• suleyman demirel hayatta,
    necmettin erbakan hayatta,
    deniz baykal hayatta,
    mesut yilmaz hayatta,
    tansu ciller hayatta,
    aydin dogan hayatta,
    mehmet ali agca hayatta,
    alaattin cakici hayatta,
    bir suru,ne yaptigi belli olmayan adam hayatta

    attila ilhan hayatta degil...

    (bkz: yolun bundan sonrasina katirlarla devam edecegiz)
  • ismini sol framede görünce öldüğünü zannettim. sonra acı acı güldüm kendime. attila ilhan ölür mü be dedim. o kadar şiir o kadar kitap. attila ilhan ölür mü?
  • her sabah mackadan harbiye'ye (itu'nun onunden gecerek) yuruyen ve divan oteli'ndeki divan pastanesi'nde adinin yazili oldugu masada oturan adam.
  • nam-ı diğer kaptan. o mahur besteyi dinleyebiliyor mudur şimdi bilinmez ama en azından istirahatgâhının manzarası, denize nazır. hiç değilse, "garson masa iyi manzarayı değiştir" demiyordur. manzarasından, memnun olduğundan eminim. zira gittim, bizzat gördüm. aşiyan mezarlığı'nda bihter ziyagil'in kabrinin hemen çaprazında denizi seyrediyordu.

    attila ilhan, türk şiirinin don juan'ıdır. sokakta gördüğü ve hiç tanımadığı bir kadına bir isim yakıştırıp, bununla da yetinmeyip, ona aşık olup, üstüne bir de şiir yazan adam.

    "seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    sen beni görmedin görmedin
    kapıları çaldım adını sordum
    söylemediler öğrenemedim
    seni ben kallavi sokağı'nda gördüm
    bir daha görmedim bilmedim
    belma sebil adını yakıştırdım"

    şiirlerinde, büyük harf ve noktalama kullanmaz. tüm şiirlerini küçük harflerle yazmıştır. o yüzden, şiirlerini de en iyi kendisi okur.

    başka yerde olmak arzusunu, daha iyi anlatan olmamıştır. bir şiirinde gece gündüz fransız şarabı içen, "paris diye ölecektim uzaktan" diyen bir beyaz türk iken, başka bir şiirinde, osmaniye'nin kaman civarında, kuva-yı milliye saflarında "ırz uğruna, namus uğruna" fransız'a silah çekip can veren vatansever bir anadolu delikanlısı olmuştur. (bkz: cebbar oğlu mehemmed) bu şiir, aynı zamanda attila ilhan'ı, attila ilhan yapan şiir olmuştur. 1940’lı yıllarda chp'nin düzenlediği bir şiir yarışmasına, bu şiirle katılan attila ilhan, yarışmada derece alarak, şiir yolculuğuna başlamıştır. kendi sesinden dinlendiğinde, şu bölümü okuduğu bölümde tüyler diken diken olur.

    "rivayet şöyledir ki
    dumanlı bir güz akşamı
    şu mor dağlar efendim
    destur demiş de yürümüş
    silkinip kalkmış ayağa"

    birçok sanatçı tarafından bestelenmiş şiirleri vardır. cenazesine 3-5 kişinin zar zor katıldığı büyük müzisyen ergüder yoldaş tarafından bestelenen sultan-ı yegah bunlardan biridir.

    ama kendisinin şiirlerinden en güzel şarkıları yapan, bu şiirleri en güzel besteleyen kişi bence ahmet kaya'dır. ahmet kaya'nın her görüşten, her kesimden milyonlarca insana ezbere söylettiği en kült şarkılarının söz yazarı attila ilhan'dır. örnek vermek gerekirse;

    (bkz: an gelir)
    bu şiir, "an gelir attila ilhan ölür" şeklinde bittiği için attila ilhan öldüğünde, tüm gazetelerde, tüm haber kanallarında slogan gibi kullanılmıştı.

