• ne açıdan cazibe kaybettiğini anlayamadığımdır.

    hafta sonu arabanı park etmek için minimum 3 kere tur atman gerekir, motosikletle bile rahat rahat gidemezsin.

    sayısı giderek artan kahve dükkanlarında oturacak yer bulamazsın, bulursan da yan masada hiç tanımadığın insanla birlikte gelmişsin gibi dip dibe oturup sigara dumanını koklamak zorunda kalırsın.

    caddede yürüyüş yapamazsın, o kalabalık üstüne üstüne gelir. bebek arabası ile yürümek zorunda olan ebeveynleri düşünemiyorum bile.

    yani insanlar için bağdat caddesi hala cazip durumda. tüm bunlara rağmen sürekli oradayım ^^

    inşaat sektörü açısından da müteahhitlere cazip gelen yerler ya başka firma tarafından yapılmıştır, ya da binanın ciddi sıkıntıları vardır.
    m²'si küçük olan arsada daire sayısının fazlalığı, arsa cephesinin darlığı, kat malikleri arasındaki kan davaları(!), binanın ticari fonksiyonunun bulunmaması veya çok fazla dükkan olması gibi gerekçelerle inşaat firmaları biraz daha kendilerini geri çekmiş durumdalar.

    bir de piyasadaki inşaat firmalarının 2/3'si batmış durumda, kentsel dönüşüm dediğin an ''kapatıp kırsala dönüyorum'' derler.

    gayrimenkul satışları açısından bakıldığında ise faizle problemi olmayan insanlar parayı faize yatırmayı daha mantıklı buluyorlar. hazırda parası olanlar zaten sıkıntıda olan müteahhitlerden alacağı daireleri aldı.

    özetle, vakit geçirmeye giden insanlar için hala cazip, diğerlerinin imkanı olsa onlar için de cazip olacak.
  • doğma, büyüme ve mevcutta hala bağdat caddesi ve çevresinde yaşamış/yaşamakta olan biri* olarak eski cazibesinde olmamasının 2 nedeni vardır benim açımdan.

    birinci sıraya avm'leri eklerim. sebebi ise; eskiden zara, h&m, vakko veya herhangi iyi bir marka sadece istanbul'un belli yerlerinde vardı. hatta diğer şehirlerden bile bu markalar için o belli yerlere gidilirdi mağazalar için. şimdi ise her avm'de her marka var. avrupa yakasında veya anadolu yakasının cadde'ye göre uzak kesimlerde oturanlar zara için neden bağdat caddesi'ne gelsin ki? tabii ki en yakın avm'yi seçmekte ve alışverişi yapmakta. en büyük kaybını burada yaşadı bağdat caddesi.

    ikinci olarak açılan cafe sayısıdır. cadde kültürü; insanların yürüyüş yaptığı, yaparken mağazalara göz gezdirdiği ve varsa gözüne çarpan bir şey girip o mağazaya detaylı baktığı/satın aldığı bir yer idi. şimdi ise bir çok mağaza kapandı yerlerine cafeler, restaurantlar aldı. insanlar yürümek yerine mekanlarda vakit geçirmekte. bu konuda da kadıköy belediye'sine sonsuz teşekkür ederim.

    bunların dışında cadde ve çevresine gelen insan kalitesinin düşmesi, mekan sahiplerinin barzolaşması, belediyenin cadde ve çevresini süsleme çabasının yetersizliği ve tabii ki inşaatlardan caddeye girilememesi de etkilidir. ancak direkt olarak bir cadde yaşayanı olarak ilk 2 sebebimin eline su bile dökemezler.

    istiklal caddesi'nden sonra sıra ağır ağır bağdat caddesi'ne gelmekte. bunu yine biz görebiliyoruz ama yetkili kimse göremiyor. çünkü yetkileri kadar bazı insanlar rüşvet almakta. o rüşvetler de her zaman yaşanabilir ortam sağlamaktan daha keyif verici geliyor o yetkili abilere.
  • evet abi cadde çok bozdu bende sizin yerinizde olsam arabamı rahat rahat park edeceğim , bütün mağazaları , lokantaları , sinemaları bulacağım bir avm'ye giderdim .

    bırakın cadde sokakta yürümek isteyene , nefes almak isteyene , bir kaç saat için bile olsa çomaristan'da değilmiş gibi hissetmek isteyenlerin olsun .

