• meşruti monarşinin varlığını sürdürmesini sağlayan etken monarşiye yönelik devrimsel hareketlenmelerde yöneticinin halkla çok fazla ters düşmemesidir ki zaten yönetim şekliyle ilgili asıl problemi olanlar ticari kesimler. feodal yapının lordları beslemesi ve ziraatçilerle ticaret yapanların zenginlesmelerinin önüne geçmesini sağlaması, en üsttekinden ziyade sınıflar arasında bir çatışma ortamı yaratmıştır. tabi aristokrasinin krala daha kolay ulaşabilmesi ve hanedanlar arası rekabette tahttakinin karşısında çok fazla rakip yarattığından tahtın sembolikleşmesi kaçınılmaz olmustur. burada hristiyanlığın artık tanrı kral kavramını tamamen değiştirmesi de şimdiki durumu çok fazla etkilemiştir.
  • sembolik olarak var ama çok ciddi meselelerde yine de bir ağırlıkları olduğunu düşünüyorum. demokraside de önümüze aday çıkarıyorlar ya onu ya bunu seç diyorlar. milletvekillerini belirleyen parti yönetimleri, belediye meclisine bile kimi seçtiğini bilmiyorsun. en demokratik olanı muhtar seçimleri. adayı tanıyorsun en azından. günümüzde demokrasi bir ilizyon aslında sen karar verdiğini sanıyorsun ama aslında seçtiğin kişileri belirleyen başkası. sadece biz de değil bütün dünya böyle hemen hemen.
  • vefa borcu.
  • güncel sartlara uyum saglamak ve gelenekleri kaybetmemek. kültür meselesi. hala oradalar, ama kalkip bir seye direkt müdahale etmiyorlar, ya da ülkelerini satmiyorlar. zor zamanlarinda ülkelerini terkedip gitmiyorlar mesela.

    edit: @offnickiste uyarisi üzerine bir kelimeyi düzelttim.
  • geleneklerini ve hanedan yapısını bir sonraki nesle pratiksel olarak anlatmak için sürdürüldüğünü düşündüğüm kültürel devamlılık benim yorumum. aynısı osmanlı için de devam ettirilebilirdi. sadece sembolik amaçlı.
  • siz geçin semboliği felan haritada nokta kadar yeri olmayan liechtenstein prensliğinin bile kraliyet ailesinin milyarlarca dolar serveti var.

    kalmalarının sebebi monarşiden demokrasiye dönüşte sıkıntı çıkarmadan yapan kraliyet aileleri özel kanun ve anayasal düzenlemelerle bazı haklarını korumuşlar.

    ama fransa gibi direnen almanya/avusturya vs gibi ülkenin başına büyük yenilgiler getirenler de devrilmişler.

    bir kısmı da devlet olmadığı halde bir devlet olsun diye başına sikkodan kraliyet ailesi koymuşlar.
    (bkz: belçika)
  • yine güzel bir konu.

    öncelikle şu " sembolik " lafını kaldırıp çöpe atalım. sembolik falan değildir avrupa'daki krallıklar. lâkin ülkeden ülkeye kralın yahut kraliçenin yetkileri değişebilmektedir.

    şöyle yapayım. önce hangi avrupa ülkelerinde krallık ya da prenslik hâlâ devam etmektedir onu belirteyim:

    1 -andorra
    2 - belçika
    3 - danimarka
    4 - liechtenstein
    5 - lüksemburg
    6 - monaco
    7 - hollanda
    8 - norveç
    9 - ispanya
    10 - isveç
    11 - birleşik krallık
    12 - vatikan

    andorra:

    milli maçlarda eşleşmesek ülke insanımızın çoğunun adını bile bilmeyeceği bu ülkenin yönetim şekli parlamenter monarşi, başındaki kişi de prenstir.

