• var böyle bir nefret. global bir sirkette calisiyorum ve sozde ust duzey yoneticiler bile herhangi bir olayda kinlerini dokuyorlar.

    avrupadan kasit: ingiliz, alman, fransiz, italyan, ispanyol gibi ozellikle bati avrupa...
  • yaşam kaynaklarıdır.
  • türkiye'de develerin gezdiğini düşünen, ya da avrupa'da kara parçamızın olduğunu öğrenince şaşıran, kadınların tümünün arabistan'daki gibi kara carşaflı olduğunu sanan avrupalı sıradan insanların halleri ve tavırlarından 2002de açılan (bkz: avrupalıların türklere bakışı) başlığında biraz bahsedilmiş.
    bu başlığı açan yazar arkadaşın tespiti ise farklı bir boyutta zira 2002den bu yana durum nefrete dönüşmüş, artık tüm avrupa türkiye hakkında daha çok bilgiye sahip ama tavırları da daha sert..

    aşırı politik, ırkçı, türkiye'yi avrupa'dan dışlayıcı söylemler üretenler bizim aydın tarafımıza değil de siyasal islam yüzünden arap sevici ve dinci tarafımıza vurgu yapmaktalar.

    ama bizim kendi icimizde birbirimize yaptığımız söylemlerden fazlasını yaptıklarına da inanmıyorum.

    edit: tanımlama
  • gitmedim görmedim, ama bizden kesin nefret ediyordur diye bir tezle ortaya çıkan girişim.
  • türklere özel değildir, avrupalılar kendilerine benzemeyen herkesten nefret ederler.
  • 1000 yıllık kin…
    bugün coğrafyamızda olan biteni anlayabilmemiz için, 1095 yılında papa urban’ın hıristiyanlar’a yönelik yapmış olduğu iki haçlı seferi çağrısını tercüme ettim. bu konuşmaların hıristiyanlar’ı kudüs’ü almaya motive etmek için yapıldığını zannederdim hep. asıl meselenin çok farklı olduğunu, asıl meselenin 1071’de malazgirt’ten giren türkler’i durdurmak olduğuna gözlerinizle şahit olun… geçmişte yapılmış kin ve nefret dolu bir konuşmanın, günümüze nasıl yansıdığını bugün ypg, pkk ve daeş maskesiyle karşımıza çıkanların hangi amaçla hareket ettiğini görün…

    papa urban’ın clermont’ta toplanan avrupa’nın farklı yerlerinden gelmiş asillere ve ruhbanlara yaptığı ilk konuşma:

    “ey tanrının evlatları…

    siz aranızdaki tanrı barışını korumak üzere and içmiştiniz ve siz bu aziz kilisenin hakkını ve çıkarlarını korumak için and içmiştiniz. bugün bu andınızın gereğini yapma günüdür. tanrının bugün size ihtiyacı var, doğudaki kardeşlerimizin size ihtiyacı var.

    tanrının ve o kardeşlerimizin gözleri yolda sizleri bekliyor. bugüne kadar hiç başımıza gelmemiş bir musibetle karşı karşıyayız.

    bu musibetin adı türkler…

    türkler onlara saldırdı ve aziz circis’in toprakları olan akdeniz kıyılarındaki bizans topraklarına dayandılar. kardeşlerimizi yedi defa hezimete uğrattılar, kardeşlerimizi katlettiler, kardeşlerimizi esir aldılar. kiliseleri ve tanrıya ait toprakları harap ettiler.

    sizi uyarıyorum seyirci kalırsak, tanrının hâkimiyetindeki bütün topraklar onların eline düşecek.

    size tanrı adına yalvarıyorum, sizi uyaran ben değilim tanrıdır, tanrımız isa’nın kutsal savaşçılarını bu kutsal çağrı ile çağırıyor. zengin olsun fakir olsun, şövalye olsun çiftçi olsun, atlı olsun yaya olsun, tanrı sizi bu değersiz ırk olan türkler’i durdurmaya çağırıyor. burada olmayanlara da bildirin, bu isa’nın emridir.

    türkler’le savaşmak için kim denizyolu ile olsun karayolu ile olsun yola çıkarsa, günahları affedilmiştir. allah’ın yeryüzündeki vekili olarak bunu ilan ediyorum.

    yazıklar olsun bize, eğer türkler gibi alçak ve lanetlenmiş bir ırka mağlup olacaksak!

    tanrının gerçek dinine iman etmiş ve bir yıldız gibi parlayan isa’nın himayesinde olan bizler, türkler’e mağlup olacaksak.

    tanrının yüzüne nasıl bakarız, tanrı sizi suçlamaz mı? oradaki hıristiyan kardeşlerimizim imdadına yetişemezsek?

