• izmir'de 17 yıl, ankara'da 8 yıl ve istanbul'da 4 yıl yaşamış biri olarak izlenimlerimi dile getirmeye hakkım olduğunu düşündüren belediyeciliktir.

    izmir'de yaklaşık 3 milyonluk nüfusa hizmet veren 14 km. uzunluğunda bir metro hattı, 80 km. uzunluğunda ise izban hattı olmak üzere toplam 94. km. uzunluğunda bir raylı sistem mevcut.
    raylı sistem uzunluğu / nüfus => 94 km / 3 mio = 31,33.

    ankara'da ise yaklaşık 6 milyonluk nüfusa hizmet veren 8,5 km.lik ankaray ve 14,5 km.lik metro olmak üzere toplam 23 km.lik bir raylı sistem mevcut.
    raylı sistem uzunluğu / nüfus => 23 km / 6 mio = 3,83.

    istanbul'da 15 milyonluk nüfusa hizmet veren toplamda 141 km.lik raylı sistem mevcut durumda.
    raylı sistem uzunluğu / nüfus => 141 km / 15 mio = 9,40.

    hesaplamaların sonucuna göre izmir, nüfus başına düşen raylı sistem hat uzunluğunda açık ara önde görünüyor. peki bu mantıklı bir kriter mi? kısmen evet, kısmen hayır. bir de kullanılabilirlik açısından bakalım:

    istanbul'da raylı sistem kesinlikle çok yaygın. şehrin önemli noktalarını bir araya getiriyor, trafiğe bulaşmadan şehrin önemli bir kısmına ulaşmak mümkün. raylı sistemle tren garının içine kadar girmek mümkün değil. öte yandan havaalanı ve otogar raylı sistemle erişilebilir durumda. tek kötü yanı çok fazla aktarma yapma gerekliliği olabilir, ancak bu kadar büyük bir şehirde bu normal.

    ankara'da raylı sistem şehrin yalnızca önemli noktalarına hizmet veriyor denilebilir, çayyolu - çankaya aksının metroya erişimi yok. öte yandan, raylı sistem şehrin tren garına ve otogarına girmekle birlikte; ankara'da havaalanına raylı sistemle erişim çok uzun yıllar boyunca ancak hayallerde kalabilir. ha günün birinde hayaldi gerçek oldu denirse bilemem.

    gelelim izmir'e... izmir'de şehrin en önemli iki doğrultusu olan kuzey-güney ve doğu-batı aksları, metro ve izban'ın entegrasyonuyla birlikte nüfusun önemli kısmına hitap ediyor. bunun yanında, şehrin tren garının ve havaalanının içine kadar raylı sistemle ulaşmak mümkün. otogara giden bir raylı sistemin mevcut olmaması bir eksiklik, henüz proje aşamasında. öte yandan şehrin en uzak ucundaki aliağa'dan raylı sistemle havaalanına 1 saatte ulaşabilecek olmak ise ciddi anlamda büyük bir olanak. izmir haritasını açıp önünüze koyarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

    niteliksel kullanışlılık açısından istanbul'u birinci sıraya, izmir'i ikinci sıraya, ankara'yı ise üçüncü sıraya koyuyorum.

    bir de nicelik açısından günlük yolcu taşıma / şehrin toplam nüfusu oranlarına bakarak, nüfusa gerçekten hizmet edebilme durumunu hesaplayalım:

    istanbul:
    tüm raylı sistem toplam: 1.200.000 yolcu / 15 milyon nüfus = % 8.

    ankara:
    175 bin (ankaray) + 135 bin (metro) ? 310.000 yolcu / 6 milyon nüfus = % 5,16

    izmir:
    200 bin (metro) + 140 bin (izban) = 340.000 yolcu / 3 milyon nüfus = % 11,33.

    bu oranlara bakıldığında ise raylı sistemin nüfusa en çok hitap edebilmesi açısından izmir 1. sırada çıkıyor, istanbul onu takip ediyor, ankara ise sonuncu sırada.

