• ondort yasimdaydim, artik zamani geldi dediler en cok da surekli hastalanarak onlara cektirdigim zulumu azaltmak icin olmali bademciklerimden kurtulmak icin beni ameliyat ettirmeye karar verdiler. okullar subat tatiline girmisti, kotu gri bir ankara kisinda otobus ve dolmusla elimde torba hastaneye gittik uvey annemle. ankara hastanesine gittik, doktoru gorduk, bana kalacagim odayi gosterdiler. tek kisilik oda, babam oyle olsun demis, sagolsun. doktor, "simdi sen dinlen, ameliyat yarina" dedi. uvey annem cocuklar evde yanliz dedi, beni birakip gitti. gunun geri kalan kisminda kitap okudum. gece lambasini acik birakip yattim, hastanenin sesleri acilip kapanan kapilarin sesleri giderek kesildi. uyumusum.
    sabah doktor geldiginde pencereden disari bakiyordum. "yok mu yaninda kimse?" dedi. "yok", dedim, "herkesin isi gucu var". "tamam o zaman hadi gidelim dedi", uzun koridorlardan gecip ameliyathane olmasi gereken yere vardik. "seni uyutamam, yaninda buyuk yok, zaten de bu ameliyatta kimse uyutulmaz, onun icin simdi sen sandalyeye otur" dedi. oturdum. "bademciklerine igne yapacagim, onlari uyusturacagim, ve alacagim, hic acimayacak, tamam mi?" basimi salladim, doktor simdi dusunuyorum da otuz kusur yaslarinda olmaliydi, bana cok yasli gorunuyordu o zaman tabii, koskocaman adam, canin acimayacak diyorsa acimaz herhalde diye dusundum. yanilmisim.
    onume oturdu, yandaki masadan buyuk bir siringa aldi ve igne takti. gozume koskocaman gorunen o igneyi bademciklerimin etrafina batirip cikardikca gozlerimden sesizce gelen yaslari "ne var bunda aglananacak, koskocaman kizsin sen" diyerek gene kendisi sildi. "bitti artik, bundan sonra acimayacak, tamam mi?" bu sefer basimi sallamadim, yalan soylemisti ve ben ona olan inancimi yitirmistim.
    "simdi bademciklerini alacagim, cok surmez hemen biter, sen sessiz dur tamam mi?"
    agzima giren makasi gorunce gozlerimi kapadim, annemi istiyorum dedim icimden, anne neredesin, keske yanimda olsaydin simdi. ama makas agzima girmisti bir kere, hic acimasizca kesiyordu bir yerlerimi; kirt-kirt-kirt-kirt-kirt. doktorun soluklari kalbimin gumburdeyen sesine karisiyor kulaklarima doluyor, basimi donduruyordu. kirt-kirt-kirt-kirt. anne neredesin?
    "tukur simdi" doktor ellerimi tuttu, "buz kesmissin, bak simdi seni yatagina goturup yatiracagiz, dinlenirsin, tamam mi?" tamam degil dedim icimden, beni kestin, sesini duydum, artik tamam degilim. doktor beni odama yolladi, uzun koridorlardan gecip odama geldik. yattim.
    yatagin basinda duran masanin ustundeki siyah klasik telefon oglene dogru caldi. babamdi.
    "nasilsin kizim?"
    "iyiyim baba"
    "istedigin birsey var mi?"
    biraz ilgi, biraz sevkat, tutulacak sicak bir el demedim ona.
    "hayir baba, tesekkur ederim."
    "hadi yat uyu, iki gune kalmaz iyilesirsin"
    "evet, tesekkur ederim"
    ertesi gunu cok kotu oldum, sanki olmayan bademciklerim gene sismistii ve bu sefer artik sesim de cikmiyordu, yataktan hic kalkmadim, doktor geldi beni gormeye, "kimse yok mu yaninda? yanliz misin?" basimi salladim evet babindan. " "hmmmm, sana mecmua getireyim mi, biraz eglenirsin" kalkti gitti bir muddet sonra elinde bir suru mecmuaya geri geldi. "bak fotoroman da var, sever misin?" basimi salladim. fotoromani kim sevmezdi ki o zamanlar? "al oku, ben de burada senin yaninda oturayim, kitabimi okuyayaim."
    o hastanede dort bes gun kalmis olmaliyim, babam ve annem telefonla hatirimi sordular birkac kere, yanima doktorla hemsireden baska kimse gelmedi. aksam yemeginden sonra yarim saat icin bile olsa doktorum bana getirecegi gazeteleri mecmualari nereden buluyorsa buluyor getiriyordu. o kitaplarini okurken ben mecmualarima bakiyordum. son gece ertesi gunu beni taburcu edecegini soyledi. "ama birisinin gelip seni goturmesi lazim, seni kendi basina birakamam kapiya" gulustuk. "uvey annem gelecek sanirim", dedim. "eh nihayet" dedi.
    ertsi sabah beni taburcu ederken tokalastik. ona tesekkur ederken ameliyat icin degil ama sonrasi icin demedim.
    "cok iyi doktorsunuz" dedim, "bir gun ben de sizin gibi bir doktor olmayi isterim"
    kucukcuk cocukmusum gibi burnumu fiskeledi. "daha iyilerini olacaksin sen"
    gene yalan soylemisti, doktor olmayacaktim.
  • yaklaşık 1 bucuk ay kadar önce olduğum ameliyat.

