• on altı yaşındaki genci, attila ilhan'ı, akıl hastanesi koridorlarında gören iki hemşirenin arasında şöyle trajikomik bir konuşma geçer:

    "suçu neymiş? "
    "nazım hikmet şiirleri okuyormuş."
    "hastalığı neymiş?"
    "sevdiği kıza mektubunda nazım hikmet şiiri alıntısı yapmış."
    "adı neymiş?"
    "attila ilhan."

    henüz on altı yaşında bir gençken kız arkadaşı vacide'ye yazdığı mektuplarda nazım hikmet'in şiirlerine yer verdiği gerekçesiyle hapis yatar. vacide'nin okulundaki öğretmenlerin mektubu ele geçirmesi sonucu polise ihbar edilir. gencecik iki sevgili arasındaki bu masum mektuplaşmalar içinde nazım hikmet şiirlerini barındırdığı için kayıtlara "propaganda ve örgüt suçlaması" olarak geçer. avukatları onu hapisten çıkarmak için akıl hastanesinde gözlem altında tutulması gerektiği fikrini ortaya atarlar. daha sonra aldığı doktor raporu ve yaşının küçüklüğü sebebiyle hapishaneden çıkarılır fakat bu sefer de danıştay'ın aldığı "bir daha türkiye'deki hiçbir okulda okuyamaz." kararıyla eğitim-öğretim hayatına darbe vurulur. babasının uğraşları sonucunda bu karar bozulur ve attila ilhan liseye tekrar kaydolur.

    fikirlerine, özgürlüğüne inen tüm darbelere ve zaman zaman aksaklığa uğrayan eğitimine rağmen başarılı bir öğrencidir attila ilhan. lise yıllarındayken cahit sıtkı tarancı'nın birinci, fazıl hüsnü dağlarca' nın üçüncü olduğu bir şiir yarışmasında ikinciliği hak ederek adını edebiyat dünyasında gerçek anlamıyla ilk kez duyurur fakat onun şiire ve kitaplara merak çok daha küçük yaşta başlamıştır. dokuz yaşında yazdığı ve izmir sevdasını anlattığı şiir, aile efradını göz yaşlarına boğar. ortaokul birinci sınıfta ilk romanını yazar. ağacın gerçekten yaşken eğileceğini gösterir bize. atatürk'e sevdasını anlattığı şu dizeler:
    ...
    mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
    altmış üç ilimiz altmış üç yetim
    yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
    her geçen seni bizden parça parça götürür
    mustafa'm mustafa kemal'im"
    ...

    ve imkansız aşk üzerine yazdığı üçüncü şahsın şiiriyle hatırlarım onu hep.

    ...
    "üçüncü şahsın şiiri
    gözlerin gözlerime değince
    felaketim olurdu ağlardım
    beni sevmiyordun bilirdim."
    ...
  • -ümmet niteliğini yitirmemiş, 'yasakçı' toplumlarda, siyasal otoritenin görevi sanatçıyı ya evcilleştirmektir ya da etkisizleştirmek.

    50 yıl önce bu sözü demiş adamdır kendisi. bazı tahiller zamansız oluyor azizim.
  • gözlerimi kapasam
    rüzgârın kapıları derhal açılacak
    dagbaşlarının temkinli sessizliğiyle sonsuzluğu dinleyeceğiz.
  • yeri dolmayacak eşsiz bir şair. çoğu şiirini ezbere bildiğim efsanevi şair. türk edebiyatının en iyileri arasındadır.
  • “kirpi gibisin çocuk, her tarafın diken
    kim elini uzatsa delik deşik, üstelik sen de kan içindesin.”
  • çağdaş türk şiirinde devrim yaratan garip, ikinci yeni, nazım hikmet vd. şairleri bir yana attila ilhan tek başıma ayrı bir nehirdir. çok bilinmeze de mavi hareketinin kaptan-ı deryasıdır.

    attila ilhan şiirleri çarpar insanı, bireyi soyut bir varlık olarak ele almaz toplumun içindedir onun melankolik kişileri. herkesin sevdiği bir şiiri yakınlık duyduğu dizeleri vardır mutlaka. mesela "yağmur kaçağı" şiiri, kim bilir kaç kişi sevdiğine okumuştur bu şiiri. aynı şekilde "ben sana mecburum" dan etkilenmeyen var mıdır. duvar, sisler bulvarı, pia, ne kadınlar sevdim zaten yoktular... o kadar çok şiiri var ki ezberden okunan.

    şiirleri şarkılara dönüşünce de çok sevildi. alpay'dan dinlediğimiz fabrika kızı, yaşar'dan beni koyup gitme. bunları yıllardır severek dinliyoruz. ahmet kaya şarkılarında çok şiiri yer almıştır;. o mahur beste çalar, müjganla vedalaşırız, bunun ayrı yeri vardır.

    romanları, senaryosunu yazdığı diziler, tarih üzerine denemeler, tv programları, vaktiyle şiir matineleri, gazetelerde yazdıklarıı ile şair kimliğinin çok ötesinde kültür adamıdır.

    attila ilhan hakkında ne yazsak eksik kalır, büyük bir sanatçıydı demek durumu özetler.

    meraklısı için notlar:
    buket uzuner'in ünlü kumral ada mavi tunaromanında, çolpan ilhan - sadri alışık çiftinin kızları ada'nın çok sevdiği "şair dayısı" olarak yer alır. attila ilhan, roman sayfalarında çokça geçer, gençlerle yaptığı sohbetler 'söyleşi' okur gibi keyiflidir.
  • attila ilhan daha çok şair yönüyle tanınan, romancı tarafı hep sisler bulvarı'nın ardında sisli, puslu kalan bir yazardır.