    üç şehirde yaşadığım yıllarda gördüğüm sosyal etkinlik ve yardımlara bakalım.

    ankara'da geleneksel olarak yıllık toplu düğün ve toplu sünnet törenleri yapılır. 2012'de 212 çocuk, 2013'te 213 çocuk sünnet edilir mesela. bol miktarda top, şapka, defter, kalem, kömür dağıtıldığını gözlerimle görmüşümdür. park, bahçe, göl vb. rekreasyon alanları bol miktarda yapılır, yapılmaktadır, yapılacaktır... çeşitli vesilelerle halk konserleri olur. orta gelirli insanlara orta seviye eğlence konsunda bazı fırsatlar yaratılmıştır. ancak belediyenin insanlara kaliteli zaman geçirmeyi öğretmek gibi bir derdi yok gibidir. ulus'ta rezil, çok eski bir lunapark vardır; güvenlikten uzak bir şekilde 20 yıllık oyuncaklar çalıştırılmaktadır. bir de hayvanat bahçesi geldi şimdi aklıma, var mı yok mu onu bile bilmiyorum bak...

    istanbul'da benim gözlemleyebildiğim dışında pek çok yardım sosyal yapıldığını tahmin ediyorum, ankara'da olduğu gibi gözlerimle görebildiğimi söyleyemeyeceğim. bu kötü değil, aksine övülecek bir özellik aslında. bunun yanında şehrin elit kesimine hitap edecek kültür ve kongre sarayları, tiyatro salonları bol miktarda ve yaygın. yine çok sayıda lunapark var, yeniler ve iyi durumdalar. hayvanat bahçesi de birden fazla, ayrıca hayvan hakları açısından tartışmalı olan bu konunun çok fazla olmasına da gerek yok, yakın sayılabilecek olan kocaeli / darıca'da zaten yeterince büyük bir hayvanat bahçesi var.

    ak parti'nin pek de istediği sonuçları alamadığı okul sütü projesinin izmir'de zaten uzun yıllardır uygulandığını ve kimsenin zehirlenmediğini muhtemelen çoğunuz bilmiyordunuz. ne yazık ki bu uygulama merkezileştirilince izmir'de de hükümet eliyle dağıtılan sütler tüketildi ve izmir'de de ne yazık ki zehirlenme vakaları yaşandı. ayrıca, bildiğim kadarıyla ankara ve istanbul'da dini bayramlar süresince ücretsiz olan toplu taşıma izmir'de ücretli ancak yarı fiyatına oluyor. bayram süresince indirimli tarife üzerinden toplanan bu fon ise yardıma muhtaç kişilere ulaştırılıyor. izmir fuar alanında çok da yeni olmayan ancak ankara'dakinden iyi durumda bir lunapark var. yine fuar içindeki hayvanat bahçesi hayvan hakları gözetilerek şehrin nispeten dışındaki sasalı'ya taşındı ve burada türkiye'nin ilk gerçek doğal yaşam parkı oluşturuldu. böylece hayvanlar kafeslere tıkılı kalmaksızın, doğal ortamlarına en yakın şekilde yaşayıp aynı zamanda çocukların ve doğa meraklılarının ziyaretini bekler hale getirildiler. bu önemli, çünkü türkiye'de avrupa hayvanat bahçeleri ve akvaryumları birliği olan eaza tarafından tam üye olarak kabul edilen üç doğal yaşam parkı var, bunlar da izmir, darıca ve bursa hayvanat bahçeleri. bu açıdan izmir, ankara ve istanbul'a karşı -önemi tartışılır olsa da, vizyon ve zihniyeti gösterme açısından kritik- bir üstünlük elde etmiş oluyor.

    şehirlerin meydanlarına bakalım:

    ankara'daki kızılay meydanının hali zaten içler acısı. adeta "aman ortada bir meydan olmasın da, eylem meylem başımıza dert almayalım" zihniyetiyle yapıldığı çok belli. kaldırımlar bir yüksek bir alçak, ortada anlamsız bir süs havuzu, güvenpark'ın göbeğinde dolmuş durakları, zaten yarısı polis tarafından 7/24 ablukaya alınmış durumda. şehrin göbeğinde "oturayım da bir soluklanayım" diyebileceğiniz bir yer yok.

