• --- spoiler ---

    atatürk’ün devraldığı ülkenin hali
    “askerin üstünü başını görseniz ağlardınız. ağustos ayı. hava kavurucu sıcak. otlar iyice kavrulmuş, cayır cayır yanıyor. ayağımız çıplak. yanan otları ayağımızla söndürüyor, oraya çöküp düşmana ateş ediyoruz. sivrihisar’a yakın bir yerde mola verdik. gece gizlice kasabaya gittim, zifiri karanlık. bir evi fener ışığı aydınlatıyor. evin kapısını çaldım. kapıyı açıp açmamakta tereddüt etti. ‘korkma, ben mustafa kemal’in askeriyim. ayağımda ayakkabı yok. parasını vereyim, ayağıma giyecek bir şeyler ver’ dedim. tesadüf, orası yemenici dükkânıymış. bana bir çift yemeni verdi. sökülünce dikmem için de balmumu iple iğne de verdi. hemen yemeniyi ayağıma sardım. o kadar rahat etti ki ayağım. bana artık karada ölüm yok. birliğime adeta uçarak gittim.”

    “memleketin kıymetini bilin”

    “biz bu vatanı çok zor şartlarda kurtarıp size teslim ettik, kıymetini bilin...”

    yakup dede…istiklal savaşı gazisi

    ————

    atatürk’ten ismet paşa’ya

    “sevgili paşam,

    cumhuriyet’in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. dur, hiç itiraz etme. niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. bizi yine büyük bir savaş bekliyor. durumumuzun bir bölümünü cephe komutanı ve lozan başdelegesi olarak elbette biliyorsun. büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını lozan dönüşü sen bize anlattın. ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim.

    · bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı.

    · yoksul bir köylü devletiyiz.

    · dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az.

    · 4.000 km. kadar demiryolu var. bir metresi bile bizim değil. üstelik yetersiz. ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart.

    · denizciliğimiz acınacak durumda.

    · köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız.

    · doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni cumhuriyet’le de insanlıkla da bağdaşmaz. bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız.

    · her yerde tefeciler halkı eziyor.

    · güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz.

    · sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor.

    · doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. pek az şehirde eczane var. salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. üç milyon insanımız trahomlu. sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. bit ciddi sorun.

    · nüfusumuzun yarısı hasta. bebek ölüm oranı % 60'ı geçiyor. nüfusun % 80'i kırsal bölgede yaşıyor. bunun önemli bölümü göçebe.

    · telefon, motor, makine yok. sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. kiremiti bile ithal ediyoruz.

    · elektrik yalnız istanbul ve izmir’in bazı semtlerinde var.

    · düşmanın yaktığı köy sayısı 830. yanan bina sayısı 114.408. ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor.

    · yunanistan’dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek.

    · iktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. iktisatçımız da çok az. zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz.

    · halkın eğitimi hiç çözülmemiş. oysa cumhuriyet’in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz.

    · kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor. raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. bunları bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. genel durumu tam bilsinler

    · bütçemiz, gelirimiz yetersiz. iktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. bu düşünceyi günü gelince konuşuruz. hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı. osmanlı bu gerçeği geç fark etti. fark ettiği zaman çok geç kalmıştı.

    · cumhuriyet’e uygun bir anayasaya gerek var. bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney. ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız. bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. allah yardımcımız olsun!”

    tarih 30 ekim 1923… mustafa kemal paşa, ismet paşa’yı köşk’e davet eder. ülkenin genel durumu hakkında hazırlattığı raporları ismet paşa’ya böyle sunar. atatürk ve arkadaşlarının devraldıkları ülke işte böyle perişan durumdaydı.

    10 kasım’da parlak nutuklar atarak, bağlılıklarımızı bildirerek andığımız atatürk’ün nasıl bir mucize yarattığının bilincinde miyiz? bugün ona sahip çıkabiliyor muyuz? yoksa sadece nutuk mu atıyoruz?

    peki bu kadar yoklukla, bundan sonra cumhuriyetin ilk 10 yılında neler yapıldı?

    1924: gölcük’te tersane ünitesi kuruldu; devlet demiryolları kuruldu;
    istanbul-ankara arasında ilk yolcu uçağı seferi yapıldı; türkiye iş bankası
    kuruldu.

