• o cinar gibi adamin sizin icin agladigini gordugunuz andir.

    - sigara iciyor musun oglum?
    + hayir baba hede hodo..
    - cattt!!! (beklenmedik bir anda hayatimdaki ilk ve son tokat, jetliydi bildigin)
    + uuhuuu
    - ama yalan soylemicektin.. pissttt.. aglama!
    + uhuhuuhhuuhhuhuhuhu
    - aglama lan uhuhuhuhuhh
    + tamam ya sen nie agliosun tokati ben yedim uhuhuhuu *
    - yalan soylemicektin uhuhu
    + pistt baba tamam aglama bak ben durdum *

    beraber gozyaslari silinir.. neden yaptim bilmiyorum, o'na neden yalan soylemistim.. uzerinden yillar gecmesine ragmen uzuldugunu, salak bir yalan yuzunden nasil uzdugumu, her olay karsisinda dev gibi duran adamin bana tokat atigi icin nasil uzuldugunu dun gibi hatirliyorum.

    sonucta onun paketinden birer sigara yaktik (tabi onun ikramiyla, sonra kendim aldim bitane de *) sonra her misafir geldiginde anlatir, ben bu cocuga guven vereyim diye sigara uzattim 2 tane aldi, boyle yuzsuz diye. icten icten gulumsemesini de hissederim..

    sarilasim geldi *
  • ölüm haberini aldığınız andır. böyle üzerinizden kamyon-traktör-tramvay-metrobüs-troleybüs geçmiş gibi oluyor insan. ortalama bir insanın hayatında en fazla sadece bir kez yaşayabildiği andır ayrıca. ya baba ölür ve evlat baba sevgisini anlar, ya da evlat ölür ve baba evlat sevgisini anlar. karışık işler tabi ama bir baba vardı ve öldü, bir aileyi de beraberinde götürdü.

    bir sonsuzluk vardı ne oldu ona?
  • çocuğunun ilk iş hayatındaki uyum sürecinde sabah ondan erken uyanması, ona kahvaltı hazırlaması, çocuğunu iki durak yukardaki servise arabasıyla * bırakması, her akşam eve döndüğünde yemeği hazır etmesi sonra da keyifli keyifli 'nasıldı bugün işin yaa ne güzel çalışıyorsun bak' demesi.. *** **
  • (bkz: pantolonumu getir)

    dediği andır.
  • babanın kaybedildiği lahza.
  • ya biraz para yollasana dedigimde atm ekraninda cok para gördüğüm andir. kesin seviyo.

    (bkz: bana su verdi)
  • memur babası olanlar anlarmı bilmem ama ay sonunda cebinde 30 lira varken 20 sini bana veren adam nijerya konsolosluğundaki büyük elçiyi sevmiyodur herhalde baba farklıdır be sert mizaçlı olur ama en küçük başarımızda gurur duyar kendi yapmak istediklerini çocuğunun bilhasa oğlunun yaptığını görmek ister durduk yere anlayabiliriz yani sevdiğini utana sıkıla verdiği hediyede bile anlaşılır
  • düşünüyorum... düşünüyorum... düşünüyorum...

    geniş hali şuradadır (bkz: sözlük yazarlarının hayat hikayeleri/@proust) da...

    annemi ve bizi dövmeleri... hadi annem kocaman kadın. ama bizim dayaklarımız da öyle eşşek kadar değilken: çocuğuz daha.

    hani öyle bir kere vurma falan da değil. gayet disiplinli ve süreç içinde ilerleyen başarılı dayakları da vardı.

    bir çalışıp bir çalışmaması; fakirliğe, yalnızlığa, yardım görmeye bizi alıştırması... bunların sebebi olarak ayrıldıktan sonra 7 8 yıl bizi arayıp sormaması bizi sevmediğine mi dalalettir?! yoksa gururundan daha az sevdiğine mi? 8 9 yıl sonra "birleşme müzakereleri" sürerken bana üniversitede kadro vaat edip kızkardeşimin harcını öderken, iş yatınca bunların bir anda kesilmesi bize olan sevgisinin mi, yoksa bir köy evinde yalnız yaşamanın canına tak etmesinin mi göstergesidir?

    anlattıklarımın içinde bir yerde bir şeyler var ki işi çetrefilleştirir ve sorulara boğar:

    1. benim bir küçük kardeşim, sen salıncakta ayağa kalk, sallan sallan, sonra atla, sonra hooooopp kafa üstü çakıl. beyin kanaması geçirmesin diye onu bir şekilde sabaha uyutmaması.

    2. ayrılıklarımız sırasında bir kere, sanıyorum en küçüktü, kardeşimle birlikte onu ziyarete gittiğimizde daha önce hiç yapmadığı gibi sarılması... uzun uzun, sıkı sıkı... koklayarak öpmesi.

    3. "birleşme müzakereleri" sırasında telefonunu öylece bana verip gitmesi.

    hayat çok acayip... çok çok acayip.
  • çocukken her gece iyi geceler denip öpülen ve istisnasız her uyku öncesi minik tekerleme oyunu oynanan babanın, 23 yıl sonra ilk kez iyi yolculuklar dileyip vedalaşamadan çıktığı tatilde iki kez kalp krizi geçirdiğini öğrendiğin andır... o yolu nasıl gittiğini bilemezsin son bir sarılış için, bu sefer hemen hemen her konuda haklı olduğunu söyleyebilmek için...
  • (bkz: kalp krizi)

    artık iyi bak kendine baba. korkuttun hepimizi.
hesabın var mı? giriş yap