atila kaya
-
işin daha ilginç yanı şudur ki, alparslan türkeş´in ölümünden sonra kürsü deviren ve yaşasın hainler için illegalite gibi bir aforizmayı türkçe literatüre kazandıran zamanın asker kaçağı [ki, kıbrısta okuyormuş gibi yapıyordu kendisi o zamanlar, aynen tarkan gibi] azmi karamahmutoğlu´nun sert tavırlarından ve agresifliğinden rahatsız olan devlet bahçeli ve güruhu tarafından ülkü ocakları genel başkanı tayin edilmiştir atila kaya ve devlet bahçeli´nin has adamıdır.
ülkü ocaklarının plan dahilinde tasfiye edilmeye çalışılması [ve fakat bunun pek de başarılmak istenmemesi, bunun bir cila olması, ülkü ocaklarının bir dergi temsilciliği adı altında örgütlenirken, daha sonra eğitim ve kültür vakfı haline gelmesi] yine atila kaya dönemine rastlar. mesela beyaz çorap ve çengel bıyık görünümünden vazgeçilmesi gibi muhteşem işler * yine atila kaya zamanında gerçekleşmiştir. tabii ki ülkü ocakları insanlık ve onlara ait haklar için potansiyel tehlikedir ancak allahtan himmler gibi teşkilatçı, goebbels gibi muhteşem bir hatip [gerçekten de bu adamlar uzmandılar efendim. yoksa övdüğümüzden değil] ortaya çıkamadığı için bir miktar sınırlılar. yoksa mesela ıstanbul dışı üniversitelerde halen baskı ve terör rejimini devam ettiriyor bu adamlar. hatta, msgsü´de bile üçer beşer kişilik adını veremeyeceğim bazı belgesel canlıları gibi takılmaya devam ediyorlar. ancak marjinal taraflarını büyük ölçüde alperen ocakları´na kaptırmış durumdalar.
neyse efendim, bu atila kaya, sadece sol olduğu için bir kişinin canını alabilecek kadar beyni yıkanmış bir kişidir ve bu adamın ülkü ocakları içerisinde ektiği tohumlar da son derece tehlikelidir. keşke onlar için the bad seeds diyebilseydim ama hiç de güzel müzik icra edemiyorlar. -
19 haziran 1980 gunu erzurum'a askeri bir insaat ihalesinin on odemesini almak uzere giden muteahhit mithat koculu'yu katletmis ve bu olay neticesinde 1985 yilinda taammuden adam oldurme sucundan hukum giymis milliyetci katildir.
milliyetcilerin degisip arindigi, gecmisten ders aldiklari ve ozelestiri yaptiklari palavralarini ispatlar bir bicimde;
mhp lideri devlet bahceli tarafindan parti bunyesine kabul edilmis hatta genel baskan yardimiligiyla taltif edilmistir!
son olarak da pazar gunki secimlerde istanbul 3. bolge 2. siradan milletvekili adayi gosterilmistir.
(bkz: devlet bahceli ye acik mektup) -
bu ulkenin saginda ve solunda "degismeyen" yargilarinin bugunku yansimasi...
adam oldurmus, suclu bulunmus, hapis yatmis, aftan cikmistir. ben kisisel olarak devletin "baskalarina karsi" islenmis suclari affetme yetkisi oldugunu dusunmuyorum. devlet ancak "devlete karsi" islenmis suclari affedebilir. oyleyse cinayetle hukum giymis, itiraf etmis bu adamin disarida ne isi var?
hadi diyelim disarida, yaptik bi hata. peki neden mecliste? bir siyasi parti, neden hukum giymis bir cinayet sanigini aday gosterirken "aman yapmayalim oylarimiz duser" gibi basit bir gerekceyi bile dusunmeden hareket eder. hadi gectim ayni goruste olmalarini, en azindan neden bunu dusunmezler? yoksa turk halki ile ilgili bizim gormezden geldigimiz bildikleri mi var?
entry buraya kadar guzel geldi farkindayim. sapitiyorum simdi, hazir olun:
lan bu ulkenin solu "siyasi olmayan adi bir cinayet" isleyip (hani siyasi olsa bi derece, dava meselesi denir, hafifletilir) ardindan bu yuzden yurt disina kacan birini; ozguluk savascisi ve halk adami ilan edip her firsatta saygiyla aniyorsa, ne bekliyorsunuz artik mhp'den? -
1985 yılında 1980 yılında bir adam öldürdüğünü kabul edip idam cezası alıp hapis yatmış, 91'de aftan yararlanıp çıkmış şimdi milletvekili adayı "bazı suçlar için idam cezası yanlısı" ülkücü kişi. aha haberi de burada...