    daha önce hiç ameliyat olmamış biri olarak başta sözlük olmak üzere internette bu ameliyatı olmuş insanların yazdıklarını falan okudum neymiş ne değilmiş diye. ameliyattan sonra konuşamayanlar sesi çıkmayanlar mı dersin, su bile içemeyenler mi dersin, bi sürü şey yazıyor, insanı bi tırstırıyor.

    evet aslında çok basit bir ameliyat, ama sıkıntı şurada ki çocuklar ne kadar kolay atlatabiliyorlarsa yetişkinlerde o derece problem yaratabilme potansiyeli varmış, o doğru. ameliyat sonrası ne derece dikkatli olursanız o kadar kolay geçiriyorsunuz iyileşme sürecini.

    23 yaşındayım, anestezi doktoru bile afedersiniz taşak geçti benimle, "bu yaşta bademcik ameliyatı? ehehehe" diye.

    benimle benzer şekilde +18 yaşında ameliyatı olmak durumunda olup da burayı okuyan olursa diye yazayım bi şeyler.

    ben genel anesteziyle maltepe üniversitesi hastanesi'nde oldum. ameliyattan sonra kendime geldiğimde yaptığım "eee ööö" denemeleri sonucunda konuşmamda bi sıkıntı olmadığını fark ettim. ki devamında da konuşmamda bir sorun olmadı, sesiniz daha derinden, daha bi kuul çıkıyor sadece, o kadar. hissettiğim ağrı da aynı bademciklerim şiştiği zaman yutkunurken çektiğim ağrı gibiydi. anestezi etkisi geçtikten sonra biraz artıyor tabi o ağrı. bayılmam, ameliyat, ayılmam toplamda 1 saat 15 dakika falan sürmüş sanırım. dikiş falan da yoktu. ameliyattan 3 saat sonra soğuk su içme ve dondurma yeme denemelerim başarılı oldu, ki iyileşme sürecinde en çok dikkat edilmesi gereken de bu bence. boğazım acıyor deyip soğuk bir şeyler içmediğiniz sürece o yaraların olduğu yerler kuruyor ve daha çok acı çektiriyor.

    sıkın kıçınızı, sürekli götüm götüm soğuk bi şeyler tüketin.

