• arkadaşlar, birisi allah rızası için söylesin: neden buranın önünden her geçtiğimde 8 km'lik kuyruk görüyorum? hayır, yazın anladık da kışın soğuğunda dakikalarca bir kafede oturmak için sıra bekleyenler gerizekalı mı yoksa gerçekten içerde altın değerinde bir şey mi satılıyor?

    sırrını çözemediğim mekandır.
  • çok doğru bir karar vererek 2019 haziran ayı başı gibi bir üst sokaktaki yeni yerine taşınan işletme. daha önce kendileri hakkında yaptığım eleştirilerden (80918766) çoğu mekan ile ilgiliydi. artık yeni mekan daha geniş, iç ve dış alanda daha fazla masa var. böylece sıra bekleme derdi büyük ihtimalle artık ortadan kalktı. aydınlatma daha yumuşak, spotlar direkt masalara bakmıyor. tuvaletler artık unisex değil ve tuvalete ulaşmak için dar bir yoldan gitmiyorsunuz. servis artık self servis ve garsonların sizinle ilgilenmeyip bekletmesi de artık söz konusu değil. mekan tasarımında sıkça kullanılan pirinç borular, musluklar, kapı kolları, askılık vb. detaylar mekana şık bir hava katmış. son olarak sanki az da olsa bir indirime gitmişler fiyatlarda. artık birer porsiyon cheesecake ve brownie 20'şer tl, halen çok ucuz değil ancak ürünler lezzetli, mekan da güzel. beyaz çikolatalı brownie halen bir tık fazla tatlı geliyor bana ama lezzetli. cheesecake artık her yere yayıldı. yine de ülkemizde bu tatlıyı ilk ve güzel yapan yerlerden biri olduğu için buraya sempatim devam ediyor.
  • sanki bedava dağıtıyorlar dediğim kafe. cumartesi pazar günleri fulya'ya kadar kuyruk anasını satim. bune la?
  • san sebastian cheesecake'i alıp kendi icatı bir ürünmüş gibi başına bir de "yanık" yapıştırarak insanlara satan beşiktaş cafesi.
  • san sebastian cheesecake’ini başarılı bulduğum mekan. yumuşak ve kremamsı dokusu idealdi. bunun yanı sıra bir porsiyonda iki dilim olması fazlasıyla doyurucu, şeker kıvamı iyi ayarlanmış insanın için baymıyor.akaretlerdeki şubesinde her daim kuyruk var.
  • bir san sebastian cheesecake tutkunu olarak birkac gun once deneme vakti geldi diyerek, anadolu yakasindan kalkip gittim mekana.

    yeni actiklari yerde degil, ilk acilan o minicik yerde yedim.

    ızlenimlerime gelince,

    tadi guzel, ama muhteşem diyemem. cheesecake in tamamen sogumus olmasini tercih ederdim, orada yedigim ise ılıktı. bir de san sebastian'a kesinlikle cikolata yakismiyor bence. burada sade servis ediliyor. ki olması gereken de bu. ama yaninda meyve sosuyla da gideri var kanımca.

    caddedeki big chefs hala simdiye kadar yedigim en iyi olma ozelligini birakmiyor kimseye.
  • san sebastien da brownisi de kötü olan mekan. daha iyi browni için bebeğe, daha iyi san sebastien için kadıköy’e gidebilirsiniz.

    sıra beklemek gibi bir hataya düşürecek bir mekan değil. sıra beklenecek mekan var, beklenmeyecek mekan var bu onlardan birisi değil. örneğin suflör’de bekleyebilirsiniz fakat burada beklemeye kesinlikle değmez.
  • beşiktaş'da şair nedim caddesinde, ciddi anlamda başarılı bir şekilde san sebastian cheesecake yapan butik cafe. ufak bir tadilattan sonra çok daha güzel olmuş açıkçası.ınstagram hesabı böyle yerleri oldum olası sevdim, bir iki üründe uzmanlaşıp, düzgün bir şekilde işlerini sürdüren yerler daha kalıcı oluyor. b.blok'unda kalıcı olacağına şüphe yok bence.
  • bunlar bir ara akaretlerden siktir olup gittiler bir yere sonra tekrar geldiler sanırım iş yapamadılar.ne anlıyorlar bundan anlamıs değilim yine sırada berkecanlar pelinsular.
  • kuyruğunda bekleyenlere itfaiye hortumuyla tazyikli su tutmak istediğim, üçgen peynirli kek yapan yer. bunun bir de yakınlarında kardeşleri var, mendel’s çokonatçısıyla, karadeniz dönercisi.

    bunlar için saatlerce sefil gibi bekleyen insan, benim gözümde dünyanın en poşet tipidir. ömür boyu yemem o boku, yine de o kuyruğa girmem. benim gözümde, bedava plastik top kuyruğundaki çomardan zerre farkı yoktur.

    çoğu da metrobüs kuyruğundan şikayetçi tiplerdir. ne zaman yanlarından geçerken görsem, şaşkınlıkla inceliyorum. hallerini, hareketlerini, muhabbetlerini. tabi arada salak sevgilisi yüzünden heder olmuş garibanlara da denk geliyorum. öyle bir bakışları oluyor ki, yarı utanç yarı hüzün ama topyekün bi çaresizlik içeren. sıkıntıdan kaldırım taşlarını sayan yeşil gocuklu yiğit kardeşim üzülme, ben anladım seni. hahah siktir git amk salağı.

    yanımda olup, önünde kuyruk olan bir mekana şusu busu çok güzelmiş hadi yiyelim diyen herkesin de kalbini kırdım. bu benim hassas noktamdır. her türlü aptallığın açıklaması veya olumlu geri bildirimleri olabilir ancak bu iş, beynin sifon koludur.
hesabın var mı? giriş yap