    (bkz: lili marlen türküsü)
    attila ilhan'ın anarşist şiirlerinden biri. ikinci dünya savaşındaki bir aşk hikayesinden esinlenerek yazılmıştır. detaylı bilgi için; (bkz: hans leip)

    (bkz: sen insansın)
    şiirin aslı lilişan'dır. ahmet kaya, sen insansın'ın bir bölümünde lilişan'dan alıntılar yapmıştır.

    (bkz: haçan ölesim gelir)
    ahmet kaya'nın bir işçi marşına dönüştürdüğü, devrimci bir şiir.

    (bkz: tut ki gecedir)
    "elleri telefona kendiliğinden uzanıyor
    ihanete gece müthiş bir gerekçedir"
    dizelerini ihtiva eden, muazzam bir şiir. bestesinde senfonik bir yapı ve genellikle batı sazları hakimdir.

    (bkz: acı ninni)
    bu eserdeki bağlamayı çalan kişi, sevcan orhan'ın eski eşi ümit yılmaz'dır. (bir gün beynimdeki bu gereksiz bilgilerin hepsini sileceğim.) bu şiirin bir yerinde "cibali uyanmasın" dizesi geçer. cibali'ye ahmed arif şiirlerinde de rastlanagelmiştir.

    (bkz: hiçbir şeyimsin)
    attila ilhan'ın bence, tezat sanatı marifetiyle aslında "sen benim her şeyimsin" dediği muhteşem şiiri. zira hiç kimse, "hiçbir şeyimsin" dediği birine, lüzumundan fazla beyaz demez. ahmet kaya, bu şarkıyı o kadar güzel bestelemiştir ki, şarkının meyan bölümlerinde gözler, kendiliğinden kısılır. üniversitedeki öğrenci evimizde, bu şarkıyı her dinlediğimizde ev arkadaşım, hemen akabinde cahit sıtkı'nın "desem ki" şiirini okurdu. mumları bira şişelerinin üzerine dikip, sabahlara kadar içki içer, türkü söyler, şiir okurduk. güzel günler olduğunu o zamanlar da biliyordum ama gerçekten çok güzel günler olduğunu şimdilerde daha iyi idrak ediyorum.

    (bkz: yangın gecesi)
    ahmet kaya'nın, bir rum meyhanesindeymişsiniz gibi hissettiren bir girişi olan naif bestesi. ahmet kaya'nın buzuki ve klarnet kullandığı ender bestelerinden biridir ayrıca. akşamüstü bira içerken, gülümseyerek dinlenecek şarkı arayanlara, şiddetle tavsiyedir.
    "istanbul nefes nefes yanıyordu
    sen tutuşmuştun yanıyordun
    çığlıkların kulağımdan gitmeyecek"

    (bkz: böyle bir sevmek)
    nam-ı diğer, "ne kadınlar sevdim zaten yoktular." attila ilhan'ın en güzel şiirlerinden biri. kaptan'ın tüm şiirlerini hayali kadınlara yazdığını, aslında hiçbirinin gerçekte olmadığını deklare ettiği meşhur şiiri. fakat attila ilhan bu şiiri o kadar içli okur ki, insanın pek inanası gelmez buna. ahmet kaya ise tam aksine, son derece eğlenceli ve yüksek tempolu bir beste yapmıştır bu şiire.

    "yalnızlıklarımda elimden tuttular
    uzak fısıltıları içimi ürpertir
    sanki gökyüzünde bir buluttular
    nereye kayboldular şimdi kim bilir
    ne kadınlar sevdim zaten yoktular"

    (bkz: rinna rinnan nay)
    atilla ilhan'ın, sığırcık, saksağan, güvercin ve ispinoz kuşlarından hareketle dört ayrı bölümde halet-i ruhiyesini anlattığı eğlenceli şiir. ahmet kaya, bu şiiri bir halay ve marş karşımı bir formda bestelemiştir. türkü barlarda kapanıştan önce istiklal marşı niyetine çalınır.