    kişisel görüşüm; özellikle allah'ın süngüleri ve gazi paşa romanları benim diyen romancının kaleme alamayacağı kadar iyi kitaplardır. tarihi roman konusunda belki de dünyanın en büyük yazarlarından kemal tahir'in kitapları ayarında romanlar olduğunu düşünüyorum.

    attila ilhan her ne kadar kitaplarının başında, olaylar ve kişiler hayal ürünüdür, dese de mustafa kemal ve kurtuluş savaşı yıllarını konu alan bu iki romanını da belgelenmiş ve doğrulanmış tarihi bilgilere, kronolojik mantığa sadık kalarak kaleme almıştır. günümüzün üfürükten tarihçilerinden daha iyi tarih bilgisine sahip olduğu buradan bellidir.

    allah'ın süngüleri; mustafa kemal'in samsun'a çıkışından 1.tbmm'yi açtığı zamana kadar geçen dönemi, gazi paşa ise; meclisin kurulmasından izmir'in kurtarılmasına kadar geçen dönemi konu alır.

    attila ilhan, belgesel niteliğindeki tarihi romanlarını, sanırım dönemin koşullarını olduğu gibi yansıtmak için dönemin diliyle yazmış ve hiç alt bilgi, dipnot ya da sayfa sonu sözlük kullanmamış. bu durum ilk bakışta romanların okunmasını biraz zorlaştırıyor gibi görünse de zamanla romanların içine girip kitapları okumaktan öte bir film izlemek etkisi yaratıyor.

    yalnızca kurtuluş savaşı tarihimizin kırılma noktalarını, önemli olaylarını, yokluklara, cehalete, ihanetlere karşı verilen o mübarek mücadeleyi değil mustafa kemal'in insan yönünü, hislerini, hayallerini, ümitlerini, hayal kırıklıklarını da okumak istiyorsanız iki kitabı araya başka kitap sokmadan peş peşe okumasını tavsiye ederim.
  • şiirle pek aram yoktur. yani, denedim ama dikkati çabuk dağılan biri olarak yazarın duygu kanalına giremediğim için yarım bırakmışlığım çok oldu.
    anca oruç aruoba gibi kısa, vurucu, keskin dönüş ve yükselişlerle dikkati üstünde tutan yazarların şiirlerini okuyabiliyorum.

    ama atilla ilhan bir istisna benim için. annemin edebiyat öğretmeni oluşu sebebiyle evimizde kütüphane dolusu şiir, roman, hikaye kitapları vardı. atilla ilhan'ın da tüm kitapları vardı. sıcak bir eskişehir günü annem süpürge yaparken sıkıntıdan kütüphaneyi kurcalarken atilla ilhan'ın bir kitabını aldım elime.

    ilk şiir yağmur kaçağı'ydı. 8-9 yaşımdaki halimle şiire vurulmuştum. ezberlemek için günlerce uğraşmıştım. akşamları yemek masasında veya akşam haberleri sırasında salona gidip annemle babama takılmadan şiiri okumaya çalışırdım.

    kendimce şiirler yazmayı denemiştim hatta, kendini ifade etmenin böyle bir yolu olduğunu keşfettiğimde konuşmayı yeniden öğrenmiş gibi bir his yaşadığımı hatırlıyorum. gün içinde aklımdan geçen şeyleri nasıl şiirsel bir dille ifade edebilirim diye düşünüyordum. tabii o yaşlarda hayattaki en büyük derdi pokemonlar olan bir çocuk ne kadar şiirsel anlatabilir ki aklından geçenleri :)

    deterministik baktığımda belki de büyüme çağında, ilk gençlik, gençlik ve yetişkinlik çağına geldiğimde şarkılarda aradığım anlam, dinlediğim her şarkının daha dilini bilmediğim zamanlarda çevirilerini arayıp bağ kurmaya çalışmam bununla ilgilidir.
    belki daha da geride, böyle biri olduğum için şiir ilgilimi çekmiştir ve müzikte de aynısı tezahür etmiştir, bilemiyorum.

    ez cümle, şiir romantiği biri değilim, yapıma rağmen aklıma kazınan bir isim olması sebebiyle saygılarımı sunmak için bu entryi buraya bırakıyorum.
  • bu gün, aramızdan ayrılışının 17. yıl dönümü olan, türk edebiyatının şiir kolundaki en büyük isimlerinden biri. ne vakit fâtih'e gitsem, yoksul bir gramofon sesi çalınır kulaklarımda. ne vakit maçka'dan geçsem, limanda hep gemileri görürüm. ne vakit karşımda hayırsız birini görsem, öldüreceğimden korkarım. * * ve bir şâir, kendi şiirini bu kadar güzel okuyabilir mi? okuyabilirmiş. arkada çalan fon müziği de muazzam;

    https://youtu.be/6yr0rofy7sw

    saygı ve hasret ile.
  • türkiyede kişisel burjuvazi devlet burjuvazisine ulaşmıştır diyerek bir sosyolog titizliğine sahip, gözlemci gerçek bir entellektüel ve iyi bir şairdir. hangi sol, hangi sağ, hangi atatürk gibi kitaplarıyla da toplumda sorgulanması gereken şeylere ziyadesiyle dikkat çekmiştir. dersaadette sabah ezanları romanından , ben sana mecburum şiirine kadar özlenen şair. ayrıca türkiyede ilk bilimkurgu hikayenin attila ilhan tarafından yazıldığını da unutmayalım.
hesabın var mı? giriş yap