    benim ilk 4-5 günüm sadece soğuk su, soğuk süt ve dondurmayla geçti. ne kadar sık bunları tüketirseniz boğazınız o kadar rahatlıyor. 5. günden sonra nispeten daha sıvı gibi patates püresi falan da yiyebilmeye başladım. 1 haftanın sonunda çay tabağında sayılabilir miktar makarna tanesini tüketebildim. 10. güne gelmeden sigara içtim, ki bence yapmayın, gerek yok. çünkü ameliyattan sonra kanama olması durumunda ikinci bir ameliyata alınmanız gerekiyor.

    en iğrenç kısmı hapşırmak. 7. gündeki ilk hapşırığım sonrası kolbastıdan moonwalka uzanan geniş yelpazede bir şov yaptım kendi kendime. nitekim 1 ayı geçmiş olmasına rağmen hala hapşırdığımda 1-2 saniyeliğine bi şuur kaybı yaşıyorum.

    1 haftada 4 kilo verdim. detoks gibi yeminlen.

    ayrıca 5 günlük kesintisiz tüketim sonucu artık hayatımda süt ve sade dondurmaya kesinlikle yer yok.

    bu kadar.
  • suserlar arasinda bu ameliyati en son olmus kisi olarak taze taze bilgi vermek istiyorum.

    lokal anestezi / genel anestezi secimini genelden yana kullanmak verdigim en dogru kararlardan biriydi sanirim, hele ki lokal anestezi ile olan tanidiklarimdan duyduklarimla kendiminkileri karsilastirinca.

    devlet hastanelerinde yakin zamana ameliyat tarihi verilemediginden (ve kimi hastanelerde de şansima ya ameliyathaneler tadilata girdiginden ya da doktorlarin uyuzlugundan) ozel bir hastaneyi secmek durumunda kaldim. incirli hastanesinde karar kildim ve izzet hacialioglu tarafindan ameliyat edildim.

    ameliyat oncesindeki endiselerimi doktor ve hemsireler bir nebze olsun giderdiler. zaten ameliyat sabahi beyin ameliyati olmus bir kadinin yurudugunu ve bana korkma dedigini dusunursek, daha da rahatladim.
    ameliyat saati geldiginde (10-15 dakka rotarli da olsa) yukariya cikartilirken yolda igneyle daha once kolunuza koyduklari tupten sakinlestirici bisey enjekte ediyorlar. zaten bunun hemen sonrasi da bir cok seyi hayal meyal hatirliyorsunuz. asansore bindiginiz anlar aklinizda, lakin ameliyat masasina sedyeden nakil yapildiginizdan itibaren yavas yavas ucuyosunuz. doktorumu 1 kez hayal meyal gordugumu hatirliyorum, uyandigimda 1 saatten az vakit gecmis ve ameliyathanede bana bakan gozler oldugunu farkettim. fakat odama indirilirken hep uyumak istedim, ama uyutmadilar.
    odama geldigimde hayal meyal yine tanidiklarimi hatirliyorum, sonrasinda ise 3 saat uyumusum. kalktigimda yavas yavas ilaclarin vucuttan terleme seklinde atildigini farkettim, cok halsizdim. ameliyatin cok basarili gectigini soyleyenlerin sesini, agrilar biraz bastirdi elbet.
    dondurma vercekler diye seviniyorsunuz ya hani, degil dondurma yiyebilmek agzinizi bile zor aciyorsunuz. zorla yarim bardak ilik süt icebildim. süt ve corba sonrasinda ise 3 saat daha dinlenip yuruyerek evin yolunu tuttuk ve ayni gun taburcu olduk.

    demek istedigim odur ki, ameliyat asamalari kolay olan, ama sonrasinda insani mahveden bisey bu. su an 05.30 itibariyle entry yaziyorsam bogaz agrisindan uyuyamamam ve trilyonuncu kez lavaboya kosmam nedeniyledir.

