• avrupalıların, tarihi hep kendi tarihi olarak algılamaları, diğer toplumları uygarlık dışı varlıklar olarak kabul etmeleri, kendilerini sivilizasyon görevlisi olarak kabul edip insanlıın ilerlemesinden kendilerini sorumlu tutmaları, tüm kıyımları, kanada'daki kızılderilileri, mexikadaki yerlileri yoketmelerinin felsefi temeli, avrupa dışında herkes vahşidir, onlar anlaşamaz dilleri yoktur, tapamazlar dinleri yoktur ya da putlara taparlar, yani her boku biz bilios, biz sadrazamın sol daşşağından indik mantııı...
  • avrupa'yı dünyanın merkezine koyan düşünce sistemi.

    dünya haritası, avrupa'yı ortalayacak şekilde kesilmiştir. bu nedenle "uzak" ve "orta" doğu gibi kavramlar çıkmıştır ortaya. örneğin avustralya'ya "down under" denilir. çünkü o doğrultuda kesildiğinden avustralya, merkezin çok altındadır. atlası bir avustralya'lı kesmiş olsaydı merkez orası olurdu.. kısacası tamamen avrupalıların egosuna göre ayarlanmış biraz da "bencil" bir kavramdır eurocentricism.
  • yakındoğu, ortadoğu, ve uzakdoğu gibi sözcüklerin babası olan faşist ve yayılmacı izm.

    buna göre isviçre yani habsburg hanedanının doğum yeri ve merkezi olan coğrafya dünyanın merkezidir. isviçrenin batısı yani fransa hollanda ingiltere "batı"dır. yani iyi olandır. isviçrenin doğusundaki ortodoks hristiyanların bulunduğu balkanlar ve belki türkiye yakındoğu, batı ve güneybatı asya ortadoğu, hindistan yani güney asya "doğu", ve hindistan'ın da doğusu "uzak doğu" olarak tanımlanır.

    dikkat edilirse dünyanın nerdeyse tamamı "doğu"dur. bu sistemde ingiltere, fransa ve benelux dışındaki tüm dünyaya diğer avrupa ülkeleri de dahil olmak üzere mutlaka bir kulp takılır. örneğin almanya ve polonya "orta avrupa" ülkesidir. ispanya ve italya "güney" dir. amerika kıtaları ise ingilizce konuştuğu için haritada avrupanın batısına yerleştirilerek a.b.d. ve kanada'nın da batı olması garanti altına alınır. afrika ve güney amerika'nın etkisiz eleman olduğu bu dünya sisteminde "batı avrupa" tüm dünyayı doğu olarak adlandırmıştır. bu formülde ortodoks hristiyanların "bile" gözünün yaşına bakılmaz. doğudur onlar. kötüdür.

    işin ilginci türkiye gibi bir ülke ortadoğu sözcüğüyle aşağılanmaktan rahatsız olmaz. "biz batı asya ülkesiyiz" veya "güney doğu avrupa ülkesiyiz" gibi mantıklı coğrafi konumlandırmalardan dem vurmaz. üstüne üstlük hakareti anlamında saklı bu "ortadoğu" sözcüğünü kurumlarının adı olarak bile göğsünü gere gere kullanır:

    (bkz: türkiye ve orta doğu amme idaresi enstitüsü)
    (bkz: orta doğu teknik üniversitesi)
  • a. olaylari algilama süzgecinin aydinlanmayla ortaya cikan degerlerden olusturuldugu yorumlama sekli.
    (bkz: west and the rest)
    b. (etimolojik olarak) artik herseyin para pul oldugunu izahat eden terim.
    c. euro'dan cent'ten baska para tanimamak.
    (bkz: euro) (bkz: cent)
  • hala bunu yapanlar mı daha çok yoruyor yoksa batı dışı dünyadan çıkıp bunun eleştirisini yaparak kendine ve eserlerine kulvar açmaya çabalayanlar mı, emin değilim. "bizde de vardı" şeklinde özetlenebilecek bir tavır—ki bu bizde de olanlar içine biliminden kamusal alanına cumhuriyet fikrinden sekülerliğe birçok şey konabilir ve konuyor da—zamanında yemiş oldukları herzeleri telafi etmeye can atan batı akademisi ve akademilisi için ballı kaymak gibi. gün geçmiyor ki bir başka avrupamerkezci anlayışı eleştiren ya da anlatısını avrupamerkezcilik eleştiri çerçevesinde kuran çalışma peyda olmasın. 100 sene öncesinde bu memlekette şevket süreyya gibiler "europacentrisme’in tasfiyesi" diye makaleler neşrediyor, avrupa/batımerkezciliğin en kesif olduğu ve avrupa/batı dışı için varoluş problemleri yarattığı dönemde nice osmanlı ve cumhuriyet entelijiyensası haklı bir mücadele veriyordu da yaşadığımız dönemde üzerinden her anlamda epey geçilmiş bir kavramla hala mücadele vermek ya da mücadele veriyor görünmek biraz piyasaya oynamak oluyor sanki.
  • mallık kısaca! amkumun yamnaya yamyamları sizi ya!
    (bkz: orta asya'dan geldiysek neden çekik gözlü değiliz/@captain from the last valley)
    esbab-ı mucime: “batı merkezli tarih anlayışı” yazınca başlık buraya yönlendiği için burada bu giri.
  • robert marks, bu temel varsayımı şöyle özetler: "dünyadaki avrupa-merkezci görüşler, avrupa'yı dünya tarihine aktif olarak şekil veren tek etmen, yani dünya tarihinin 'kaynağı' olarak görür. bu düşünceye göre, avrupa bir şeyler yapar ve dünyanın geri kalanı buna cevap verir. avrupa oldukça 'faalken', dünyanın geri kalanı pasiftir. avrupa tarih yazar, dünyanın geri kalanının ise avrupa'yla bir ilişkiye girmeden önce bu tarihte hiçbir yeri yoktur. avrupa merkezdir, geri kalanlar ise çevrededir. avrupalılar tek başlarına değişimi ya da modernleşmeyi başlatabilirken, diğerlerinin böyle bir yeteneği yoktur" (bkz. the origins of the modern world: a global and ecological narrative). bu yaklaşımın sergilendiği bir kitap okumak isteyenler william mcneill'ın the rise of west: a history of human community kitabına bakabilirler.
  • avrupalıların tarih yazarken herseyi kendi bakıs açılarından degerlendirmelerinin adı.
  • oteki kavramının da tetikleyicisi, nedenini avrupa'nın tarihsel surecte gercekle$tirdigi ke$iflerden demokrasiye, sanayi devriminden emperyalizme baktıgımızda gorebiliriz. hem insanlarının dogasında var hem de literaturlerinde. onemli olan bu merkeziyetcilik guden yazıları sezip, dogru yorumlayabilmek.
    (bkz: oryantalizm)
  • 1945'ten sonra, ancak tarih kitaplarında bulabileceğiniz, bir eski anıya dönüşmüş kavramdır. çok hayranı değilim ama dünyanın merkezi abd'dir. avrupa'nın en güçlü ülkesi almanya'da bile, amerika'nın inanılmaz bir siyasal etki gücü, kültürel etkisi ve askeri üsleri vardır. günümüzde ona meydan okuyacak, en yakın güç çin'dir. o da olmadı, hindistan'dır, rusya'dır. bütün birleşme çabasına rağmen, avrupa toplam güç olarak, 100 yıldır zayıflayan bir kıtadır. şu örnek yeter herhalde, 100 yıl önce hindistan'ı idare eden ingiltere, milli gelir toplamında bu ülkenin gerisindedir.
hesabın var mı? giriş yap