• bir rivayete göre ayakbastı parası, ilk olarak 18. yy sonlarında yarı rus yarı finli yuri hadilainen tarafından ortaya atılmış bir kavramdır. dönemin ünlü korsanlarından sırp kulaç atiç'in ikinci kaptanı olan hadilainen, kamboçya açıklarındaki bir savaş sırasında denize düşmüş, daha sonra yüzerek karaya çıkmıştır. ömrünün kalan kısmını kamboçya'da geçiren hadilainen, orada açtığı şemsiye dükkanına giren insanlardan 5 kamboçya rieli talep etmiş, buna da "ayakbastı parası" adını vermiştir.

    o dönem çok yüksek bir rakam olan 5 kamboçya rieli insanları caydırmak şöyle dursun dükkanı daha da çekici kılmış, her gün sabahın erken saatlerinden itibaren önünde büyük bir kalabalığın toplanmasına sebep olmuştur. zira "yasak olan cezbeder" mantığıyla dükkan ve şemsiyeler kamboçya'da kulaktan kulağa dolaşarak bir efsaneye dönüşmüş; 5 riel'i biraraya toplayan neredeyse tüm kamboçyalıların dükkana üşüşmesine sebep olmuştur. zira tarihi kaynaklardan da o dönem hadilainen'in dükkanına girmenin bir statü sembolü olduğunu öğrenebiliyoruz. **

    işin ilginç tarafı, daha sonra hadilainen'in kişisel notlarını ve günlüğünü inceleyen yunan tarihçi kıçından sallayakis, hadilainen'in çok önemli bir sırrını ortaya çıkarmış; ayakbastı parasının gerçek anlamını (100 yıl kadar gecikmeyle de olsa) bizlerle paylaşmıştır.

    ayakbastı parası aslında "ayak kokusu bastı parası"dır. ayakları çok kötü kokan fakir kamboçyalıların, dükkanına girip hiçbir şey almadan çıkmalarını önlemek için hadilainen'in koyduğu "parası olan gelsin" kanununun pratikte uygulanma biçimidir. hadilainen'in kişisel notlarına baktığımızda da bunu açıkça görebiliyoruz:

    "30 şubat 1787

    bugün tek kelimeyle burnumun direği kırıldı. zaten nemli ve boğucu olan bu iklimde son ihtiyacım olan şey havasız bir dükkan ve ayakları kokan, müşteri kılığında beş parasız meraklılar. sadece benim baygınlık geçirmeme neden olmuyor, aynı zamanda değerli müşterilerimin de kaçmasına sebep oluyorlar. bütün dükkanı ayak kokusu bastı. bunu önlemek için herkesten girişte 5 riel almayı düşünüyorum. ancak bunu ayak kokusu bastı parası adı altında alırsam zengin müşterilerim bunu hakaret olarak algılayabilir. o yüzden bu paraya kısaca ayak bastı parası diyeceğim. parası olan, ayağı kokmayan gelsin."
  • şampiyonlar ligine katılma hakkını kazanan takımlarımızın uefa dan aldıkları paraya süpersonik futbol medyamızın taktığı isim. bunun bir de -takımlarımız kasalarını doldurdu- versiyonu vardır ki o konuya hiç girmeyeyim.
  • 120 liradır
  • ön sevişme olmadan yapılan sex
  • trakya'nın bazı yerlerinde, oranın köylüsü/yerlisi olmayan bir erkek, o memleketten bir kadınla evlenmek istediğinde, köyün delikanlılarına verdiği sembolik para.
    tatlış adetler bunlar efenim, trakyalı olarak seviyoruz. *
  • ayak basılan bazı ticari işletmelerde, yere ayaklarını basanlar tarafından değil, o ayakları oraya getirenlere ayakların basıldığı yerin sahibi tarafından ödenebilen para.

    misal; yurtdışından turist getiren bir seyahat acentası turistik halı, deri veya kuyum mağazasına bir otobüs dolusu turisti sokar, oraya ayak basanlar mağazadan hiçbir şey satın almasa dahi acenta (veya rehber) hiç utanmadan ve sıkılmadan ayakbastı parasını alır.
  • butun hava limanlarinda hava limani vergisi adi altinda biletin fiyatina eklenen aslinda basbaya ayakbasti parasi olan bir uygulama.
  • bazi barlarda yapilan uygulama. "giris parasi" adi altinda alinan ve kapida odenilen bu para, o eglence mekaninin iceri girmek isteyen kisiden aldigi -bir cesit- kelle vergisi de sayilabilir. velev ki giris parasi ile bir bilet verilsin ve bu bilet iceride bir adet yerli ickiye cevrilip alkol olarak bunyeye geri donebilsin.
  • (bkz: işgaliye)
hesabın var mı? giriş yap