    son notlar :
    * ozel hastanelerde ortalama 1,5 milyar civarindadir bu ameliyatin ucreti, kimi yerde biraz daha dusuk, kimi yerde biraz daha yuksek.
    * bogazinizda ameliyat sonrasi kucuk dilinizi gordugunuzde bir ciglik atma istegi duyuyorsunuz, korkmayin. ya da hic bakmayin. evet normal dilinizin yari buyuklugunde bir kucuk dile sahipsiniz. cevresinde ise bademcik oyuklari, dikis ipleri ve beyaz tantanalar.
    * doktorunuzu cok iyi arastirin ama her bisey soyleyene de guvenmeyin. 3-4 tane doktor ismi sayabilirim bu ay itibari ile guvenemedigim, kotu elektrik aldigim.
    * tülbentle sütlaci süzseniz bile, su halindeki sutlac yine de bogazdan gecemeyebiliyormus, ben bugun bunu gordum.
    * bol dinlenmek, erken bir sekilde gida almaya baslamak gerekli.

    isbu entry deli bogaz agrilari esliginde yazilmis olup takribi yuzuncu lavaboya kosusa bitisi denk gelmistir.
    gecmis olsun.

    edit : ameliyatin 5inci gununden notlar :

    * konusma hala eskisi gibi degil. fisildayarak konusuluyor anca. ses kullanarak ise zorlamanin alemi yok gibi.
    * yumusak seyler yenebiliyor. yine de agizda iyice cignemekte fayda var.
    * en kolay icilen sey ayran gibi. hem tuzlu olmasi da faydali. hatta fazla fazla tuz konuabilir. kana kana su icilemiyor halen, pipetle yudum yudum.
    * kucuk dil hala buyuk dil gibi buyuk. *

    edit 2 : ameliyatin 12inci gununden :

    * gayet normal konusuluyor.
    * her sey yeniyor.
    * yutkunurken sadece minik bi agri var, olsun o kadar, sukur.
    * su kana kana icilebiliyor.
    * kucuk dil hala biraz buyuk, az kaldi toparlamasina.
  • 7 yaşınıza kadar her dondurma isteyişinizde ''bademcik ameliyatından sonra istediğin kadar yiyebilirsin yavrucum, ama şimdi hasta olursun...'' cevabıyla karşılaşmışsanız; ayda yılda bir, çok özel zamanlarda alınan bir top dondurmayı da ''aman yavaş ye, ağzında eritip yut'' uyarılarıyla tadını çıkararak yiyememişseniz bademcik ameliyatı hevesle beklenen kurtuluşunuz, yeni ve bambaşka hayatınıza atacağınız büyük adımınızdır.
    gözlerinde yaşlarla uğurlayan anneye ve endişesini ''aslan kızım'' gülümsemesinin arkasına saklamaya çalışan babaya dönüp son kez bakarak sedyeyle girilen ameliyat odasında doktor amca tarafından ''ooo kraliçemiz de geldi işte!'' şeklinde son derece ego okşayıcı sözlerle karşılanır, ''kaçıncı sınıftasın? yaz tatilinde neler yapacaksın? büyüyünce ne olacaksın?'' gibi o yaşlarda nefret edilen geyik soruları sabırla cevaplar ve uyuşturucuyu aklı sıra çaktırmadan enjekte eden doktorunuzun isteği üzerine ikişer ikişer saymaya başlarsınız. 26'dan sonrası karanlıktır. tekrar kendinize geldiğinizde boğazınızda sonsuz bir acı, tasta gösterilen bademcikleriniz ve babanıza dondurmanın boğazdaki yanmaya iyi geleceğini söyleyen doktor bulursunuz. nitekim hayallerinizde yıllarca yaşattığınız renk renk dondurmayla dolu koca bir kap geldiğinde annenizin tüm zorlamalarına rağmen ameliyatlı boğazınızdan tek kaşık geçemez ve erimeye başlamış hayaliniz gözlerinizin önünde çöpe gider.
    dünyanın en geveze çocuklarındansanız dilsiz geçirdiğiniz sonraki bir hafta hayatınızın en işkenceli dönemidir ve 20 yaşına gelmişken bile her dondurma yeyişinizde çöpü boylayan güzelliği hüzünle hatırlar, elinizdekinin tadı buruklaşır ve ikişer ikişer saymaya başlarsınız.
  • ameliyat olduğunun ilk gecesi hakikaten çok zor geçiyormuş.

