• çukurova'da, amik ovası'nda, payas'ta, islahiye'de, antalya-mersin'de yaşayan bir kısım yörüklere verilen nam: aydınlı yörüğü. yalnız aydınlı sözcüğünün okunuşunda genel tahminin tersi bir durum söz konusu. aydınlı derken niğdeli, mersinli der gibi vurguyu ilk heceye yapmayacaksınız. cimbomlu, fenerli der gibi yapacaksınız, vurgu üçüncü hecede olacak. bir rivayete göre aydın iliyle yanlışlıktan kaynaklı bir alakası var. 20. yüzyıl başlarında antalyalı olan bu yörükler yerleşiklerle araları kötü olduğundan aydın'a göçmüş, daha sonra da oradan mersin'e, adana'ya, hatay'a dağılmışlar, onları da aydınlı sanmış yöre halkı. belki de bir rivayet değil bu ama ben çok güvenilir bir kaynaktan duymadım.

    aydınlı yörüğünün dili duru türkçenin en zengin halidir. pek çok insan hiç duymadığı türkçe sözcükleri bir aydınlı kocasından duyar. yabancı kökenli sözcüklere de kendince bir ayar vermiştir o. yaşar kemal'in binboğalar efsanesi kitabı dilleri ve hayatları hakkında fikir verir. bu kitap kızılbaş bir aydınlı obasını anlatır. ancak buradan yola çıkıp yörüklerin hepsi alevi'dir yorumu yapmak da sağlıklı olmaz. yaşam tarzlarıyla ilgili kapsamlı bir araştırmayı estonya asıllı alman yazar ulla johansen yapmıştır. 15 ay türkiye'de kalan yazar bu sürenin 6 ayında, 1957 yılında yörük çadırlarında yaşamış ve yaptığı araştırmayı 2005 yılında 50 yıl önce türkiye'de yörüklerin yayla hayatı adıyla kitaplaştırmıştır. hatta o kitapta bazı akrabalarımın fotoğrafı da bulunur, işte şu ortadaki adam babaannemin babası, fındık hacı. bunlar da babaannemin babasının babası ve annesi, fındık ali ve şerife

    burada kitaptaki başka fotoğraflar da görülebilir, tabii ki hepsi değil.

    hayatlarından biraz da ben bahsedeyim ama zaten hemen hemen duyduğunuz şeyler. tahmin edeceğiniz üzere bunlar yazları yaylada kışları kışlakta yaşamış insanlar, hayvancılık yaparlar. develeri, keçileri, koyunları olur. halıları meşhurdur, yürürken otururken kirmen eğirirler, kıl çadırlarda yatarlar. okumuşlarının oranı azdır ama yok değildir. belki şaşırır, belki şaşırmazsınız; yetişmiş profesörleri de vardır, vali yardımcıları da, vekilleri de.

    binboğalar efsanesi'nin başında şöyle bir pasaj var: "çok eski zamanlardan beri burası, aladağ'ın ardı türkmenin, yörüğün, aydınlı yörüğünün yaylağı. çukurova ne zamandan beri bu insanların kışlağıysa, o zamandan bu yana da aladağ'ın koyağı bunların yaylağıdır."

    aynı kitabın devamında da şöyle bir kısım var : "aydınlı yörüğü, yüreğinde eski özgür günlerin hasreti, öteki türkmenler gibi çukurova'ya yerleşmediğine çok pişmanlık duydu. şaşkınlığı yıllar geçtikçe pişmanlığıyla birlikte büyüdü. aydınlı çok süründü, perişan oldu, çok zarılık duydu. başını aladağ'dan mersin ovasına, antalya, gediz ovasına, çukurova'dan amik ovası'na vurdu durdu." son hâli buydu aydınlı yörüğünün. bundan 40 sene önce yaşayan baba tarafındaki akrabalarımın çoğu çadırlardayken şimdi çoğu devletin yerleştirdiği iskan köylerinde. bir sarıkeçililer var devam eden, birkaç oba daha. bu aydınlı köylerinde de artık herkes çiftçilikle uğraşıyor. tabii hayvanları da var ve her köydeki kadar çobanı var. eninde sonunda tükenecek yörüklük, oğuz olduğumuzun, türk olduğumuzun ispatı yörüklük çocuklarımıza masal gelecek.

    işte böyle, medeniyet denen şey yavaş yavaş bütün kültürel varlıkları öğütüyor.
  • binali yıldırım'ın ikamet ettiği mahalledir. açık adresi için mahalledeki tomaları takip ediniz.
  • tersane-sabiha gökçen bağlantı yolunda ilk çıkıştan saparak ulaşılabilen, lakin sakın ha bisiklet antrenmanı yapılırken değişiklik olsun diye ulaşılmaması gereken mahalle. ben ettim siz etmeyin. bildiğiniz yerlere çıkmak için varoşlarda bir saat dönenir durursunuz sonra. kime diyorum ben, alo!
  • sağlık ocağıyla tam bir türkiye özetidir.

    ilaç yazdırmak isteyen, aşı olması gereken, kucağında hasta bebeğiyle gelen...

    aldıkları yanıt: sizin doktorunuz yok, gidin diğer doktorlardan rica edin.

    neden benim kapı kapı gidip doktorlara dilenmem gerekiyor? bir doktor yoksa başka biri oturur bakar, yapacakları on dakikalık iş zaten burada maksimum. ama prenses sendromlu doktorlarımız iş görmek için yalvarılmazlarsa kendilerini yeteri kadar önemli hissetmiyorlar sanırım.

    iki dakika ilaç yazdırmak için gidip durduk yere bağrılan bir sürü insan.

    ''doktorların hasta azarlaması demode oldu sanıyordum'' deyince doktordan gelen ''ayy ne ukala şeymiş bu'' mahalle ağzı tepkisi...

    offf offf, ne diyeyim ki ben bu ülkeye? neresinden tutsam elimde kalıyor.
  • çukurova'ya iskan edilen aydın yörüklerine adana ve çevresinde verilen isimdir.
  • tuzlada olanında ve çevresindeki lüks residencelarda oturanlar deri sanayinden gelen zehirli hava ile kanserden gitmektedir. birşeyi olmayan adamlar 2 senede kanser oluyor.
  • eski ve asıl adı "kamarin" olan batman'ın gercüş ilçesine bağlı köyün resmi adı.

    (bkz: gercüş/#24214852)
  • aynı zamanda diyarbakır'ın çüngüş ilçesine bağlı bir köy.
  • "aydınlı"

    türk gölge oyununda kabadayı ya da efe tpi. tek başına mahallenin düzenini sağlar. "efe" olarak da perdeye çıkar. kimi oyunlarında tuzsuz deli bekir'in görevini yüklenir.
    (bkz: gölge oyunu)
hesabın var mı? giriş yap