    istanbul'daki taksim meydanı yeni düzenlemeyle geniş bir yayalaştırılmış alan kazandı, gerçekten avrupalı bir meydan olma yönünde ilk adımı attı diyebilirim. burada gezi parkının korunması çok önemli. çevre düzenlemesi yapıldığı ve kızılkayalar'la burger king'in olduğu kulübemsi yapılar da yıkılıp arkadaki tarihi doku ortaya çıkarıldığı takdirde gerçekten güzel bir meydan olabilir. yine burada da yılın çoğu vakti bir polis ablukası mevcut.

    izmir'deki konak meydanı ise ahmet piriştina -nur içinde yatsın- tarafından öyle bir noktaya getirildi, çıta öyle bir yükseğe taşındı ki... orada göze kötü gelen belki de tek şey belediyenin kendi binası, ona da bir çözüm bulunsa gerçekten kusursuz bir meydan. zaten insanların oturup soluklanmasından, orada vakit geçirmekten hoşlanmasından belli konak meydanının ne kadar sevildiği. bir de ankara ve istanbul'un aksine -üstelik de köşede emniyet müdürlüğü olmasına rağmen- göze çirkin gelen bir polis ablukası kolay kolay bu meydanda olmaz.

    şehirle birlikte simgeleşmiş meydanlar açısından kıyaslama yapıldığında, izmir birinci sırada, istanbul ikinci sırada, ankara ise yine sonuncu sırada...

    gelelim su basmalarına...

    izmir'de sık sık su basmaları yaşandığını kabul ediyorum. ancak burada medyanın bizi nasıl yanlış yönlendirdiğini de lütfen görelim. 1 ay kadar önce yaşanan şiddetli yağmurda henüz izmir'deki sokaklar göle dönmemişken google görsellerden aratılan -hatta bazıları istanbul'da yaşanan su baskınlarına ait olan- fotoğrafların çoktan paylaşılmaya başladığını hatırlatayım. sözlüğü ortalama düzeyde takip eden biri, zaten bu görüntülerin yayılışını da, bir kısmının istanbul'a ait çıktığını da hatırlayacaktır. ha sonra gerçekten su basmadı mı, bastı kabul. itfaiye araçları bile mahsur kalmadı mı, kaldı... ama geçen kış ankara'nın alt geçitlerinin ağzına kadar suyla dolduğunu, melih gökçek için "ankara'ya deniz getirmesi hayaldi gerçek oldu" şeklinde yapılan esprileri de hatırlayın lütfen. ve ankara'da evlerin giriş katlarını su basma ihtimali ortaya çıktığında melih gökçek'in halkını düşünerek (!) "üst katlardaki komşularınıza taşının" diye yaptığı uyarıları da hatırlayın... istanbul'da ise birkaç yıl önce alibeyköy'de dere yatağı taştığında oraya yapılmasına müsaade edilmiş gecekondularda kaç vatandaşımızın hayatını kaybettiğini, kaç evin talan ve hırsızlığa maruz kaldığını, ne kadar çirkin görüntüler yaşandığını da hatırlayın lütfen.

    ama bunlar o kadar çıkmaz işte televizyonlara, gazetelere...
    insan unutuyor, öyle değil mi? net hatırlayamadınız bile belki de ankara ve istanbul için söylediklerimi...

    hadi diyelim ki bu kriterde izmir son sırada olsun, sık sık su basıyor izmir'i peki kabul. ama bunca yıldır alibeyköy'deki gibi bir can kaybı duymadık en azından allah'a şükür. bunun üzerinden kıyas yapmak bile çirkin, allah hepimizi böyle bir yazıdan korusun inşallah...

    bir sabah izmir büyükşehir belediyesi'ne "yolsuzluk bulsunlar diye" 400 müfettiş gönderildiğini de biliyor musunuz? ve aziz kocaoğlu ile ekibinin bütün suçlamalardan, bütün ithamlardan birer birer aklandığını?

    bakın 400 müfettiş diyorum. üstelik bir şeyler bulmak üzere gönderilmiş 400 müfettiş. ama elle tutulur, dişe dokunur bir şey bulamadılar! bulamadılar ki çoğunuz bunu bile duymadınız... ha yine 300 küsur yılla yargı süreci devam ediyor aziz kocaoğlu'nun bildiğim kadarıyla; ama emin olun o iddiaların altı dolu olsaydı ak parti zaten bugünlere bırakmazdı o işi. siz de çok iyi bilirsiniz.

