi olabileceğini bizzat kanıtlamıştır,... ve onun telkiniyle, ulusal hareket hayata geçmiştir. )

    - professor arnold joseph toynbee , as quoted in time magazine, march 24,1923

    atatürk 1881 yılında selanik’te doğmuştur. çocukluğunu geçirdiği bu tarihsel ev, bugün müze olarak ziyarete açıktır.
    19. yüzyıl yapılarından olan bu üç katlı ve bahçeli ev, selanik’te türklerin yoğun olarak yaşadığı o zamanki koca kasım paşa mahallesinin ıslahane caddesi üzerindeydi. ev, şimdi aghiou dimitriou ve apostolou pavlou caddelerinin kesiştiği noktada ve türkiye cumhuriyeti başkonsolosluğuyla aynı bahçe içindedir.
    atatürk’ün babası ali rıza efendi, bir süre selanik evkaf katipliğinde (vakıflar müdürlüğü) çalışmış, rus çarlığıyla yapılan savaş öncesinde (93 harbi) 1876-77 yıllarında gönüllü “asakir-i mansure-i muhammediye” (muhammed’in muzaffer askerleri) taburunda görev almış, daha sonra o zamanki osmanlı-yunan sınırında gümrük memurluğu yapmış ve bilahare serbest ticaret hayatına atılmıştır.
    bugün müze olan ev, ali rıza efendi tarafından serbest ticaretle uğraştığı dönemlerdeki kazancıyla yaptırılmıştır.
    ev, o zamanlar etrafı yüksek duvarlarla çevrli olup haremliği ve selamlığı olan üç katlı, tabu kayıtlarına göre klasik çıkartmalı bir evdi (“bir bab fevkani oda, bir divanhane ve bir tahtessema ve iki bab tahtani oda, bir çeşme, bir miktar avlu...”). dış yüzü sıva üzerine pembe boyalı olup alt pencerelerinde demir, üst pencerelerinde ahşap kafesler bulunmaktaydı.
    ali rıza efendi’nin 1888 yılında ölmesiyle zübeyde hanım bir süre için kardeşinin langada yakınlarındaki çiftliğine yerleşmiştir. genç mustafa, babasının sağlığında kısa süre devam ettiği şemsi efendi mahalle okuluna bu pembe evden gidip gelmiş, babasının ölümünden sonra, önce selanik mülkiye rüştiyesi’ne (askeri hazırlık okulu) kaydolmuşken, srona buradan ayrılarak 1893 yılında selanik askeri rüştiyesi'ne (sivil hazırlık okulu) geçmiştir. 1896 yılında ise istanbul’daki kara harp okuluna başlayan ve ancak tatillerde selanik’e gelebilen mustafa kemal, yine annesi ve kardeşi makbule ile bu evde oturmuştur.
    mustafa kemal, 1902 yılında kara harp okulunu bitirmiş, başarısından dolayı aynı yıl girmeye hak kazandığı harp akademisine başlamıştır. 1905 yılı başlarında kurmay yüzbaşı türbesiyle askeri eğitimini tamamlayarak şam’daki 5inci ordu’ya atanan mustafa kemal, burada birkaç fikir arkadaşıyla “vatan ve hürriyet” adını verdikleri gizli bir siyasi cemiyet kurmuştur. ancak , bu cemiyeti başken istanbul’a çok daha yakın olan makedonya’da faaliyete geçirmek istediğinden bir ara gizlice selanik’e gelerek buradaki arkadaşlarıyla cemiyetin şubesini açmıştır.
    mustafa kemal, 1907 yılında selanik’teki orduya atanmış, ailesi ile birlikte yine bu evde oturmuştur. anılan cemiyetin birçok siyasal toplantısı burada yapılmıştır.
    mustafa kemal 1911 yılında trablusgarp’ta patlak veren savaşta yer almak üzere selanik’ten ayrılmış, buradaki görevi sona ermeden 1912 yılında çıkan 1. balkan savaşı’nda selanik’in yitirilmesiyle bu kente bir daha dönmemiştir. annesi zübeyde hanım da kızı makbule ile birlikte, diğer birçok türk ailesi gibi, bu savaşla selanik’ten göç etmiştir. bu savaş ertesinde eve bir yunan ailesi yerleşmiştir. istanbul’da atatürk’ün şişli’deki evine yerleşen zübeyde hanım, kurtuluş savaşı yıllarında önce ankara’ya, savaş sonrasında izmir’e taşınmış, 1923 yılında da burada vefat etmiştir.
    cumhuriyetimizin 10. yıldönümü vesilesiyle selanik belediyesi, atatürk’ün evine bir levha yazılmasını kararlaştırmıştır. 4 kasım 1933 tarihinde düzenlenen ve atina büyükelçimizin yanı sıra makedonya bölge genel valisi, selanik belediye başkanı ve üst düzey yunanlı yetkililerin de katıldığı bir törenle, türk-yunan dostluğunu ve o zamanlarda yeni kurulmakta olan balkan paktını simgeleyen bir hatıra olarak evin kapısına mermer bir levha konulmuştur.
    levha üzerinde türkçe, yunanca ve fransızca olarak şu ibare yazılıdır:

    “türk milletinin büyük müceddidi (yenilikçisi) ve başkan ittihadının (birliğinin) müzahiri (mimarı) gazi mustafa kemal burada dünyaya gelmiştir. işbu levha türkiye cumhuriyetinin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuşur. selanil, 29 birinciteşrin (ekim) 1933.”

    selanik belediyesi, daha sonra, evin yunanlı sahibinden satın alınarak atatürk’e hediye edilmesini de kararlaştırmıştır. ev, ancak birkaç yıl sonra boşaltılabilmiş ve anahtarları 19 şubat 1937’de selanik’teki başkonsolosluğumuza temsil edilmişdir. atatürk, bu vesileyle selanil belediye başkanına gönderdiği telgrafta, bu jestlerinden dolayı memnuniyetini dile getirmiştir.
    bu tarihten sonra atatürk ebi, selanik başkonsolosluğumuzun bakımı ve gözetimine verilmiştir. evin zemin katındaki dükkanlar kaldırılmış, ev yine pempe renkle boyanmış, çatısı aktarılarak onarılmıştır.
    2. dünya savaşı sırasında selanik’in işgale uğraması ve türkiye’nin yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle ancak 1950 yılında daha geniş çapta büyük bir onarım görebilen atatürk evinin “atatürk evi müzesi” olarak düzenlenmesini teminen, dışişleri ve milli eğitim bakanlıklarınca çalışmalara başlanmıştır.
    müzenin düzenlenmesi ve sergilenmesi konusunda düşünceleri alınmak üzere milli eğitim bakanlığınca uzmanlara başvurulmuş ve değerlendirmeleri istenmiş, bu bağlamda ankara üniversitesi dil ve tarih-coğrafya fakültesi türk inkılap tarihi enstitüsü müdürü prof. dr. enver ziya karal ve eşi öğretmen fatma karal, müzenin düzenlenmesiyle görevlendirilmiş ve müzede sergilenmesi kararlaştırılan eşya istanbul dolmabahçe ve topkapı saraylarından seçilerek selanik’e gönderilmiştir. uzmanlar, evin bütün odalarını eski biçimine en yakın olacak şekilde ayrı ayrı düzenlemişlerdir. müze, 10 kasım 1953 günü törenle ziyarete açılmıştır.
    atatürk evi müzei, daha sonra yapılan başkonsolosluğumuzla aynı bahçe içerisindedir. müze, 1981 yılında yeniden onarım görmüştür
  • evi ziyaret eden bir tanidigimin bana soyledigi uzere, selanikli taksi $oforlerine "beni ataturk'un evi'ne gotur" dediginizde bilmemezlikten geliyorlarmi$.. artik turklere giciklari oldugu icin mi yoksa bulduk bir turisti yol yola bildigin kadar deyip bir $ehir turu attirarak kaziklama amacindalar mi orasini bilemiycem tabi.. fakat oradaki market-bakkal-cakkal ve diger esnaf cali$anlarina sordugunuzda hememcecik yerini gosteriyorlarmi$.. bir rivayet ise, bu evin aslinda ataturk'un gercekten dogdugu ev olmadigi, kendisinin bu evden iki sokak gerideki bir evde dogdugu yonundedir.. bu da ne kadar dogrudur bilemiycem.. bildigim tek $ey bu me$hur pembe evi ziyaret eden ilk t.c. ba$bakaninin recep tayyip erdogan oldugudur.. buna da sevinelim mi uzulelim mi bilemiycem tabi..
  • kadının adının olmadığı zamanlarda, tapusunun zübeyde hanım ve ali rıza bey'in adına iki isimle (1/3 ve 2/3 pay ile) çıkartıldığı evdir. ali rıza bey'in vefatından sonra tapuda sadece zübeyde hanım'ın ismi kalır.

