• hacılanamayacak nitelikte olan şeylerin kopyalanması
    (bkz: hacılamak)
  • bir süre sonra kişiliksiz gibi algılanmanıza yol açabilir. kişi kendine yabancılaşabilir.

    (bkz: mirroring)
  • hocanın yaptığını yapıp dediğini yapmamak.
  • defalarca denedim karşınızdaki insanın cahil olmaması gerekiyor belki de hissetmesi için. hoşlanmadığım, bana yapılmasını istemediğim şeyleri kimseye yapmadım, ki tuhaf itkilerim vardır istesem de yapamam kendilik algım farklı bir hazla çalıştığından ama neyden zıtlanıyorsam o bana yapıldı hep. denedim, yanıldım. bu sistem çökük. bitik. o aynayı kırdım ben, parçalarını da tek tek hepinize sokarım artık :))) kimse sizin ne yapmadığınızla ilgilenmiyor, algılar bulanık beyinler sisli. çabalamak ise anlamsız.
  • geribildirimde bulunursunuz.
    muhatabınız umursamaz.
    aynalama yaparsınız. sorumlu ve dahi günah keçisi addedilen olursunuz.
    aynalama yaptığınızı belirtirsiniz...
    yani "sen bana ne yaptıysan ben de sana aynı ile cevap verdim" dersiniz.
    buradan sonra iki seçenek vardır:
    ya kulağının üstüne yatar. ya umursar ve ortak bir çare bulunur ve hayat devam eder tarafların birliği, sevgi ve saygı bağı korunarak.

    sadece söz ile sevmeyen, sevgi dillerinin farkında olan, kalbi ile sevgiyi seçen taşın altına elini koyar, sorumluluğuna ve dolayısıyla hayatına sahip çıkar. aradaki bağı önemsemeyenlerindir bahaneler, reddetmeler, inkar etmeler ve düşük farkındalığı seçerek var olmak...

    kadın-erkek ilişkilerinde, diğer ilişki türlerinde... bu algoritma işler...
    sevginin saygı ile birleşiminin sonucudur ilişki kurabilmek...

    maalesef; yurdumuzda saygı, biat ile karıştırılır...
    oysa kendini insandan sayabilen "biz" kavramına taşıyabilir benliğini...

    say-mak. "ben kendimi bir insandan sayıyorum" ile başlar. kendi sınırlarını, insanlığını fark etmeyen, çoklu organizma formundan sıyrılmak için alan yaratırken hayatına dahil ettiklerini hegemonya kurarak harcamaktadır, çoğunlukla bilmeyerek... farkındalık oluşması için aynalama yaparsınız neler neler yaparsınız da anlarsa ne şanslısınızdır...

    "biz olmak", iç içe girişik koloni olmak değildir...
    her bir "ben"i fark ederek bir bütün olmaktır...

    hayat aslında çok basittir. karmaşıklaştıran, etiketleyen, yoran, kasanlar; dar açıyla bakmayı seçenlerden sorumlu değilsiniz. kendinizi suçlamayı bırakın. ne hikmetse de suçlamak demeyelim de en yumuşatılmış tabirle "yahu ben nasıl bir şey yaptım da böyle bir geri dönüş almaktayım" demekten alıkoyar kendini insanımız...

    sizi hayatında var etmek isteyen bir müşterek bulmayı seçer ve karşılıklı beyanlar neticesinde çekişme ardı pekişme ile insani bir bazda her şey yolunda ilerler. öyle insanlar da şükretmek sebebidir. bazen dosttur, bazen aile dostu, bazen bir abla, arkadaş... var olsundur... sağ olsundur...
  • efendim geçin bir ayna karşısına ve çeşitli hareketler yapın. aynadaki de sizin yaptıklarınızı yapacaktır.
    aynalamak terimi psikolojide karşımızdaki kişinin yaptıklarını yapmamız olarak dillenmekte. karşımızdaki kişi esniyor mu biraz sonra biz de... biri kaşınıyor mu... biz de... görüyor, algılıyor ve aynısını yansıtıyoruz.

    bir nebze alakalıdır diye (bkz: ayna benlik)...

    bir kişiyle ilgi, alaka ya da benzeşir olmak adına insanlar aynalarlar. bir şey içilmesi gerekir, karşımızdaki sevdiğimiz bir kişiyse o ne içiyorsa biz de ondan isteriz. hatta içeceğimizi demiş bile olsak, yok yok ben de onun içtiğinden içeyim diyebiliriz.

    evet güzeldir aynalamak... klonlamak gibi bir his. ben sende buluştum deme bir tür.
  • bir hanım düşünün (ki hep yaptığımız şey) enteresan bir kumaştan etek giymiş ancak içerisinde astar yok. sonra bu hanımın bu vaziyette güneş ya da spot gibi bir ışık kaynağının önünde durduğunu hayal edin. işte eteğin altındaki her şeyin ışık vasıtasıyla bu biçimde görünmesine argoda aynalamak diyoruz.

    bu terimin bir de çocuklar arasında kullanımı var. o da kuş yakalamak için geliştirilen bir av yöntemi. özellikle böyle yine güneşli günlerde etrafta su birikintisi gibi herhangi bir şeyin olmadığı ortamlarda yere ayna koyarak kuş yakalama metoduna da aynalamak denir. yere konan ayna parıldadığında kuşlar onun su olduğu zannedip yanına geliyor ve aynanın etrafına fareleri yakalamak için şu adını bilmediğim yerlere sürülen yapışkan maddeden yaymış oluyorsunuz ve aynayı su zannederek yaklaşan kuşlar yapışıp kalıyor.

    bir keresinde çocuğun birine ayna koyup kuşun su zannetmesini deneyeceğine neden direkt su koymadığını sormuştum. aynayı cebimde taşıyabiliyorum, daha çok parlıyor, su kuruyup gidiyor filan gibi bin tane neden saydı. bu da böyle bir hanımdır. (ilk tanıma da gönderme yapmış oldum)
  • bir yerde kendinin nasıl göründüğünü ve algılandığını anlasın, fark etsin diye onun gibi yapmak, davranmak. psikoterapi manevralarından ve ilişki dinamiklerinden biridir.

    (bkz: aynasız)
  • yansıtmak, karşındakine kendisini göstermek anlamlarını karşılayan kavramdır.

    fikirler, duygular, algılar gibi sahip olunan kişisel unsurların bir başkası tarafından berrak biçimde size gösterilmesini sağlayan aynalamak kavramı aynı zamanda çok ciddi manipülatif muhteva da taşır.
    kendinizi, olmadığınız biri gibi gösterebilir, yanlış yol ve yöntemle kendinize yabancılaşabilirsiniz.

    bu sebeple; aynalama dediğiniz unsur yerine gelişim, değişim ve dönüşümü tercih edip, farkındalığı arttırabilirsiniz.
  • bazı absürtlükleri aynalayamazsın, sen kendinden utanırsın. ve buna mecâl bıraktırmayanlar utansın der yolun karşısına geçer, izlersin. bazen görmek istemediklerin de olur ama onlar sana işin aslını gösterir görmeye devam etmek lazım.
hesabın var mı? giriş yap