• "aynısı", "aynı", "aynı biçimde" şeklinde kullanageldiğimiz "tıpkı, benzeri" anlamındaki ayn-ı ile metafizik anlamlar içeren metinlerdeki ayn köken olarak bir olsa da ayrı anlamları haiz. felsefedeki ayn bir şeyin özü, onun hakikati, kökü, künhü, dibi-dayanağı, mahiyeti gibi anlamları içerir. ayn bir şeyin temeli, esası; o şeyin hakikatinin kendisidir. biz bir şeyin hakikatini gerçek mahiyetini bilemeyiz; ancak o şeyi bir yerde zuhur ettiğinde ya da bir yerde tecelli ettiğinde o tezahür eden şeyin bizdeki yansımaları cihetiyle (biz ayn'asındaki tecellileri babında) biliriz. bildiğimiz bu şey ise onun aynının, esasının, temelinin bilgisi değil o şeyin bizdeki izdüşümüdür.
  • eşyanın hakikatı
  • (arapça)
    1-göz
    2-kaynak, pınar
    3-bir kimsenin veya şeyin kendisi
    4-arap alfabesinin 18., fars ve osmanlı alfabelerinin 21. harfi

    ayn-ı vuslattasın nedir bu enin
    bulduğunca bunarsın ey miskin

    kara fazli
  • erzurumda beden, vücut anlamında da kullanılır.
  • osmanlıca göz demek.
  • tasavvuftaki kullanimiyla herseyin ozu, esasi.
    cogulu ayandir.

    (bkz: ayan-ı sabite)
  • ayn: osmanlıca. göz.
    eyne: eski ing. gözler.
    eye: ing. göz.
    auge: alm. göz.

    aynı: türkçe. tıpkı, birebir.
    ayna.
    bir yansıma anlamı var hep ayn'da.
    demek göz'le yansıma'yı yakın anlamda kullanışlar osmanlıca'da.
  • arapçada göz anlamına gelmekle birlikte aynı zamanda pınar, su kaynağı anlamına da gelmekte olan kelime. ne gariptir ki aynı durum farsça için de geçerlidir. farsçada da göz çeşm, su kaynağı da çeşme demektir. bu hoş tevafuk dilin cilvelerindendir.
  • bir tür 'ofamannalan' sözcüğü daha! feza fersah bir uzaklığın pınarı güya, kör bakışının tam da karşındaki yansıması. bizatihi kendisi olmak da yine ve yeniden (kim bilir kaçıncı kez) özneden sıyrılamamak.

    of aman...
  • (bkz: ayn rand)
hesabın var mı? giriş yap