• bu filmlerin özel bi izleyicisi olduğunu düşünüyorum. yani özel derken b sınıfı filmleri izlemekten hoşlanan bi kitle var. kendim de bu güruha dahilim. henüz bu kitleden birine şöyle kanlı canlı denk gelemedim ama neyse. cidden seviyorum. bu filmlerin sinema filmi olduklarını düşünmüyorum. yani sinemada izlencek film değil bunlar. hatta vizyona girdiklerinden bile emin değilim. hakkaten niye çekiyonuz lan siz bu filmleri? neyse. dvd ya da televizyondan takip edin, inanın bana daha fazla keyif alırsınız. ikinci dakkasında sonunu belli eder ama izletir kendini. bi beklenti yoktur çünkü. görevi 1,5-2 saat sizi oyalamaktır. misal film hakkında hiçbir fikrim olmasın. daha önce ismini dahi duymuş olmuyum, "havada panik" dediniz mi benim için akan sular durur. "gemide dehşet" dediniz mi, oturur izlerim. "anakonda'nın zulmü" denildiği vakit bunu haka dansı yaparak kutlarım. kınamayın beni a dostlar.
  • şehirlerarası otobüs yolculuklarını bir işkenceye dönüştüren filmler. bu tarz filmlerin yapımcıları gelirlerinin önemli bir kısmını türk otobüs firmalarından elde ediyorlar kanımca. hani sorarız hep neden türkiye'de demiryolu ulaşımı bu kadar silik, önemsiz, bu durumu değiştirmek neden bu kadar zor, otobüs firmaları büyük lobiler kurup bu rantı kaybetmemek için çalışıyor mu acaba? bir düşünelim, otobüs firmalarımız bunu tek başına başarabilirler mi? işte bu noktada devreye otobüs firmalarıyla b film yapımcıları arasındaki simbiyotik ilişki devreye giriyor. yapımcılar filmleri firmalara satıyor ve bu müşterilerini kaybetmemek için denizaşırı bir baskı uygulayarak türkiye'de demiryolu ulaşımına etkin bir şekilde geçilmesini baltalıyor.

    (bkz: komplo teorisi)

    fakat gününümüzde bu düzen zorlanıyor. özellikle maskeli beşler serisi ve bu tarz sinema filmlerimiz sayesinde otobüs firmalarının b filmlerine olan ihtiyacı gün geçtikçe azalıyor. uzun vadede bu ilişkiyi bozacak bu türk sineması atağı bakalım bize daha güvenli, nezih hızlı şehirlerarası ulaşım imkanı verebilecek mi?
  • genellikle ölümcül ile başlar filmin ismi. çeviri uysun veya uymasın, b film olsun veya olmasın eğer bir film türkiye'de ölümcül karar (deniz, sır, kadın... istediğin her şey uygun olur bundan sonra) adıyla çıkıyorsa o film b sınıfı filmdir. oyuncu kadrosunu da kendi yaratır, michael dudikoff ismi kendiliğinden çıkar zaten, hiç dokunmayın, aramayın, onun haberi olur. roger simmons şöyle diyor: "geçenlerde kanal d'nin çok fazla filmimi yayınlamasından kıllanıp bir film çekeyim istedim. film sadece beş dakikalıktı. fakat ben bu beş dakikalık sahneleri üst üste koyarak doksan dakikalık bir film elde ettim ve ne yapacaklar acaba diye düşünüp kanal d'ye yolladım. gecenin üçünde sirkeci'deki otel odamda kanal d'yi açtığımda bu filmin oynatıldığını şaşkınlıkla fark ettim. galiba kimse beş dakikadan fazla izlemediği için şikayet gelmemişti. ama cihangir'den "hayatın monotonluğuna ve dini ritüellere acımasız bir yaklaşım, hayret ve hayranlıkla izledik. lütfen ödülümüzü alarak bizi onurlandırınız" şeklinde bir davet geldi. kaçıp gideceğim bu topraklardan, hepinizden tiksindim (bize sesleniyor) adı ölümcülle başlayan bir sürü film çekip ananızı sikeceğim sizin, amacımı hiçbir zaman anlayamayacaksınız orospu çocukla..." burada yaptığımız telefon görüşmesi kesiliyor.
  • b film de 2 şekilde adlandırılabilir. asıl anlamı düşük bütçesinden son hollywood artığı olmasından kaynaklanır. bu filmlerin bütçeleri gene büyük film firmaları tarafından sağlanır ancak belirtildiği gibi büyük bütçeli yapımlardan arta kalanlar kullanılır, hollywooda girmek isteyen beceriksiz oyuncular bulunur, bir araba patlama sahnesi konulur, film çekilir sonra "düzgün" film alacak parası olmayan ülkelere satılır. bu bağlamda bildiğimiz michael dudikoff filmleri filan hepsi b-filmdir. ör: ikinci sınıf action filmleri. düşük bütçeli filmlerin genelde bağımsız sinema dahilinde olduğu düşünülürse bu filmleri düşük bütçeli bağımlı (ya da herneyse) olarak adlandırmamız gerekir. nadir de olsa bu filmlerde oynayan oyuncular hollywooda geçiş yapabilirler (stvde izlediğim bir b filmde brittany murphyi görmüştüm mesela)
    ancak bir de b film olarak hollywooda feyk atmış insanlardan dolayı bir başka bağlamda daha işlenebilir. aslında bu tema daha eskilerden 40ların sonundan gelmektedir. bu filmler o kadar boktandır ki piyasada hiç yer etmez. ancak belli çok küçük bir kesim o filmleri sever, ya da değerleri yıllar sonra anlaşılır. bu düzlemde bakıcak olursak kült film denilen şeyin ikinci (kategorizeleşmiş) anlamıyla da aynı özellikleri gösterir.
    (bkz: zamanın ötesinde)
    (bkz: russ meyer)
    (bkz: mark dacascos)
  • atv nin araliksiz yayinladigi pazar gecesi sinemasi filmleri. oyleki sinema'yi sadece atv den takip ediyor olsak michael dudikof'u dunya stari sanariz.
  • bu filmlere takilan ad, amerika'daki sinemalarda iki film birden gosterildigi zamanlardan kalmadir. esas filmin yaninda bir tane de filler babinda dandik film gosterilir ki, bu da b tipi film olur.
  • uykusuz kalındığında, gecenin köründe zap yaparken can sıkıntısına ilaç olabilecek derecede iyi olanlarıyla karşılaşmak mümkündür. trt türkiye'deki kanallar arasında film seçimi konusunda tek geçilebilir. tv8'in de hakkını yememek lazım. ancak star, show tv ve kanal d en kötülerini bulup çıkarma konusunda yarış halindedirler. video döneminden kalma amerikan filmleriyle, uyku kaçınca nispeten iyi bir şeyler izleyerek vakit geçirme isteğinizi, tv'yi kapatıp koyun saymayı tercih etmekle sonlandırabilirler.
  • robert rodriguez sürekli bunlardan çeker ve hemen hepsi tadından yenmez. şu sıralar vizyona giren machete de tarzın en izlenilesilerinden. tarantino da zaman zaman b tipi filmlere kayar ama onun tarzı daha bir kendine özgüdür.
  • para musluğunun açıldığı, hiçbir masraftan kaçınılmayan filmlerin büyük bir bölümü fiyaskodur. yaratıcılık nedense hep düşük bütçeli filmlerde ön plana çıkar. star wars, terminator gibi filmlerin ilk bölümleri son derece kısıtlı imkanlarla ve genelde tanınmamış oyuncularla çekilmiştir.
  • orijinallerinin ucuz taklitleri olan filmler. (bkz: dunyayi kurtaran adam)
hesabın var mı? giriş yap