    ağrı kesicilerin etkisi geçti. gözlerim dolmadan yutkunamıyorum. korkunç uykum var ama uyuyamıyorum. yatağa yattığım zaman ya çok canım yanıyor ya öksüresim geliyor. ki öksürmekten inanılmaz korkuyorum. yarayı açma ihtimali falan var.

    inanılmaz açım. 24 saati aşkın süredir mideme doğru dürüst besin girmedi. ama değil katı besin, çorba içmek bile bir kabus.

    şimdilik, uykusuzluk+açlıktan bayılana kadar uyumamaya çalışıcam. sabahlamaya çalışıcam. elimden başka bişey gelmiyor çünkü. pof.

    edit: ulan insaf cuma sabahı oldum ameliyatı şu an pazar gecesi. nerdeyse 3 gün oldu amk. hala acıdan uyuyamıyorum. bu nası iş ben anlamadım ki.. öksürdüm bu arada. pek çok kez. hepsinde de bir müddet kan tükürmem ve dondurmayla kanı bastırmam gerekti. güzel tecrübeler değilmiş. kan tükürmek sadece beyaz perdedeki adamlara yakışıyomuş gerçekten. poff. aptala döndüm resmen acıdan, yorgunluktan, açlıktan. iyileşsem artık yavaştan ya.

    edit2: 4. günün sabahındayım. ağrılar hala korkunç ama artık periyodik. devamlı değil. mesela gece 2-3 saat uyuyup da kalkınca korkunç bi ağrı. ya da konuşmaya çalışınca. ya da soğuk terapi yapınca gibi. ama bekleyince azalıyo. kan tükürmeyi 4.gün(dün) hiç yaşamadım. bitti heralde artık o kabus. hala konuşamıyorum. yazarak anlaşmaya devam. açlıktan ölüyorum sadece dondurma ve azcık çorba alarak beslendiğim 100 saati geride bıraktım.

    edit3: size tavsiyem: aklınız varsa uyumayın olum! hehe. hele bir de burnunuzdan nefes alamıyorsanız gece, sakın sakın sakın sakın sakın uyumayın. o kadar diyorum. bu haldeyken, ağzınızdan nefes alarak geçirdiğiniz 2-3 saat uykudan bir uyanın hele. of ki ne of yani. böyle bir acı şekli yok. denemesi bedava.

    edit4: 6.gündeyim. dün gece ve bu sabah biraz kanamam olunca doktora kontrole gittim. bişey yok dondurmayı azaltmışsın, dondurmaya devam dedi. hala canım yanıyor. fakat şu andaki acı başedilemeyecek gibi değil. geceleri saymazsak. geceler hala korkunç. saat başına alarm kuruyorum kalkıp dondurma yiyorum fakat yine de her saat başı kalktığımda 5 dakika göz yaşartıcı acı dalgasını engelleyemiyosun. zaten 4-5 saat max. uyumaya cesaret edebiliyorum. 2 gibi yatıp 6-7 oldu mu kalkıyorum. dün biraz yumuşak kek yemiştim ama kanamam olunca tırstım bugün sadece içine ekmek içi serptiğim süzülmüş tavuk suyuna çorba içiyorum. doktor, aç kal gerekirse ama zorlama boğazını dedi. o yüzden katı besin çabalarıma biraz ara verdim. doktorun dediğine göre 5-6-7. günler de acı artar, 8-9 da azalır, 10. gün ile birlikte de genelde bitermiş. bugün perşembe işte, pazartesi günü kendine gelmiş olursun tamamen dedi.