    bakın hiç "atatürk sevgisi" demeden, "çiğdem, boyoz, kordon'da bira keyfi yaaee" demeden, "evet izmir köy kaldı ama yaşam tarzımıza müdahale edilmemesi için değer be bilader" demeden bitirdim upuzun yazıyı.

    evet, eksik giden noktalar var, kabul... ama bunlar merkezi yönetimi elinde bulunduran partinin dışındaki bir partinin belediyecilik yapması durumunda her zaman yaşanan makul seviyelerde.... hatta yukarıda da saydığım gibi pek çok kriterde izmir, ankara'nın fersah fersah ötesinde. park, bahçe, fıskiye ankara'ya göre daha azdır evet, ama izmir'de gece 3'te otobüsle evinize dönebilirsiniz mesela. bir de ankara'da gece 10'dan sonra otobüse binmeyi deneyin bakalım. bakın 12'den sonra demedim, 10'dan sonra.

    izmir köy falan kalmadı arkadaşlar. yalnızca algılarımız yönetilmeye çalışılıyor.

    lütfen bunları unutmayın...

    not: rakamsal verilerin tamamı wikipedia'dan alınmış olup, birebir doğruluğu garanti edilmemektedir.
  • sabah aksam twitter'da otmeyen, olimpiyat yari finaline cikip kazandik diye sevinmeyen,yanında 10 tane korumayla dolasmayan,yanina gittiginizde (evet yanina gidebiliyorsunuz) sizle ilgilenen, muhabbet eden belediyecilik anlayışıdır.

    hepsinden onemlisi ise, izmirde herkes göğsünu gere gere 'ben aziz baskana oy verdim' der. mesele ankara'dan cok farkli yani. :)
  • "gokcek her an eleştirilebiliyor" diyenler, malum twitter adresine bakıp, dava edilen, tehdit edilenlerin sayisina baksinlar.

    ben oyle chp, aziz kocaoglu fanboyu filan degilim ama, karsilastirdiginiz adam melih gökçek be vicdansizlar. yuzunuz kizarsin azicik !
  • şehrin en değerli arazilerini rant için peşkeş çekmemektir.
  • büyükşehirlerde, metro hatlarını son 10 yılda belediyelerin yaptığını sananların beğenmediği hizmet.

    misal marmaray'ı, kadıköy-kartal metro hattını istanbul'da kadir topbaş yaptı değil mi? ya da ankara metrosu çalışmalarını yıllardır melih gökçek sürdürüyor?

    aferin çok bilinçli seçmensiniz.
  • oldukca iyi calisan bir metro ve rayli sistem insa etmis belediyeciliktir. misal gecmiste otobusle 1.5 saate yakin suren bostanli-bornova yolu mevcut rayli sistem ile 25-30 dakikada alinir olmustur. ustelik cok daha medeni kosullarda.

    yine gecmiste ozel otomobiliniz olmadigi taktirde bugunku para ile gidis gelis 100-120tl taksi oarasi odeyerek yapacaginiz bostanli-havaalani seferini simdi yaklasik 40 dakikada son derece modern kosullarda yapabiliyorsunuz. ustelik gidis donus 5 liraya falan (ogrenci gidis 1.1 tl- havalanindan donus 4 tl).

