• bu nedenlerin en büyüğü atatürk'ün sosyalist olmamasıdır tabii ki.

    not: baslik basima kalmis..
  • atatürk'ün türkçü ve demokrat olmasından kaynaklanıyor olabilir. bakın ne demiş 1922 yılında;

    bu tarz-ı idare*, bir bolşevik sistemi değildir. çünkü, biz ne bolşeviğiz ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir.
  • lan çok eğlenceli bu tartışma. "atatürk'ün ideolojisi yoktu"yla "kapitalizmi de istemedi, sosyalizmi de, o yüzden devletçiliğe hız verdi" gibi absürd yorumları gördükçe gülsem mi ağlasam mı bilemedim. "cahil cesareti" kavramı beynimde anlamını yitirdi, umut sarıkaya'nın lenin'e "ama patron da işçiye ekmek veriyor olum" diyen anası geldi aklıma. hani o ana böyle sakız yapıştırılmış eşarbıyla, klavye başında sandım bir an...

    yazın çocuklar ev ödeviniz:

    i) ideoloji nedir? bir iktidarda ideolojinin olmaması mümkün müdür?
    ii) bir siyasi dönemi "ideolojisiz" olarak nitelendirmek yine bir ideolojik duruş mudur? ideolojinin reddi de bir ideoloji midir?
    iii) devletçilik nedir, kapitalizmde devletçilik olabilir mi?
    iv) sosyalizmi devletçilikten ayıran şey nedir? az biraz daha fazla devletçilik mi? emek, üretim araçları, sermaye denilen kavramları duydunuz mu, duyduysanız bir cümleyle özetleyin.
    v) keynes diye bir adamı hiç duydunuz mu?
    vi) izmir iktisat kongresi kararlarını hiç okudunuz mu?
    vii) "aslında sosyalizmi getirmek isterdim ama madem sınıfımız henüz olgunlaşmadı o halde biraz kapitalist kalalım" diyen bir lider tahayyül edebiliyor musunuz?
    viii) "hazır kapitalistiz, o zaman liberal bir karaname çıkaralım. arada kalmayalım ya hep ya hiç" diyebilecek bir lider tarihte olmuş mudur?
    ix) daha kendi tarihini araştırmadan bir de "şu ülke gibi olmamak için" diyen arkadaşlarınızın psikolojisini açıklamak için tek cümlelik bir atasözü yazın.
    x) "özgüvenin bu kadarı cehaletle mümkün" sözü ekseninde bir deneme yazın.

    ilk 9 soru 8'er puan, son soru 28 puan.

    başarılar.
  • kendisinin gayet net izah ettigi nedenlerdir. tekrar tekrar okuyun, ta ki anlayana kadar.

    "ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. benim manevi mirasım bilim ve akıldır. zaman süratle ilerliyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur."
  • teba'dan başka bir şey olamamış milletin içinde proletarya diktatörlüğünü ilan edecek kadar işçi bulunmaması zaten işçi bulunacak bir endüstri olmaması bunun sebeplerinden biri olabilir.
    (bkz: artiz ne arar la pazarda)
  • atatürk sosyalist bir yönetim getirmemiştir, zira yukarıdaki entry'lerde basitçe anlatıldığı üzere kendisi sosyalist değildir. bir liberal demokrasi taraftarıdır. serbest girişime inanır ve 11 yıl süren savaşlardan çıkmış ve yoksulluktan, yoksunluktan kırılan türkiye'nin bu yolla zenginleşe(bil)eceğini düşünür.

    aynı zamanda işçilerin de insan gibi yaşama istekleri onun için önemlidir ; lakin klasik liberal ekonomi tezlerine ilgi duyan biri olarak toplumun tepeden aşağıya doğru zenginleşeceğine inandığı için "toplumu zenginleştirecek" bir ticaret burjuvazisinin yaratılmasını kendine ekonomik manada ilk önceliklerden sayar.

    sonrasında durumlar değişir. önce, 1924 anayasası'yla beraber kendilerine bir ölçüde örgütlenme hakkı tanınan işçiler, politik manada az da olsa baskı oluşturabilecek duruma gelmeleriyle alakalı olarak ilkin 1925 - takrir-i sükun kanunu ile sindirilmeye başlanırlar.

    akabinde, ülkenin gelişmesi ve işçi sayısının artmasıyla birlikte, 1936'ya kadar ardı ardına gelen inönü hükümetleriyle beraber işçinin özgürlüğü küçük adımlarla azal(tıl)ır, kanuni yasaklar yavaş yavaş devreye girer. son olaraksa, 1938 yılında çıkarılan cemiyetler kanunu ile birlikte, “sınıf esasına dayalı cemiyet” kurulması yasaklanır.

    atatürk ekonomik manada klasik liberal düşünceli bir insan olarak, her ne kadar işçi / çalışan haklarına önem verse de (ki boyutu tartışılır), bir tercih durumunda, bunları yeni sisteminin gözbebeği olacak ticaret burjuvasinin menfaatleri karşısında feda etmiş, bastırmış gibi görünmektedir.

