• devlet-piyasa karşıtlığının ötesinde, devlet ve işadamları, iktisatçılar ve insanlar adlı kitapların yazarı. bu kitapları iletişim yayınlarından çıkmıştır. bir de çevirisi vardır, büyük dönüşüm adında.
  • bogazici universitesi ekonomi bolumunde ekonomi politik alaninda eğitim vermeye devam eden ender akademisyenlerden en nadide olanı. aynı zamanda yeni kurulan sosyal politika forumunun da basında bulunuyor kendisi ve burada çağlar keyder, ahmet insel, mine eder gibi önemli akademisyenlerle beraber projeler üretiyor. şu anda vatandaşlık geliri, temel sağlık sigortası ve türkiye'de sendikal hareketlerin geldiği yer gibi konular üzerine araştırmalar yapmakla meşgul ve aktif politika yapıcılara sosyal refah devletini tekrardan hatırlatabilmenin peşine düşmüş durumda..
  • yüksek öğrenimini kanada'da tamamladı ve mcgill üniversitesi ekonomi bölümü'nden doktora aldı. halen boğaziçi üniversitesi ekonomi bölümü'nde öğretim üyesi olarak çalışıyor. ayşe buğra'nın gelişme iktisadı, düşünce tarihi ve yöntem konularında ilgilizce ve fransızca yayın organları ile toplum ve bilim, birikim, odtü gelişme dergisi, iktisat dergisi gibi dergilerde yayınlanmış çeşitli makaleleri bulunuyor.
  • boğaziçi üniversitesi atatürk enstitüsünde hocadır. mülakatlarda rahatlatıcı, tatlı gülümsemesi ve güzel ses tonuyla insanın içine ferahlık serpmektedir.
    (bkz: siz hep orda kalın)
    (bkz: http://www.ata.boun.edu.tr/ayse_bugra.htm)
  • dinlemeye doyum olmayan bir bilgi pınarı. gözleri hiç görülmeyenlere açanlardan.
  • caglar keyder ile birlikte sosyal politika ve refah devleti konularinda calismalar yapan akademisyen. (bkz: sosyal politika forumu) iktisatcilar ve insanlar adli kitabi da basimin ucunda durmaktadir.
  • bugünkü birgün gazetesine dolu dolu bir röportaj vermiş akademisyen. solun yoksul kesimlere hitap edecek bir dil kullanmadığını belirtmiş. ulusalcılığın tezahürlerine hak vermemekle birlikte, neden ortaya çıktığını anlayabildiğini de belirtmiş. bununla birlikte röportaj daha çok akp'nin sosyal devlet yerine hayırseverlik (sadaka) modeliyle kitleleri kendine bağlamasıyla ilgili.

    sol ve ulusalcılıkla ilgili yorumları şöyle:

    "yediği darbeler solun siyasi reflekslerini yok etti'
    peki sol nasıl kaldıracak bu örtüyü ve kitlelerin gönlünü nasıl kazanacak?

    sosyalist sol zaten bin parçaya bölünmüş durumda ve sol içindeki yoksulluk tartışmaları somut politika eleştirileri ve önerileriyle değil, "kapitalizm", "neo-liberalizm", "küreselleşme" karşıtlığının slogan düzeyinde dile getirilmesiyle sürüyor. bu dil de yoksul kesimlere ulaşabilecek ve onların ilgisini çekebilecek bir dil değil. tabii gerçek siyasetten kopukluğun, solun cumhuriyet tarihi boyunca yediği darbelerle, bu darbelerin solun siyasi reflekslerini yok etmiş olmasıyla ilgisi var. bunu dikkate almadan solu eleştirmek biraz haksızlık olur.

    akp politikalarına karşı çıkarken darbeci kanada kayan bazı çevreleri de görüyoruz. ya da ulusalcılıkla hesaplaşırken akp'ye yumuşak bakan solcuları... muhalefetin bu ikilemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

    neoliberal küreselleşmeyle birlikte yayılan piyasa ekonomisi, insanların yaşam koşullarını radikal bir biçimde değiştirdi. insanlara bir anda "koca bir denizde yüz, yüzemezsen boğul" denildi. kısa bir süre içinde yaşanılan böylesi bir değişim, bir şeylere tutunma içgüdüsüne yol açtı. ulusalcılığa kaymayı bu durumun yarattığı belirsizlik ve güvensizliği göz önüne alarak anlamaya çalışmalıyız. bu, tabii ki, ulusalcılığın tezahürlerine hak vermek anlamına gelmiyor."

    ayrıca röportajın ana ekseni için:
    (bkz: küreselleşme ve siyasal islam)
    tamamı için:
    http://birgun.net/bolum-57
  • çarşamba günleri açık gazete programında sosyal politika çerçevesinde görüşleri yarım saatliğine de olsa dinlenebilir.
  • son günlerde yoğun olarak tartışılan sosyal yardım/seçim rüşveti konularıyla ilgili müthiş tespitler yapmış boğaziçi üniversitesi öğretim görevlisi. milliyet gazetesine verdiği mülakatta; akp nin sosyal yardımları, ayni, düzensiz ve şeffaf olmayan bir şekilde yaparak bir taşla iki kuş vurduğunu söylemiş. mülakatta özetle akp nin eşya ve gıda yardımını direk elden yapmanın kendisi için iki getirisi var. birincisi yardım yaptığı insanlarda minnetkarlık duygusu yaratmak. ikincisi ve bence en önemlisi, bu eşya, gıda ve kömürleri satın aldığı satıcıları zengin etmek, ekonomi yaratmak, kendi tabiriyle sadakanın politik iktisadını oluşturmaktır. şöyle ki, -bu görüşler ve yorumlamalar bana aittir- ayda tonlarca makarna bir kişiden, tonlarca kömür bir satıcıdan, tonlarca un, onlarca beyaz eşya bir kişiden satın alınarak bu insanlar zengin ediliyor. tabi ki bu kişilerde de bir minnet oluşuyor ve bu kişiler minnet borçlarını partiye, belediye başkanına her kimeyse artık, bu yöneticilerin, başkanların çıkarlarına hizmet ederek, onlara oy vererek, çocuklarına iş vererek, sermaye vererek, burs vererek ödüyorlar.

    mülakatın tamamı için:

    http://www.milliyet.com.tr/…akanin politik iktisadi
hesabın var mı? giriş yap