http://arsiv.sabah.com.tr/…1dea200e2cd2b3c3567.html -
nereye giderse gitsin, ne yaparsa yapsın, üzerindeki katil giysisini asla çıkaramayacak kimse.
artık mithat koçulu'nun annesi hidayet koçulu'yu bile temsil ediyor. -
cumhurbaşkanına zehir zemberek bir açık mektup yazmış
--- spoiler ---
sayın cumhurbaşkanı;
ikimiz de biliyoruz ki, ne sizin duymak istediğiniz ne de benim söylemek istediğim hitap budur.
sizin bir parti sözcüsü gibi meydanlarda dilendiğiniz “devlet başkanı” hitabıdır; benim gönlümden geçen ise, bağımsız türk yargısının karşısına çıktığınız gün, onurlu bir türk savcısının dudaklarından dökülecek olandır.
merak buyurmayınız; bulunduğunuz makamda halen akp genel başkanı’ymış gibi davranmanıza dair söyleyecek sözüm yok. zira, üzerine aldığı görevi “tarafsızlıkla” yerine getirmek için namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini zevkle çiğneyebilecek tıynette bir insana etki edecek kudrette bir söz yok.
öte yandan; ‘tarafsızlık’ı bir kavram olarak algılamanızı beklemek de -entelektüel düzeyiniz göz önünde bulundurulduğunda- size haksızlık olacaktır.
sayın cumhurbaşkanı;
başkanlık hırsını bir zırh gibi üzerine geçirmiş psikolojinizin size söylettiği garip sözler ve yaptırdığı garip işler vardır.
nedamet getirip bunlardan kurtulmayı dilerseniz, sarayınızda saraçoğlu’dan farklı uzmanları danışman olarak istihdam etmenizi tavsiye ederim.
zira sağlığınızı tehdit eden haller, otlarla şifa bulacağınız türden değildir.
bu kabilden bir hâl “türk tipi başkanlık” lakırdısını dilinize pelesenk edişinizdir.
sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: sizin neyiniz “türk tipi” ki, başkanlığınız da “türk tipi” olsun!
ne oldu ki; bırakın sahiplenmeyi hatta söylemeyi- “türk” sözünü duymaya bile tahammülü olmayan, anayasa’dan “türklüğü” çıkartmayı siyasi gayretlerinin baş hedefi gören siz, “türk tipi” bir yönetim modelinden bahseder oldunuz? kalkmış, “bizim tarihimizde, genlerimizde, geleneğimizde başkanlık sistemi var” diyorsunuz. siz değil miydiniz; türk milleti’ni 36 etnik parçaya bölen. şimdi, hangisinin tarihinden, geleneğinden bahsediyorsunuz?
“tarih”, “gelenek” yetmezmiş gibi bir de ırkçı duyguları okşamak için genlerden söz ediyorsunuz. siz değil miydiniz onları ayakları altına alan.
biz sizi tanıyoruz. siz, elinizden gelse, adında “türk” geçiyor diye “türkü” bile söyletmezsiniz.
ama adadaki dostunuz ciddiye alırsa alınabilir, dikkat.sayın cumhurbaşkanı;“bizim tarihimizde esas olan budur” dediniz ya… hani, söyleseniz de bilsek: sizin tarihiniz hangisidir? hangi milletin tarihidir?
türk tarihinde de, bu tarihin belli bir döneminden itibaren iman ettiğimiz kur’an’da da esas, yönetimin şekli değil dayandığı ilkeler olmuştur. bu ilkelerin uygulamaları da –ne yazık ki- sizin eylemlerinizle örtüştürebileceğimiz türden değildir.
mesela, siz; mete han’ın, attila’nın, bilge kağan’ın türk milleti’ni 36 etnik ve mezhebi parçaya ayırıp bunlardan bir kısmını aşağılayabileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; sultan alparslan’ın devleti 10 yıl gerçek haşhaşîlere teslim edebileceğini, “ne istediler de vermedim” diyebileceğini, sonra da “saflığımdan yararlandılar” diye bir savunma geliştirebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; kılıçarslan’ın haçlı seferleri projesi’nin eşbaşkanı olabileceğini, “kahraman haçlı askerlerin evlerine dönebilmeleri için dua ediyorum” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; fatih’in “dindar ve kindar nesil” yetiştirmeyi hedefleyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; yavuz’un “yargının vatana ihanetten başka derdi yok” diyebileceğini, kanunî’nin yasalarla yap-boz oynayabileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; abdülhamid’in “ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; atatürk’ün anzavur için veya şeyh said için “yani ne istendi de 12 yıllık başbakanlığım döneminde verilmedi” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; iranlı dolandırıcı bir tıfılın, o dilinizden düşürmediğiniz osmanlı’nızı rüşvetle esir alabileceğini, dahiliye nazırı’nın onun önüne yatmaktan çekinmeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluğun fetvalarla meşrulaştırılabileceğini düşünebilir misiniz?