    ki bu durumda kendisinin, işçi menfaatlerini ön plana alan sosyalist öğretiyle uyuşmaması ; toplumda bunları uyarlamaya çalışmaması oldukça normaldir.
  • böyle bir ihtimal bir yana, atatürk tam aksine, bir sosyalist devrim tehdidine karşı ne gibi önlemler alındığı ile ilgili tbmm kürsüsünden şöyle konuşmuştu;

    "- efendiler, iki türlü önlem alınabilirdi. birisi doğrudan doğruya komünizm diyenin kafasını kırmak; diğeri rusya'dan gelen her adamı derhal denizden gelmiş ise vapurdan çıkarmamak, karadan gelmiş ise, sınırın dışına atmak gibi zorlayıcı, şiddetli, kırıcı önlem kullanmak.

    bu önlemleri almak, iki noktadan yararsız görülmüştür. birincisi, iyi ilişkilerde bulunmayı gerekli saydığınız rusya cumhuriyeti tümüyle komunisttir. eğer böyle zorlayıcı önlem uygularsak, o halde kayıtsız koşulsuz ruslarla ilişkide bulunmamak gerekir.

    oysa biz, birçok siyasal düşünce ile birçok neden ve etkenden dolayı ruslar'la temas ve ilişkide bulunmak ve görüşmek istedik ve istiyoruz ve isteyeceğiz.

    o halde, uygulayacağımız önlemlerde dostluğunu istediğimiz bir ulusun, bir hükümetin ilkelerini tahkir etmemek zorundayız. işte bunun içindir ki zorlayıcı önlem kullanmak istemedik.

    ikinci bir noktadan da zorlayıcı önlem kullanmayı yararlı görmedik;

    bildiğiniz gibi bu düşünce akımlarına karşı, düşünceye dayanmayan kuvvetle karşılık vermek, o akımı yok etmedikten başka, herhangi bir kişiyle, herhangi bir insanla konuşulduğu zaman onun herhangi bir kişiyle, herhangi bir düşüncesini kuvvet zoru ile reddederseniz, o ısrar eder. ısrar ettikçe kendi kendini aldatmakta daha çok ileri gidebilir. bundan dolayı, düşünce akımları cebir ve şiddet ve kuvvetle reddedilmez. tersine takviye edilir. buna karşı en etkili çare, düşünce akımına karşı düşünceyi oluşturmak, düşünceye düşünce ile karşılık vermektir.

    bundan dolayı, komünizmin memleket için, milletimiz için, dinimiz için, kabul edilmez olduğunu anlatmak, yani kamuoyunu aydınlatmak en yararlı çare görülmüştür..."
  • rejim değişikliğinin, civilization oyunundaki government switch gibi, bir lider tarafından herhangi bir altyapı zorlaması olmaksızın yapıldığı sanılarak sorgulanan konu. çalışan sınıfların sömürülmesi sorununun çözümü için öncelikle bir çalışan sınıfın varolması gerekirdi. bunun için de öncelikle ulusal sermaye ve buna dayalı sanayileşme ya da gelişmiş tarım (sosyalizm yapısı tecrübe edilen ülkeye göre farklılık göstereceğinden hangisinin ne şekilde olduğunu bilemeyiz) koşulları oluşmalıydı. dolayısıyla sömürü sorunu gündeme gelmeden bunu çözmeye yönelik geliştirilmiş bir yöntem olan sosyalizm gündeme gelemezdi.
    insanlığın ancak çözümleyebileceği sorunları görev olarak ortaya koyacak olmasından ve sorun, ancak kendi çözümü için gerekli koşulların tam olarak bulunduğu ya da belirmeye başladığı sırada ortaya çıkacağından atatürk'ten böyle bir rejime yönelmesini beklemek bile anlamsızdır. türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşunda atatürk'ün katkısı ile stratejik ve askeri dehasını yoksaymak elbette mümkün değildir, ancak gelişmelerin nedeni de atatürk değildir. yalnızca oluşan ihtiyaca verilebilecek yanıtlardan -bence- en iyisini vermiştir. neden sosyalist devrim yapıp yapmadığını sorgulamak için önce sosyalizmin ne olduğu bilinmelidir.
  • çünkü at yarışları modern toplum için sosyal ihtiyaçtır, ama sosyalizm değildir. keza mustafa kemal ile mustafa suphi arasındaki münakaşa da, sanıldığının aksine, altılı ganyanın beşinci ayağına ilişkin bir anlaşmazlığa dayanmaktadır.
  • burjuva devrimcisi olmasındandır; amacının türkiye'nin kapitalizme güzel bir yerden entengre olmasını istemesindendir, (bkz: muasır medeniyet seviyesi). örgütlenmesinin işçi sınıfına dayanmıyor olmasındandır.
hesabın var mı? giriş yap