• sarımsak, zeytunyağı, limon.

    gerçi bu üçlüyü ayakkabının üstüne döksen, o bile yenilebilir hale gelir.
  • o değil de çekirdeğinden kuruyemiş gibi bir şey yapılmıyor mu? koskoca çekirdek heba oluyor.

    edit: kendim sordum, kendim buldum. google sağolsun. mesajla yardımcı olmak isteyenlere de teşekkür ederim.

    tüketmeden önce üzerindeki kahverengi kılıfı çıkarın. ardından, çekirdeği rendeleyin veya bir karıştırıcı kullanarak toz haline getirin. avokado çekirdeği tozu salatalarda, çorbalarda veya güveçlerde garnitür olarak kullanabilir. meyve suyuna da eklenebilir. avokado çekirdeğini çay olarakta tüketebilirsiniz. bunun için 1 çorba kaşığı avokado çekirdeği tozunu, 2 bardak suda kaynatın. bu çayı sıcak veya ılık olarak tüketebilirsiniz. avokado çekirdeği çayına bal veya organik tatlandırıcılar ekleyebilirsiniz.
  • (bkz: avokado)
  • olm nasil is bu lan? chp secimde buyuk sehirleri alir almaz gelen basliklara bak, avokado nasil yenir falan. bir durun amma cabuk batililastiniz.

    tanim: bazi yazarlarin avokado alabildigini gosteren basliktir.
  • limon tuz karabiber üçlüsü ile yenir. bu üçlü ile herşey yenir zaten. avakadonun da tadı yoktur zira tadı icin değil besleyici ve sağlıklı olduğu için yenir.
    tadını öven görürseniz hemen uzaklaşın, karşınızdaki başınızın etini yemeye talip bir beyaz yakalıdır.
  • vakti zamanında markette, armuta benzeyen yani cezbetmişti. baktım armut 7,90tl, armuta benzeyen bu arkadaşa baktım 3.90 turkish lira. dedim çoluğun çocuğun rızkını kabzımallara kaptırma, akıllı ol, bir kilo armut alacağına 2kilo tropikal avokado al, hem tanışmış olursun, hem ekonomi yapmış olursun, hem de işte afrikalı kardeşlerine yapacağın bu yardım onların nezdinde her türlü ırkçılığın suratında bir şamar gibi asdfghj...

    neyse, geçmiş zaman şimdi hatırlamıyorum pek ama poşetler o zaman parasız tabi bu net olarak aklımda, dönem ekonomik bolluk yılları anlayacağınız. kaptım poşeti doldurdum ben bu arkadaşları poşetin içine, biraz yeşil, biraz siyah biraz deveci armudu biraz limoni armut misali işte. iş çıkışı çocuğuna mandalina alan baba sevincini huşu içinde idrak ediyorum içimden çağıldayan bir şelale misali usul usul. birkaç öte beri daha aldım velhasıl geçtim kasaya.

    tartım işi kasada oluyor malum. kasiyer tarttı geçti. bir rakam söyledi hızlıca, peşine kart mı nakit mi diye sordu.ben gayri ihtiyari öğretmenin sorduğu sorunun cevabını bildiği için kendini tutamayan ilkokul öğrencisi modunda heyacan ve telaşla kart dedim ama bilinçaltım rakama takılı kaldı. yok diyorum ya yanlış anlamışımdır. 80 küsür tl ne lan öte beriye. kasiyer bu arada “kartı alabilir miyim” dedi. gerçi ha kasiyer kartı istedi ha şeytan gırtlağıma çöktü imanımı istedi gibi de bir his bünyemi sardı yavaşça. neyse kartı uzattım çekti ama bende de ne aldımki lan modu onn oldu tabi. fişi uzattı aboaav o ne 40küsur tllik avakado almışım ya la ben 12 adet avokadoyu napcaksam.

    gözyaşları içinde arabaya bindim desem yeridir. poşetin içindeki avokadoya sanki babamın mezar taşına bakar gibi göz ucuyla bakıyorum arada. içimdeki donanım haber ölücüsü iade et diyor ama vakti zamanda ismi lazım olmayan bir mağazada bir yakalı tişörte asgari ücretli kasiyerin “pis fakir” diye gözlerimin içine acımayla karışık bir hışım ve hayıflanmayla bakan gözlerine maruz kalmayayım diye bir takım elbisesi parasını vermiş olan şahsım için bu ihtimal devre dışı kaldı tabi hemen. yapamadım.

    uzatmayım, allah sonumu benzetmesin, ben ve isa’nın havarileri misali 12 avokado kardeş eve vardık. la bu nasıl yiyecek nasıl yenecek, meyve ama zerre fikrim yok. taktik maktik tik tok mik tok yok dişleyim gitsin diye geçiriyorum içimden. şöyle yumuşak bir şey aldım elime, bankamatikle yeni tanışmış sgk emeklisi gibi baktım biraz, vazgeçtim. yatırdım ekmek tezgahının üstüne, çektim euzu besmeleyi vurdum bıçağı ayırdım ikiye. la içi bunun yeşilmiş ya; kelek mi acaba diye düşünüyor insan. ben de insan olduğum için öyle düşündüm haliyle.

    şöyle bıçağın ucunu spatül gibi kullanarak bi tadına bakayım dedim hay bakmaz olayım amk. buna meyve diyen ziraat mühendisinin taksonomi bilgisini omurilik soğanı ile birlikte golgi aygıtına bindirip...

    aga brokoliyi alın, blendırdan bir hacışakir sabunu büyüklüğünde katı margarinle birlikte iyice geçirin, sonra kelek bi armut alın, kabak misali oyup içine bu karışımı enjekte edin, aha da size avokado. ne eksik ne fazla. dedim bu böyle yenmez belli ama nasıl yenir. bilse bilse ekşici piçler bilir bunu dur dedim bir gireyim bakayım. beyin bedava ya...

    harbi harbi biliyorlarmış. yok içini çıkar, çatalla ez, sarımsakla sıva, zeytinyağı gezdir limona bandır hepsini yaptım. sonra yedim ama nasıl yedim nasıl yedim ne siz sorun ne ben söyleyim, öyle böyle değil.

    gerisi uzun bir ishal hikayesi...
  • bu "şeyin"nasıl ve neden yendiğini ailecek çözemedik. ruhumuz fakir olduğu için bu paraya 4 kilo mandalina alırdık diyerek adını bile anmamaya karar verdik.
  • (bkz: guacamole)
  • yıllarca insanların bunun neyini sevdigini anlamadıktan sonra eşim sayesinde sevmeye başladım bu avokadoyu.

    benim icin en guzel yeme sekli , kızarmış ekmeğe surulen beyaz krem peynir uzerine bir kat gouda (kaşar da olur) uzerine avokado ve domates. karabiber de tavsiye edilir, yakışır. selam ve dua ile.
hesabın var mı? giriş yap