yeri gelmişken; hani 21. yüzyılın kayserili davud’u olduğunu düşünen birini başbakanlık koltuğuna oturttunuz ya…
mesela, siz; orhan gazi’nin 14. yüzyılın kayserili davud’unu medreseden çıkartıp devlet işlerinin başına oturtacağını düşünebilir misiniz?
yine yeri gelmişken; siz hiç türk tarihinde vatan toprağını savaşmadan bırakıp da atasının türbesini sırtlayıp kaçan sonra bunun büyük bir zafer olduğunu söyleyen devlet adamı gördünüz mü?
mesela, siz; emperyalist güçler ve yerli maşaları tehdit ediyor diye medine kahramanı fahrettin paşa’nın böyle bir yola başvurabileceğini düşünebilir misiniz?
sayın cumhurbaşkanı;
bütün bu yapıp ettiklerinizin ardında hangi tarihten alınan ilham vardır? söyleseniz de bilsek allah aşkına. belli ki, bu türk tarihi olamaz. zaten şahsınız ve bağlısı bulunduğunuz zihniyetin varlığıyla ilgili temel sorun kendinizi türk tarihine ait hissetmeyişinizdir. biliyoruz ki, ideolojik mensubiyetiniz buna engeldir. sizin dâhil olduğunuzu düşündüğünüz şey, sömürgecilik sonrası arap kimliği arayışından doğmuş olan ihvan’ın kurguladığı ideolojik bir tarih yorumu ve sınırları belirsiz ‘dârü’l-islam’ kavramıdır.
iktidarınız boyunca etkilerine açık olduğunuz liberalizmin “şirket olarak tasarlanmış devlet” anlayışını da eklemek gerek. bunları türk tarihinde bulabileceğinizi sanmak –en iyimser yaklaşımla- türk tarihine yabancılığınızın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
sayın cumhurbaşkanı;
bu millet –ne yazık ki- ideolojik tercihlerinizin bedelini ödemek durumunda kaldığı gibi, kendisini dünyanın merkezinde gören egonuzun bedelini de ödemek durumunda kalmaktadır. siz her fırsatta bunun hazzını tadarken, millete acı sonuçlarına katlanmak düşmektedir. örneğin; bir bürokratın vatanseverliğine kefil olup –hatta edep sınırlarını zorlayarak- sahiplenirken bir başkasını vatana ihanetle itham etmek sizin harcınızdır ve ancak bu çerçevede anlamlıdır.
terör örgütünün kontrolünde, vatan toprağını bırakıp sandukayı taşıdı diye birisine meydan muharebesi kazanmış komutan muamelesi gösterdiniz. bıraksaydınız bu kadarını merkez bankası bile yapardı. oysa ondan diğerinin tırnaklarına gösterdiğiniz ilgiyi esirgediniz ve onu vatana ihanetle suçladınız.
sayın cumhurbaşkanı;
“vatana ihanet” sizin kullanmayı sevdiğiniz bir itham. peki, kendi atadığınız kadrolardan bu kadar vatan haininin nasıl çıkabildiği sorusuna da verecek bir yanıtınız var mı?
hem bu kadar isabetsiz atamalar yapıp hem de her şeyi en iyi bildiğinizi, ülkeyi en iyi şekilde yönetebildiğinizi nasıl savunabiliyorsunuz? eğer işbirliği içinde olduklarınızın gerçek yüzlerini anlamanız en az on yıl sürüyorsa, siz de güvende değilsiniz, ülke de sizden emin değil demektir.
bu sorgulamaları yapanları “ankara’dan kuru sıkı atmakla” eleştiriyorsunuz, her önünüze çıkana “delikanlılık” dersi veriyorsunuz ya, hadi siz -kabe’yi bile bir orduyla tavaf edişinizde gördüğümüz- o dillere destan cesaretinizle cevap verin.
sayın cumhurbaşkanı;
sahip olmadığınız şeyin kıymetini bilemezsiniz. siz hiçbir zaman ‘tarih’ veya ‘devlet’ bilincine sahip olmadınız.
edindiğiniz ideolojik formasyon buna uygun değildi ve bu formasyonu koruduğunuz sürece de olamayacaksınız. sizin gözünüzde ‘ülke’, islam tarihi boyunca bile sınırları belirlenememiş olan muhayyel “darü’l islam” olduğu için, kendinizce müslüman gördüklerinizin ideolojik çıkarı uğruna onu kesip biçmekten çekinmeyeceksiniz.