    tapu kaydını ali rıza bey'in ve mustafa kemal'in ismiyle arayanların yanılmasına, hiçbir bilgiye ulaşamayıp, sonunda "ev ragıp bey'indir" ya da "atatürk, yüzbaşı olduktan sonra kendi parasıyla satın almıştır", hatta hatta sonunda "atatürk burada doğmamıştır" diyecek seviyeye gelmesine neden olmuştur.

    zübeyde hanım'ın langaza'da büyükçe bir çiftliğe sahip olan varlıklı bir aileden geliyor olmasının etkisi var mıdır, yoksa sadece ali rıza bey'in eşine duyduğu saygı vb hislerden midir, -sanıyorum öğrenemeyeğiz- ama neticede dönem için önemli bir örnektir.

    hemen yanında bulunan ve yıkıldığı için hiç göremediğimiz (ali rıza bey'in kereste işine geçtikten sonra yaptırdığı) ikinci ev, yanında atatürk'ün yüzbaşı olduktan sonra aldığı (şimdi konsolosluğa ait olan arazi üzerinde bulunan) iki adet ev olmak üzere, aynı çevrede (5 veya) 6 tane evleri vardır.
  • 1930'larin venizelos tarafindan ataturk'e jest olarak hediye edilen, ancak icindeki yunanli ailenin evden cikmasi uzun surdugu icin ancak 1937'de resmen turk devletine gecen, selanik'te gordugum en ciddi korunan bina.
  • konuyu takip edenler sabırla okumanızı rica ediyorum.

    selanik başkosolosluğu'ndan ve sprach architech şirketinden gelen mailler üzerine bir kaç ekleme yapmak istiyorum.

    konuyla ilgili bütün gelişmeleri önceki entry'lerimde bulabilirsiniz. konsolosluktan gelen maili tam metni ile aktarıyorum:

    "e-postanızda belirttiğiniz üzere, atatürk evi restorasyonu kültür ve turizm bakanlığımız tarafından bilgili holding sponsorluğunda gerçekleştirilmektedir. takdir edeceğiniz üzere, restorasyon sponsor marifetiyle yaptırıldığından devlet bütçesi ile ilgili bir konu mevzu bahis değildir. ilaveten, atatürk evi müzesinin dış restorasyonu tamamlanmış olup, evin iç tefrişatının tamamlanması için türkiye’den getirilecek yazılı ve görsel malzemeler beklenmektedir. çevre düzenlemesi ise selanik belediyesince yapılacaktır.

    saygılarımızla,

    selanik başkonsolosluğu"

    öncelikle bir konu açıklığa kavuştu: restorasyon çalışmaları bilgili holding sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. yani serdar bilgili'nin kendisinin kişisel olarak bir çalışması değil. selanik konsolosluğunun göndermiş olduğu mailde açık bir şekilde ifade ediliyor. bu durumda restorasyon çalışmalarının bilgili holding projeleri arasında adının geçmemesinin bir nedeni var mıdır? ben internet sitelerinde bulamadım. belki de büyük bir proje olarak görmedikleri içindir çünkü restorasyon çalışması olunca.

    çevre düzenlemeleri ile iglili çalışmalarla ilgili sprach architech şirketi de gönderdiği mailde taslak çalışmalarının fotoğraflarını gönderdi. aynı şekilde kendilerinin de internet sitesinde çalışma hakkında bilgi yok. fakat konsolosluğun yaptığı açıklamaya göre çevre düzenlemeleri tamam.

    şimdi aklımdaki soruları ve düşünceleri sıralıyorum:

    - ilk sorum bilgili holding'e: çalışmaların 5 ay sürmesi beklenirken neden 10 ay gibi bir sürede anca tamamlanıyor? imkanları konusunda önü açılmışken kendilerinin bu çalışmaların uzaması konusunda söylemek istedikleri bir şey var mıdır?

    - rahmi koç kendisi bu restorasyon çalışmalarına iş adamlarının tek başlarına sponsor olmalarına karşı çıkmış. isimlerini duyurmak için yaptıkları bir hareket olarak yorumlamış. e madem çalışmalar yürümüyor neden kendisi hiç merak edip bir gün bile sormamış? çünkü kendisi lafta gerekirse işadamlarının toplanıp destekte bulunması gerektiğini söylemiş bu tip çalışmalarda. mesele sadece çıkarıp para koymak değil. bütün etkenleri takip etmek gerekmez mi?