    (bkz: mahur)
    muhteşem bir şiir. aşk şiiri sanılsa da aslında deniz gezmiş ve arkadaşları için yazılmış bir ağıttır. o mahur beste; deniz gezmiş'in ölmeden önce son kez dinlemeyi arzu ettiği rodrigo'nun gitar konçertosu'dur. müjgân da, tahminime göre bir kadın isminden ziyade, kelime anlamı olan "kirpik" manasında kullanılmıştır ve "kendi kendine ağlamak" mefhumunu ifade etmektedir. "güneşten ateş yontarlardı, sert adamlardı..."
    bu şiir, ayrıca nur yoldaş tarafından bambaşka bir besteyle de seslendirilmiştir. tabi, bu versiyon ahmet kaya'nın bestesinin gölgesinde kaldığından, pek bilinmemiştir.

    (bkz: grev)
    yine davul, zurnanın hakim olduğu bir beste. "grev hakkımı isterim." bu şiir yanlış bilmiyorsam, ahmet kaya tarafından 90'larda bestelenmiştir. biraz daha erken bestelenmiş olsaydı meydanlarda marşa dönüşürdü diye tahmin ediyorum. ve keşke rahmetli ruhi su bu besteyi dinleyebilseydi. o zaman, zamanında "böyle bağlama çalınmaz" dediği ahmet kaya'yla daha da bir gurur duyardı diye düşünüyorum.

    (bkz: ah)
    attila ilhan'ın ustalık eserlerinden biri daha. "şiir nedir, nasıl yazılır?" sorusuna cevap arayanlara gösterilebilecek bir şiirdir. ahmet kaya'nın melodik olarak şiirin içeriği ile en uyumlu bestelerinden biridir. şöyle ki, şiir alabildiğine erotik bir şiir. "sutyenler tutmuyor çılgın göğüslerini..." bestedeki piyano rifleri bu tadı birebir yaşatıyor, şiirin hakkını ziyadesiyle veriyor.

    (bkz: cinayet saati)
    ahmet kaya'nın senfonik bir girişe sahip bestesi. şiirse, zaten başlı başına başyapıt. şiirde şöyle bir bölüm var;

    "cinayeti kör bir kayıkçı gördü
    ben gördüm kulaklarım gördü"

    ilk etapta hiçbir şey ifade etmiyor tabi ki. sonra ihsan oktay anar'ın suskunlar kitabının ilk sayfasını açıyoruz ve mevlana'nın şu sözüyle karşılaşıyoruz: "kulak eğer gerçeği anlarsa gözdür" ve hep beraber, öyle bedavadan attila ilhan olunmadığını bir kez daha ziyadesiyle idrak ediyoruz.

    (bkz: jilet yiyen kız)
    bildiğimiz bir rock şarkısı. ahmet kaya'nın gitar rifleri ve ritimleri ile bir şebnem ferah şarkısı dinliyormuşuz hissine kapılmamızı sağlayan keyifli bestesi.
    "artık kimseyle sevişemem
    anladım sevişmek kırmızı"

    araştırsak daha vardır belki, bilemiyorum. tabi, attila ilhan'ın birçok şiiri, birçok sanatçı tarafından bestelendi, söylendi ama bana kalırsa hakkını en iyi veren ahmet kaya oldu. onun dışında, zuhal olcay'ın seslendirdiği, -bestesi kimin bilmiyorum- ayrılık da sevdaya dahil şiiri de önemli bir yerdedir benim için. bir de son olarak, hiç dinelemediğim, hatta hiç de sevmediğim biri olan yaşar'ın ağustos çıkmazı şiirinin bir bölümünü kullandığı "beni koyup gitme" de şaşırtıcı bir biçimde güzel bir beste...

