• öncelikle (bkz: #22918621)

    20 haziran 2011 pazartesi

    sabah kalkmışız hanımla 11:30 randevumuz var doktorda. aylık rutin kontrollerimizden belki de en önemlisi benim için. cinsiyetini öğreneceğiz veledin. 1 ay evvelki muayenede hanım aklı sıra doktordan cinsiyete dair bilgi almak için oltasını sallamıştı. "bence erkek doktor bey" demişti. doktorda ekrana bakıp "hmm, o zaman ben de bi tahminde bulunayım, bence de kız!" diye vermişti bombayı elimize. "ama tam bir şey söylemek için erken bir dahaki ay kesin olarak söylerim cinsiyetini" deyip fitili de çekti vicdansız doktor.

    ben, çocukluğumdan beri oğlum olmasını istiyordum. doktor bize onu dediği dakikadan itibaren başladım kendimi kıza alıştırmaya. her geçen gün daha da ısındım kız fikrine.

    "ulan kaska bak etrafına erkek çocuklar hep mal, lalak lalak bakıyorlar, kızlar öyle mi? bir işve, bir cilve. cıvıl cıvıllar olm. bir de kızlar babacı olurlarmış olm. ehehehe kızım olacak kral olacam evde yaşasın!!" diye diye geçti bir ay.

    neyse, sabah kalktık işte hanımla, randevumuz 11:30. gittik. "hassiktirin lan sizin randevunuz 16:00'da" deyip geri gönderdiler bizi. haydaaa. 1 ay bekledik tam öğrenicez derken akşama kaldı hadise. bekle bakalım şimdi işin yoksa. akşam buluştuk doktorda yine, girdik odaya kakara kikiri derken uzandı hanım başladı film ekranda dönmeye. nefesler tutulu bekliyoruz, sormaya da çekiniyoruz artık. neyse kafasını ölçtü doktor sonra döndürdü görüntüyü "ben size cinsiyetini söylemiş miydim?" dedi yüzsüzce. hanım geçen ay ki diyaloğu hatırlattı nazikçe adam oralı olmadı hiç. "cıks" dedi, "kaçarı yok bu erkek" dedi.

    dan!

    film orada koptu hacı. oğlum olacak! mal olacak çocuğum! lalak olacak! işvesi cilvesi olmayacak!!! işvesi de cilvesi de babacılığı da taşaklarına kurban olsun oğlumun. hoooohoooyytt!!!!

    çok mutluyum lan. "kartal" geliyor ey sözlük. ayık olun!!! =)

    merak eden olur diye söylüyorum şu an ---- bu kadar çükü.
  • 2 nisan 2011 cumartesi

    9 aylık evliyiz. evde camış gibi yatıyoruz. hop bir telefon, arayan liseden arkadaşım, "hadi yemeğe gidelim" diyor bana. hanımdan göz ucuyla onayı alıp "tamam" diyorum. apar topar hazırlanıp arkadaşım, nişanlısı ve +1(liseden başka bir arkadaşım) mizle buluşmak üzere dışarı çıkıyoruz.

    mekan güzel, yemek güzel, rakı güzel, sohbet güzel. içtikçe güzelleşiyor kafam ve başlıyorum saçmalamaya gevezelik etmeye. evlenmenin kötü yanlarını anlatıp nişanlı çifti huzursuz etme planlarım dört dörtlük işlerken, beklenmeyen darbeyi eşimin kırılmış, kızmış gözlerinden alıyorum. bu durumdan nasıl kurtulurumu düşünmeye başlıyorum, nasıl yumuşatırım hanımı derken "hadi burdan bize gidelim kahve içmeye" diye çıkıyor ağzımdan.

    eve gelmişiz, biz playstation da maç yaparken hanımlar kahve hazırlamakla evlilik hazırlıkları ile ilgili muhabbetin belini kırmaktalar. sonra yanımıza gelip bizi haras etmenin daha keyifli olacağına kanaat getirmişler demek ki çöküyorlar zebani gibi salona.

    sonrası biraz garip, eşim ortadan kayboluyor gidiyor geliyor gidiyor geliyor. "ulan ne şanslı herifim arı gibi benim hanım" diye geçiriyorum içimden. sonra içerden sesleniyor benimki. "kaska, bi gelir misin hayatım prizi sökemiyorum..." gülme lan okuyucu, gülme. böyledir karım, hiç garipsemiyorum kocalık görevimi yapmak üzere gidiyorum yanına.

    lan?! gözleri dolu??? gülümsüyor?!?!?! arkasında bir şey saklıyor????!!!!!!
    aha akşam yemekteki boş boğazlığım sebebiyle hayatıma son verecek, yedi kafayı diyorum...

    adımı söylüyor sırıtarak, "hamileyim"...