    avm'ler çoh güsel
  • genç insan yok genç? eskiden cadde diyince kızları erkekleri yakar geçerdi. şimdi herkes yurtdışına gittiğinden midir tek tük eli yüzü düzgün 20-30 yaş arası görür oldum.
  • dünyanın en zengin 2. adamının mağazalar zincirini bile caddedeki kira fiyatları aşırı pahalı buluyor ve caddeden çekiliyorsa kusura bakmayın ama bunu tek sebebi tuzu kuru mülk sahibidir. fiyatlar cazip olsa çok güzel yaşam, eğlence ve alışveriş noktası olabilir.
  • varos, sonradan görme tiplerin dolusmasi ve lanet olasi kentsel dönüşüm etkenidir.

    hala en guzel yerinin maltepe'de oldugunu düşünüyorum.
  • haftasonu gezenlerin serzenişlerine takılmayın hafta içi gezin elit kesimi görürsünüz. haftasonu her yer sultanbeyli'den hallice.
  • kısa ve net şekilde ; nezih mahalle yaşantısının ortadan kaldırılması.
    balkonlu evlerin yıkılıp, yerine 24 katlı beton dikilmesi.
    o dikilen milyonluk betonlara sonradan zengin olmuş, akp’li, türbanlı keismin taşınması.
    o yeni kesimin kendi kültür ve muhafazakar yaşantısını kozyatağı ve cadde olmak üzere yavaş yavaş kabul ettirmeye başlaması.
    her açılan cafenin pahalı poğaçacı ve simitçi olması.
  • ekonomik durum sebebiyle cadde üzeri dükkanlarda bir boşalma söz konusuydu uzun süredir, üstüne kentsel dönüşüm ile de emlak fiyatlarında düşüş vardı ama ara sokaklara enteresan burgercidir, kahvecidir bir sürü kaliteli yerler açılıyor ilginç şekilde. bu butik mekan sevdası tüm türkiye'yi sardı resmen, krize inatla göğüs geren sektör. bir de toplu taşımayla ulaşım kısıtlı olduğu için istanbul'daki çoğu popüler yere göre ekstra bir çomar free havası var bu yüzden de belirli bir genç nüfus tarafından da artan oranda tercih ediliyor son yıllarda gerek gezmelik gerek ikamet etmelik olarak suadiye taraflarında. bu butik mekanların müşterileri de genellikle bunlar olsa gerek. onun dışında kalabalığından eksildiğini sanmıyorum pek, oranlarda bir değişim var. zengin nüfusta bir azalma, orta halli gençlerde bir artış söz konusu.
  • artık uzun soluklu vakit geçirmeyi uygun fiyata vaadedemeyen her işletme ve işletmeler bölgesi bu sonu yaşayacaktır.

    şöyle ki artık insanlar - en azından ben ve benim gibiler - max 30 dakika oturup birer kahve içip, yanina kek katık edip 50 lira ödemek istemiyor. üstelik sosyalleşme anlamında da birşey vaadetmiyor.
    ya da x muhallebecisinde sütlü tatlı üstü 2 top dondurma sonrası çay için 2 kişi 100 lira hesap ödemek istemiyor.
    özellikle neden bu işletmeleri örnek verdiğimi bağdat caddesine gidenler ya da orayı iyi bilenler anlayacaktır.

    insanlar artık dolu dolu ve uzun soluklu vakit geçirmeyi ve ancak bu zaman sonunda belli bir ücreti ödemeyi rahatsız edici bulmuyor. dikkat edin yine az ödemiyor ama ödediğinden rahatsız olmuyor çünkü bakınca akşam 7 de girdiğin mekandan bu mantıkla 11 de kalkabiliyorsun, hem de keyifli vakit geçiriyorsun , en azından bir akşamı yorulmadan tek mekanda bitirebiliyorsun.

    tabi durum böyle olunca maalesef çay-kahve , yemek dışında tütün ürünleri ( nargile) ve alkol ön planda olmak durumunda kalıyor. ruhsat gereği bildiğim kadarıyla ikisi bir arada olamıyor ama en azından birisi olduğunda insanlar o mekanda uzun uzun kalabiliyorlar. özellikle nargile mekanları hem yüksek kar , masalarda geçen zaman uzun olduğundan yüksek satış sağlıyorlar..
    zaten ana cadde üzerinde yıllardır aynı kalan mekanlara bakarsanız bu tarz mekanlar olduğunu göreceksiniz..

    bu tarz mekanlar açıldığında da maalesef kitleyi direk etkilediğinden bence şu dönemde işletmeciler baya çıkmazda..
hesabın var mı? giriş yap