attila jozsef
-
11 nisan 1905 - 3 aralık 1937 yılları arasında yaşamış macaristan'ın ünlü toplumcu gerçekçi şairi.
budapeşte'de doğdu. hayatı tamamıyle acılarla geçti. 3 yaşındayken babası ailesini terk etti. annesi temizlikçilik yaparak 3 çocuğunu geçindirmeye çalıştı. attila jozsef bir aileye evlatlık verildi. 13-14 yaşlarındayken de annesi öldü. kişisel dramlarının yanında o dönemde macaristan'da yaşanan çalkantılar da onu etkiledi.
şizofreni tedavisi gördü.
şiirlerinde toplumsal sorunları ve bireysel çelişkileri başarıyla sergilediği söylenir.
şairin temiz yürekle şiir kitabını türkçeye hazırlayan kemal özer, attila jozsef'in şiirini yaralayıcı olarak tanımlar. -
haydar ergülen'in bir şiirinden öğrendiğimize göre macaristan'da bir istasyona da adını vermiş, insanlıktan imgeliğe yükselmiş zat...
-
flora
şimdi iki milyarlar zincirlemek için beni
benden bir çoban köpeği yapmak için kendilerine
fakat iyilik, şefkat ve incelik duyguları
göç ettiler onların dünyasından güney'e.
artık ışık içinde göremiyorum bu dünyayı
göremiyorum, deney tüpüne bakan bir doktor rahatlığıyla
diz çöküyorum, haykırıyorum yenilgimi
sevgilim, bir an önce gelmezsen yardımıma
köylü nasıl toprağa muhtaçsa
yağmura, güneşe nasıl muhtaçsa, muhtacım sana
bitki nasıl ışığa muhtaçsa
ve klorofile, fışkırmak için topraktan;
muhtacım sana, çalışan kalabalık
nasıl işe, ekmeğe, özgürlüğe muhtaçsa
ve nasıl avuntuya muhtaçlarsa kuşatıldıklarında
çünkü gelecek doğmadı daha acılarından.
bir köye nasıl okul, elektrik
su, taştan evler gerekliyse
çocuk nasıl gereksinirse oyuncaklara
ısıtan bir sevgiye;
işçi için bilincin
ve gözüpekliğin anlamı neyse
yoksul için onurun;
ve bulanık çocuklarına bu toplumun
bir hayat çizgisi nasıl gerekliyse
ve nasıl gerekliyse hepimize
akıl, uyanıklık yol gösteren bir ışık
flora! yüreğimde yerin işte öyle. -
1905 yilinda budapeste'de dogdu. yoksul bir cocukluk gecirdi. temizlikcilik yapan annesine, gazete satarak yardim etmeye calisti. bir burs elde ederek ogrenim gorebildi. 17 yasinda ilk siir kitabi "guzellik dilencisi"ni yayinladi. bu kitap yuzunden mahkemeye verildi.
universiteden kovuldu. once viyana'ya, sonra paris'e gitti. budapeste'ye donusunde, gercek bir insanciligin dogmasini, istismara dayanan duzenin kalkmsaini isteyen siirleriyle, caginin oncu sairlerinden bir haline gelmisti.
yoksullugu lirik siirlerle dile getiren proleterya sairi, gunden gune artan sinir krizlerinden bir turlu kurtulamadi. 1937 yilinda, balaton golu yakinlarinda, kendini bir trenin altina atarak canina kiydi.
baslica eserleri: bagiran ben degilim, (1925); ne anam, ne babam var, (1929); aglayacagina calis, (1932); bagislamak yok, (1936). -
anne
bütün bir hafta, aralıksız
annemin görüntüsü geçti gözlerimden
kolunda ağır çamaşır sepeti
çatı katına tırmanırken
ve ben yaramaz, delişmen çocuk
bağırır, tepinirdim yerimde
bıraksın da koca sepeti
çatıya beni taşısın diye
o, söylenmeden, bana bakmadan
çıkar, sererdi çamaşırları
göz kamaştıran aklıkta çamaşırlar
sallanır, döner, hışırdarlardı.
ağlamak için çok geç şimdi;
annemi uçuşan kır saçlarıyla
görüyorum gökyüzü sonsuzluğunda
göğün suyuna katarken çivitini...
çeviren : ataol behramoğlu
http://www.radikal.com.tr/….php?ek=ktp&haberno=4097 -
-
sevgilim ne zaman sokaktan geçse
serçeler barıştı güvercinlerle.
incelikle basar basmaz kaldırıma
güzel ayak bileği ışıldadı usulca.
efil efil titreşince omzu
baktırdı arkasından bir çocuğu.
yürüdü salınarak - lâmbalar yanmaya
ve bakmaya başladılar hayranlıkla.
ve güldü hepsi, umurlarında değildi
o benim doldurmuşsa yüreğimi.
kollarımda salladığımı titizlikle
korktum elimden alacaklar diye!
ama onların bu keyifli halleri
yok etti içimdeki kıskanç çiçeği.
ve sevgilim yürümeyi neşeyle sürdürdü,
ardından incecik bir yel kıvrılıp büküldü! -
annem
fincanı aldı iki elinin arasına
bir pazar günü akşamüstü
dudaklarında hafif bir gülümseme
öylece oturup kaldı alacakaranlıkta –
getirdi küçük bir tencereyle
akşam yemeğini beylerin evinden,
yattık ve ben düşündüm beylerin
büyük bir tencereyle yiyeceklerini –
annemdi, ufak tefek, öldü erkenden,
erken ölür çamaşırcı kadınlar çünkü,
titrer ayakları taşıdıkları yükten
ve ağrır ütü yapmaktan başları –
dağ isterse işte çamaşırlar
sinirlerini dinlendirmek için bulutlarla
işte buhar ve hava değiştirmek isterse
çamaşırcı kadın için işte çatı –
görüyorum onu, elinde ütüyle kalakaldı.
inceydi vücudu kırılacak kadar
daha da ince oldu kırınca sermaye –
çalıştırın kafanızı emekçiler –
boynu kıvrıldı çamaşır yıkamaktan,
bilemedim ne kadar genç olduğunu,
temiz önlükler kuşanırdı düşlerinde
selâmlardı onu postacı o zaman.
türkçesi: kemal özer – edit tasnadi -
(bkz: ce n'est pas moi qui clame)
-
macaristanlı büyük şair. büyük sefalet içinde yaşamış, bir çok şiirinde çamaşırcılık yapan annesini anlatmıştır. çok genç yaşta, bir trenin altına kendini atarak, yaşamına son vermiştir. temiz yürekle kitabının temiz yürekli şairi.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap