• eşimle birlikte emekli olup bir rum evi alıp ayvalık merkeze yerleştik. buraya kadar hiç sorun yok. günler güzel geçiyor ancak her gün okunan meftalara selalar (günde bazen 3-4 defa ) moralimizi bozmaya başlamıştı. üstelik hergün ayvalık çarşısında meftaların hayrına lokma dağıtımıda eksik olmuyordu. bu kadar ölüm biraz fazlaydı gibi.. bir gün yerlisiyle sohbette bu endişemi ve sebebini sordum bana " emekli olup olup geliyorsunuz, sonrada ölüp ölüp gidiyorsunuz. " harbiden cevap cuk oturmuştu.
  • 4 günümüzün sarımsaklı beldesinde geçtiği görece güzel tatil beldesi.

    aşağıda yazacağım şeyler tamamen şahsi fikrimdir ve epey araştırıp öyle gittiğim yerlerdir.

    ilk olarak konaklama için sahile 150 metre civarında mesafesi olan marine otel'i seçtik. butik bir otel oda+kahvaltı olacak şekilde iki kişilik günlük 2.000 tl civarı para ödedik. otelden genel anlamda beklentimizi yüksek tutmadığımiz için memnun kaldık. odalar temiz, her gün havlu değişimi var ve klima çalışıyordu. kahvaltısı da gayet doyurucuydu. ek olarak akşam 17.00-18.00 arası çay-kahve saati vardı. fiyat performans olarak bakarsak benim açımdan 9/10 diyebilirim. 1 puanı da sürekli koku gelen tuvaletten kırdım.

    ek olarak otelin anlaşmalı olduğu rio beach'e giriş normalde ücretsiz ama rio beach denilen yer kekolar tarafından işletilen yer olduğundan deniz suyuna kadar şezlong artıklarından göt gote yatıyor herkes. bir gün bile tercih etmedik ki ilk gün gittiğimizde bizi çıkartıp yerimize rus turist almaya çalıştılar, elinizde otelin verdiği kağıdı gösterdiğimizde ise söylene söylene gittiler fakat huzurumuzu kaçırdıkları için asla ve asla tercih edilmemesini öneririm rio beach denilen yeri. hemen yanında karakaş otel'in beachi var kişi başı 100 tl'den günlük tüm gün şezlong+şemsiye kiralayabilirsiniz ve gayet de aralıklı şekilde dizilmiş şezlonglar.

    rakı balık için cunda'daki zayka'yı tercih ettik. gerçekten çok şirin ve çok sakin kafa sikmeyen hizmet anlamında da sizi düdüklemeyen bir yer. 2 levrek, 5 meze, 20'lik beylerbeyi, 1 kadayıf kızartması ve yine simit dedikleri içinde balık olan şeyden yedik totalde 3.200 tl hesap ödedik. kadayıf kızartması ve simite totalde 850-900 tl yazmışlar o kadar pahalı bir şey olduğunu bilmiyordum ama yediğim için de pişman değilim gayet güzeldi tıka basa da doyduk yalan yok. tek ama tek küçücük eksik çay servisini saat 21.00'de kapatmaları oldu. ben rakıyı çay ile icen biriyim.nedenini anlayamadım 23.00'e kadar çay yok dendi. bu da nazar boncuğu olsun. ısrarla tavsiye ediyorum mekanı yine de. diğer alternatiflerin hepsinde baktım yorumları tek tek okudum ama artık doymuş oldukları için müşteri iplememe evresine geçmişler o yüzden tercih etmedim.

    ayvalık tostu için aşkın tost evi önünde her gün devasa sıra olduğu için ki bence mantıksız tostcular çarşısına gittik. burada avşar büfe var girişte. sakın ha sakın buraya gitmeyin mesela. biz 2 kişi gittik 2 sandalye haricinde bomboştu masaları ve hiçbir açıklama yapmadan sert bir şekilde "dolu" dediler ve biz hemen iki yanında bi yere oturduk biz tostu yedik ettik kalkmaya yakın araplardan oluşan bir kafile geldi. anladık ki avşar büfe türk turist iplemiyor. halbuki bize kibarca deseydi rezervasyon aldım ama gelene kadar kalkarım derseniz oturun atıyorum 10 dk sonra gelirler vs. biz de ona göre oturur ya da oturmazdık. ek olarak bize dolu diyen sol kulağının arkasi dövmeli garsonumsu eleman tost servisi yaparken sigara içiyordu ki çarşı açık alan değil yarı açık alan ek olarak gıda üzerine hizmet veriyorsun ne olursa olsun sigaranı servis yaparken içmen kafadan ofsayt ama arapların bunu çok taktığını düşünmüyorum.

    boşnak böreği için küçükköy'de lala'nin yerine gittik, gerçekten güzeldi ve ek olarak kaymaklı turşu da aldık(soka) tek sıkıntı kredi kartı geçmemesi bence. hemen yanında küçükköy müzesi var. küçükköy'lu eski sakinlerin eşyalarının bağışladığı yer müze olarak hizmet veriyor. benim hoşuma gitti tavsiye ederim hem de ücretsiz.

    damla sakızlı ya da bademli muhallebi için macaron muhallebicisi'ni seçtik. 2 muhallebi 1 çay ve 1 türk kahvesi toplamda 240 tl tuttu diye hatırlıyorum. güzel ve kalabalık bir yer ama tatlılar güzeldi.

    ayvalık sahilde orfanos cafe var çay kahve içmek için muazzam bir yer görece de ucuz. deniz kenarından denizdeki levreklere ekmek vs atıp onların ekmek için kapışmalarını izlemek çok zevkli. yavru kefaller ve baba kefaller bir arada cidden çok güzel tavsiye ederim.

    kavuniçi dondurma için sahilde ayvalı dondurma olması lazım adı ve açelya cafe'de denedik. ikisi de güzeldi. yarım kavun+ 3 top dondurma 120 tl.

    damla sakızlı kurabiye için güler tatlıhanesi'ni denedik ama öyle aman aman bir kurabiye değil. beklentilerinizi düşük tutun.

    kebap tarzı vs bi yer düşünüyorsanız sarımsaklı'da harput kebap var. iki az mercü, bir adana bir urfa 2 ayrana 160 tl verdik. hesap yanlış mı diye tekrar baktık ama gayet de güzeldi.

    sarımsaklı'da hediyelikler magnetler tane 15 lira, cunda'da tane 15 tl 3 tane 40 tl olarak satılıyor. sarımsaklı'da bir hediyelikcide bores hediyelik yanlışlıkla elim çarptı ve 2 magnet kırıldı. ben zaten parasını ödeyecektim ama bakalım ne yapacaklar diye sessizce bekledim normal davrandım, elemanlarından biri hemen geldi "2 magnet kırıldı kasada ödersiniz" dedi sertçe ve kasada bulunan orta yaşlı gözlüklü adam da hiç şöyle böyle demeden 30 lira dedi direkt, ödedim. 30 lirasında değilim bu arada fakat gösterilen tavır çok saygısızca, ben kırdığımı zaten biliyorum ve ödeyeceğim, almayadabilirsin tamam alma da demiyorum ama bu şekilde üslup çok hoş olmadı.

    buraya kadar olumlu olumsuz şeyler yazdım fakat bu ilçenin ennnnnnn büyük sorunu otopark. hele sarımsaklı'da köşe kapmaca oynuyorsun park yeri için ki sahil otel sahil cafe bunların arasında en terbiyesiz olanı. hiçbir duba vs koymadığı ve hiçbir şekilde engel olmamasına rağmen arabayı görür görmez "sabah toptancı gelecek çekin arabayı" şeklinde konuya girmesi çok ama çok terbiyesizceydi. tartışmak istemediğim için çektim arabayı, sonrasında da 5 metrelik yere kazık çakmıştı.

    ayvalık çarşı'da tavsiye edebileceğim otopark olarak seçil otopark var. çok kibarlar ve asla dakika hesabı yapmıyorlar. anahtarı bırakmak her ne kadar tedirgin etse de 2 kez bıraktım ve son derece kibar şekilde hizmet aldım. ilk 1 saat 50 tl sonraki her saat için 10 tl ekliyorlar ama misal 2.5 saat sonra gelseniz de 60 tl alıyorlar. yani yarım saat daha kalmışsın 65 tl demiyorlar. sadece otoparka ulaşması biraz sıkıntılı sokaklar cok dar geniş araçlar için zor olabilir.

    bunun dışında genel olarak sahiller maalesef otellere peşkeş çekilmiş. her otelin anlaşmalı beach'i var dışardan gelen para vermeden giremiyor. sarımsaklı için konuşuyorum overdose almancı, sırp, rus ve boşnak nüfus var. hatta hatta sırpların kendi otelleri bile var. bundan dolayı da türk turiste çok kibar değil esnaf. genel olarak siklememe ve bekleme yapma devam et modundalar.

    seytan sofrası'na araçla çıkarsanız 50 tl veriyorsunuz, girişte direkt haraç keser gibi otopark parası alıyorlar. o kısımdaki mekanda da bir türk kahvesi 45 tl bir çay 15 tl. çok bir numarası yok ama gidecekler için bir kerelik verilebilir kafasındayim. tekrar gider miyim? nö.

    genel olarak ayvalık, sarımsaklı ve cunda için tecrübe ettiklerimiz bunlar. yine belirteyim ayvalık ya da sarımsaklı fark etmez buraya giderseniz mutlaka küçük araç tercih edin hem park sorunu çok ama çok büyük bir sorun hem de sokakları çok dar girip çıkması rahat olur.

    umuyorum faydası olur gideceklere.
  • daha önce tavsiye edilmiş mi diye arattım bulamadım. ne alaka diyecek belki bazıları.

    ayvalık'a gideceğimi duyunca bir yakınım dedi ki "aaa ayavalık'a gidiyorsan salı günü pazar kuruluyor bana oradan top top olan kekiklerden alabilir misin?" tabii ki dedim ama içimden de diyorum ki normal kekik olsa neyse de top kekik işte, burada satılanla ne kadar farklı olabilir.. neyse uğradım yakınıma aldım, kendime almadım çünkü onları ufalamak bana zor geliyor. yanımdaki arkadaş kendine alırken bana da almış. al bu da senin dedi verdi.

    başka yörelerde de tattım ben bu arkadaşı. bu kadar güzelini hatırlamıyorum.

    mesela sabah kalktın canın yumurta istemiyor, işe gideceksin ve hızlıca peynirli tost yapıyorsun. işte o sıradan bir peynirli tosttur. içine kekik ekersen kekikli tost olur. fakat bu kekikten ekersen efsane olur. hani böyle çok lüks bir pastaneye girmişsin, donatılmış sofraya bakıp sadece portakal suyundan bir yudum alıp gidenler gibi bir havayla sadece peynirli tost istiyorum demişsin. işte orada önüne gelecek olan tost budur. elinin ayarı bu ya, bir yerine biraz fazla kekik denk gelmiştir ve o lokma son lokmaya denk gelirse bittin zaten. uzun süre damağında kalır o tat. daha çok istiyorum diyerek ağlatabilir.*

    hafta sonu uyanırsın, o günü aylaklık günü ilan etmişsindir, öyle hızlı tost gibi değil de şöyle uğraşmalı bir şeyler pişirerek güzel bir kahvaltı hazırlamak istersin. yine bu arkadaş devreye girerse harikalar diyarına hoş geldin. lezzeti alır yükseltir. bir lokma alır ve gözlerini kapatıp dağlarda gezintiye çıkmışken kapalı gözlerinden bir damla yaş.. eheh

    konum: sarımsaklı plajına çok yakın kapalı pazar yeri. salı günü denk geldiyseniz boş geçmemenizi tavsiye ederim.

    edit: catstory, pazar yerinin konumunu lunaparkın yanında diye belirtirsek daha kolay bulunabileceğini belirtti. merkez pazarı da macaron'daymış perşembe günleri. o da değerlendirilebilirmiş.

    kim ola ki bunu okuya ki bu pazarın domates ve zeytinyağını da tavsiye etti. isterseniz numunelik zeytinyağı da veriyorlarmış. pişman olmazmışız.

    debedit: madem damak tadına hitap ettim, o zaman hardal severlere, marketlerde satılanları sevmeyip gerçek hardal tadını merak edenlere de küçük bir tavsiyem olsun :)
    https://instagram.com/…ymustard?igshid=yzg5mtu1mdy=
  • halkı çoğunlukla midilli ve girit adasından gelenler oluşturur. ananem mübadele yıllarında midilliden gelip en tepedeki evlere yerleştiklerini anlatır. nedeni ise denizden gelen düşmandan daha uzak, daha kolay kaçılabilecek bir yerde olması. giritliler bu laflara pek kulak asmayıp sahil tarafındaki evlere yerleşip akıllılık etmişler.
    ayvalığın asıl ilginç yanı bir çok gizemi içinde barındırmasıdır. ilçedeki hemen hemen tüm yapıların eski rum evleri olması beraberinde bir çok garip olaylarıda getirmiştir. evlerin eski tuvaletlerinden(tamirat görürken), sarnıçlardan, kuyulardaki gizli oyuklardan ve duvarın içindeki sonradan kapatılmış gözlerden bir çok küçük hazine çıkmıştır. mübadeleyle birlikte midilliye göçen rumlar tekrar gelme umuduyla , değerli eşyalarını o karışıklıkta çaldırmamak için , daha sonra gelmeyi umdukları ayvalıktaki evlerine saklamışlardır. bu evlerde yaşayan bir çok aile bu değerli nesnelerden nasiplenmişlerdir. fakat ayvalığın en büyük şehir efsanesi başka ve daha büyük bir hazinenin öyküsüdür; rivayet olur ki ayvalıktan midilliye göç etemek zorunda kalan rum papazlar tüm hazineyi ayvalıktaki üç tane kiliseyi üçgen şeklinde kesen tünellere saklamışlardır. bu kiliseler şunlardır: 1-taksiyaris kilisesi 2-şu an cami olan saatli camii 3-şu an okul olarak kullanılan adını bilmediğim eski kilise. bu hazine yıllardan beri büyüklerin çocuklara anlattığı bir hikayemidir bilemem ama bu öyküyü dinleyen her çocuğun buna hayatı boyunca inanacağınıda biliyorum. ve bu öyküyle büyüyen her çocuğun çocukluğunu bir küçük kazmayla geçirdiği bir gerçektir.
    şeytan sofrasının öyküsüde bildiğim kadarıyla şudur: şeytan tanrıdan kaçarken erimiş kayalara basmış, toprak gürlemiş, yer yarılmış ve ayvalık körfezindeki adacıklar böyle oluşmuş. diğer bir rivayet ise diğer adımın , yani diğer ayak izinin çok uzaklarda bir diyarda olduğu yönündedir.
    ayvalığın dar sokaklarında hangi saat olursa olsun toplaşıp konuşan kadınlar görürsünüz, sizi süzerler ama bunu yadırgamayın, onlar sadece merak etmişlerdir, içlerine girdiğinizde ne kadar sıcak olduklarını göreceksiniz. hem içlerinde benim güzel ananemde bulunmaktadır.
    sarımsaklının çok bina olduğunu göze alarak alternatif bir gezi planı hazırlıyorum. ayvalık tepesinde bulunan "sütlü kuyular" adlı eski kuyular, taksiyaris kilisesi(on yıl evvel ikonları çalındığından kapalıydı, şu an ne durumda olduğunu gidip görmekte yarar var), özel bir sandalla çok daha keyifli olacak bir ada turu yani maden adası, eşek adası, her ne kadar yarım ada olsada tünelleri nedeniyle tımarhane adası, ay ışığı manastırı ve "kepçe adası"(küçük bir şaka,yani demem o ki;afacan beşlerin kepçe adası maceralarından birinde zannedeceksiniz kendinizi).
    tost yemeden gidilmemesi ve asıl ayvalık tostunun izmir tulum peynirinden yapıldığının, sadece içine domates konduğunun ve asıl özelliğininde ekmeği olduğunun bilinmesi fikir verme açısından iyi olur. zeytinyağı ve sabunu da süperdir... daha ne diyeyim gidin görün ve en kısa zamanda, bir yaz günü , "ayvalık tatili zirvesi" başlığını açıp heyecanla doldurun.
  • yazin o kadar kalabalik oluyor ki, yururken yaladiginiz dondurma sizinki olmayabilir bazen. o derece.
  • yol üstü olup da, kendi halinde kalabilen ve hâlâ “merak degmemis” yerleri barindirabilen, seytan tüylü ve seytan sofrali bir güzelliktir ayvalik. çengel formundaki cografyasi sayesinde, bir avuç dolusu ege denizi'ni kendi payina almistir.