    1925: danıştay kuruldu; türk hava kurumu kuruldu; aşar vergisi
    kaldırıldı; eskişehir cer atölyesi’nde demiryolu malzemesi üretecek üniteler kuruldu; adana mensucat fabrikası; türk yapımı ilk planör uçuruldu; şeker fabrikaları kurulmasıyla ilgili kanun çıkarıldı.

    1926: demir çelik sanayinin kurulmasıyla ilgili kanunlar çıkarıldı; eskişehir uçak bakım fabrikası; alpullu şeker fabrikası; ankara otomatik telefonu işletmeye açıldı; istanbul’da inşaat demiri üreten ilk haddehane açıldı; kayseri uçak ve motor fabrikası; bakırköy çimento ve uşak şeker fabrikası.

    1927: bünyan dokuma fabrikası; ankara-kayseri demiryolu; istanbul radyosu yayına başladı; samsun-havza-amasya demiryolu; bursa
    dokumacılık fabrikası açıldı.

    1928: anadolu demiryolu şirketi yabancılardan satın alındı; haydarpaşa-eskişehir-konya ve yenice-mersin demiryolları yabancılardan satın alındı; ankara çimento fabrikası; halka okuma-yazma öğretmek için millet mektepleri açıldı ve 8 yılda 3 milyon kişiye temel eğitim verildi;
    ankara numune hastanesi; refik saydam hıfzıssıhha enstitüsü; istanbul bomonti’de türk mensucat fabrikası; ankara-zile demiryolu; malatya elektrik santralı; kütahya-tavşanlı demiryolu; gaziantep mensucat fabrikası.

    1929: mersin-adana demiryolu yabancılardan satın alındı; istanbul-ankara arasında telefon konuşmaları başladı; ayancık kereste fabrikası; trabzon vizera hidroelektrik santralı; haydarpaşa limanı yabancılardan satın alındı; kütahya-emirler, fevzipaşa-gölbaşı demiryolu hizmete açıldı.

    1930: ankara-sivas demiryolu ulaşıma açıldı; kadınlar belediyelerde seçme ve seçilme hakkı kazandı; ankara-şarkışla demiryolu; istanbul galata köprüsü’nden 70 yıldır alınan geçiş ücreti kaldırıldı; ankara etnografya müzesi açıldı.

    1931: bursa-mudanya demiryolu yabancılardan satın alındı; gölbaşı-malatya demiryolu; 10 ilde bölge sanat okulu açıldı; çocuk esirgeme kurumu kuruldu; türkiye cumhuriyeti merkez bankası kuruldu; türk tarih kurumu kuruldu.

    1932: devlet sanayi ofisi kuruldu; samsun-sivas demiryolu açıldı; sanayi teşvik kanunu ile toplam 1473 işletme teşvikten yararlandı; izmir rıhtım işletmesi yabancılardan satın alındı; türkiye milletler cemiyeti’ne üye oldu.

    1933: eskişehir şeker fabrikası; sümerbank; adana-fevzipaşa ve ulukışla-kayseri demiryolu; iller bankası; halk bankası; istanbul üniversitesi; devlet hava yolları; ankara’da yüksek ziraat enstitüsü açıldı.

    osmanlı’nın borcu da cabası

    türkiye cumhuriyeti kuruluşundan itibaren, 1854’te osmanlı devleti’nin ingiltere’den aldığı borçtan başka, lozan antlaşması’na göre, osmanlı’dan kalan borçları ödemiştir. türkiye’nin 1938 yılı itibariyle dış borcu 236 milyon dolardır. cumhuriyet, ilk on yılda aldığı dış borcu sanayi yatırımlarına kullanmıştır.

    ilk türk denizaltısı 1939 yılında, ikincisi 1940’ta haliç’te denize
    indirilmişti.

    kaynaklar:

    cumhuriyet-türk mucizesi, ikinci kitap-turgut özakman

    tufan türenç. hürriyet 12 kasım 2010.
    --- spoiler ---
    [https://bpakman.wordpress.com/ https://bpakman.wordpress.com/] sitesinden kopyalanmıştır.
  • cumhuriyete ve yüce öndere olan düşmanlıklarının kökeni zaten bunları başarmış olmasıdır
  • hitabeti o kadar güçlü bir insanın, bu kadar saçma, cümlenin yarısına gelindiğinde başı unutulan ve sıkıcı yazı yazmış olduğuna inanmak ne bileyim sanki cahilliğin dik alası gibi.