    birbirleriyle savaşan hıristiyanlar savaşı bıraksın, hırsızlar ve yol kesenler de gelsin, hep birlikte barbar ve inançsız türklerle savaşsınlar. kardeşleriyle savaşanlar artık barbar türklerle savaşsınlar. bugüne kadar üç beş parça gümüş için savaşanlar, artık ebedi cennet için savaşsınlar. savaşsınlar ki tanrıya bu zaferi hediye edelim.

    hazırlıklarınızı tamamlayın, yola çıkmayan kimse kalmasın. kış bitip, mevsim bahar olduğunda tanrının yardımı ve vecd ile yollara koyulun.”

    kaynak: steven runcimen “a history of the crusades” 1987

    cambridge university press

    aşağıdaki ikinci konuşmayı ise clermont’ta toplanan halka hitaben yapmıştır…

    “frenk halkı,

    siz tanrının sevdiği bir halksınız, gerek topraklarınızın konumu, gerek katolik inancına bağlılığınız gerekse kiliseye göstermiş olduğunuz saygı, seçilmiş kullar olduğunuzu gösteriyor.

    kudüs’ten ve konstaninopol’den kötü haberler geliyor, yabancı ve tanrıya uzak bir millet olan türkler, oradaki hıristiyan kardeşlerimize musallat olmuş, kardeşlerimizin ülkesini talan ediyorlar. katliamlarla ve yıkımlarla hıristiyanlar’ı perişan ediyorlar. esir aldıklarını kıyımdan geçiriyorlar, kıyımdan geçirmediklerini köle yapıyorlar. tanrının kiliselerini harap ediyorlar ya da kendi sapkın inanışları için kullanıyorlar. bizans’ın toprakları o denli küçülmüş ki artık yaya olarak iki ayda baştanbaşa geçilebiliyor.

    kardeşlerimizin intikamını almak, sizden başka kime düşer?

    ey kahramanlar dedelerinizin kahramanlıklarını hatırlayın.

    eğer ailelerinize olan sevginiz sizi yola çıkmaktan alıkoyacaksa, tanrının incil’deki şu buyruğunu hatırlatırım size:

    annesini ve babasını benden çok seven, bana layık değildir. evini ve yurdunu benim için terk edene yüz misli vereceğim ve onlar cennete gireceklerdir (incil mt10,37-mt19,29)

    dünya malı ve aileleriniz sizi alıkoymasın, bulunduğunuz yerde zaten ettiğiniz zor biçiyorsunuz, etrafınız dağlar ve denizle kaplı. sizi içinden bal ve sütten dereler akan kudüs’e doğru yola çıkmaya çağırıyorum. sizi tanrının oğlunun çilesi ve kanı ile kutsadığı kudüs’e doğru yola çıkmaya çağırıyorum.

    kudüs dünyanın ortasıdır, cennetin dışındaki cennettir ve topraklar içindeki en bereketli topraktır. isa’nın mübarek mezarına doğru yola koyulun ve o lanet olası ırkın elinden kurtarın.

    kral tanrının toprakları kudüs bugün yabancıların elinde esir ve yalvararak sizi bekliyor. yola çıkın ki günahlarınız affolunsun…

    düşmanlarınıza hep bir ağızdan deus vult(bunu tanrı istiyor) diyerek saldırın…”

    kaynak: steven runcimen “a history of the crusades” 1987

    cambridge university press

    tuğrul selmanoğlu
  • tüm avrupa’yı “nitelikli“ ve “medeni” varsayan iki üst entry’deki gibi muhtemelen amele görünüşlü çirkin ve yancı tiplerin hakkında yorum yaptığı yanlış önerme.
  • sanırım ta avrupa hunları dönemine kadar uzanıyor bu.
    avrupalılar avrupa hunlarıyla karşılaştıklarında hem kendilerine benzemeyen fiziksel özellikleri hem atla bütün olarak savaşmaları sonucu onları yaratık gibi görüp kormuşlar avrupa hunları da bu korkuyu iyice yayılmasını sağlayıp çoğu yerin savaşmadan koşulsuz şartsız teslim olmasını sağlamışlardır.

    daha sonraki türk boyları avruplalılarca hunlarla aynı görülmüş bu korku ve düşmanlık sürmüştür. birde bunun üzerine dini ayrılıklar eklenmesi ve haçlı savaşlarında düşman olarak savaşmaları bu düşmanlığı diri tutmuştur.

    bütün bunların sonucu atasözleri ve deyimlerine bile türkler yabancı ve düşman olarak betimlenmiştir. bu yüzden çok da şaşırmamak gerekli olup bana göre yakın dönemde değişecek bir durum değildir.
  • türklerdeki avrupalı nefreti oranından ne eksiktir ne de fazla. her iki tarafın ırkçıların toplamı kadardır. geçiniz.

    amerikalıların çinli nefreti,
    türklerin ermeni nefreti
    beyazların siyahi nefreti
    müslümanların yahudi nefreti veya tersi
    hintlilerin vs vs şeklinde çoğaltılabilir.
hesabın var mı? giriş yap