    1278 yılındaki sınırları ne ise bugünkü sınırları da odur bu ülkenin. orta çağ'da fransa ve ispanya prensleri burayı ortak yönetmişler daha sonra da bu şekilde yönetim şekline devam etmişlerdir.
    günümüzde de fransa devlet başkanına ve urgel piskoposuna bağlı bir prensliktir ve bu makamlara göstermelik vergiler öder.

    belçika:

    devletin resmî adı belçika krallığı'dır.
    bu ülke de parlamenter monarşi ile yönetilir ve kralın gayet de sembolik olmayan yetkileri vardır!

    parlamentoda alınan kararların yasalaşması için kralın imzası gerekir.
    bakanları atama ve görevden alma yetkisi vardır.
    mahkûm serbest bırakma hakkı vardır.
    başbakanı saraya çağırdığı zaman başbakan saraya gitmek zorundadır.
    kral aynı zamanda başkomutandır.

    danimarka:

    bu ülkenin de resmî adı danimarka krallığı'dır. şu anda başlarında kraliçe 2. margrethe var.
    danimarkalılar kraliyet ailesine büyük bir sempati beslemektedirler.

    kraliçenin sloganı şudur:

    " tanrı'nın yardımıyla, halkın sevgisiyle, danimarka gücü! "

    1953 yılına kadar kadınların hanedanın başına geçmesi yasak iken bu tarihte danimarka referanduma gitmiş ve halk, prenseslerin de kraliçe olarak yönetimin başına geçmelerine evet demiştir.
    danimarka'da bulunmuş arkadaşlar da bana hak vereceklerdir ki müthiş kibirli insanlardır bu danimarkalılar. hatta diğer avrupa ülkelerinden bile neredeyse tiksinirler.
    ama mutlulardır bunlar hocam. norveçliler gibi bohem takılmazlar! tarihlerindeki önemli olayların yıldönümlerini de çılgınlar gibi kutlarlar.

    liechtenstein:

    nâm-ı diğer lihtenştayn prensliği. yine milli takım maçları sayesinde hatrımıza gelen ülkelerden.

    prenslikle yönetilir ve prensin yetkileri neredeyse mutlak monarşi diyebileceğimiz raddededir.

    istemediği kanunu veto edip meclisi kapatabilir. yeniden seçimlere gidilmesini sağlayabilir.
    2003'te değişen kanundan önce eğer ülkede cumhuriyet rejimine geçilmesine karar verilirse bunu bile veto etme hakkına sahipmiş prens.
    tıpkı andorra gibi, buranın da prenslik ile yönetilmesi büyükbaş avrupa devletlerinin işine gelmektedir. yoksa halkın pek düşkünlüğü yoktur tarihine falan.

    lüksemburg:

    valla ne desem bilemedim. üç şehirden oluşan bir ülke. başındaki kişi de dük.
    60 milletvekili seçiyorlar. grandük bunlara yetki veriyor. bir de dükün sıradan halkın arasından seçtiği 21 kişilik ülke konseyi var.

    " bu köpeklerden bazıları yola sıçıyor " gibi müthiş dertleri var meclisin. bunları tartışıyorlar işte.
    ne güzel ülke lan!

    monaco:

    nâm-ı diğer monako prensliği.
    dünyada cenneti yaşayanların mekânı. aynı zamanda dünyanın kara para aklama merkezi. monarşi ile yönetilen bu prenslikte hanedana bu denli sahip çıkılmasının nedenini söylüyorum: kompleks!
    ama haklı kompleks. adamlar, kendileriyle alay edile edile monako milliyetçisi olmuşlar. tabii bunda vaktiyle nazilerin yaptığı katliamlar da etkili olmuştur.

    hollanda:

    resmî adı ile hollanda krallığı.

    anayasal monarşi ile yönetilen ülkelerden.

    2013'e kadar tam 123 yıl kraliçeler tarafından yönetilmiştir.
    bu ülkede kraliyet ailesi öylesine sevilir ki kral günü diye bir günleri var kutladıkları, her yer turuncuya boyanır, bayraklardan geçilmez.
    diğerlerini bilmem ama burada kraliyet ailesi kıyamete kadar varlığını devam ettirir.

    norveç:

    meşruti monarşi vardır bu ülkede hâlâ. hepimiz biliyoruz ki norveçliler kendilerine katılmaları için yalvaran ab'ye girmeyi reddetmişlerdir.
    ülkenin refah seviyesi düşer korkusuyla!

    kralları bisiklete falan biniyordu tasarruf için. bakın sembolik diyeceksek ancak bu ülkedeki krala sembolik diyebiliriz. lâkin yine de norveçliler tarafından fazlaca sevilmektedir kraliyet ailesi.