    çıkarıyor predictor u arkasından, "aha!!!! iki çizgi!!!" lan... lan... laaaaaaaaaaan!!!!

    salak salak bakıyorum suratına, alıyorum predictor ü dönüyorum sırtımı, ayaklarımı sürüye sürüye salona gidiyorum. bizim 2 hıyar oturmuş maç yapıyolar, müstakbel yengem çekmiş ayaklarını altına kahvesini yudumluyor. 2 hıyarın arasına oturuyorum. predictörü kucağıma koyuyorum, enselerden tutuyorum...

    "amca oluyosunuz lan yavşaklar"

    bu nasıl sevinme şeklidir bilmem.

    06 nisan 2011 çarşamba

    pazartesi yavrumun kese oluşunu görmeye gideceğiz. onu bi görsem rahatlıyacağım...
  • dün öğrendiğimden beri nefes alamıyorum. ben daha anne-babaya muhtaç hissederken, bana muhtaç bir varlık gelecek.allah'ım sağ salim, sağlıklı sıhhatli bir yavru nasip eder inşallah.başka diyecek sözüm yok zaten konuşamıyorum ve yazamıyorum...
  • bugün aldığım haber, kullandığım antidepresanlarin bi tanesi şu kafayı yaşatsa ömrüm boyu içerim. önce şaşkınlık, afallama, aptallasma sonrasında içini öyle bir sevinç kaplıyor ki dünya umrunda olmuyor. ayaklarım yere basmiyor. plansız programsız bir anda 2 kişilik hayatimiza yeni bir üye katılıyor. ne yapacağımı bilemiyorum kalkiyorum olmuyor yatıyorum olmuyor, çok mutluyum lan sözlük! çokkkk.
  • askerdeyken başıma gelen ve kısa dönem askerliğimi uzun uzun yaşama sebep olan güzel şey. zar zor 35 ettik şafağı.

    usta birliğine yeni katılmışım katılır katılmaz da denetlemerle boğuşmaktaydım. o günün sabahı denetleme heyetini göndermişiz, feci bir migren nöbeti geçirmekteydim. bunun için iznimi isteyip koğuşta uyumaya çalışmaktaydım. o arada nöbetçi geldi ve telefonum olduğunu söledi of puh ederek telefona gittim. eşim ağlamaklıydı bugün bebeğimizin kalp atışlarını duydum dedi. daha önce kötü bir tecrübe başımızdan geçtiği içn kalp atışını duyana kadar bana bir şey söylelemiş. o an zaten zonklayan beynim kafatasımdan çıkacak gibi oldu çömelmişim istemsiz bir şekil gözlerim doldu ağladım çaktırmadan. o heyecanla ranzam bana dar geldi ordan oraya döndüm. yaklaşık bir ay askerliğim kaldı ve bu olayın üzerinden 100 günden fazla geçti. bana buralar hala dar. eşim ve kızım memleketimde beni bekler.
  • insanın suratına mal bir gülümseme yapıştıran olaydır bu. resmen mal mal sırıtıyorum. ki çocuklardan pek hoşlanmam, kucağıma alıp sevmem, sıkıştırmam. başka bir duyguya cidden benzemiyor. sigarayı bırakmamış olsam içeceğim sigara hayatımda şimdiye kadar içtiğim en tatlı sigaralardan birisi olurdu.
    unutmadan, isteyen herkese nasip olmasını diliyorum.
    (bkz: çok mutluyum lan sözlük)
  • istiklal caddesini kuşbakışı geçmenize neden olabilir.

    robinson da hanım için japonca kitap bakıyorum. sever kendisi japon tarihi falan.
    telefon ettim.

