• oz'u üçüncü izleyişimde üşenmeyip aforizmalarını, tespitlerini ve yorumlarını kenara not ettiğim karakter.
    dileyenler okuyabilir.

    1 x 1
    birisini cezalandırmak mı istiyorsun? onu ailesinden, kendisinden ayır ve kendi türündekilerle bir yere kapat.
    kimi mahkûmlar yüzleşebileceğimiz en kötü şeyin şiddet olduğunu söylerler. keşke öyle olsa. sıkıcı ve tek düze günleri nasıl geçirebilirsiniz? hayatımıza anlam ve düzen katması gereken rutinlerimiz vardır. ama şahitlik ederim ki bence arkamdan şişlenmek rutinden daha az korkutucudur. çünkü rutin sizi öldürür.

    1 x 2
    bir erkeğin elinden pek çok şeyi alabilirsin. sigara, spor, özgürlüğünü ama duygularını alamazsın. adam kadını sever. nasıl birisi olduğu önemli değil, eğer severse onu ister. bedenini ister. kendisini istemesini ister.
    tanrı gün batımını renklerle doldurdu. tanrı yıldırım gibi koşan atları yarattı. tanrı portakalı, elmayı ve çileği yarattı. ama tanrı'nın yarattığı en muhteşem şey vajinaydı. bütün gün batımlarını, atları ve meyveleri alabilirsiniz, ama bana dünyadaki bütün vajinaları verin. ya da bütün amlara ihtiyacım yok. her gün bir tane verin.
    seks ve ölüm. hem farklılar hem de aynılar. son ana ulaşmak için, orgazma ulaşmak için, vücudunuzun kontrolünü bırakmalısınız, ruhunuzun da. ya aşk? seks tatlı ve ölüm acıysa, aşk ikisinin karışımıdır. aşk daima ve sonsuza dek kalbinizi kırar.

    1 x 3
    başlangıçta tanrı'nın hiçbir şeyi yoktu. o da bir şeyler yapmaya başladı. toprağı, havayı, suyu, suda yüzen şeyleri yaptı, sürüngenleri, bacakları olanları yaptı. tanrı kendisini büyüttü. sonra bir iki gün içinde ya da birkaç milyon yıl içinde insana nefes verdi. ve o günden beri hayatı bizden emip alıyor.
    peki ya inandığın dine iman etmekten vazgeçersen? ruhundaki deliğin hala durduğunu görürsün ve inandığın tanrının aslında yanılsamadan başka bir şey olmadığını fark edersin.
    paylaşmadığınız bazı acılar vardır. tıpkı parmak iziniz gibi tamamen size ait, tamamiyle sizin.
    dua ettiğinde bir bölgeye mi gidiyorsun? dünyanın geri kalanından sıyrılıyor musun? ben orada hiç bulunmadım.
    kimi insanlar isa'yı tanrı'nın oğlu ve kurtarıcı olarak kabul etmezsen cennete gidemeyeceğini söylüyorlar. ama isa'ya inandığın zaman kurtulacağına dair bir garanti var mı? ya da en büyük eşek şakası tanrı'nın kendisi mi?
    kimi zaman dokunamayacağınız şeyler dokunabileceklerinizden daha gerçektir. örneğin korku, nefret, yalnızlık bence bir bacaktan daha gerçek.
    kimileri tanrı'yı bulmanın muhteşem olduğunu söyler. yanılıyorlar. bu çok tehlikeli. tüm hayatını insanların dünyasında geçiriyorsun. ama sonunda gücünü, yüceliğini gördüğün zaman, diğer insanlar görüntüden çekiliyor. çünkü ona odaklanıyorsun. diğerlerini gözünün kenarıyla ancak görebiliyorsun. gözden kayboluyorlar.
    tanrı kendisinin mükemmel, bizim eksik olduğumuzu biliyor; mükemmel olamayız ama olmamızı istiyor. ve olamazsak bizi cezalandırıyor. tanrı en büyük hayduttur. bizi emriyle yaşatıyor, yapmazsak ölümü sunuyor. bizimle yüz yüze konuşması gerekmiyor. ve neyi neden yaptığını açıklamaya da gerek duymuyor.