    girit ve midilli'nin anadolu'daki izdüsümüdür. mübadele sonrasi bu adalardan göçen türkler, ayvalik'in yeni sakinleri olarak, geldikleri yerin kültürünü burada yasatmaktadirlar. ayvalik, kendine has mutfagi, sirin sivesi ve sicak insanlariyla adalarda yüzlerce yil sürmüs kardesçe yasantinin sembolüdür.

    bir ada kadar kendi halinde yarim adalari, kiyida kösede kalmis manastir ve kilise kalintilari, denizle kaynasan zeytinlikleri, çamliklari ve dünyanin en güzel batan günes manzaralarini ayaklarinizin altina seren tepeleriyle ayvalik, birçok turistik beldenin talihsiz akibetine inat, içinde hâlâ huzur tasir.

    yazin tadini çikarmak isteyenlere nazire yaparcasina, yeryüzünde yasayabileceginiz en mutlu ve huzurlu kislara ev sahipligi yapar ayvalik. cunda kordonunda söyle bir gezintiye çikmak kimbilir kaç agri kesiciye bedeldir…

    denizi, yüzmek isteyene en büyük iyiligi eder: serinletir. kimse sikayet etmesin suyunun soguklugundan! yaz sicaginda kavrulmaktan kurtulmanin daha güzel bir yolu olabilir mi… berrak ve serin ve bir denizde yüzmenin keyfi, denizden çiktiginizda size püfür püfür bir vücut olarak geri dönecekse serin sudan korkmanin manasi nedir degil mi?

    tabiat ana'nin bir hediyesidir ayvalik. bütün bir ege'de, bir sehir kadar “yogun” olup da bir sahil köyü kadar dingin kalabilmeyi basarabilmis tek yerdir. gelin ve kalin. eger kalmayacaksaniz, verdigi huzur ve mutluluktan bol bol alin ve yaninizda götürün, esinize dostunuza da dagitin.

    hosgeldiniz
    ve emin olun, her zaman hos bulacaksiniz…

    salih korkut peker .2004
  • kahvaltı için yelken cafe
    öğle yemeği için köfteci esat
    akşam yemeği için tik mustafa, şehir kulübü veya bay nihat
    meze için her yer
    bar sonrası kayıntı (ayvalık tostu) için avşar büfe, volkan büfe, mesut büfe
    plaj için aytaş, sobe, ada kamping, ortunç
    lor tatlısı için sabah 10'da ılık olarak mehmet ali veya güler pastanesi

    ayvalık demek yemek demektir. ayvalık mutfağı asla bir ege mutfağı değildir.
    bu yemekler çeşme'de de var diyenin ağzına kürekle vururum.

    2019 yaz editi; büfeler pislikten geçilmiyor. yelken cafe kahvaltıda rezalet. tik mustafa hem çok lezzetli hem fiyatları çok hesaplı. şehir klübü aynı çizgide devam, bay nihat hala pahalı:) esat yaşlanmış, elemanlar değişmiş ama köfte hala 10 numara.

    buradan sayın belediye başkanına sesleniyorum.ayvalık ve sarımsaklı için derhal bir aksiyon alınmalı. cadde cadde, mahalle mahalle temizlik/ düzen/ bakım/ onarım sivil toplum örgütleri ile seferberlik başlatılıp şehri kurtrabilirsiniz. o güzelim şehir sahili/denizi/yaşam alanları pislik içerisinde. bakımsızlık, boşvermişlik almış yürümüş. nispeten daha temiz ve bakımlı işletmelerin hepsi cunda’da. ancak cunda’da da ne yazık ki aynı düzensizlik sizi ancak üç beş yıl idare eder.
    ayvalık gönüllülerinin bir araya gelmesi şart.
  • sevgili babaannemin ya$amak icin can attigi, ancak yalnizca cansiz bedeniyle topraginda yatabildigi yer.
  • dün çıkan yangın sayesinde kendi yüzüne kezzap atmış cennetimizdir. kusura bakmayın özel olacak ama çocukluğumun ve ilk gençliğimin de 200 hektarı yandı orda. ve ben burdayım.
  • cumartesi sabahı denizinde yıkanacağım yer.. inanılmaz mutluyum sözlük.. hele o altın gibi kumuna ayağımı basacağım ya, değişikli hallerdeyim..

    edit: kum lokasyonu veriyorum, sarımsaklı.. teşekkürler (bkz: mutti)
hesabın var mı? giriş yap