• bu 25 senelik mevzuya bir sürü cevap verilmiş zaten. keşke "düşünenmüslüman" sitesi yerine düşünenveokuyanmüslüman.com'a da baksaydınız.

    ama 25 sene bizi kesmez, şöyle biraz geçmişe gidiyorum ve 400 sene öncesinden feyizli bir abiyi görüyorum: rene descartes.

    bu adam niye meşhur? özellikle düşünüyorum öyleyse varım sözü niye meşhur?

    "duyularına ve aklına güvenemeyen biri, tam olarak nelerden emin olabilir" sorusuna cevap olduğundan. descartes, bir nevi kavanozdaki beyin deneyi yapmış, ve eğer kendisi böyle bir beyinden ibaretse, sadece varolduğundan emin olabileceğini bulmuş.

    yani yukardaki gibi işin içine evrimi karıştırmaya gerek yok. yukarda evrimin oynadığı rolü (akla kusur karıştırmak), descartes'ın yazılarında çok güçlü bir şeytan oynar.

    bunlar gizli saklı şeyler değil ki. descartes, batı medeniyetinin üzerinde yükseldiği isimlerden biri. ateist olsun olmasın herkes zaten descartes okumuş oluyor eğitiminin bir parçası olarak. ve belirsizlikle yaşamayı öğreniyor. o parametreler içinde de, işe yarayan teoriler ortaya atıp, hayatını geliştiriyor.

    evrim hikayesi işe yarıyor, elimizle tutup kullanabildiğimiz somut yararları var ve bunun için "kesinlik" içermesine gerek yok. senin hikayeninse yaptığı şey bir kimlik yaratmak, ve onun üstünden insanları organize edebilmek (siyaseten, askeri, sosyal). hikayen ne kadar "kesinlik" içerirse, görevini o kadar iyi yapacak. o yüzden de başka insanların kesinlik iddiasında bulunmadan yaşayabileceklerini tahayyül edemiyorsun, yeldeğirmenlerine saldırıyorsun

    yoksa evrimi geç, atom modeli de mutlak gerçeği yansıtmıyor. elektron adında ufacık bilyelerin, bir merkez etrafında döndüğünü mü sanıyoruz gerçekten? yok öyle bir şey. işe yarayan bir model o sadece.

    bunları millet asırlardır konuşuyor zaten. 400 senelik bir argümanın, 25 senelik evrim versiyonunu, yeni bir "evrim teorisi çöktü, ateistler panikte" olarak sunmak, sadece bu medeniyeti besleyen pınarlardan ne kadar kopuk olunduğunu gösteriyor.

    ***

    descartes bu şüphe noktasından başlayıp, tanrı'yı da kanıtlamaya çalışır. (bkz: ontological argument):

    "bu dandik aklımla, tanrı gibi sonsuz ve kusursuz bir şeyi düşünebiliyorum. varolma özelliği olmasaydı, tanrı kavramı eksik ve kusurlu olurdu. ben kusursuzunu düşünebiliyorsam tanrı varolmak zorundadır ve bu düşünceleri içime koyarak beni yaratmıştır. yoksa ben hayatta bunları akıl edemezdim"

    tabii aynı mantığı, mükemmel unicornlar, kusursuz daireler için de kurabiliriz. hepsi gerçek olmalı. zaten descartes'a o zamanlar bile bir sürü itiraz geliyor, diğer hristiyanlardan.

    işin açıkçası, descartes bu tanrı inancının da o iblisin işi olabileceğini biliyordu, ona karşı savunma hazırlamaya çalıştı ama beceremedi (benim fikrim değil sadece, genel kanı).

    bizim örneğimizdeki karşılığı: imanın ve kalp gözün de, kusurlu aklının bir yan etkisi olabilir. "ben aklımı es geçip direkt damardan bağlanıyorum gerçeğe" hissiyatının ta kendisi, aklın kusurlarının bir ürünü olabilir mesela.

    ama burada daha komik bir hali de var: bizi tanrı yaratmış olsa da aklımız kusurlu. o kısım sabit. iradene bağlı olmayan bir sürü kusur ve limit var. şimdi belki tanrı 1 bizi böyle yarattı ama biz bu iç kusurlarımız sonucu, yalan yanlış bir iman hissiyle dolduk ve tanrı 2'ye inandık.

    bunları bir köşeden izleyen tanrı 1 de hayıflanıyor: "yahu ben bunları niye kusurlu bir akılla yarattım ki baştan? hadi illa kusurlu olacak, peki niye bu kadar kusurlu? test edeceğim programa 500 tane bug koymuşum, sonra yanlış sonuç çıkınca da disketi yakıyorum" (biraz eski bir tanrı bu, 90'lardan)
  • tanrı beynimi über ötesi kusursuz yarattı yalanına inanmak mı?

    hala evrilmeye devam ettiğimiz için kusursuz bir organımız * olmadığını bilmek mi?

    birinin balığın midesinde yıllarca yaşayabilmesine inanmak mı?

    daha evrimini tamamlamamış beyinle bile buna bağırarak gülmek mi?

    karar sizin suserlar.
  • körlemesine bir süreçle gelişmiş ve mükemmelliğinen emin olunamayacak beynin ateizm gibi bir fikri yaratmasına şüpheyle bakıp, aynı beynin din fikrini yaratmasını, bir de o fikirle binlerce din üretmesini gayet makul bulan kafaların eğlenceli paradoksudur.
  • hah işte, bize bunlarla gelin lan "yok ayet varmış, yok maymundan geldiysek şimdi ki maymunlar falan filan.

