• çok üzülmüşken(birileri tarafından), çok acı çekerken, çok çaresizken, çok umutsuzken bile; birilerinin sadece var olarak, size ilaç olması. çare yaratmasa da, sorunu çözmese de; sadece yanınızda olarak, ve hep yanınızda olacağı hissini ve güvenini vererek, sizi iyi hissettirmesi. onun varlığının, zamanla diğer dertleri unutturması ve hayatı sevme bahanesi olarak onu görebilmeniz.
  • gercek olmasa bile, en hayvan arkadasiniz tarafinda yapilsa bile, bir anlik icin gercege goz yummak icin insanin ihtiyac duydugu ilac.
  • çocukça'da dövmek anlamına gelen eh etmek aynı zamanda bir çocuk avutma, abartılırsa çocuğun tümgüçlü olduğu yanılsamasını sürdürme/uzatma, sonra da nazlama/şımartma üstünden örtülü özgüvensizlik formlarına hatta narsizme kadar bir yelpaze anlamına gelebilir. avutmanın da nasılı ve ne kadarı var, iyisinden uygunundan gerçeğe ve çağa uyumlu olanından gerekli.
  • +seni sıkıyor muyum

    -hayır. ben sıkılıyorum.

    +ikisi aynı şey.

    -hayır. ikisi farklı şeyler.
    insanların sıkılabilecekleri bir ortam düşün, mesela bir konferans.
    konuşmacı beceriksiz bir anlatıcı olabilir ve bu da insanları sıkabilir.
    oysa sen kötü bir konuşmacı değilsin, hayır, şu vurgularına, mimiklerine ve kelime oyunlarına bir bak...

    bir diğer ihtimal ise dinleyicinin konuşulanları anlamamasıdır ki bu durumda dayanılmaz ölçüde sıkılırlar, tıpkı şu an benim yaşadığım gibi.

    kısaca kendini suçlama, beni de suçlama; demek benim kapasitemin çok ötesindesin. öyle düşün...
  • (bkz: teselli etmek)
  • bazen kendini kandırmak da olabiliyor.
  • ilk maç, milandan burda 5 yenmiştir:
    -abi takma kafana bu işin birde rövanşı war!
hesabın var mı? giriş yap