• uzun zamandır farkettiğim birşeydi.bugün de yaşayınca yazmak istedim.türkiyeden yanımda getirdiğim şampuan ile burda arkadaşımın kullandığı şampuan birebir aynı marka aynı model.h&s mentollü.duş alırken aklıma geldi bir de arkadaşın şampuanını deneyeyim dedim fark var mı diye.sonuç şu romanyadan alınan şampuanın kokusu ve akışkanlığı acayip farklı mentol kokusu daha yoğun ve bana daha kaliteli hissiyatı verdi.daha önce aynı durumu ummandan aldığım bir diş macunu için de yaşamıştım.neden böyle olduğunu bilen varsa bizi aydınlatsın.
  • (bkz: nutella)
  • farkı anlamak için örn.: dove marka bir krem aldınız. bu kremin üzerinde tr ibareler var. bir de yine dove marka krem aldınız ve bu kremin üzerinde etikete basılmış tr ibareler var ve orjinal ambalajda tr ibareler yok. aynı ürün olmasına karşın aradaki farkı kullanınca anlarsınız.

    unilever - henkel vb. gibi yabancı markaların tr de üretimi var ise o ürün yurtdışındakinden daha kalitesiz oluyor.

    yurtdışından da tr ye gelen ürünler için de aynı şeyler mevcut.

    ya da coca cola vişneli çok büyük örnek olabilir. bizdeki versiyonu acı badem tadında yurtdışındaki bildiğin vişneli.

    tanım: yurt içi ve yurt dışında birden çok kere deneyimlediğim durumdur.

    edit: kelime ekleme
  • normaldir. global çalışan firmaların çoğu ürünlerini ülkenin ekonomik seviyelerine göre üretir. en basitinden cooler masterın avrupada satılan bir fanı türkiyeninde içinde bulunduğu bazı bölgelerde daha yavaş rpmli ve daha düşük cfmli satılmakta. mesela aynı markanın x model fanı avrupada 1900 rpm, 80 cfm ile satılırken türkiyede 1600 rpm, 65 cfmde satılabilir.

    firmalar x ürünü ekonomisi iyi olan ülkeler için 1. sınıf üretirken ekonomisi kötü olan ülkelerde fiyat aşırı yükselipte satışlar düşmesin diye 2. hatta 3. sınıf üretebilir. bunu sadece yabancı firmalarda yapmaz yerlileride yapabilir. mesela x markası y model çamaşır makinesini avrupaya 1. sınıf malzemelerle gönderirken iç piyasada 2. sınıf malzemeler kullanabilir. tarım ürünlerindede benzer olay geçerli. türkiyeden almanyaya, rusyaya vs. meyve sebzenin en kalitelisi ve en ilaçsızı gider çünkü bu ülkeler halkına kalitesiz malı kullandırtmaz. malın kalitesizide iç piyasaya sürülür.

    bu kadarlada sınırlı değil. mesela x firması hem migrosa hemde bime fason olarak kaşar üretiyor diyelim. migrosa ürettiği kaşarda 11kg süt kullanırken bime ürettiği kaşarda 10kg süt kullanabilir.
  • ürünler isimleri aynı olsalarda ülkelere göre degisik förmüllerde üretilirler. misal redbull her ülkede farklı içerik ve orantılarla üretilir ya da satisa sunulur. ben türkiyeden aldıgım bioxcin sampuan ile tam verim alırken, avusturyadan aldıgımla aynı verimi alamıyorum.

    tanım: dogru beyanat.
  • aynı durum otomotivde de kendisini göstermektedir.

    şöyle ki türkiye'ye verilen araçlar ile avrupa market'e verilen araçların koltuklarında bile kalite farkı vardır. farklı tedarikçiler kullanılır.

    işin komiği ise bu araç türkiye'de üretilir ve orada çalışan herkes bilir bu durumu.

    kendi ülkemizde üretilen araçta kendi pazarımıza dandik mal girmesini kabul etmişizdir.

    sömürge olmak bunu gerektirmiyor mu?
  • bosch- siemens marka beyaz eşyalarda bariz göreceğiniz fark. ürün kodunun sonunda eu ibaresi olan ürünler taş gibi iken, tr uzantılı olanlar bildiğin tenekedir. ülkemizde her 2 ürün de aynı mağazada satılmaktadır, yerinde görüp test edebilirsiniz.
  • çocukluğu şeker fabrikasında geçmiş birisi olarak örnek vereyim bende.
    çuvala doldurulan şeker tr içinse direk çuvala doldurulur, yurt dışına çıkacaksa önce naylon torbaya doldurulur sonra çuvalın içine koyulur ilave olarak ayrı dikiş makinesi ile ağzı dikilir.
    tr ye satılacak şekerleri kamyona, tıra hamal sırtında taşıtılır, yurt dışına çıkacağa konveyör bant ile yükleme yapılır. * son dönemlerde tamamını konveyör le yüklemeye başlamışlardı.
  • türkiye'ye özgü bir durum olmayıp bir ürünün satıldığı ülkedeki halkın alım gücü, piyasadaki regülasyonlar ve daha da önemlisi tüketici hakları konusundaki mevzuatı ile alakalıdır.

    diyelim ki siz intel'in işlemci üretim tesisinde kalite kontrolünden sorumlusunuz ve dandik çıkan, kötü çıkan i9'ların çekirdeklerini ve/veya hyperthreading özelliklerini iptal ederek veya sadece daha düşük bir hız çarpanı kullanarak i7/i5/i3 olarak etiketliyorsunuz. buna karşın i9 olarak etiketlediğiniz her ürün de aynı kalitede olmuyor, mümkün değil. bu durumda elinizdeki çok da matah olmayan ürünleri türkiye, israil, rusya gibi tüketici hakları konusunda bir ab ya da abd olmayan ülkelere satıyor, başınızı daha az ağrıtacak ürünleri ise müşterinin neredeyse çekiçle parçalasa iade etmeye hakkının bulunduğu ülkelere satıyorsunuz.

    bu durum eskiden beri böyle olsa da şu anda daha bir göze batmasının sebebi malzeme bilimlerinde ve üretim sürecinde yaşanan gelişmelerdir. eskiden üretim süreci "şu parçayı biraz daha kalın yap, üretim ya da nakliye aşamasında buradan kırılmasını/kopmasını istemiyorum" şeklindeyken şu anda "şu parçayı x defa/süre kullanımdan sonra kırılacak şekilde tasarlayın" şeklinde planned obsolescence kavramına imkan tanıyan bir seviyeye ulaşmış olmamızdır.
hesabın var mı? giriş yap