• bir hukuk dili dersi. aydın gülan öğrencilerin derse ilgisinin azaldığını fark eder ve bir fıkra anlatır. baştan söylemem gerekirse böyle ciddi bir adamın anlatacağı fıkraya güleceğim aklıma gelmemişti. neyse sadede gelelim fıkra şöyledir:
    balonla havalanan bir grup yolunu kaybeder ve balonu aşağıya indirip birisine nerede olduklarını sormaya karar verirler. aşağıdan geçen bisikletli birinin yanına alçalırlar. içlerinden biri sorar "pardon neredeyiz?" diye. bisikletli "balondasınız" der. soruyu değiştirip cevap alma umuduyla tekrar sorar "peki siz nerdesiniz?" bisikletli "bisikletteyim" der. bunun üzerine balondaki adam "bu kesin hukukçudur" der. yanındakiler neden diye sorunca adam şöyle der:"verdiği cevapların hepsi doğru, ama bir işimize yaramıyor"
  • galatasaray kültürü, istanbul beyefendiliği, islam ahlakı ve hukuk adamlığı üst üste konunca karşımıza çıkan nev'i şahsına münhasır hocamız.
  • en meşgul olduğu zamanlarda bile odasına gelen öğrencilerini reddetmez, her zaman için elinden herhangi bir konuda gelebilecek bir yardımı tüm imkanlarını seferber ederek gösterir.

    galatasaray lisesi mezunudur. akademik kariyerinin başlangıç yıllarında, çalışmalarının içinde mezun olduğu lisenin öğrencilerine akşamları etüd ağbiliği de yaparak onlarca kişinin, onlarca gece boyunca hayatlarını yönlendirmelerinde şimdilerde hayat koçluğu denilen, ağbiliğini esirgememiştir.

    idare hukuku konusundaki akademik yetkinliğinin haricinde son derece sosyal bir insandır. tarih, sanat ve özellikle gurme konusunda yola beraber çıktığı insanları dumura uğratacak kadar bilgi sahibidir.

    bu satırların yazarı; süleymaniye sokakları arasında, kaynakçı, konfeksiyon, kalaycı sesleri arasında kaybolmuş bir eski kütüphane olan atıf efendi kütüphanesi'nin dinginliğini kendisi sayesinde keşfetmiştir.

    yitip gitmiş bir istanbul efendiliğinin, hernasılsa kendisi üzerinde ete kemiğe kavuşmuş bir son halidir.

    kendisini tanımak, sohbetine katılmış olmak ve hele bir kez olsun beraber bir yemek yemek, insanın şu ana kadar yaşadığı ömrü ne kadar dolu geçirdiğinin hesabını uzunca süre yapmasına neden olur...

    ya silkinir ve geri kalan ömrünüzde adam gibi birşeyler yapmaya yönelirsiniz, ya da oturur bunalıma girersiniz...
  • öğrencisi olmuşluğum, dersini dinlemişliğim var. ama bunun dışında bir bilgim yok hakkında, ne odasına girmiş ne de kendisine bir şey sormuşumdur.

    derslerini ise çok rahat, kendisini çok güleryüzlü, anlatımını da çok doğru düzgün hatırlıyorum.

    yalnız kendisini anmama en çok vesile olan şudur;

    bir gün derste, sene 2005 olsa gerek, demişti ki "arka arkaya bir sürü kanun çıkıyor ve bunların teorik alt yapısı çok tartışılır durumda. türkiye on sene içinde muazzam bir hukuk laboratuvarı olacak."

    türkiye kanunları son on senede gerçekten de inanılmaz değişti. bırakın ufak tefek mevzuatı, borçlar kanunu gibi, ceza kanunu gibi "dna bileşenleri" ile oynandı. hadi onu da bırakın, çok daha temel bir arıza var: hukuki yorum teknikleri dahi işlemiyor artık. çünkü hukuk algısı değişti, lafza çok fazla dönüldü, eh zaten kanunun lafzını okurken dikkate alınacak ruhu da kalmadı.

    daha bugün bir yargıtay kararı okudum, kanun yararına bozma isteyen savcının talebi reddedilmiş. uzun hikaye. ama özü şu: yargıtay bilmemkaçıncı ceza dairesi, "müessir" kelimesinin anlamı üzerine azcık daha kafa yorsa, olayda uygulanan kanunun 1950'lerdeki dilini 2000'lere uyarlarken biraz daha özenli düşünse, bu karar çıkmazdı. bundan çok eminim. ama artık yapacak bir şey yok.

    yani hocanın öngörüsü ve nitelemesi son derece doğru. teorik temel giderek zayıflıyor ve hukuk artık gerçekten artık klinik vak'a. allah hayra çıkarsın.
  • öğrenci ile ikili diyalogdan asla çekinmeyen, her zaman kapısından içeri girip iki kelam edebileceğiniz, öğrenciye asla yukarıdan bakmaması ile iuhf un çoğu öğretim görevlisinden farklı bir görüntü çizmekte olan hoca "idi". derslerde günlük pratik hayattan birçok örnekler ile süslemesiyle oldukça keyifli hale getirmesi, sınavda dilekçe yazdırması gibi eğitimci farklılığını ortaya koymuştur. öğrencileri topluca boğaz gezisine götürmesi, balık ekmek yedirmesi gibi iuhf da fazla örneği görünmeyen uygulamalara imza atmıştır zamanında.. şimdilerde ne yapar ne eder bilmem ama türkiye nin böyle öğretim üyelerine ihtiyacı var.
  • çok iyi bir hatip, tam bir ayaklı kütüphane. dersine girmek ise bir ayrıcalık.
  • kendisi gün itibariyle ders esnasında profesörlük ünvanını almıştır ve kutlama olarak da iühf 2007 girişlilerden tek numaraları yani dersine girdiği öğrencileri boğaza tekne gezisine çıkaracağını söylemiştir.
    profesörlüğü sonuna kadar hakeden çok kral bir hocadır üstelik süper mario ya da acayip benzemektedir.
  • öğrencilerinin derslerinde daima söz almasını isteyen; lakin bu hak verildiğinde de karşılığını sonuna kadar bekleyen iühf idare hukuku profesörüdür. eğer öğrencisi bir hata yaparsa bunu "usulünce" sezdirir. her zaman güler yüzlü bir beyefendidir; lakin bu özelliği onun sinik bir insan olduğunu düşündürmemelidir. öyle ki birçok kez şahit olunduğu üzere, güler yüzüyle, bir çok öğrencisi kendisine ters bir kelam ettiğinde ya da hatalı düşündüğünü belli ettiğinde acımasızca dumur eder; yerlerde süründürür..
    kendisiyle beraberce - koca amfi olarak desek yanlış olmaz - i.ü. botanik bahçesi gezisi, beyazıt kulesi gezisi (3 kez) , boğazdaki imar kirliliklerini yerinde tespit gezisi(!), sultanahmet "yeşil ev" otel' de limonata-kek partisi icra edilmiştir. masrafları da kendi cebinden karşılamış; hilton' da arkadaşlarına yemek ısmarlama adetinin henüz sona ermediğini de defalarca ispatlamıştır. takdir edilesidir. fazla söze ne hacettir.
  • iühf'nin en kibar, en düşünceli öğretim görevlisi.
  • hukuk fakültesinin belki de en adaletli sınav kağıdı okuyan kürsüsünün başındaki pek değerli idare hukuku profesörüdür. alçak gönüllü, eli açık bir insandır. galatasaray lisesi geleneğinden gelmektedir.
hesabın var mı? giriş yap