    şimdi durum şu ki bu yine ateizmi çürüten bir yazı olmamış. şayet bu yazının beyan ettiği mutlak bir tanrının varlığıysa, ve kendiliğinden oluşabiliyorsa, bu durumda yine bir tanrıya ihtiyaç kalmıyor. çünkü tanrı hiçlikten var olabiliyorsa, pekala bütün evren de bir tanrı olmaksızın kendiliğinden oluşabilir, burada tanrıya ihtiyaç neden?

    zaten yazı içinde de yer alan evrimin kusurlu oluşu, ve hatta evrimsel gelişmenin tam bu mükkemmel hatalardan (mutasyon) kaynaklanması, tanrısızlık fikrini kanıtlar nitelikte. şayet bir tanrı olsaydı canlılığı hatalar üzerinde gelişen bir olgu olarak sistemize etmezdi, kusursuzluk dururken...

    son olarak bu öne sürdüğüm argümanlarda, yetersiz olan beynimden çıkıyorsa bu da yine bizleri yaratan bir tanrının kendisini bizlere sunmaktan aciz olduğunu gösterir. şayet düşünüyorum da tanrı olsaydım ilk işim, zeka anlamında gelişmiş tek canlı olan "insanlarla" bağlantıya geçer, varlığımdan şüphe edilmesine imkan tanımazdım. ne yazık ki tek bir ciddi kanıt yok tanının varlığına...
  • stephen hawking'in "evrenin varolması için bir yaratıcıya ihtiyaç yok" sözünü her zaman hatırlayalım. bu, tanrı'nın olmadığı anlamına gelmiyor; sadece içinde yaşadığımız evren kendi kendine oluşabilecek bir yapıdır diyor. buradan hareketle illa evren, dünya ve içindeki canlılığın oluşumuyla tanrı'nın varlığı ya da yokluğu arasında bir ilişki kurmak zorunda değiliz.
  • kendi kendini çürüten argüman.
    tartışmayı doğru eksende sürdürmenin yolu, her iki tarafın da bilgiyi 'mutlak', belirli bir zamanda 'donmuş' kabul etmemesi... bu dindarları kula kul olmaktan, ateistleri mevcut bilgiyi 'mutlak' kabul ederek dayandıkları düşünsel temele ters düşme tuzağından kurtaracaktır.
  • ahlakın temelinin din olduğuna inananların bir türlü bitmediğine şahit olduğumuz bir başka ateist gömme tespitli ekşisözlük başlığı.

    olm madem bu kadar sevmiyonuz niye ısrarla gündeme taşıyonuz? yaşınız falan çok küçük herhalde.

    bu arada seni, önüne gelene tecavüz etmemek, çalıp çırpmamak, öldürmemek için engelleyen şey ahiret korkusuysa sen bi yok ol lütfen.
  • ooo boş ergen muhabbetleri alırım bir dal,

    tanrı manrı aşın olum bunları 500 yıl sonra kimse sikine takmıycak bunları,
    nerde zeus, nerde ra , nerde ısıs, nerde hermes, nerde enu,amaterasu nerde,
    bu "allah" denen arap tanrısı denen zımıbırtıda kaybolur elbet ,
    önce şunu sorun kendinize,

    tanrı nedir;
    kitap indiren yaşlı dede,
    gelişmiş uzaylı,
    the force,
    tahtda oturan sakallı kral,
    koruyucu kadın figürü,
    gökteki ışıksal enerji ,
    uzayın merkezindeki büyük güç,
    falan fistan teoriler artar gider,

    bir karınca insanı gördüğünde ne algılıyorsa,
    insan tanrıyla karşılaştığında onu algılasa gerek,
    çok kasmayın, bu konularda kimseyle tartışmayın,
    bunlarla uğraşacağınıza, para getirecek işlerle uğraşın ,
    abi tavsiyesi.
  • sidon'un mantık zincirlerini merakla izliyorum. anlaşılan bu sidon'un şahsına ait bir düşünme tarzı değil, böyle bir akım var. felsefe, mantık ve bilim ile dini yüceltme ve ateizmi çökertme. benim hissiyatım odur ki bu yolun sonu ya ateizmdir ya da raşid tuğral'dır. inan geç, bu kadar felsefe kasma bence.

    neyse mantığa gelirsek: bir kere ateist, aynı zamanda evrim teorisini o şekilde kabul etmek zorunda değil genel olarak. ama onu geçelim, mesela ben bir ateist olarak evrimin kusurlu bir beyin ürettiğini kabul ederim. bu kusurların bariz bir örneği de tanrı kavramıdır. grup halindeki davranışı soyutlamak isteğinin bir yan etkisidir. mesela bush ırak'a saldırırken "tanrı için" bunu yaptığını söyler. o tanrı aslında belli ki amerikan halkını temsil eder. ya da haşdi şabi allah'ın onların yanında olduğundan emindir. neden evrenin yaratıcısı olan tanrı, çağlar boyu süren savaşların herhangi birinde, kendi yarattığı insan topluluklarının herhangi birini tutma ihtiyacı hissetsin ki? tabi eğer o "tanrı" o insan topluluklarının kendilerini özdeşleştirdiği bir simge değilse. ateist işte bu kusuru aşmaya çalışan insandır. demek ki kusurun olması, zamanla doğru düşünceye varılmasına engel teşgil etmeyebilir...
hesabın var mı? giriş yap