• kitabın sonuç bölümünden çıkabilecek sonuca göre; merkezdeki kapitalist ülkelerle çevresinde yer alan azgelişmiş ülkeler arasındaki eklemlenme, merkezdeki ülkeler lehine ve teknolojinin ilerlemesiyle artan bir şekilde azgelişmişliği yeniden üretmektedir. teknoloji ve sanayiye sahip olan ülkeler dünya ticaretinde de sürekli karlı çıkmakta, bu karlılık onları daha da güçlü kılmaktadır. gerek bu sebeple ve gerekse tarihsel koşulların farklı olmasından dolayı, azgelişmiş ülkeler, ileri kapitalist (emperyalist) ülkelerin kalkınma süreçlerini ve stratejilerini yineleyerek azgelişmişliklerinden kurtulamayacaklardır.

    (bkz: yeni sömürgecilik)
  • nurkse tarafindan gelistirilmis bir teoridir. gelismemis ulkeler esasen gelismemis oldukleri icin gelismemis olarak devam edecektir. teori ayni zamanda kisir dongu olarak ifade edilir.
    gelismemis ulkeler dusuk tasarruf seviyesine sahiptirler. dusuk tasarruf, dusuk yatirima neden olmaktadir. dusuk yatirim dusuk uretime bu da nihayet dusuk gelire neden olmaktadir. tasarruf gelire bagliysa dusuk gelir dusuk tasarruf ile kisir donguyu tamamliyacaktir.
    bu kisir donguden kurtulmak icin yapilacak olan sey ulke kaynaklarinin disindan ulkeye sermaye akimi olusturmaktir. donguye disardan sermaye dahil ederek her alanda uretimi arttirmak ulkenin uretim kapasitesini ve tasarruf duzeyini arttiracaktir.
  • kitabın ana teması zaten yukarda anlatılmış o yüzden tekrar etmeyeceğim. öncelikle fikret başkaya sakıncalı bir eleman olarak yaşamını sürdürmüştür. hapis yatmıştır, kitaplarından dolayı kendisine davalar açılmıştır vs. bu kitabı diğer kapitalizm analizi kitaplarından ayıran şeylerden biri kısmen kapitalizmin ekolojik tahribatına da yer vermesidir. ayrıca ileri kapitalist ülkelerin dış borçlanma yaratarak sömürgeciliği devam ettirdiğini iddia etmektedir.

    sonuç kısmında ise kapitalizm-emperyalizmin dünyayı her açıdan yaşanmaz hale getirdiğini kitap boyunca anlattıktan sonra ''ya sosyalizm ya da yok oluş'' diyerek bitirmiştir.
  • gunder frank'ın geliştirdiği öğreti. azgelişmişliğin gelişmişliği de denebilir.
    buna göre az gelişmiş ülkelerin sanayileşmesinin, bu ülkeleri kalkındıracağı varsayımı reddedilmektedir.
    sanayileşme, çokuluslu şirketlerle lümpen burjuvazinin el ele vermesiyle, bir sömürü düzeni yaratmaktadır. sermaye malının bolluğu istihdamı baltalamaktadır.
  • eger bu saatten sonra somurgecilik faaliyetini baslayamazsa bir ulke veya dunyanin cok onem verdigi bir maden bulup isletmeciligini yabanci sermayeye kaptirmamayi basarirsa ancak bu surekliligi kirabilir aksi taktirde azgelismislik ne yazik ki sureklidir.
  • fikret başkaya'nın imge kitabevi yayınları'ndan çıkan bir kitabı.
  • yoksul bir toplumun bireyleri, ezici çoğunluk halinde düşük gelir grubunda yer alır. genel ekonomideki toplam tasarruflar da bu sebepten ötürü yetersiz kalır. toplam tasarruflardaki bu yetersizlik ise o ekonominin genel yatırım harcamalarına azalış olarak yansır. yatırım harcamalarındaki söz konusu bu azalma, yine o ekonomideki üretim teknolojisinin geri kalmasına ve de genel sermaye birikiminin gelişmişlik için yeterli bir seviyeye bir türlü gelememesine sebebiyet verir. tüm bu durum ekonomideki milli gelir seviyesini daimi bir dip dalgaya hapseder. kişi başına düşen milli gelir yoluyla da bireyler süresiz olarak düşük gelir seviyesinde kalmaya devam eder.

    yani, dünya dönmeye devam eder. her şey de başladığı yere geri döner. yoksulluk, artık o toplum bireyleri için ölene dek içinden çıkamayacakları bir sürekliliktir. dünya yine de döner.
hesabın var mı? giriş yap