    efendiler, nutuk'u okuduğunu var sayarak soruyorum, gazi paşa'ın bu kadar saçma ve sıkıcı bir cümlesini gördünüz mü? kaldı ki günümüz türkçesi ile de gayet net anlaşılan bir mektup kaleme alınmış, bir kaç eski sözcük dışında gerisi tamamen günümüz türkçesi'yle yazılmış.

    ayrıca bkz: verdiğin site ne biçim site. insan bu siteyi kaynak olarak gösterirken utanır.

    tanım: yüce atatürk üzerinden birilerinin prim yapma çabaları sonucunda oluşturulmuş basit prodüksiyonlu saçmalamalar.
  • atatürk ne dil ve üslup olarak bu kadar yavan yazacağı, ne de içerik olarak birbirine küsen genç mahalle arkadaşları gibi trip atacağı, atsa dahi bunu yazıya dökmeyeceği için gerçek olmadığı açıkça belli uyduruk metin.
    not: nutuk okuyun, aslından okuyun. o zaman bir kuyumcunun gerçek altınla kalp parayı ayırması gibi apaçık ayırırsınız sahteyi ve gerçeği, her bakımdan, her konuda.
  • fetö'cülerle arası bozulan akitlerin ne kadar zavallı duruma düştüklerini gösteren acemi işi sahtekarlık. nerede o yıllarca tereyağından kıl çeker gibi devam eden sınav sahtekarlıkları nerede bu ergen beceriksizliği.

    nerede o milyonlarca eğitimli insanın gözünün önünde, bir de üstelik onların alkışlarıyla desteklenen, sahte belgelerle nakış gibi işlenmiş, bilgisayarlara ve cep telefonlarına sehven atılmış dosyalarla ilmek ilmek sabırla örülmüş o canım hukuk katliamları.

    ah nerede o yetmez ama evetçileri gözüne far tutulmuş ala geyik gibi, ergenekon senin balyoz benim o davadan bu davaya destek turları attıran, milyonlarca cahil güruha bütün televizyonlarda yılarca tam gün ağır çekimde hukuk faciaları seyrettirip onlara gözyaşları ve allahuekber wohoo nidaları arasında papağan gibi 'kemalist, askeri vesayet, darbeci' diye sayıklatan o şaheser medya ablukası.

    nerede o, her türlü hokkabazlığı işin ucu kendine dokunana kadar, yol kenarlarında dozer operatorünü seyrettikleri gibi zevkle ve ders almaya çalışarak seyreden cahil ve ahlaksız güruhun aslında aldatılmayı bile işin inceliğini öğrenmek adına kar gören o çarpık ahlakını adı gibi bilenler.

    bu yüzden o çakma mesih cemaatinin müritleri, okumuşu ayrı , cahili ayrı cins bu ahlaksız güruhun günü geldiğinde bir koyun postundan çıkan kurt misali, bütün o öğrendikleri kazıkları ustalık dönemlerine ulaştıklarında kusursuz biçimde aynen başkalarına yapmaya hazır olacaklarını da iyi bilirlerdi.

    ama bunların asıl ustalıkları bu cahiliye devrinin müstesna ve münevver evlatlarını cuzzi bir miktar karşılığı çalışan müzik kutuları gibi istenilen şarkıyı çalacak kullanışlı aptallar haline getirmekti.

    çok yazık, şimdi kendimizi muhteşem bir oyuncu kadrosunun sergilediği uluslararası profesyonel bir prodüksiyonla hazırlanmış kusursuz bir sheakespeare oyunundan yeni çıkmış da yol kenarında gazoz kapaklarıyla bul karoyu-al parayı çevirmeye çalışırken kendi yaptıkları aptallıklara kendi gülen tinercilere bakarken buluyoruz.

    ama elbette bu sefil sahneden de ders çıkarıyoruz. her ne olursa olsun dini afyon olanların kafası dini tiner olanlarınkinden daha tehlikelidir. buna da şükür diyoruz.
hesabın var mı? giriş yap