• birçok örnekle açıklanabilecek andır ki;
    çoğunlukla baba olunduğunda su yüzüne vuran anlardır,

    zira belki çocuklukta da,
    sünnetinizde olmayan baba,
    ilkokul mezuniyetinize gelemeyen baba,
    dersleri-sınavları soramayan baba,
    size karne hediyesi bisiklet alamayan baba,
    lisesinizi-üniversitenizi göremeyen baba,
    düğününüzde-derneğinizde gelin edemeyen güvey edemeyen baba örnekleri vardır, yaşanır ,
    çoğalır gider, belki
    ama sanki en ezildiğiniz, hep ezildiğiniz an, kendi çocuğunuzu kuvözünde ağzı yüzü şiş, mosmor gördüğünüz andır, ama sanki.
  • öz babanızın, üvey kardeşiniz koltuğun kenarında oynarken ha düştü ha düşecek diye hop oturup hop kalktığını gördüğünüz zamanlardır.
    (hele ki 17 yaşına kadar sadece bayramlarda görebildiğiniz (o da denk gelirse dede evinde falan) bir baba...)
  • küçük bir çocuk her babasına sarıldığında, anne kızını "akşama baban gelsin görürsün sen" diye tehdit ettiğinde, gece dışarı çıkacakken en yakın arkadaş yan çizip "babam ağzıma sıçar kızım gelemem" dediğinde....

    ha bir de:
    (bkz: çocuğuna babacım diyen babalar/@zipirinsan)
  • eski gunlerin akla geldigi her an...ve eski gunleri hatirlamanin verdigi acidan daha acisi ise can aciyacak diye eski gunleri anamamak; anamadan, anmadan yasamaya mahkum olmak
  • bir kadın için , pek çok an vardır babasız büyümüş oluşuna yandığı.

    düğün gününde ,baba ocağından çıkarken, beline bağlanması gereken o kırmızı kurdeleyi babasının bağlayamayacağını farkettiği an ise , içinin en en en ezildiği andır.
  • daha siz çocukken,
    daha siz "kız peşinde" koşarken,
    evleniveren kızkardeşinize, adet olan, kırmızı kurdelasını takma ritüeli size tanımlandığı an
    ki çok ağlatır, en derinde, en arkada, kimseye göstermeden.
  • bazı insanlar için babası nedeniyle değil "baba"nın duygusal yeri nedeniyle duyulan eksikliğin yaşattığı her an ortaya çıkabilecek duygudur, bir an olamaz. başarısızlıklarda, çözümsüz beklentilerde, tarifi olmayan kımıl kımıl karanlık duygular esnasında imge olarak belirdiği anlardır. son 16 yıldır "baba" demiyorum, kondansatör gibi bir kelime bu, bunun hayatımda ne kadar yeri varsa o kadar yeri var "baba"nın.

    bazı ve üstteki bazı insanlarla çokça aynı bazı insanlar için de, anneye "mutlu evlilik" kelimelerinin kondansatörle aynı şeyleri hissettirdiğinin fark edildiği andır. annenin ağladığı andır, buna birşey yapılamadığı andır. mutluluk kaynağı çocukları olan annelerin bu muhtaçlığının fark edildiği andır.
  • mahalleye yeni taşınan çocuğun, "benim babam senin babanı döver" dediğinde, "benim babam öldü" diyerek hem sizin hem de karşınızdakinin ezildiği andır.
  • herhangi bir yere başvuru formunda "babanız sağ mı" sorusuna cevap verdiğiniz andır.
hesabın var mı? giriş yap