• şu anda bitiş jeneriğinin o yürek dağlayan müziği esnasında,gözlerimde yaş,boğazımda yumruyla yazıyorum bu satırları.

    1988 yapımı japon anime şaheseri. bir başyapıt. ikinci dünya savaşı sırasında hayatta kalmaya çalışan bir genç ve dünya tatlısı minik kızkardeşinin pek dokunaklı hikayesi.
  • bir çocukluk hayalidir ya hani, şöyle dışarıda sevilen bir köşeyi eve dönüştürmek, hiç asıl eve girmemek, ne olurdu sanki hep çadırda yaşasak, ne olurdu sanki kamyonun arkasında uyusak… filmdeki, deniz kenarında her gün suya girilebilecek bir köşede kendi dünyalarını oluşturmaya çalıştıkları sahnelerde çocuksu bir mutluluk duymuştum içimde, oh be özgürlerdi sonunda! ama insan evladının sınavıdır ki, büyümeden gelen özgürlük hiç iyi bir şey değildir :(
  • dün akşam oturduk izledik. bilmem ki belki de izlemedik yaşadık, ordaydık. anime yada çizgifilm değil dedik sonra. o küçük çocuğun mimik ve jestleri çizgisel olamayacak kadar gerçekti. gözlerimizden de akan yaş değildi, acıydı aslında. çok kalbimiz kırıldı be sözlük şu hayata. bir yazar yorumunda ikinci kere izlemeye cesaret edemezsiniz diyordu. öyleymiş evet. ikinci kere izlemeye asla cesaret edemem. işte öyle bir eser yaratmışlar. gerçeği de filmi de ikinci kere izlenemeyecek kadar dehşet verici acı... (bkz: hotaru no haka)
  • yarı otobiyografik akiyuki nosaka öyküsü ve isao takahata filmi.
  • çok duygusal bir animasyon filmidir.

    seita’nın öldükten sonra meyve şekeri kutusunun açılması sonucu boş kutunun içinden dışarı çıkan ateşböcekleriyle başlangıcı yapılan hikayesi, kendisi tarafından anlatılan. kız kardeşi setsuko’nun ellerinden tutarak geçmişine yaptığı yolculuk. yaşayan birinin değil, ölmüş birinin hikayesi, kimsenin anlatmasına imkan olmayan ve bu yüzden kendi hikayesini kendisi anlatan seita.
  • güzel bir film, koca koca mesajlar beklemeyin filmden ama arka planda ikinci dünya savaşı sırasında japonya'da olup bitenleri göstermesi açısından güzel. savaşın sivil vatandaşları nasıl çaresizliğe ve yok oluşa sürüklediğini göstermesi bakımından da önemli bir film.
  • savaş temalı olduğunu bildiğim halde “ne kadar üzebilir ki?” diyerek başladım.
    yarım saattir ağlıyorum.
  • gerçekten çok acıklı bir animasyondur, ayrıca güzel de kurgulanmıştır insanı derin düşüncelere salar. kız kardeşle birlikte izlendiyse filmin sonunda o kardeşe sarılıp hıçkırarak ağlamak istenir ama iki taraf da utandığı için yapılamaz. filmin sonunda ikiniz de ağlamaktan şişmiş kıpkırmızı gözlerinizi birbirinizden kaçırmak için kırk takla atarken bulursunuz kendinizi. o yüzden bu filmi yalnız izleyin istediğiniz kadar salya sümük ağlayın.
hesabın var mı? giriş yap