    o kadar yazdık, çizdik. kimselerin bestelemediği ama kendi sesinden, "dünyanın en güzel şarkısı"nı söylercesine güzel okuduğu bir şiiri buraya hatıra olarak bırakayım... bu şiirin sonunda attila ilhan öyle bir "uyuyor musun" der ki; insanın ruhu bedenini terk eder, atmosfere gider, gider gelir...

    sen beyaz bir kadınsın

    "asıl büyük sarhoş benim
    uzaktaki
    ben ki tek damla şarap içmedim
    ekmeğin beyaz zeytinin siyah
    olduğunu biliyorum
    asıl büyük sarhoş benim
    uzaktaki
    benim kusturucu sarhoşluğum
    yoksulluğum"
    ...

    iyi ki bu dünyadan geçmişsin kaptan…
  • şiirleri kolayca okunmak istenirse diye;

    (bkz: 34 fn 346)
    (bkz: adım sonbahar)
    (bkz: adımla nasıl berabersem)
    (bkz: ağır kan kaybı)
    (bkz: ağustos çıkmazı)
    (bkz: ah)
    (bkz: an gelir)
    (bkz: arabesk)
    (bkz: artı sonsuz)
    (bkz: aydınlık neyin oluyor)
    (bkz: ayrılık sevdaya dahil)
    (bkz: aysel git başımdan)
    (bkz: bakarsak)
    (bkz: bana bir şimşek çak)
    (bkz: batan bu köhne şileb)
    (bkz: bekle)
    (bkz: bela çiçeği)
    (bkz: belki gelmem gelemem)
    (bkz: belma sebil)
    (bkz: ben artık küsüm)
    (bkz: ben sana mecburum)
    (bkz: bence malumdur)
    (bkz: bir üç beş)
    (bkz: biraz paris)
    (bkz: böyle bir sevmek)
    (bkz: büyük yollarin haydudu)
    (bkz: caricin de geçen kış)
    (bkz: cebber oğlu mehemmed)
    (bkz: cinayet saati)
    (bkz: cinnet çarşısı)
    (bkz: claude diye bir ülke)
    (bkz: delik deşik)
    (bkz: diyalektik gazel)
    (bkz: duvar)
    (bkz: elde var hüzün)
    (bkz: elimden gelen bu)
    (bkz: emirgan'da çay saati)
    (bkz: emperyal oteli)
    (bkz: gece buluşması)
    (bkz: gecenin kapıları)
    (bkz: geç kalmış ölü)
    (bkz: geçerdi hep)
    (bkz: gibi redifli gazel)
    (bkz: hacı murad'ın ölümü)
    (bkz: hannelise)
    (bkz: harp kaldırimında aşk)
    (bkz: hayır)
    (bkz: her sabah yanılmak)
    (bkz: herşeyi birden istemek)
    (bkz: ıssızlığın çığlığı)
    (bkz: ışık mezarlığı)
    (bkz: ihtiyarlar balladı)
    (bkz: iki yüzlü melekler)
    (bkz: ikinizden hanginiz)
    (bkz: istanbul ağrısı)
    (bkz: jilet yiyen kız)
    (bkz: kadınlar sonbahar)
    (bkz: kalk gidelim kadınlar balladı)
    (bkz: kaptan)
    (bkz: karantinalı despina)
    (bkz: kırmızı pazar)
    (bkz: kim kaldı)
    (bkz: kim o)
    (bkz: kimi)
    (bkz: kimi sevsem sensin)
    (bkz: korkarım)
    (bkz: korkunun işi)
    (bkz: korkunun krallığı)
    (bkz: mahur beste)
    (bkz: maria missakian)
    (bkz: memleket havası)
    (bkz: mevsimidir)
    (bkz: mikaha)
    (bkz: muhalif rüzgar)
    (bkz: muhayyer)
    (bkz: mustafa kemal)
    (bkz: müjgan'a aşk şarkıları)
    (bkz: nasıl bir sevdaysa)
    (bkz: nasıl olduysa)
    (bkz: nefesler)
    (bkz: neydi o bir zamanlar)
    (bkz: nöbet değişimi)
    (bkz: o sözler ki)
    (bkz: on sekiz)
    (bkz: ölmek yasak)
    (bkz: ömer haybo'nun son günleri)
    (bkz: pia)
    (bkz: pusudaki)
    (bkz: rast zenci peşrevi)
    (bkz: rinna-rinnan-nay)
    (bkz: rüzgar gülü)
    (bkz: saçların örülmüş olmalı)
    (bkz: sakın ha)
    (bkz: saklı sevda)
    (bkz: salı sabaha karşı)
    (bkz: sana ne yaptılar)
    (bkz: sen benim hiçbir şeyimsin)
    (bkz: sen beyaz bir kadınsın)
    (bkz: sen burda bir yabancısın)
    (bkz: sen yoksun)
    (bkz: serüvenin sonu)
    (bkz: sevmek için geç ölmek için erken)
    (bkz: silahlı dört besmele)
    (bkz: sisler bulvarı)
    (bkz: soğuk bir intihar)
    (bkz: sokağa çıkma yasağı)
    (bkz: sokaklarda mızıka çalma çocuk)
    (bkz: söyler)
    (bkz: sultan-ı yegah)
    (bkz: süheyla değildi adın)
    (bkz: süleyman)
    (bkz: şahane serseri)
    (bkz: şeyh bedrettin-i simaviye gazel)
    (bkz: şubat yolcusu)
    (bkz: tarz-ı kadim)
    (bkz: tatyos'un kahrı)
    (bkz: tut ki gecedir)
    (bkz: tutuklunun günlüğü)
    (bkz: usturanın ağzında)
    (bkz: üçüncü şahsın şiiri)
    (bkz: varsağı)
    (bkz: waldorf astoria)
    (bkz: yağmur gemileri)
    (bkz: yağmur kaçağı)
    (bkz: yağmurda sis düdükleri)
    (bkz: yalnızlığı denemek)
    (bkz: yalnızlık şiiri)
    (bkz: yanlış yaşamak)
    (bkz: yanılsama)
    (bkz: yasak sevişmek)
    (bkz: yazın son günleri)
    (bkz: yirmi beşinci kısım)
    (bkz: zeynep beni bekle)
  • on altı yaşındaki genci, attila ilhan'ı, akıl hastanesi koridorlarında gören iki hemşirenin arasında şöyle trajikomik bir konuşma geçer:

    "suçu neymiş? "
    "nazım hikmet şiirleri okuyormuş."
    "hastalığı neymiş?"
    "sevdiği kıza mektubunda nazım hikmet şiiri alıntısı yapmış."
    "adı neymiş?"
    "attila ilhan."

    henüz on altı yaşında bir gençken kız arkadaşı vacide'ye yazdığı mektuplarda nazım hikmet'in şiirlerine yer verdiği gerekçesiyle hapis yatar. vacide'nin okulundaki öğretmenlerin mektubu ele geçirmesi sonucu polise ihbar edilir. gencecik iki sevgili arasındaki bu masum mektuplaşmalar içinde nazım hikmet şiirlerini barındırdığı için kayıtlara "propaganda ve örgüt suçlaması" olarak geçer. avukatları onu hapisten çıkarmak için akıl hastanesinde gözlem altında tutulması gerektiği fikrini ortaya atarlar. daha sonra aldığı doktor raporu ve yaşının küçüklüğü sebebiyle hapishaneden çıkarılır fakat bu sefer de danıştay'ın aldığı "bir daha türkiye'deki hiçbir okulda okuyamaz." kararıyla eğitim-öğretim hayatına darbe vurulur. babasının uğraşları sonucunda bu karar bozulur ve attila ilhan liseye tekrar kaydolur.