    yani ameliyat olacaklara tavsiyem en az 10 günlük bir boşluk yaratın kendinize. çünkü bak nerdeyse 1 hafta oldu, öyle alışverişe gidiyim, arkadaşlarla buluşıyım gibi bi durum yok yani. hatta rahat rahat konuşıyım gibi bir durum bile yok. konuşmak hala bir azap. onun haricinde, bu ameliyat estetik bir ameliyat gibi tercih meselesi değil. bu ameliyatı olman gerekiyorsa, olman gerektiği için oluyorsun. yani kararsızım poff diyenleri pek anlamıyorum. ya olucan ya o sürekli geçirdiğin enfeksiyonlar, tonsillitler bi gün kalp kapakçığına inecek öleceksin yani. çok basit. o yüzden bademcik ameliyatı aslında bir zorunluluk.

    zorunda kalmadıkça böyle acı çekilmez zaten. insanı hayattan bezdiriyor hakikaten. neyse günlüğe dönüştü entry istemeden. devam ederim sonraki günlerde tecrübelerimi aktarmaya.

    edit5: evet gençlik haberler bomba. tam her şey ne kadar daha kötü olabilirdi ki derken yukardan cevap gecikmedi. dün akşam başlayan kanamam bir türlü durmayıp, damla damla olan kan şakır şakıra dönünce, dün gece beni ameliyata aldılar tekrar. ameliyatta bir kısımı tekrar yaktı doktor kalan yaranın da kabuklarını falan temizleyip iyileşmeyi hızlandırdığını söyledi. 4 gün sonra iyi olucasın dedi. pof. sen 1 hafta işkence çek, sonra bi daha ameliyat ol bu ne arkadaş böyle ya. gerçekten dünyanın en hayat dolu insanlarından biri olan benim bile depresyona girmeme az kaldı yani ne yalan söyliyim. sikiyim böyle işi afedersiniz.

    edit6: 1.ameliyatın 8, 2.ameliyatın 2. günündeyim. hakkaten ikinci ameliyat çok da geriye atmamış beni. ağrılarım daha az. sıradan bir bademcik enfeksiyonu ağrısı var şu an. kontrole gittim bugün herşey güzel gözüküyo dedi doktur. salı günü toparlarmışım. çarşambadan itibaren eski hayata tamamen dönüş deyor. ben de kendimi daha iyi hissediyorum bugün. bakalım.

    aylar sonra gelen edit: hanımlar beyler. ameliyat süreci harbiden çok sancılı geçiyor. ama değiyor inanın. aylardır çok daha mutlu huzurlu ve çok daha az boğaz ağrısı çeken bir insanım. ayrıca sık sık hasta da olmuyorum. hatta daha az hasta oluyorum. hastalıklarım daha kolay geçiyor çünkü bademcikteki iltihap kaynaklı ateşlerim olmuyor. yani bir 20 günü gözden çıkarıp sıkın dişinizi. sonra sonuçlardan memnun olacaksınız.

    3 yil sonra gelen edit: iyi ki olmuşum lan bu ameliyatı. olun korkmayın acayip güzel sonrası.

    11 yil sonra gelen edit: arkadaslar, aradan yillar gecti. dile kolay 11 sene. ameliyati oldugum zaman 21 yasindaydim, su an 32 yasindayim.

    acikcasi yillar once konustugum kadar kesin konusamiyorum su anda. evet atesli hastaliklarimin sayisi cok azaldi ama bademcik olmayan bogaz cok savunmasiz kaliyor. cok sik bogaz agrisi cekiyorum. acikcasi artik bademciklerin bu kadar hizli gozden cikarilabilecek seyler oldugu konusunda o kadar emin degilim. vucudun dogal bir savunma mekanizmasindan mahrum kalmak insani viruslere ve bakterilere karsi cok savunmasiz birakiyor. doktorlardaki keselim gitsin, alalim gitsin’cilige temkinli yaklasilmasi gerektigini dusunuyorum. acikcasi bademciklerimi aldirmakta acele ettigimi dusunuyorum. 11 yil onceye donsem ameliyata evet diyecegimden emin degilim.

    bunlari da eklemis olayim. kolay degil size 11 yillik bir perspektif, bir yasanmislik sunuyorum. ne dusunmek isterseniz dusunun, sevgiler ve gecmis olsun.
  • ameliyat gunu caniniz yanmayabilir. zira size genel anestezi yapilmistir. elinize acilan damar yolundan narkoz verilmis, siz odadan ameliyathaneye tasinana kadar kendinizden gecmissinizdir. son hatirladiginiz sey sevgili suat bey'in yavas yavas uykun gelebilir demesidir. ne yazikki onun kurdugu cumleyi bile tam hatirlayamiyorum. yani siz "ya narkoz ise yaramaz da yari uyanik olurum" diye panik yaparken coktan kendinizden gecmissinizdir.
    ameliyat sonrasi gozunuzu acmaya basladiginizda odanizda olabilirsiniz. ornegin beni sedyeden yataga tasiyorlardi. sonrasi kesik kesik. bir hemsirenin uzerimdeki ameliyat elbisesini cikarip kendi kiyafetlerimi giydirdigini hatirliyorum. bir de odamdaki anne dede teyze uclusunun gumumseyerek baktigini. efemdim, ameliyat basarili gecmistir, herkes, ozellikle de doktor gulumsmektedir. pek agriniz yoktur. narkozun etkisinden uyumak istersiniz fakat kollarinda kocaman cicek buketleriyle odanizi basan misafirler bir turlu eksilmedigi icin uyumak hayal olur, devamli bir bayginlik icinde olursunuz.
    ve o gece hastande kalacak olmaniza ragmen doktor durumunuzu iyi bulup sizi eve gondermek ister. peki dersiniz cok sevinirsiniz. sevinmez olsaymissiniz!
    ameliyat gunu narkozun ve yediginiz iki kocaman ignenin etkisiyle sizi bile hissetmezken, ikinci gun kabusa donusur! verilen antibiyotik ve iki farkli agrikesici hicbirise yaramamaktadir. veya ancak bir derece kesmektedir aciyi. misafirler geldikce gulumsersiniz, yataktan kalkip yanlarinda oturur dinc gorunmeye calisirsiniz, karsiliginda da herkes "ben de zor bir ameliyat saniyordum bunu" der. icinizden kufredersiniz hepsine.
    ucuncu gune gelirsek, korkunc bir gece gecirmissinizdir, uc gundur sadece su, sut, ayran ve meyve suyu iciyorsunuzdur, uc kilo vermissinizdir*. konusmak mumkun degildir, en fazla ihh gibi sesler cikiyordur. misal siz, sut demek istiyorsunuzdur, "sihihhhh" gibi bir ses cikiyordur. anneniz de ne demek istediginizi anlamadigindan (evet cok sansliyim, annem is yerinden izin aldi:)) iki uc kere efendim? dedikten sonra siz zaten aciyla kavrulur bir halde tekrar edersiniz "sssihhh" "ssihhih" "ihh" sonunda aman be dersiniz yazmaya karar verirsiniz.
    bir de ancak sivi icebiliyorsunuzdur ya, antiepresanlarinizi alamazsiniz, bir de onun basagrisi ve saskinligi basitirir. hosgeldin dersiniz ne yapacaksiniz.