    ispanya:

    kraliyet ailesinin en sevilmediği avrupa ülkesidir desem yalan olmaz herhâlde.
    fakat gerek ülkenin karmakarışık iç politikası gerekse büyük britanya ile yıllardan beri süregelen siyasî gerilimler sebebiyle kraliyet ailesi varlığını devam ettirmektedir. tabii tek neden bu değil, yazının en sonunda genel bir çıkarımda bulunacağım.

    isveç:

    krallığın var olma sebebi neredeyse tamamen diğer iskandinav ülkeleriyle olan çekişmeler sebeplidir. diğerleri de öyle gerçi.
    " en iyi kral bizim kralımızdır " gibi bir durum söz konusu. fakat kralın pek yetkisi yoktur.
    ama size krala ait inanılmaz bir yetkiden söz edeceğim:

    kralın dilediği adamı vurma yetkisi vardır. evet, bu yetkiyi kullanması günümüzde mümkün değildir belki ama resmî olarak kral dilediği adamı öldürebilir ve yargılanamaz!

    vatikan:

    mutlak monarşi ile yönetilen dünyanın en küçük ülkesi. devletin başı papadır ve sözleri yasa hükmündedir.
    herhâlde bu ülke için de neden hâlâ krallıkla yönetiliyor diye sormayız.

    birleşik krallık:

    hele hele ingiliççesini de yazayım okuması çok zevkli;

    united kingdom of great britian and nothern ireland.

    nâm-ı diğer; üzerinde güneş batmayan imparatorluk.

    parlamenter monarşi ile yönetilmektedir. dünyanın en popüler kraliyet ailesine sahiptir.

    kraliçe, devletin başıdır. nâm-ı diğer ölümsüz elizabeth.

    ingiltere kraliyet ailesi dünyanın en güçlü ailesidir aynı zamanda. bakmayın sembolik denildiğine. olağanüstü bir durum oluştuğu anda imparatorluğun tüm yetkileri kral veya kraliçenin hükmüne tâbidir.
    halk nezdinde de kraliyet ailesi fazlaca ön plandadır. aynı zamanda kanada ve avustralya gibi ülkelerin devlet başkanıdır kraliçe yahut ileride kral.

    saydığım bütün ülkeler içerisinde kraliyet kavramını hakkıyla yaşatan birinci krallıktır. kraliçeye dokunmak bile yasaktır!
    lordlar kamarası, avam kamarası gibi yapılar hâlâ varlığını sürdürmektedir ki saygı duyulasıdır.
    ingilizler, her devre göre kraliyet yönetimini biçimlendirebilmiş, bu sayede de tarihlerini mükemmel şekilde muhafaza edebilmişlerdir.

    evet, kimisi neredeyse tek yetkili kimisi sahiden sembolik olan bu krallıkların hâlâ var olmasında başlıca kültürel bir sahipleniş var gibi gözükse de başka birçok sebep sayılabilir.

    bu krallıklardan bazılarının hâlâ sömürgesi olan ülkelerin direkt krallığın toprağı sayılıyor olması, bu az gelişmiş sömürgelerdeki halkın kraliyet ailesine neredeyse tapıyor olması ve onlara zarar gelmesi durumunda sömürgelerin de tehlikeye girebilme ihtimali, krallıkların sembolik olanlarının bile iç dinamiklerde fazlasıyla birleştirici etkiye sahip olmaları gibi etkenler avrupa'da krallıkların hâlâ varlığına devam ediyor oluşunu bir nebze de olsa açıklamaktadır.

    bana sorarsanız bu âlemde tek kral vardı:

    king in the north!

    var olsun.
  • ben avrupa’daki küçük ülkelerin neden kalmasına izin verildiğini çok merak ediyorum. bunu merak eden bir tek ben miyim?

    lüksemburg’a gittim. refah seviyesi aşırı yüksek. monaco ve lichteschtain’ın da öyle olduğuna şüphe duymuyorum. ancak sebebini çok merak ediyorum.
  • osmanoğlu ailesinin isteklerini makul görüp kendilerine sembolik bir krallık vermeye kalksak bir noktadan sonra ülkeyi ele geçirmeye çalışırlar emin olun.

    şu an ufaktan yoklama çekmeye başladılar bile. lakin böyle bir işe girişseler kafalarını ilk tayyip koparır. hatta biraz sivrilsinler anında hepsinin ipini çeker. hani şimdilerde bir şeyler yapma gayretindeler ya. götümle gülüyorum kendilerine. sikerler valla hepinizi sikerler.
hesabın var mı? giriş yap