    fikirlerine, özgürlüğüne inen tüm darbelere ve zaman zaman aksaklığa uğrayan eğitimine rağmen başarılı bir öğrencidir attila ilhan. lise yıllarındayken cahit sıtkı tarancı'nın birinci, fazıl hüsnü dağlarca' nın üçüncü olduğu bir şiir yarışmasında ikinciliği hak ederek adını edebiyat dünyasında gerçek anlamıyla ilk kez duyurur fakat onun şiire ve kitaplara merak çok daha küçük yaşta başlamıştır. dokuz yaşında yazdığı ve izmir sevdasını anlattığı şiir, aile efradını göz yaşlarına boğar. ortaokul birinci sınıfta ilk romanını yazar. ağacın gerçekten yaşken eğileceğini gösterir bize. atatürk'e sevdasını anlattığı şu dizeler:
    ...
    mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
    altmış üç ilimiz altmış üç yetim
    yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
    her geçen seni bizden parça parça götürür
    mustafa'm mustafa kemal'im"
    ...

    ve imkansız aşk üzerine yazdığı üçüncü şahsın şiiriyle hatırlarım onu hep.

    ...
    "üçüncü şahsın şiiri
    gözlerin gözlerime değince
    felaketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim."
    ...
  • attila ilhan daha çok şair yönüyle tanınan, romancı tarafı hep sisler bulvarı'nın ardında sisli, puslu kalan bir yazardır.

    kişisel görüşüm; özellikle allah'ın süngüleri ve gazi paşa romanları benim diyen romancının kaleme alamayacağı kadar iyi kitaplardır. tarihi roman konusunda belki de dünyanın en büyük yazarlarından kemal tahir'in kitapları ayarında romanlar olduğunu düşünüyorum.

    attila ilhan her ne kadar kitaplarının başında, olaylar ve kişiler hayal ürünüdür, dese de mustafa kemal ve kurtuluş savaşı yıllarını konu alan bu iki romanını da belgelenmiş ve doğrulanmış tarihi bilgilere, kronolojik mantığa sadık kalarak kaleme almıştır. günümüzün üfürükten tarihçilerinden daha iyi tarih bilgisine sahip olduğu buradan bellidir.

    allah'ın süngüleri; mustafa kemal'in samsun'a çıkışından 1.tbmm'yi açtığı zamana kadar geçen dönemi, gazi paşa ise; meclisin kurulmasından izmir'in kurtarılmasına kadar geçen dönemi konu alır.

    attila ilhan, belgesel niteliğindeki tarihi romanlarını, sanırım dönemin koşullarını olduğu gibi yansıtmak için dönemin diliyle yazmış ve hiç alt bilgi, dipnot ya da sayfa sonu sözlük kullanmamış. bu durum ilk bakışta romanların okunmasını biraz zorlaştırıyor gibi görünse de zamanla romanların içine girip kitapları okumaktan öte bir film izlemek etkisi yaratıyor.

    yalnızca kurtuluş savaşı tarihimizin kırılma noktalarını, önemli olaylarını, yokluklara, cehalete, ihanetlere karşı verilen o mübarek mücadeleyi değil mustafa kemal'in insan yönünü, hislerini, hayallerini, ümitlerini, hayal kırıklıklarını da okumak istiyorsanız iki kitabı araya başka kitap sokmadan peş peşe okumasını tavsiye ederim.
  • "insan sevdiğini bırakmaz, sevmek bırakır insanı" demis sair.
  • "gözlerin gözlerime değince
    felaketim olurdu,, ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim
    bir sevdiğin vardı duyardım"

    dizelerinin sahibi,, aşk acısı içindeki insanların kesinlikle uzak durması gerektiğini düşündüğüm şair..
  • sunay akın'ın kazım koyuncu'nun cenazesinde söylediği lafı bize bir kez daha hatırlatan şair, yazar.
    "doğum herkesi eşitler, ölüm ise seçkin insanları ortaya çıkarır."
hesabın var mı? giriş yap