    - tuğçe tatari rahmi koç'un bahsetmiş olduğum çıkışını kaleme alan köşe yazarıdır. restorasyon çalışmaları ile ilgili de haliyle yazısında yer vermiştir.çalışmalarla ilgili durumdan bahsettim. ilgileneceğini yazdı fakat üzerine tek bir kelime bile edemedi. köşe doldurup günü geçirmeye bakarken seçtiği konulara daha çok dikkat etsin. çünkü yeri geldiğinde o yazıların arkasında durması gerektiğini az çok biliyordur. bir köşe yazarı yazdığı yazıdan, sonuçlarından ve muhataplarından her zaman sorumludur. zaman aşımı olamaz. on yıl önce bir yazısı da olsa bir köşe yazarı arkasında durmak zorundadır. bu yüzden kek tarifi ya da geziler üzerine yazsın işi daha dolay olur.

    - mehmet türker'den de yazı öncesinde daha çok araştırma beklerdim. en azından sponsorluk eşliğinde çalışmaların yürütüldüğünü bilmesi gerekir. başka bir konuya değinmek istemiş kıyaslama yapmak istemiş ama. çok elde kalan bir yazı olmuş.

    - son olarak kültür ve turizm bakanlığı da çalışmaları hızlandırıp iç dekorasyon düzenlemesini sonuçlandırmalıdır. zaten bu kadar uzaması anlamsız olan çalışmalar tamamı ile sonuçlanıp, müze ev hizmete açılmalıdır.

    bu şekilde olaylar sonuçlanmışa benziyor. bilgili holding'e ulaşabilen varsa ulaşsın. çünkü o zaman bu başlığa yazılabilecek birçok şey daha olacaktır.

    saygılar.
  • dün sabah eşim ve oğlum ile beraber ziyaret ettiğim yer. selanik ziyaretimizin asıl sebebi atamızın doğduğu ve bu sayede benliğimizi koruduğu yeri dünya gözüyle görmek ve evladıma göstere bilmekti.
    normal duygular ile girdiğim bu evde duygularım kapı girişinden itibaren tavan yaptı, öyle ki göz yaşlarıma hakim olmakta zorluk çektim. her yeri gezdik fakat bir türlü çıkmak istemedik ,çıkamadık bahçesinde oturup kaldık ailece ve konuşamadık bir birimizle. belki utandık ona layık olamadık diye. bize bağışladığı özgürlüğü kullanamadığımız için belki utancımız. ama kendime söz verdim bundan sonra onun izinde bir evlat yetiştireceğime.
  • 18 haziran 2012 tarihinden bu yana halen restorasyonda bulunan ve ne zaman ziyarete açılacağı belli olmayan müzedir.
  • kültür ve turizm bakanı ertuğrul günay'ın ziyaretinden sonra bulunduğu hal ile ilgili haberler yapılmış, bunun üzerine de serdar bilgili'nin sponsorluğunda restorasyon çalışmalarına başlanacağı, yaklaşık olarak 5 ay süreceği haberleri 2012 yılının haziran ve temmuz aylarında medyada yer almıştı. yani çalışmalar bilgili holding tarafından yürütülecekti. bu yönde de haberler var. bir başka ihtimal olarak serdar bilgili'nin görevlendireceği bir mimarlık şirketi ya da mimarlar ya da konu ile ilgili uzman bir grup tarafından çalışmalar yürütülecektir en azından.

    çalışmaların başlayacağına dair selanik başkonsolosluğu'ndan yapılan açıklama:

    http://thessaloniki.cg.mfa.gov.tr/…t.aspx?id=154620

    çevre düzenlemeri ile ilgili çalışmaların da selanik belediyesi ve sparch architech şirketinin yürütüleceği haberleri internette yer almakta.

    son olarak sözcü yazarlarından mehmet türker'in yazmış olduğu son yazısında konu ile ilgili bir kısım var.

