• mottosu dare to know olan temellerini scientific revolution dan alan ve kendinden sonraki dünya tarihini etkileyen fransız devrimi gibi olaylara temel oluşturmuş, ortaçağdaki kilise baskısının getirdiği başkaları tarafından düşünceleremizin kontrol edilmesi kavramına tepki olarak çıkan bir bilinçlenme araştırma okuma öğrenme çağıdır.
  • oshonun şöylece anlattığıdır:

    ''aydınlanma çok bireysel bir şarkıdır -daima bilinmez, daima yeni, daima benzersiz. asla tekrarlanmaz. bu yüzden asla iki aydınlanmış insanı birbiri ile kıyaslama; aksi halde ya birine, ya ötekine, ya da ikisine birden haksızlık edersin. ve hiçbir sabit fikrin olmasın. yalnızca çok akışkan nitelikler hatırlanmalıdır. akışkan nitelikler, diyorum, çok belirli şartlar değil.

    örneğin, her aydınlanmış insan derin bir sessizlik yaşar -neredeyse dokunulabilir bir sessizlik. onun huzurunda, alıcı, yeni düşüncelere açık insanlar sessizleşir. aydınlanmış insanın muazzam bir tatmin olmuşluğu olacaktır, ne olursa olsun tatmininde bir fark olmaz.

    hiç sorusu kalmayacaktır, tüm sorular çözülecektir -tüm yanıtları bildiğinden değil, tüm sorular çözülmüştür. ve o mutlak sessizlik, zihinsizlik durumunda, her soruya muazzam bir derinlikle yanıt verebilir. hazırlık yapmasına ihtiyaç yoktur. ne söyleyeceğini kendisi de bilmez, o anda gelir; bazen kendisi bile şaşırır. ama bu, yanıtlar içinde, hazır demek değildir. hiç yanıtı yoktur. hiç sorusu yoktur. yalnızca açıklık vardır, herhangi bir soruya odaklanabilen bir ışık ve sorunun bütün saklı anlamları, tüm yanıtlanma olasılıkları aniden berrak olur.

    bu yüzden bazen bir şey sorduğunu ve aydınlanmış adamın başka bir yanıt verdiğini görebilirsin. bu olur, çünkü sen kendi sorunun saklı anlamlarının farkında değilsindir. o yalnızca senin sözlerini yanıtlamaz. seni yanıtlar. o soruyu üreten zihni yanıtlar. çok kez soru ve yanıt uyumsuz görünebilir, ama kesinlikle buluşurlar. yalnızca sorunun derinliklerine bakman gerekir, o zaman kesinlikle o soru olduğunu görürsün. çok kez sorunu ancak yanıtlandığı zaman anladığını fark edersin, çünkü o boyutun farkında değilsindir, o sözcüklerin geldiği kendi zihninin, kendi bilinçsizliğinin farkında değilsindir.

    ama aydınlanmış adamın yanıtları, yazmaları, tırnak işaretleri yoktur. yalnızca ulaşılabilir durumdadır; tıpkı bir ayna gibi karşılık verir, yoğunluk ve bütünlük ile karşılık verir.

    bu yüzden bunlar akışkan niteliklerdir, koşullar değil. küçük şeylere bakmayın -ne yediğine, ne giydiğine, nerede yaşadığına -bunların konu ile ilgisi yoktur. yalnızca sevgisine, merhametine, güvenine dikkat edin. güveninden faydalansan bile, bu onun güvenini değiştirmez. merhametini kötüye kullansan bile, sevgisine ihanet etsen bile, bu hiçbir fark yaratmaz. sorunun budur. onun güveni, merhameti, sevgisi aynı kalır.

    yaşamdaki tek çabası insanları nasıl uyanık kılacağı olacaktır. ne yaparsa yapsın, her eylemin arkasındaki tek amaç budur: nasıl daha, daha fazla insanı uyanık kılacağı, çünkü uyanış aracılığı ile yaşamın nihai mutluluğunu bulmuştur.

    provakatör mistik
    omega yayinlari''
  • aslı astarı aydınlatma olan. mum dibine ışık vermez misali... mum da aydınlandığını sanır, ama tek yaptığı kendinden başka, karanlıktaki her isimsize bir isim vermekten ötesi değildir.
  • aydınlanma en başta, iktidarların, siyasi otoritenin, engellemek ve dahi dibine kazmayı vurmak istediği (ki çoğu zaman vurduğu) her bireyin hakkı olan gün ışığıdır.
    kimin hangi haksızlığı yaptığını kimin bilerek veya bilmeyerek yanlış işler peşinde olduğunu bilmek ve ona göre davranmak icap eder. işte siyasi otorite, bu noktada kendi eliyle iktidar gücünü kullanarak yediği haltları gizlemek, kalıntıları yok etmek için "aydınlanma"yı engeller.
    engellemelidir ki; insanlar bilmeden, anlamadan tekrar iktidar gücünü kullanmak için o insanlara oy vermeye devam etsinler. devletin bazı icraatlarının açıklanmaması doğrudur. ancak sürekli kaynakları sömürmek aşağılık bir davranış olduğundan bunun ortaya çıkması gerekir. yolsuzluktan, rüşvete, siyaset ve ticaret ilişkilerine, basın-yayın meselelerine kadar uzanır bu engelleme işi. bu yüzden kolay kolay kimse mevcut siyasi otoritenin zor duruma düşeceği bir gerçeği açıklamaya yanaşmaz. basın bile bu önemli görevini yapmaktan kaçınır, araya para ilişkileri girer ve toplumun doğru bilgileri öğrenmesi engellenir.
    ancak yine de bütün bunları bilen, söyleyen, dile getirenler vardır kıyıda köşede. onları bulup dinlemek lazımdır, bu büyük "aydınlanmayı engelleme" ve "aydınlanmışı etkisiz kılma" hırsına rağmen, "işte doğrular, gerçekler" diyerek.
  • aydınlanma karmik olarak en yüklü kelimelerden biridir. yüzlerce yıldır ruhsal arayışçıların beklentileri, idealleri, arzuları hepsi bu kelimede tavan yapmıştır. aydınlanma bir kavram değil bir deneyimdir ve nörobiyolojik bir süreçtir.aydınlanmaya siz ulaşamazsınız o size gelir veya gelmez.
  • beynin yan loblarının aktivitesinin azaltılıp, dengelenmesi ve ön lobunun çalışmaya başlamasıyla olur.
    aydınlanma perdenin kalkmasıdır.
    ayrılığın bitmesidir.
  • insan kültürünün, etiğin, ikilik sistemin, sınırların, egonun sustuğu an. estetiğin zaferi...
  • aydinlanma caginin felsefede, 18 yy'da ingiltere'de ampirizm (deneycilik) dusunurleri locke ve newton, fransa'da rasyonalizm (akilcilik) dusunuru sayilan descartes ve skeptisizm (suphecilik) dusunuru bayle gibi kisilerden kaynaklandigi one surulur; ancak fransa'da montesquieu, voltaire, diderot; italya'da algarotti; almanya'da moses mendelssohn, lessing ve kant gibi dusunurlerle canlanan akimda insancil dusunceler egemen olmus, kilisenin yapayligina karsi cikilarak dogallik aranmis, ozgurluge ve esitlige yonelme, ilericilik baslamistir.
  • (bkz: illuminate)
  • özünde "you can do it" (yapabilirsin) sözünün yattığını söylüyorlar.

    "insanlara olduklari gibi davranırsak, oldukları gibi kalırlar. ama onlara olmalari gerektigi gibi davranırsak, olabileceklerinin en iyisi olurlar ." goethe
hesabın var mı? giriş yap