    misal gunluk 30 tl kazanan bir akp medya timi uyesi gunde 6 kere havaalanina gidip-gelip rte'yi karsilayabilir. tabii kendi kefenini getirmek sartiyla. o fiyata dahil degil. fena mi.
  • kent ulaşımını otobüslere yüklediği diye kızanların olduğu belediyecilik anlayışı. 2009 seçimlerinde söz verdiği tramvayları yapamıyor çünkü; 2009'da hazırlanan projeye ekim 2013'te dpt onayı geldi. tam 4 yıl beklettiler. 15 yeni vapur siparişi verildi. ilki seçimden önce gelecek, peyder pey 2017'ye kadar teslim edilecek.
    aziz kocaoğlu'nun herşeyi en iyisini yaptığını söylemiyorum. ama en azından gezi parkında çadırları yaktırmadı, ethem sarısülük'ün öldüğü yere polisimizi kutlarız pankartı astırmadı. metro'dan ahlaklı olun diye anons verdirmiyor. ben evimden (demirköprü), okuluma (ege üniversitesi) 35-40 dakikada gidebiliyorum, ne yani 10 dakikada gidemiyorum diye eleştiriyim mi?
    inciraltı olmak üzere, bir çok yere kent ormanları kurdu. avm yapmıyor. kentsel dönüşüm sırasında izmir'de ne kadar hakkaniyetli işler yapıldığını herkes biliyor. çocuklara bedava süt dağıttığı ve şevval sam konseri için ihaleye çıkmadığından dolayı 397 yılla yargılanıyor. izmir büyükşehir belediyesi şu an türkiye'nin en az borçlu belediyesi, devlete hiç bir borcu yok.
    ama siz isterseniz elbette, ben boğaziçine baktım kızlı-erkekli oturuyorlardı. ahlağım bozulur diye oraya değil itü'ye gittim diyenlere oy verebilirsiniz. karşıyaka'da oy almak için kedi-köpek maması dağıtanlara oy verebilirsiniz. atatürk ve inönü'ye iki ayyaş diyenlere oy verebilirsiniz.
    kordon'da bira içemeyeceğiniz zaman sizi göreceğim. izmir fuarı, gaziemire taşınınca kültür parka avm yapılınca göreceğim. ben sizi heryere recep tayyip erdoğan stadı, yolu, parkı yapıldığında göreceğim. ahlak zabıtası ortaya çıkınca göreceğim.
  • eleştirmeyi bilmeyen koyunların eleştirmeye çalıştığı belediyeciliktir. adamı metro yüzünden eleştiriyorsan bari doğru eleştir. devletten aldığı sıfır yardımla birşeyler yapmaya çalışan bir belediyecilik ile, sınırsız yardımla bir cm metro yapamayıp işi ulaştırma bakanlığına devreden bir belediyecilik ile karşılaştırırsan ayarı yersin.

    edit: akp sosyal medya timi hemen ispiyon yağmuruna tutmuş. yerim ben oları yerim. meeeeee!!!
  • yanlış yönden eleştirilen belediyeciliktir.

    eleştirme argümanı şu şekilde;

    1- izmir köy oldu??
    2- yıllardır bir metroyu bitiremediniz
    3- alt yapı kötü sular seller basıyor
    4- chp kafasından, hizmet alma kafasına geçemediniz

    gören duyan da, bunları söyleyenleri new york paris londra gibi memleketlerin en lüks semtlerinde yaşıyor zanneder.

    ulan yapraaaamm, kafanı sincan'dan, yenibosna'dan bir çıkar da öyle konuşalım...

    istanbul'da nerede sel bassa, ankara'da nerede yağmur yüzünden kanallar taşsa, kar yüzünden yollar kapansa hep bu akp belediyelerinin değil mi?
    ya da sen yağmur yağarken pencereden new york manzarası mı seyrediyorsun?
    veya kar yapmış paris sokaklarında bir kafede kahveni mi yudumluyorsun?

    toki'nin yaptığı 90 metrekare evde acun izliyon, ben bilmem eşim bilir'de topuklu ayakkabı giymiş adamlara gülüyon...
    çapın bu kadar arkadaşım, aynı memlekette benzer sorunlar yaşıyoruz ve sen sanki dünyanın en gelişmiş coğrafyasında yaşıyormuş gibi kibirlisin.

    işine gitmek için balık istifi otobüslerde, metrobüslerde insanlık dışı bir mücadele veriyon, halâ dolmuşta çevirme var diye çömelerek gidiyon da, metro izmir'de bitmedi diye götüm götüm konuşuyon.

    izmirlilere chp kafasından kurtulamadınız diyon da, adam ceketimizi assak alırız mantığıyla hareket etmiyolar mı sizde?
    avm dışında ne yaptılar evine en yakın?? sosyal yaşam alanın bile kısıtlı. bir otobüse binip sahile gitmek için dünyanın akbilini basıp tıklım tıkış gitmiyor musun? bu neyin cakası arkadaşım.