    host-alo hayatım robinson a yeni bi kitap gelmiş işte bundan bundan bahsediyor alayım mı sana?
    istumo-hayatım sana bir şey söylemem lazım.
    host-heh de bakalım.
    itsumo-eve gelirken test aldım, pozitif çıktı.
    host-he tamam. heeeeee neeee ben? (kitap elden düşer, bu arada düşen kitabı tutmaya çalışırken raflardan kitaplar düşürülür, pardon baba oluyorum diye özür dilenir) hadi ya. e iyimiş. (iyimiş ne lan? mal) tamam seviyorum seni dur.

    nevizadeye doğru yürüyorum. ayaklarım yere basmıyor resmen. kucağıma alacağım o anı düşünüyorum sadece. tekrar aradım.
    host- saol be hanım vallaha ya ne diyeyim sana ben. hadi hayırlısı hadi.

    rakı sofrasına sözüm vardı, iptal edemezdim. gittim herkesin yüzünde salak bir gülümseme, meğer hanım zaten mutlu haberi vermiş.
    sonra o bebeği kaybettik. yıkılmıştım.

    şimdi bir oğlum var.
    bir de bebeği kucağına alıp artık baba olduğunu öğrenmek var ki tarif edilemez.
    haklıymışım ama hakikatten de kucağınıza aldığınızda dünya yansa umurunuzda olmuyor.

    çocuk yapın bence.
  • 1 nisan akşamı saat 20:00 sularında hanım söyledi. önce 1 nisan kutlamaları dolayısıyla beni yiyor diye düşündüm, ne tepki verilir ne yapılır bilemedim. sevinmedin mi dediğinde sıkıca sarıldım yalnız içimdeki şeytan "lan çok pis tezgaha geliyorsun ama değer be" dedi. 1 nisan şakası bile olsa muhteşem bir duyguydu. en sonunda içimden "lan yiyorsa yesin en azından şaka bitene dek zevkini çıkarayım" dedim.

    neyse işte çantasından bir çubuk çıkardı, her iki renk aynı olunca hamile demekmiş. anlattı bir şeyler bende saf saf ama heyecanla dinledim. iyi falan dedim ama içim hem içimi yiyor ve aynı zamanda şakaya kurban mı gidiyorum diye düşünüyorum. sonra gece oldu yattık. rüyama girdi. eşimin karnı kocaman olmuş "inanmadın ama bak burada" falan diyor.

    ertesi gün kan testi yaptırdık, doktor olacak kadın "hayırlı olsun, kutlarım" dediğinde ne bok yiyeceğimi şaşırdım. lan şaka bir yana baba oluyorum. en son ultrason gözümle göreceğim ufaklığı. inanılmaz heyecanlıyım. her gece rüyama giriyor. bir gece erkek, bir gece kız oluyor buba buba diye geliyor falan filan.

    henüz aile dahil kimse bilmiyor. her sabah elim eşimin karnında uyanıyorum. nasıl bir şeyse, bedenimi kendine çekiyor kerata. çok mutluyum ve umuyorum her şeyin değişimi böyle başlayacak.

    edit: bunlardan biri geliyor*
  • bugün aldığım müthiş haber..

    +zamanlı zamansız anlamsızca gülümsemek
    +durup dururken içine gelen yaşam sevinci, enerjisi
    +sorumluluk duygusunu etraflıca hissetmek
    +sürekli geleceğe dair planlar yapmak
    +aniden gelen ağırlaşma, olgunlaşma
    +sevdiğini mıncıklama, öpme, sarılma(tabii yavaşça!) suretiyle sürekli rahatsız etme
    +sadece zihinsel olarak maddi kaynak yaratma çabaları
    +her an yârını düşünme telaşı
    +muhtemel evlat veya evlatların için geleceğe mektuplar yazmak
    +sağlıklı bir şekilde kucağına almak istemek ve bunun için olur olmaz yerlerde dua etmek
    +arada bir içsesinle "lan, laaaaaaaaan baba oluyorum oğlum" şeklinde kendine seslenmek
    (daha sonra devam edilecektir)
  • bugün aldığım güzel haber. 36 yaşında bu duyguyu yaşamak bambaşka. temmuz ayı gelmez anasını satayım. çok güzel bir duygu ebeveyn olmak. herkesin yaşamasını isterim.
hesabın var mı? giriş yap