• murat kekilli'nin avara'sı

    söz: karacaoğlan
    müzik: murat kekilli

    yeter olsun yeter olsun
    çok ağlattın yeter olsun
    o kızıl saçlarını çözen
    benden beter olsun

    (tekrar)

    karadır kaşların kara
    sineme açtın yara
    beni dünyada avara
    eden bin beter olsun

    (tekrar)

    ah güzel geçersen bir elime
    çekerim seni yemine
    benim şimdiki halime
    gülen bin beter olsun

    (tekrar)

    karadır kaşların kara
    sineme açtın yara
    beni dünyada avara
    eden bin beter olsun

    not: copy paste değil alınteri, de. üçüncü kıtada "çekerim seni yemine" mısrasında "yemine" kısmını anlayarak değil tahmin yürüterek yazdım... yanlış ise, doğrusunu bilen söylesin...
  • murat kekilli tarafından çok güzel yorumlanan parça.
    fazla bilinmese de, gerçekten kalitelidir.
  • murathan munganın en güzel şiirlerinden biri.

    ..vahşi siyah atlardık
    kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
    deri ceketlerimize sığdıramadığımız düşlerimiz kadar
    asık ve düşmandık
    dünya acıtırdı bizi. her şey kanatır, her şey yaralardı
    sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
    öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
    geceleri uyuyamayan çocuklardık,
    otobüs garlarında uzun maceralara umar
    apansız yolculuklara çıkardık
    ..
    ahh o gece yolculukları
    bir başka kentte, bir başka insan olmanın umutları
    kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
    gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
    kaç yol arkadaşı?
    sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
    ne kalıyor elimizde?
    ölenler,
    terk edenler,
    bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

    vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
    içimizden kimse gidemedi amerika'ya
    kendi amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
    yağmur aldı
    rüzgar aldı
    zaman aldı
    o vahşi siyah atları
    herşey o eski rüya da kaldı
    çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
    çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
    öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
    peki sen anımsıyor musun?
  • murathan mungan'in enfes siiri. tamami soyledir;

    anımsıyor musun?
    bir çetemiz vardı: vahşi siyah atlar
    ısmarlama serserilikler yaşardık
    kimseden bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
    sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
    yabancıları mahalleye sokmamak gibi
    ve bir gün gideceğimiz bir amerika vardı
    herkesin bir amerika'sı vardı o zamanlar
    herkes gece istasyonlarında
    kendi amerika'sını aradı

    kısık ışıklı arkadaş odaları
    plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
    kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
    okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
    ve dünyanın bütün limanları
    önümüzdeki sessizce uzardı

    biterdi plak, disk boşa dönerdi.
    düşlerimiz çarpip geri dönen sulardi şimdi
    böyle zamanlarda ilk sözü söylemekten
    kaçinirdi herkes
    sonra bir usulca kalkar, herkese çay koyardi
    animsiyor musun?

    vahşi siyah atlardık
    kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
    deri ceketlerimize sığdıramadığımız düşlerimiz kadar
    asık ve düşmandık
    dünya acıtırdı bizi. her şey kanatır, her şey yaralardı
    sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
    öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
    geceleri uyuyamayan çocuklardık,
    otobüs garlarında uzun maceralara umar
    apansız yolculuklara çıkardık

    uykulu kentlere girerdik gece yarıları
    ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
    gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
    sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
    sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
    sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
    yumruklarımızı sıkar sessizce ağlardık
    ışığı açık kalmış pencerelere, kepenği örtülü dükkanlara,
    yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
    adını bile bilmediğimiz bu kente
    neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
    uzun uzun bakardık
    anımsıyor musun?

    ahh o gece yolculukları
    bir başka kentte, bir başka insan olmanın umutları
    kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
    gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
    kaç yol arkadaşı?
    sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
    ne kalıyor elimizde?
    ölenler,
    terk edenler,
    bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

    vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
    içimizden kimse gidemedi amerika'ya
    kendi amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
    yağmur aldı
    rüzgar aldı
    zaman aldı
    o vahşi siyah atları
    herşey o eski rüya da kaldı

    çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
    çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
    öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
    peki sen anımsıyor musun?
  • murat kekilli'nin son albumunun ismidir ayrica.

    (bkz: avara)
    (bkz: ayrilik) helal olsun.
    (bkz: e$ek gozlum) bildik, baydik.
    (bkz: tomarza)
    (bkz: yandi bu yurek)
    (bkz: vakti geldi) superdir.
    (bkz: odalarim)
    (bkz: meyro)
    (bkz: gitme dongusu)
    (bkz: me$eler)
  • bugün düşündüm: mungan'ın herkese gece istasyonlarında arattığı gidilemeyen amerika'sı ile svidrigaylov'un sorarlarsa gitti diyecekleri amerika'sı bir midir?
  • değeri bilinmemiş, en güzel (bkz: anadolu rock) şarkılarından biri.
    (bkz: murat kekilli)
    (bkz: karacaoğlan)
  • mutlak güce boyun eğip yaltaklanmadan önceki zamanlarında inceden saygı duyduğum murat kekilli'nin 2004 yılında çıkarttığı albüme ismini de veren tertemiz bir a1 anadolu rock şarkısı.

    bas, flüt, piyano, davul, klasik ve elektrik gitar kompozisyonları, vokal ve sözleri (bkz: karacaoğlan) ile anadolu rock nedir, nasıl yapılır sorusunun cevabıdır, ders niteliğinde bir parçadır.
  • insanın boğazına düğümlenen mungan şiiri.

    "adını bile bilmediğimiz bu kente
    neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
    uzun uzun bakardık.
    anımsıyor musun?"

    (bkz: geçmiş özlemi)
  • anadoluda bazı yörelerde ekim ayına verilen isim.
hesabın var mı? giriş yap