    1 x 4
    bir sineğe vurursunuz, karıncanın üstüne basarsınız, hamamböceğini ezersiniz ve bunu çok düşünmezsiniz. aslında bir böceği öldürmek size bir zafer hissi yaşatır. lanet karınca pikniğinizi mahvediyordur. hamamböceği mutfak dolabınıza tırmanıyordur. bu sefil, küçük yaşamlara bir son verirsiniz. ve dünyayı herkes için daha iyi bir yer haline getirirsiniz. her birini öldürdüğünüzde gittikçe daha belirgin, daha büyük, daha çirkin, daha kötü olursunuz.
    kimisi ölümün beş aşaması olduğunu söylüyor. inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. o an kendine şunu söylersin, öleceğim ve bu konuda yapabileceğim bir bok yok.
    birisine son kez hoşça kal dediğini bilmen çok nadir olur. ne söylemeye çalışırsan çalış daha önceden söylemen gerekirdi. ya da dayanmaya çalışırsın. sadece o anın tüm hayatın boyunca süreceğini umut edersin.
    ölüm kesindir, hayat değil.

    1 x 5
    hepimizin sırları vardır. çoğunlukla da sırlarımız bağımlılıklarımızla ilgilidir. takıntılarımızla. kimi zaman bu sırlar sizi öldürür.
    uyuşturucular iyidir demiyorum ama geçmiş geçmişken ve geleceğin berbatken, geleceğinde tutulmamış sözlerden ve yıkılmış hayallerden başka bir şey yokken. uyuşturucular acını alırlar.

    1 x 6
    korku, nefret ve eski dostumuz yalnızlık. bu bağlar kanser hücreleri kadar öldürücüdür. zihin aynı vücut gibidir. ama işin gerçeği zihnin hayatta kalması bir mucizedir.
    vücut ve zihin. ya beraber çalışabilirler ya da ikisi de çalışamaz. bedeninize iyi bakmalısınız. vücudunuzu sevmelisiniz, çoğu kişi sevmez. çoğu kişi bedenlerinden nefret ederler. vücudunuzu sevmesi için zihninizi ikna etmelisiniz. şişman bile olsanız, ya da çalışması gerektiği gibi çalışmıyor bile olsalar, vücudunuzu sevmelisiniz. çünkü tutunabileceğiniz bir tek bu var. tek sahip olduğunuz bu.

    1 x 7
    insanlar insanlara tecavüz eder, soyar, döver ve aldatırlar. ama en kötü suç ihanettir. ve bunun için bir ceza yoktur.
    hepimizin problemleri var. çözümsüz problemleri. sonra birisiyle tanışırız, bizden daha büyük problemleri olan birisi. veya problemleriyle başa çıkamayan birisi ve bir şekilde zayıflıkları bize güç verir.
    eğer şairleri dinlerseniz başa gelen kötü olayların hayatı değiştirdiğini söylerler. sevdiğiniz kadını ya da bacaklarınızı kaybederseniz, içinizdeki güzelliği birden fark edersiniz. şairler işte bunu söylerler. işin aslı böyle değildir. büyük, kötü bir olaydan sonra, sadece daha fazla kendiniz olursunuz.
    ihtiyacımız olan şeyi biliriz. tüm zamanımızı istediğimizi nasıl elde ederiz diye planlayarak geçiririz. kimin yardımı dokunur? yolumuza kim çıkar? hamlemizi yaparız ve kimi zaman şanslıyızdır. tam da istediğimizi elde ederiz. hayat daha berbat hale gelir. ne dilediğine dikkat et.

    1 x 8
    lisedeki tarih hocanızın, insanlığın gidişatını büyük liderlerin verdiği kararların değiştirdiğini söylediğini hatırlıyor musunuz? yalan söylüyordu. sezar'ı boş ver. lincoln'u boş ver. gandi’yi boş ver. dünya sizin ve benim yüzünden dönüyor, bilinmeyen kişiler yüzünden. devrimler olur çünkü yeterince ekmek yok. savaşlar bir dama oyunu gibi olur.
    poker oynadığınız zaman, masada oturanlara elinizdeki kartları gösteremezsiniz. nasıl hissettiğinizi, nasıl düşündüğünüzü. kendinize bir oyun suratı takınmalısınız. kimi zaman bütün gün ve bütün gece daima oyun suratınızla dolaşırsınız. bu oyun suratını o kadar takınırsınız ki aynaya baktığınız zaman, hangi suratı tıraş ettiğinizi bilemezsiniz.

    2 x 1
    asla yalan söylemem. çok dürüst olduğum için değil, çünkü berbat bir hafızam vardır ve berbat bir hafızanız varsa iyi bir yalancı olamazsınız.
    kime sorsanız size, yalan söylemek yanlıştır der ve sonra gidip orospu çocuğu gibi yalan söylerler. ama sorun değil. hepimiz biliriz ki yalanlar gereklidir.
    bir yalanı çok fazla söylersen, gerçek olur da derler ya da en azından kendini inandırırsın.