    özellikle şu kısmını aktarmak istiyorum:

    "atatürk’ün selanik’te müze halindeki evi onarım ve yenileme çalışmaları gerekçesiyle 10 ay önce ziyaretçilerine kapatıldı…
    içindeki eşyalar türkiye’ye getirildi, bazılarının akıbeti hakkında da kuşkular var!..
    işi nedeniyle sık sık selanik’e giden okurumuz ve komşumuz zafer uzunoğlu, konsolosluğumuzun bahçesinde kalan evdeki çalışmaların hâlâ tamamlanamamış olduğunu belirtiyor ve konsolosluk yetkililerine sorulduğunda “tahsisat yetmediği için bitirilemedi” cevabının verildiğini bildiriyor…"

    içindeki eşyaların zaten toplama olduğu ve orjinal halini yansıtmadığı belirtiliyor. eşyaların akibetinden önce bu konuda mutlaka çalışmalar vardır. kaldı ki kendisinden izin almadan nick'ini yazmayacağım ama sözlükten bir arkadaşımız projenin mimarı ile tanışmış ve ev hakkında bilgi almış. eşyaların toplama olduğunu, gerçek evi yansıtmadığını, abartıdan uzak gerçek halini yansıtacak bir proje yaptıklarından bahsetmiş kendisine. aynı şeyleri ertuğrul günay da iletmişti.
    '
    bu mimar bilgili holding'ten mi yoksa serdar bilgili'nin görevlendirdiği bir mimar mı bilemiyorum. yazar arkadaşa bu soruları yönelttim. malum neredeyse sabah oluyor bilgisi varsa dönüş yapacaktır eminim.

    mehmet türker'in yazısının tamamını okumak isteyenler için:

    http://sozcu.com.tr/…a-var-ataturkun-evine-yok.html

    mehmet türker'in yazısında da bütçe yetmediği konusundan bahsediliyor. eğer böyle bir durum varsa proje için sponsor olan birisinin bu konudaki sorumluluğu ne kadar? yani yeterli bütçe ayıramayacaksa bir kişi neden sponsor olur? haberlere göre bakan günay, modern ve hızlı ilerleme için serdar bilgili'den rica ediyor, kendisi de üstleniyor.

    aynı zamanda bilgili holding'in internet sitesini incelediğimde proje ile iligli bir haber yok. basında yer alanlar köşesinde de konuyla alakalı bir haber bulunmuyor. çevre düzenleme proje sahibi şirket olan sparch architech'in sitesini incelediğimde de aynı şekilde herhangi bir bilgiye rastlayamadım. belki de benim gözümden kaçtı bilemiyorum.

    incelemek isteyenler her iki şirketin internet siteleri:

    http://www.bilgiliholding.com/

    http://www.sparch.gr/

    haberlerin üzerinden 8 aylık bir süre geçmesine rağmen restorasyon çalışmaları hakkında bir haber bulunmuyor. konunun muhataplarının şu ana kadar açıklama yapmamış olması ilginç.

    şimdilik edindiğim bilgiler bu kadar. daha sonra konu hakkında aktarımlarım devam edecektir.

    edit: konunun taraflarına mail gönderdim. pek umutlu değilim cevap konusunda ama gelirse veya yeni bir bilgi edinirsem eklemeler yapacağım.

    amacım kurumları şahısların hedef göstermek değil, bu konuya dikkat çekmek. çünkü konuda adı geçen hiç bir kurum ve şahıs bu süreçte açıklama yapmıyor ve bir gelişmeden bahsedilmiyor.

    bakan günay tarafından serdar bilgili'ye bürokrasinin aşılması hızlı ilerleme için restorasyon çalışması teklif ediliyor. çünkü konu iki bakanlığı ilgilendiriyor biri kültür ve turizm bakanlığı diğeri ise dışişleri bakanlığı. buna rağmen bir gelişme olmaması tuhaftır. bu yüzden de ilgili tüm kurumlar özellikle selanik başkonsolosluğu, turizm ve kültür bakanlığı ve bilgili holding'den açıklama gelmelidir.

    edit 2: tekrar merhaba.

    projenin mimarı ile görüşen yazar arkadaşımız hesperis. kendisi mimarın adını haklı olarak vermedi fakat bir üniversitede çalıştığını, daha önce kültür bakanlığı'nda çalıştığını belirtti. yani bunun anlamı bilgili holding veya serdar bilgili bu olaya sadece maddi destek sağlıyor. sağlamış oldukları fon kültür ve turizm bakanlığı veya dışişleri bakanlığı aracılığıyla projeye aktarılması gerekiyor. eğer bir fon varsa. bunu ayrı bir yazıda ele alacağım.
  • icini gezdiginizde ufakligi dikkat ceker. artik malzemeden mi feragat edilmistir, yoksa o zamanlar insan irkinin nispeten kucuk olmasindan midir bilinmez, ama kapilardan egilmeden gecmek zordur. keza tavanlar da basik gelir. tabii evin anlami karsisinda bunlarin hic bir onemi yok..
hesabın var mı? giriş yap