• şu fotoğrafını baya baya toshiro mifune'a benzettiğim jön.
  • bir arkadaşım anlattı * *;

    ayhan ışık korkunç cimri bir adammış. o yüzden pek sevilmezmiş, hatta, bir film esnasında ayhan ışık biriyle küsüyor (adını şu an tam hatırlayamıyorum) barışmıyor da, filmin yönetmeni demiş ki "ayhan marmara oteline gel şu barışma işini çözelim. tamam viskiler benden", ilk başta kesinlikle gelmeyi kabul etmezken, viskiler benden deyince gelmiş.
  • bugün 91. yaş günü olan aktör.
  • bugün benim de doğum günüm. doğum günümüz kutlu olsun türk sinemasının taçsız kral'ı...
  • bugün kralın doğum günü. kendi kaleminden hayat hikayesi:

    ben ayhan ışık, şehir çocuğuyum. hem de büyük şehir çocuğu... 1929 yılının 5 mayıs'ında izmir'de, karataş'ta doğdum. yaşımı, altı yıl küçük gösteren nüfus kağıdı taşımadım. babam saraçtı. aiiemin en küçük çocuğuydum. üç kız, iki erkek kardeşim vardı. dört aylık bir bebekken istanbul'a göç etmişiz. zaten, izmir'e, annem ve babam selanik'ten gelmişler. yunan işgali üzerine, osmanlı ımparatorluğu'nun bu güzel şehrini terk edip 'muhacir' olmuşlar. istanbul'da saraçhanebaşı'ndaki babamın büyük saraç dükkanı hala gözümün önündedir.

    altı yaşımdayken babasız kaldım, ilkokulu bomonti'deki 44. okul'da bitirdim. ortaokula başladığım günlerde babıali'ye geldim. çünkü okula gidebilmek için çalışmak zorundaydım. gazete ve dergilerde hikaye ve kapak resimleri çizmeye başlamıştım, ilk kazandığım parayı sanki dünmüş gibi hatırlarım: 14 lira. eve koşup anneme verdiğim bu 'müjde'yi hiç unutmam. yaz tatilinde paşabahçe şişe ve cam fabrikası'nda 'kırık şişe kontrolörlüğü' yaptım. haftada 25 lira alıyordum. vapurla gidip gelirken boş durmuyor, mecmuaların ısmarladıkları ve 'illüstrasyon' denilen renkli resimleri çiziyordum. şirket-i hayriye'nin 63 numaralı 'sütlüce' vapuru sanki benim resim atölyem olmuştu.

    günün birinde fabrikada işim bitti. kendime yeni bir iş aradım, istanbul darphanesi'nde ressamlığa başladım. daha sonra bir inşaat müteahhidinin yanında katiplik... istanbul güzel sanatlar akademisi'ne devam ederken, yazı işleri müdürlüğünü sezai solelli'nin yaptığı 'yıldız' mecmuasına ressam olarak girmiştim. yıldız, o zamanın tek sinema dergisiydi. 1951'de açılan 'kapak yıldızı yarışması'na, solelli'nin teşvikiyle katıldım ve birinciliği kazandım.

    o günden bugüne kadar geçen 16 yılın hikâyesini, sayısı milyonları geçen yerli film seyircileri çok iyi biliyorlar. onun için sinemada geçen 16 yılımı anlatmaktansa, hakkımda çıkarılan bazı söylentilere, kendi kalemimle cevap vermek isterim.
    ben, bir gazinoya gidince etrafımdaki kadınlı masalara içki veya meyve gönderen, hacıağa zihniyetli, halk temsilcisi rolü oynayan, sözde artistlerden değilim. 'çarıklı erkanıharp' olmayı bir nevi riyakarlık sayarım. olduğum gibi görünürüm ve göründüğüm gibi olurum. ekmeğimi alın terimle kazandığım, halk adamı, alçak gönüllü olduğum gibi, milyonların sevdiği ve her hareketini örnek aldığı bir sinema yıldızı olduğumu da unutmam. ben sinema yıldızlığının gerektirdiği hareketleri yaptığım için bazıları beni gururlu, kendini beğenmiş sanır, insanları seven, alçak gönüllü bir artist olarak tanınmak için sahte gösteriler yapmayı çirkin buluyorum.

    eli sıkı olmaya gelince... barlarda, meyhanelerde zil zurna sarhoş olup tefeciye kırdırdığı bonoların parasıyla etrafa caka olsun diye ziyafet çekmek mi cömertliktir? yoksa, iki gün sonra ne olacağını bilmediği ve kira evlerinde oturduğu halde 'parti' verenler mi cömerttir? ben hesabını bileri insanım. evimi, eşimi, evladımı gören benim hasis olmadığımı hemen anlar. hiç, hasis bir adam 180.000 liralık araba alır mı?

    evine düşkün olmayı kılıbıklık olarak değerlendirmek ise çok yanlış bir şeydir. güle-oynaya evlendikleri halde birkaç ayda boşananlar ve karısını evden mahkeme kapılarına sürükleyenler, iğfal davalarına adı karışanlar mı iyi erkek sayılır? ben mutluluğu evimde buluyorsam hata mı ediyorum?

    sık sık kendilerine 'halk çocuğu' diyenlere ise gülüyorum. onlar halk çocuğu da biz zadegan sınıfının çocuğu muyuz? halk çocukları, her şeyden önce, gerçekten namuslu kızlarla evlenirler. yalan söylemezler, kimseyi aldatmazlar. dejenere bir hayat yerine insanlığa faydalı olmayı düşünürler. 'kral' sıfatını bana halk verdi. kendi kendime 'ben kralım' demedim. şöhretten, servetten başım dönmedi; ahlakım, karakterim değişmedi. bugünün gençleri, şöhretli kimseleri kendilerine örnek alıyor. ben de, meşhur insanların taşıdıkları büyük sorumluluğu bilerek yaşıyorum. seyircilerime olan borcumu ödemek ve torunlarıma iyi bir nam bırakmak istiyorum. eğer bunları yaptımsa kendimi bahtiyar sayacağım...

    kaynak 1
    kaynak 2
    kaynak 3
  • kendisindeki aura ve karizma ülkemizde jön diye tabir ettiğimiz hiç kimsede yok. kendine has bir havası var. hani bazı insanlar kendiliğinden klastır ya öyle işte.

    çocukluğumda izlediğim cingöz recai filmindeki performansını hala unutmuyorum.

    nurlar içinde uyu.
  • severim kralı... onun başka bir yakışıklılığı, zarafeti, şıklığı var. iyi bir oyuncu... farklı bir duruşu, ağırlığı var.
  • 1960'li yillarda kisa bir donem turk sinemasinda da etkisi gorulen kara film (bkz: film noir) tarzinda cekilmis filmlerde basrol oynayan yakisikli aktor. 60'larin o siyah beyaz sinemasinda cogunlukla hollywood'dan kopya/taklit de olsa film noir eserler gormek cok keyifli aslinda. cunku daha sonra turk sinemasini esir alacak melodram ve komedi turlerine gore taklit bile olsa film noir ornekleri hem sinematografik acidan cokca emek verilmis olmasi sebebiyle gorsel olarak etkileyici, hem de konularinin daha suca donuk/karanlik tonlarda olmasi dolayisiyla izlemesi keyiflidir. eski amerikan arabalarinin havasi, eski istanbul'un tas sokaklari, arnavut kaldirimlari bogazin henuz bozulmamis guzelligi kopruleri olmayan bir bogaz manzarasi ve tenha bir istanbul panoramasi ile gorsel olarak cok etkiler izleyeni. muziklerde amerikan jazz baskindir. iste o kisa turk sinemasinda film noir doneminde ayhan isik kara filmlerin muhtesem estetiginde isil isil isildar.

    ben de filmlerden sahsen sevdigim ve internette kolayca bulunabilen 5 tanesini vereyim ki belki izlemek isteyenler olur;

    1- rifat diye biri

    basrollerinde ayhan isik ve muhtesem guzelligiyle semra sar'in oynadigi keyifli bir film noir ornegi.

    islemedigi cinayetlerin uzerine yikilmasiyla hapse atilan rifat intikam almak icin hapisten kacar. rifat'i kendisine asik ederek kullanan bilezikli zisan (femme fatale ornegi) bu haber uzerine yeni bir komplo kurarak islenen yeni cinayetleri de rifat'in ustune yikmaya calisacaktir. bu surecte rifat'in kacarken sigindigi evin kizi lale kendisinin en buyuk yardimcisi olacaktir.

    gayet keyifli akan bir senaryosu vardir, sadece galata koprusunde sabah salep icme sahnesi icin bile izlenebilir.

    http://youtube.com/watch?v=1cmpc9zaw-w

    2- maceralar krali

    ayhan isik, sadri alisik ve guzeller guzeli semra sar'in basrollerde oynadigi bir baska basarili film noir ornegi. tabii ayhan isik'la sadri alisik'i basrollerde gorunce sanki komik eglenceli bir film izleyecegini sananlar yaniliyor. film fazlasiyla karanlik ve karamsar bir yapida. hatta ayhan isik bayagi bayagi kotu ve kalpsiz bir adam rolunde oynuyor.

    eski bir suc sebekesi lideri olan erol (ayhan isik) sartli tahliyeyle saliverilip yeni bir hayata baslamis ve taksicilik yapmaktadir. daha dogrusu yuzeyde oyle gozukmekteyken aslinda arka planda buyuk bir suc orgutunu yonetmektedir. kumardan eroine, kacakciliktan santaja her isi yoneten erol kendisini hapse tiktiran savci ihsan beyin kizi nevin'le tanisir. eski bir suclu olmasi sebebiyle nevin kendisinin cazibesine kapilip asik olur. erol ise bu durumu savci ihsan beyin nufuzunu kullanarak kendi islerini buyutmek icin kullanacaktir. nevin'i sahte bir cinayete karistirip bu durumu santaj icin kullanmaktan cekinmez. butun bu kotulugune en yakin arkadasi ayyas ismet (sadri alisik) karsi cikar.

    gorsel acidan da hikaye acisindan da fazlasiyla karanlik tonlari olan basarili bir filmdir

    http://youtube.com/watch?v=9yqytr9h3b4

    3- olum saati

    ayhan isik ve sevda ferdag'in basrollerde oynadigi bir baska film noir ornegi. cogu sahnesi klasik film noir filmleri aratmayacak kadar basarilidir.

    soforluk yaparak hasta annesine bakan ahmet bir gun arabasina binen bir kadini otele goturur. kadin aslinda buyuk bir servetin sirrini tasimaktadir. pesindeki kisiler tarafindan oldurulur ve bu cinayet sofor ahmet'in ustune kalir. kendini aklamak icin gercek suclulari aramaya baslayan bir taraftan da polisten kacan ahmet cok buyuk bir sebekenin tuzagina dusecektir.

    kesinlikle izlenesi bir turk film noir ornegidir.

    https://alkislarlayasiyorum.com/…-ferdag-1967-74-dk

    4- krallar olmez

    ayhan isik ve semiramis pekkan'in basrollerde oldugu bir turk film noir ornegi. kara film gorsel estetigini fazlasiyla yansitir. sahnelerdeki isik ve golge oyunlari, sokak aralarindaki araba fariyla aydinlatilmis sekanslar kesinlikle kalburustudur. konu biraz fazla amerikanvaridir ama kesinlikle oyuncu kadrosu ve cekimlerin kalitesi sebebiyle bu senaryo siritmamaktadir.

    sevgilisi mine'nin ortadan kaybolmasiyla onu oldu zannedip bunalima girerek kendini ickiye veren eski polis murat hic beklemedigi bir anda kendini olaylarin icinde bulur. sevgilisinin olmedigini ogrenen murat sevgilisini bulmak icin uluslararasi bir cetenin suclarini ortaya cikarmak zorundadir. milletler arasi mucevher hirsizligi ve kadin kacakciligi isini yoneten dragon adli birilerinin hedefi haline gelen murat'a bir kadin yardim edecektir.

    https://youtube.com/watch?v=ttoz8w9sajc

    5- siyah otomobil

    ayhan isik ve ajda pekkan'in basrollerinde oldugu basarili bir turk film noir ornegi. gorsel estetigi ve muthis muzikleriyle on plana cikan bu film cogu film noir ornegindeki gibi karamsar ve acimasiz bir senaryoya sahiptir. ajda pekkan ve orkestrasi sayesinde filmin muzikal yonu de harikadir. cogu sahnesi wallpaper yapilacak kadar iyi gorselliktedir.

    polis kenan ogluyla beraber yasayan ve geri hizmete cekilen durust bir memurdur. bir gece klubunde calisan kadinin arabayla ezilerek oldurulmesi vakasini arastirmak icin gorevlendirilir. pespese siyah bir otomobille ezilerek oldurulen kadinlarin artmasi uzerine bir gece klubunun sahibi en buyuk supheli haline gelir. uluslar arasi kadin kacakciligi cetesinin merkezi konumundaki klubun sahibi hicbirseyden habersiz kadinlari kontrat bahanesiyle yurtdisinda calistirmaya ikna ederek fuhusa zorlamakta, karsi cikanlari ise oldurmektedir. polis kenan'in arastirmasi derinlestikce bu cetenin hedefi haline gelip buyuk acilar yasayacaktir. bu surecte kendisine gece klubunde sarkicilik yapan bir kadin yardim edecektir.

    (youtube ve diger yerlerden kaldirilmis, nedendir bilmem. ama zaman zaman tekrar ekleniyor)

    -----

    kisacasi ayhan isik eger sadece kucuk hanim serilerindeki zuppe asik rolleriyle degil, turk film noir orneklerindeki rolleriyle de diger butun jonlerden ayrilmaktadir. nasil soyadi gibi isiyan piril piril bir enerjisi oldugunu bu filmleri izleyerek gorebilir, karizmasinin hakkini verebilirsiniz.
  • ışıyan olan soyadını, ışık'a çevirdiği için ermeni zannedilen rahmetli aktör. türk sinemasındaki ermeniler konulu ingilizce bir haberde, ermeni zannedilmesin diye adını değiştirmek zorunda kaldığından bahsediliyor.
    https://armenianweekly.com/…ties-in-turkish-cinema/
  • gelmiş geçmiş en yakışıkli turk aktörü.allah rahmet eylesin.
hesabın var mı? giriş yap