    2 x 3
    bin yıl boyunca hatırlandığınızı farz edin. hayattayken yaptıklarınız zamanı aşıyor ve henüz doğmamış olanları bile etkiliyor. ne hayal. bu yüzden insanlar kitaplar yazıyorlar, dinleri kuruyorlar, çareler buluyorlar, başkanlığa aday oluyorlar, ama ben muhteşem bir adam olmak istemiyorum. önümüzdeki 1000 yıl boyunca hatırlanmak umurumda değil. tüm istediğim, eğer sokakta karşılaşırsak, beni fark edin.

    2 x 4
    birisiyle sevişmek istememize neden olan nedir? gözlerinin rengi mi? bacaklarının şekli mi? ince topuklu giymesi mi? ya da daha derinde bir şeyler mi var, paylaşılan bir kayıp. kederimizin derinliğini bilen birisini bulmaya duyulan özlem. kimileri ömürleri boyunca bu kişiyi ararlar. kimisi bulur,kimisi bulamaz. kimisi kendisini âşık olduğuna inandırır. ve çoğunlukla, hayal gerçeğinden daha güzeldir.

    2 x 5
    arada bir küçükken yaptığım bir şeyi hatırlıyorum ya da babam tarafından bana yapılmış bir şeyi. veya abim veya kuzenim, bir incinme, aşağılanma. ve şimdi sanki bir iki yüzyıl önce başka birisine yapılmış gibi geliyor. hatırladığım şeyin gerçekten olup olmadığını bile bilmiyorum. bütün hayatınızı küçük bir çocuğun kavrayışına bağlayamazsınız. bazı hatıraların yansımalarına. hayır, bütün bu boklukları bir kenara bırakmalısınız. yeni bir başlangıç yapmalısınız. her yeni günde yeni baştan başlamalısınız.

    2 x 6
    günün sonunda, yatak sizin en iyi arkadaşınız olur. şilte yamru yumru olabilir, yayları bozulmuş olabilir, yatağın kendisi döküntü bir otelde olabilir. ama yatak sizi çağırır. sizi rahatlatır, siz uyuyana kadar size beşik olur. ve yanınızda doğru kişiyle yatacak kadar şanslıysanız, ertesi sabah yataktan çıkmanız için hiçbir neden yoktur.

    2 x 7
    kelebek etkisi. bir kelebek kanatlarını çin'de çırpmaya başlar ve zaman içerisinde bu küçük hava hareketi teksas'ta bir kasırgaya neden olur. bir gün kelebeği bir çiçeğin etrafında dans ederken görürsün, sonrasında ağacının tepesine piyano düşer. ve küçük kelebek bunu bilmez bile. o sadece yemek, aşk gibi bir çeşit tatmin arıyordur.
    söylenene göre, kediler karanlıkta görebilirler ama nasıl emin olabiliriz? sana bir kedinin gözleri verilseydi; sadece bir geceliğine, gerçekten nelerin olduğunu görmek ister miydin?
    japon balıkları tüm hayatlarını 30 saniyelik aralarla yaşarlar. her yarım dakikada ufak beyinleri hayatlarına dair geçen yarım dakikayı unutur. diğer bir deyişle bir japon balığı mutluyken tüm hayatı boyunca mutlu olduğunu düşünür zira tüm hayatı 30 saniye öncesiydi. ve bu küçük balık acıktığında tüm hayatı boyunca aç olduğunu düşünür. ve ölürken tüm hayatı boyunca öldüğünü düşünür. bir hayal edin; ölüm bu balığın bildiği tüm yaşam olacak.
    seni ve beni japon balığından ve kelebekten ayıran şey nedir? zihnimiz mi? ruhlarımız mı? belki de diğer hayvanları kafese kapatabilen tek tür insandır, kendi türünü kafese kapatabilen.

    2 x 8
    kaçarak geçen bir yaşam bir yaşam değildir. en iyisi kıpırdamadan dur, gerçekle yüzleş, elinde olanlarla uğraş ve en iyisini yap.
    bir adamın değeri nerede yaşadığı değildir nasıl yaşadığıdır, ne kadar iyi yaptığıdır. elinden gelenin en iyisini yap.

    3 x 1
    bazı itiraflar vardır ki kendine bile söyleyemezsin. arzular, tutkular… eğer varlığını kabul edersen, olduğun kişi olmaktan çıkarsın. ve dikkatlice kurmuş olduğunuz cephe çöker, etrafınızdakilere maruz kalırsınız. sizi gerçekten acıtır.
    gerçek güçlü bir şeydir bir doğruyu yanlışa çevirebilir.

    3 x 4
    ne ekersen onu biçersin. firavun hak ettiğini aldı. peki ya suratında kurbağayla uyanan çiftçi abdul; şarbondan ölen ineği, yaralardan dolayı ölen karısı, seçilmesi için oy bile kullanmadığı bir liderden dolayı tek çocuğunun ölümü?
    ya ekmemesine rağmen biçen insanlar? kokain bağımlısı olarak doğan bebekler, 4 yaşında tacize uğrayanlar? ya siz?
    evrende hiç bir kanun var mı? gereksiz yere acı çekmeye yönelik bir kanun. tanrı'nın bile çiğneyemeyeceği bir kanun?

    3 x 7
    süpermen'in gizli kimliği clark kent'ti. süpermen'in neden bir gizli kimliğe ihtiyacı olduğunu hiç anlayamadım. hiç yaralanmasaydım, bütün kızlar beni isteseydi neden dört gözlü bir korkak gibi gizleneyim ki?
    gerçek şu. süpermen şizofrendi. süpermen'in kimliği süper egosuyla çatışıyordu. hiç şüphesiz çelişkiler içindeydi.
    insanlar üç şeyle tanımlanır. kafaları; nasıl düşündükleriyle, kalpleri; nasıl hissettikleriyle, penisleri kimi becerdikleriyle.
    günün sonunda, hepimizin bir soruyu yanıtlaması gerekir. tek bir soru ama kolay değildir. ben kimim?

    3 x 8
    herkes 2000 sendromunu yaşıyor. 2000'le beraber bilgisayarlar da çökecek. uçaklar gökten düşecekler,su kaynakları kuruyacak ve pentagon, kanada'ya nükleer başlıklarla saldıracak. bazılarına göreyse de hapishane kapıları otomatikman açılacak. ama bir çözümüm var: tekrar başlamak. gece yarısı olduğunda 1900'lere geri dönelim... ve tüm lanet yüzyılı baştan yaşayalım. bununla yüzleşelim. ilk seferinde çok başarılı olamadık.

    4 x 4
    merhamet başka birisinin başına gelen talihsizliğe acımamıza denir. merhamet bizi bu talihsizliği hafifletmeye zorlar. merhamet hayırseverliğin çocuğuysa adaletin de kardeşidir çünkü her ikisi de insanların arasındaki görünmeyen bağlardır. merhamet hazırlıksız olur çünkü sefalet gayriihtiyarîdir. cahile eğitim vermek, şüpheliye fikir vermek, günahkârı uyarmak. bu tip merhametleri gerçekleştirmek için iki şeye ihtiyacınız var. yardıma ihtiyacı olan birisi ve ona yardım edebilecek kapasitede birisi. diğer bir deyişle bir cahil başka bir cahili eğitemez ve bir günahkâr başka bir günahkârı uyaramaz. başka bir merhamet türü; üzüleni teselli etmek. ama bildiğiniz gibi birisini teselli etmenin birçok yolu vardır ve pek çok üzgün olan da teselli edilmek istemiyordur. merhametin son aşaması cenazeyi gömmek, onun için dua etmek ve yaşamaktır. biz merhametliyiz, sadece insani nedenlerden değil. merhametliyiz çünkü biz de kurtarılmayı istiyoruz.
    tanrı bizim merhametli olmamızı istiyor. tanrı bunu talep ediyor. peki o bize ne kadar merhamet ediyor?
  • şu konuşmasıyla beni benden alan adamdır.

    --- spoiler ---

    "gezegenin üzerindeki herkes bir çeşit gerçeğe inanmak üzere büyütülür ; tanrı'ya, ahlaka, ölümlülüğe, hayatın amacına. bu tür inanışlara genellikle din diyoruz. ve eğer hayat sırasında bu inanışlar çökerse, gerçek olmadıkları kanıtlanırsa, takip edeceğimiz ve inanacağımız başka bir din buluruz. bu dönüşüm sarsıcı olabilir, sadece bizim için, ruhumuz için değil, ama etrafımızdakiler için de." "birçoğumuz için tanrı'nın gönderdiği işaretler belirsiz. değişime uğrayan herkes, komünistken kapitalist olan da, veya alkolikken yeşilaycı olan da, eski inançlarını kötülerler. çünkü onların işine yaramadıysa kimsenin işine yaramamalıdır. bakış açısı daralır, ışıktan kör olur. hindu da olsa, adsız alkoliklere de katılsa bir fanatiğe dönüşür. bana sorarsanız dünyanın içine siçanlar fanatiklerdir. fanatikler, tanrı'nın kendi saflarında olduğuna inanırlar. ya geri kalan bizler? bizim ilahi ışığa ihtiyacımız yok. bize gereken, gecenin karanlığında tuvalete giderken ayağımızı çarpmamıza engel olacak kadar bir ışık."
    --- spoiler ---
  • 'şüphesiz ki tanrının yarattığı en güzel şey amdı.'
  • "there’s this brother on death row somewheres, he checked in when he was 16. he sat there another 16 years while the courts and lawyers argued about this and that. while he waited he painted a mural on his wall. for all those years he painted, not letting a soul see what he was up to. finally, when he was 32 and had spent more life on death row than in his mama’s house, all his appeals were exhausted. he was about to die. as he was about to be let out for the final time, he finally unveiled his masterpiece. all there was were six words, “death is certain. life is not.” the next day the hacks painted over it. peace out."

    sozleriyle bir cok kez oldugu gibi bir kez daha noktayi koymus olan buyuk dusunur.

    edit: ceviri

    "bir yerlerde idam sirasinda bekleyen bir kardesimiz vardi. iceri girdiginde 16 yasindaydi. mahkemeler ve avukatlar sunun bunun hakkinda tartisirken kendisi orada bir 16 sene daha gecirdi. bekleyisi sirasinda gecen tum bu surede duvarina bir resim yapti. resim yaptigi onca seneler boyunca, bir kisiye bile neyin pesinde oldugunu sezdirmedi. artik 32 yasindaydi ve hucresinde gecirdigi zaman annesinin evinde gecirdigi zamandan daha fazla olmustu, tüm temyiz basvurulari sonucsuz kalmisti. olmek uzereydi. son kez hucresinden cikarilmak uzereyken, sonunda basyapitinin ortusunu acti. hepi topu dort kelime vardi "olum kesindir, hayatsa degil". ertesi gun gardiyanlar gelip uzerine boyadi. saglicakla kalin."
  • oz isimli guzide tv dizisinde aralarda peydahlanip durumun vehameti uzerine yorumlar yapan karizmatik komik insan. uyusturucu bulundurmaktan tutuklanip iki uc serefsiz polis tarafindan sakat birakilan* tekerlekli sandalye mahkumu. iyi bi eleman bu beladan falan uzak duruyo . aralarda yaptigi yorumlar aa hakketen lan dedirtiyor, oz`un olmazsa olmaz karekteri
  • tartışmasız oz'un en sevilen , etliye sütlüye karışmayıp kendi halinde yaşayan ama hayata dair inceden inceden edebiyat parçalayan karakteri , senaristlerin neden bu adamı bok yoluna öldürttüğünü de anlamış değilim , çok üzülmüştüm lan bak hatırladım şimdi..
  • tanrı hakkındaki vecizesi :

    "in the beginning, god was nothing, so he started making stuff.
    he made the dirt, he made the sky, he made the water, he made things that swim, things that slither, things with legs. i mean, god turned himself into a big shot.
    then, in a couple of years, or a couple of million years, he breathed life into man.
    and he's been sucking the life out of us ever since."
  • 'know thyself.' that's what socrates said, or aristotle, or one of them dead white men. to know yourself. that is the hardest thing anyone of us can ever do.

    "kendini bilmek." sokrates boyle soylemis veya aristo veya bunlar gibi ölü, beyaz bir adam. kendini bilmek. bu herhangi birimizin yapabileceği en zor şey.
  • --- spoiler ---

    tam 5 sezon boyunca oz'da tekerlekli sandalyesiyle dolasan, 5. sezon sonunda olurken son sozleri "bacaklarimi hissediyorum" olan karakter. adaya dusunce eklemleri sarhos olan john locke'u cagristirdi bana bu hazin vedasi..

    --- spoiler ---
  • at the end of the day, a bed is the best friend you got. sure, the mattress may be lumpy, the springs may have sprung, the bed itself may be in some seedy motel or in oz. the bed beckons you. ıt comforts, cradles till you sleep. if you're lucky enough to have the right person lying next to you, shit. there ain't a reason you got to get out of that bed come morning. good night, sleep tight, don't let the bedbugs bite.

    ceviri:
    gunun sonunda, yatak sahip oldugunuz en iyi arkadas olur. siltesi yamru yumru, yaylariysa firlamis olabilir, yatagin kendisi kohne bir motelde veya oz'da olabilir. yatak sizi cagirir. uyuyana kadar sizi rahatlatir, ozenle kucaklar. eger yani basinizda dogru kisiyle beraber olacak kadar sansiliysaniz, ertesi sabah yataktan cikmaniz icin hicbir sebep olmaz. ıyı geceler, tatli ruyalar.

    diyerek her gecemi harfiyle, noktasiyla anlatmistir.
hesabın var mı? giriş yap