    bu nasıl bir hizmet anlayışı???

    hani çok ileri bir medeniyette, haftada en fazla 40 saat çalışır, şehrin bir ucundan diğer ucuna metro ile dakikası dakikasına ulaşırsın, şehir sana çok fazla sosyal imkan sunar o zaman hiç gelmediğin görmediğin izmir hakkında konuşursun anlarım.
    ama arkadaşım sen şehrinde, otoban kenarında mangal yapmaktan öteye geçemiyon, gelmiş halâ yüzsüzlükle, kibirle çemkiriyon.
    bi bırak git allah aşkına.
  • tarafıma gelen çok sayıda özel mesaj üzerine, bir noktanın daha aydınlatılmasını hak eden belediyeciliktir.

    #39460995 no'lu entry'de yaptığım hesaplamalarda izban'ı metro olarak sayamayacağımı, aynı mantıkla ankara ve istanbul'daki banliyölerin de hesaba katılması gerektiğini söyleyenler olmuş. topluca yanıt vermek isterim.

    birincisi, dikkatli okunursa zaten hiçbir yerde izban'ı metro başlığında saymadığım, aksine raylı sistem başlığında yer verdiğim görülecektir. izban'ın raylı sistem olarak yazılmasına tahminimce kimsenin itirazı olmayacaktır???

    üç büyük şehir arasında raylı sistem verilerinin adil şekilde değerlendirilebilmesi için izmir'de banliyöyü hesaba dahil ediyorsam, ankara ve istanbul'da da dahil etmem gerektiğini söyleyenler olmuş. haklılar, ki ben de dahil ettim zaten! söz konusu entry'ye dönüp tekrar bakın arkadaşlar, ben istanbul için de, izmir için de, ankara için de hesaplamaları metro olarak değil, raylı sistem üzerinden yaptım.

    yani bu ne demek?

    istanbul büyükşehir belediyesi de 141 km'lik raylı sistem hesabını yaparken metro standardına yaklaştırdığı yüksek standartlı banliyö trenini hesaba dahil ediyor.
    ben de aynı şekilde dahil ettim zaten, ortada itiraz edecek herhangi bir durum yok.
    hatta bakın, yalnızca banliyö treni değil, eyüp'teki kısacık teleferik hattı bile hesaba dahil ediliyor da, yine de istanbul bşb'nin 141 km'lik metro ağı tanıtımında 3 km'lik bir eksik kalıyor hala.

    http://www.radikal.com.tr/…_her_yer_sisiris-1153914

    hatta ve hatta bir şey daha var, ben yazımda ısrarla ve itinayla metro değil raylı sistem üzerinden cümle kurmaya dikkat ederken, bakın kimler banliyönün ve hatta eyüp'teki kısacık teleferik hattının bile dahil edildiği hesaplamalara nasıl "metro" diyip algılarımızı yönetmeye devam ediyor:

    https://pbs.twimg.com/…ia/bu8bpxjceaa8jq9.jpg:large

    gelelim ankara'ya... arkadaşlar bilenler biliyor ki ankara'daki banliyö hatlarının hali içler acısı. istanbul ve izmir'deki gibi metro standardına yaklaştırılmış olmak şöyle dursun, yaşlı vagonlarla ve "raylı sistem" hesabı içine dahil edilemeyecek bir seyreklikte hizmet veriyor.

    daha da önemli bir nokta var: ankara'da banliyö hizmetlerini büyükşehir belediyesi değil, konvansiyonel tren vagonlarıyla bizzat tcdd veriyor. dolayısıyla ankara'nın hesaplamasına banliyöyü dahil etmek maalesef mümkün değil.

    son bir ekleme daha: ulaşımda akıllı kart uygulaması olarak üç büyük kentte durum şöyle:

    kentkart izmir'e 1999 yılında geldi.

    akbil'in yılını bilmiyorum ama akıllı kart teknolojisini kullanan istanbulkart ancak 2009 sonlarında istanbul'da kullanıma girdi.

    ankara'da ise halen kağıt ego kart kullanılıyor, akıllı kart teknolojisi ise ancak son 6 aydır test edilmeye başlandı.
hesabın var mı? giriş yap