bu işe “çözüm süreci” demeye sadece diliniz varmayacak, gönlünüz de ona eşlik edecektir.
siz, başkanlığınızı ‘millet’ kavramından türetemeyeceğiniz için, ‘başkanlık’ kavramından millet türetebileceğinizi sanıyorsunuz.
böyle yaparsanız, “milletiniz” sadece “evde zor tuttuklarınız” olacaktır.
sayın cumhurbaşkanı;
‘tarih’ bilincine sahip olmayışınızla özlemini duyduğunuz “dindar ve kindar nesil” arasındaki ilişkiye dair de bir şey söylemek isterim: ‘tarih’ bilinci olmayanda –‘din’i tarihselliği içinde kavrayamayacaklarından- gerçek anlamda bir ‘din bilinci’ de olamaz.
insanları tarihlerine yabancılaştırıp hatta “düşman” kılarak “dindar nesil” yetiştiremezsiniz. hz. peygamber örneğinde gördüğümüz islam, cahiliyye’ye bile böyle yaklaşmamıştır.
çevrenizde bunları sorup öğrenebileceğiniz çok insan vardır. eğer günün birinde bu ülkede –kefen giymiş partizanlar değil de- gerçekten dindar bir nesil yetişirse; onların dilinde arzuladığınız şekilde anılmayacaksınız.
zira onlar cihadın en üst derecesinin zalim sultan karşısında hakkı söylemek olduğunu bileceklerdir; onlar, tanrı’nın, kullarının ellerinin dolu mu boş mu olduğuna değil, kirli mi temiz mi olduğuna baktığını bileceklerdir; onlar, haram yemenin fetvadan kılıfı olamayacağını bileceklerdir; onlar, bir devletin küfr ile değil zulm ile çökeceğini bileceklerdir; onlar, ‘adalet’in en üst değer olduğunu ve sadece müslümanlar için değil bütün insanlar için olduğunu bileceklerdir.
gerçekten “dindar” olan insanda “kin” bulunmaz; biz, sizin sözünüzü sadece maksadımızı anlatmak açısından kullanalım: eğer, o görmeyi çok arzuladığınız “dindar ve kindar nesil” gerçekten dindar olursa, minnetinin değil kininin konusu olmayı da göze almış olmalısınız.
sayın cumhurbaşkanı;
günü geldiğinde hangi tarihte, nasıl anılırsınız bilemem ama türk tarihinde utanılmayacak bir yer edinmek isterseniz, nedamet getiriniz. “türk tipi başkanlık”ı savunmaya hakkınız olsun istiyorsanız, öncelikle siz “türk tipi” olmayı denemelisiniz.
o müthiş egonuz milletin her ferdini kefen giymiş partizanlara dönüştürebileceğinizi düşündürtmesin size.
bakın, anlayasınız diye osmanlıca söylüyorum:“ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”.
atila kaya
--- spoiler --- -
atila kaya tipi adamların mhp’ den ayrılması kolay değildir, gönül bağı vardır.
mhp’nin akp ile işbirliğini de içine sindirememiştir. bu bakımdan milletvekilliğinde mhp’ye cumhurbaşkanlığında rte dışında kim varsa ona oy vereceğiz demesi kendi içinde mantıklıdır.
bir milliyetçinin, milliyetçiliği ayaklar altına alana oy vermesi çok daha büyük bir saçmalıktır. -
mhp'de kalan tek ülkücü vekil.
mhp'yi sığıntı , silik , ezik , yamak durumuna getiren şahsın yanlışlarını suratına takır takır vurmakla meşgul.
kendisini mhp de 18 mart 2018 kongresinde genel başkan adayı olabilecek tek isim. ki mevcut mhp genel merkezinin niyeti kendisini de partiden kaçırarak koltuklarında rahat oturup saraya gerekli hizmeti eksiksiz yerine getirmektir.
görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler. -
--- spoiler ---
'tarih'i 'menkıbe'den, 'töre'yi 'racon'dan ayırt edebilenler için bir tarih sorusu: budizm'i devlet dini olarak kabul etmek isteyen bilge kağan mı yoksa kağanına itiraz ederek, onun yanlış bir tercihte bulunmasını engelleyen tonyukuk mu töreye aykırı hareket etmiştir?
--- spoiler ---
diyerek yine içinde gezdiren reistir. -
khk'yı eleştirmiş.
bence ülkedeki rejimi kavramamış. bir milletvekili olarak görevi, genel başkanı ile tastamam aynı düşünmek, o ne derse onaylamak ve emir gelince elini kaldırıp indirmek.
bu kadar basit bir görevi yerine getiremediği için kendisini kınıyorum.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap