• köşe yazarı olmasının ayşe arman'ın hamileliği ile ilintili olduğuna inanarak ancak kendimi teskin edebildiğim insan. arman kişisi çoluğa çocuğa karışacak, evinin kadını filan olacak da yerine yeni nesil gelecek herhalde demekle birlikte, kabul etmeliyim ki junior ayşe ondan daha kötü. lakin, bu hangisi için daha iyi bir şey demek oluyor buna karar verebilmiş değilim.
  • kullandığı dilin "eski istanbul türkçesi"nin konuşulduğu dönemde yaşamamış birisi için bile "türkçe de bozuluyor" yorumunu yaptırabilecek kadar kötü olmasının yanında, bu hanımkızımızın nasıl oluyor da birçok kişinin telefonda arkadaşlarıyla konuştuğu havadan sudan konuları yazı haline getirip bir de köşesi oluyor anlamak çok güç. gazetecilikle ilgili "ne olacak canım ben de yaparım, "hava çok güzel, haftasonu erkek arkadaşımla beyoğlu'na gittim, kırmızı rujumu beğenmedi, şu davete gittim, buna gittim" demek için herhalde üniversitenin ilgili bölümünü okumak gerekmiyordur (ama tanıdık gerekiyordur)" şeklindeki düşüncelerin oluşmasına sebep vermesi mümkündür.
  • tiki türkçesini gazete yazılarına indirgeyebilen, yapmaca, etmece, gitmece gibi fiillerden nasibini bolca almış, dişe dokunur hiçbirşey anlatmadan saatlerce konuşabileceğine inandığım yazamaz*.
  • türk gazetelerinde onca kötü yazar olmasına rağmen, en kötü yazar ünvanını çekinmeden verebileceğim köşe işgalcisi. köşe yazarı diyemiyorum, çünkü ilkokul çocuklarına köşe verilse çok daha güzel yazılar yazabilecekleri inancındayım. artık hangi amca, dayı ilişkisiyle o köşeyi işgal ediyor bilemeyeceğim ama türk okuruna yapılan en büyük saygısızlıklardan biri olarak köşesinden sırıtmaktadır. hemen hemen 3 cümleden birini iki "i" ile yazılmış yanii lerle bitiren bir insanın o köşeyi daha ne kadar işgal edeceği ise meçhuldür.
  • avrupa yakası'nın selin'i köşe yazarı olsa ne olur, onu göstermeye çalışan bir tür denek ay ges. *
  • 13.05.2005 tarihli yazısında kral tv 2005 video muzik odullerini değerlendirmiş ve yazısındaki birçok fikride kral tv 2005 video muzik odulleri başlığı altındaki entrylerden edinmiş*yaratıcılıktan uzak köşe yazarı.
  • kösesinde yazdigi yasam tarzi, okudugu kitaplar, takildigi mekanlar, izledigi filmler ve bunun gibi bir cok seyi goz onunde bulundurdugumda gercekten bos bir hatun oldugunu sandigim, hincal uluc'a bir defa daha kizma sebebi olan yazar.
  • 19 ekim 2005 tarihli yazısında, yazar robin sharma'nın istanbul'da verdiği bir seminerde söylediği "her gün yüzde bir oranında sağlığımızla ilgili pozitif bir şey yaparsak, ay sonunda sağlığımız yüzde otuz düzelir" açıklamasına dayanarak şöyle bir söz sarfetmiştir:
    "her gün yüzde bir daha az telefonla konuşursak, ay sonunda yüzde otuz daha az fatura ödeyebiliriz." *
    ah be ayşe'm, ah be öz'üm, ah be yılmazel'im? hiç oldu mu şimdi bu? robin sharma'nın ipiyle kuyuya inersen olacağı bu tabii de, ama en azından adam sağlıkla ilgili olumlu bir şeyler yapmaya çalışıyormuş gibi gözüküyor, sense cep telefonundan başka şey düşünmez misin? yaptığın hesabın trajikomik yanlışlığna ise hiç değinmiyorum dikkat edersen. benzer bir şov için (bkz: #6623559).

    ya da ben niye ayşe özyılmazel okuyorum ki, işin gücün yok mu be adam?
  • her sabah gazeteyi elime aldığımda alelacele bakalım ayşe bugün neler yazmış diyerekten bulunduğu sayfayı açıyorum. bence günaydın gazetesinde olması gereken bir tat. genel olarak da samimi bir anlatımla gayet faydalı, hayata dair bilgiler veriyor. ne kadar hep kendi özelini baz alsa da biz de zaten meraklıyızdır insanların özel hayatlarına, ne güzel işte biri oturmuş eğlenceli bir dille gönüllü olarak anlatıyor. belki de bizim merak edip yapma olanağı bulamadığımız şeyleri deniyor, açık seçik yazıyor. heyecanla takip ediyorum...
hesabın var mı? giriş yap