    hersey bir yana agri dayanilmaz olmustur, kalcadan agri kesici yapilmasini istersiniz artik.
    ilk gun ne guzel bardak bardak sivi icebilirken ucuncu gun doktorun izin verdikleri listesinde "yumurta ve corba " olmasina ragmen, ilk gun verilen yumusacik icecekler bile kabusa donusur. bir de tatlidan iciniz bayilir, dondurma meyve suyu derken tuzlu birseyler istersiniz, ayrana tuz koydugunuz takdirde ise kabuslarin en beterini yasarsiniz, herhalde yaraya tuz basmak diye birseyi bosuna soylememisler.
  • (bkz: lokal anestezi) sayesinde* canlı canlı olduğum ameliyat.doktor amca makası boğazınıza sokmak vasıtasıyla sizi hunharca kıtır kıtır doğrarkene ,siz makasın dokunma hissi haricinde hiçbir$ey hissetmiyor ve aynı doktor amcanın üzerine kan kusabiliyorsunuz (bkz: kan kusmak) .bonus olarak ameliyat çıkışında bir kase buzu da zorla yediriyorlar..bir ay boyunca yediğiniz dondurma ve türevleri'de*** cabası...(bkz: entrye anı serpi$tirmek)
  • 1 ay kadar önce olduğum ameliyat. yaş geç olunca hakikaten tam bir işkence. haddinden fazla dondurma yenilmesi durumunda bu güzide besinin bile acı bir tadı olduğu keşfedilebilir. ayrıca küçük dil şişmesinden dolayı dik uyumak zorunda da kalabilir insan. bunun sebebi ise uyurken küçük dilin nefes verirken burna giden yoları tıkaması.
    bi iki gün dondurma ya da soğuk çorba ya da bebek mamasından sonra insan gerçek bişiler yemek isteyebiliyo. bu durumda çok iyi pişmiş mantıyı tavsiye ederim.
    1 hafta sonunda ise ufaktan harbi yemekler yenenebilir. 10 gün içinde de sigaraya başlayıp gırtlak zikilebilir.
    ayrıca bademciklerin bir tanesinin ufak bir parçasını bırakıyorlar hemen faranjite bağlamasın diye. bi de duruma ve ya doktorunisteğine göre dikiş olmayabiliyo.
  • eğer küçük yaşlarda yapılırsa * boğaz, dil vs. ağrı/acısından çok dudak acısına sebep olan ameliyat türü. zira doktor bey/hanım ağzın içinde rahat çalışabilmek için hastanın ağzını bir tür mengeneyle birkaç kat açmıştır. bu sebepten ameliyat sonrası dudaklar paramparçadır. iyileşinceye kadar birkaç defa deri değiştirirler yılan misali. siz siz olun 4 yaşında bademcik ameliyatı olmayın.
  • 4-5 yaşlarındayken (yani seksenli yılların başı da diyebiliriz) gayet bilinçsiz ve iradem dışında, uyanık bir biçimde geçirdiğim, fakat ağladığım dışında pek hatırlamadığım, hayatımın ilk ve şimdilik tek ameliyatı... (sanki annem, doktor ya da hastabakıcı, beni tutmakta olan her kimse, üstüne çişimi yaptığım gibi bir şey söylemişti. ama hatırlamıyorum, işime de gelmez zaten)
    ilginç olan nokta, benim dondurmdan nefret eden bir çocuk olmamdı. kışın zar zor bulunup alınmış dondurmalar (gençler, o zaman köşedeki bakkalda algida yoktu. dondurma dediğin yazın bulunurdu) tarafımdan "yemem ben bunuuu" diye reddediliyordu. ısrarlar, zorlamalar da işe yaramıyordu. sonra tutturdum "ben kaşıkla dondurma yemem, külah getirin" diye. annem, tahminen benzer zorluklarla, pastanenin birinden bir sürü külah getirmişti. sanırım bir iki lokmadan sonra "istemiyoruuum, yemiyceeem" diye anırmaya başlamıştım. çok kötü bir çocuktum, çok...
hesabın var mı? giriş yap