• klinikte en sık karşılaşılan kişilik bozukluğudur.
    ancak genellikle, bağımlı kişilik bozukluğu sebebiyle değil, başka birinci eksen sorunları için başvururlar.

    özellikleri: pasif, yapışkan, ayrılmaktan korkan, başkalarını memnun etmek isterler

    1.başkalarından farklı görüşleri varsa söylemekten çekinirler.
    2. bir ilişki sonlanınca hemen başka bir ilişki ararlar.
    3.sorumluluk almaya çekinir.
    4.gündelik karar vermede zorlanır.

    (bkz: c kümesi kişilik bozuklukları)
  • bu kişiler yaşamın önemli alanlarında sorumluluk almayan, ihtiyaçları diğerlerine bağımlı, yalnız kaldıklarında rahatsız olan kişilerdir. freud'a göre oral-bağımlı* kişiliktir.

    tüm kişilik bozuklukları içinde %2,5 oranında görülür. kadınlarda daha sıktır. çocukluğunda kronik hastalığı olan kişiler daha yatkındır. bu kişiler görüşme sırasında uysal, sorulara yanıt verme çabası ve rehberlik arayışı içinde olan kişilerdir.

    genç erişkinlik döneminde başlayan,uysal ve yapışkan davranışa ve ayrılma korkusuna yol açacak biçimde kendisine bakılma gereksiminin aşırı olduğu kişilerdir.

    tanı ölçütleri: başkalarının öğüt ve destekleriyle karar verirler; yaşamlarında sorumluluk almak için başkalarına gereksinim duyarlar; kabul göremeyeceği korkusuyla, başkalarıyla aynı görüşü paylaşmakta zorluk çekerler; kendi başına iş yapma zorluğu vardır. kendine güven yoktur; başkalarının bakım ve desteği için hoş olmayan şeyleri bile yaparlar; tek başına kaldığında kendini rahatsız ve çaresiz hissederler; yakın bir ilişki sonlandığında,başka bir ilişki arayışı içine girerler; kendi kendine bakma durumunda bırakılacağı korkuları üzerine gerçekçi olmayan bir biçimde kafa yorarlar. bu kişilerde pasif ve bağımlı durum kalıcıdır. sürekli bağlanacağı kişiler ararlar.
    ayırıcı tanı: bağımlılık pek çok psikiyatrik bozuklukla beraber görülebileceği gibi histrionik ve borderline kişilik bozukluğunda önde gelen faktördür. bağımlı kişilik bozukluğunda, bağımlı olduğu kişiye karşı uzun süreli ilişki vardır. bağımlılık davranışı agorafobi durumlarında da olabilir ama bu hastalarda panik ve anksiyete durumu da vardır. bu kişiler mesleki fonksiyonları bozulma eğiliminde, sosyal ilişkileri sınırlı kişilerdir. bağımlı oldukları kişilerden ayrılınca major depresyon görülme riski vardır.
    psikoterapide, terapistin desteği ile daha az bağımlı ve daha aktif olabilirler. farmakoterapide anksiyolitikler, benzodiazepinler, serotonerjik ajanlar, antideprasanlar, seperasyon anksiyetesi için tofranil kullanılabilir.

    edit
    görülen lüzum üzerine ek not:
    her kim ki bu bilgileri okuya , sakın ola kendine ya da başkasına tanı koymaya kalkışmaya. bu özelliklerden bir ya da birkaçını kendinizde başkasında buluyor olabilirsiniz , mümkündür. bu kişilik bozukluğunuz olduğu anlamına gelmez. genelde kişilik özellliği düzeyinde kalır. kişilik özelliği düzeyinde kalması da klinik olarak sorun teşkil etmez.

    http://lokman.cu.edu.tr/…/derskitap/htm/kisilik.htm
    edit: kaynağıma artık ulaşılamıyor.

    güncel link : https://web.archive.org/…/derskitap/htm/kisilik.htm
  • partneri de aynı bozukluktan müzdaripse uzun süreli ilişki yaşar bu insanlar. kısacası evrensel bir sendromdur. bunca kişi evlendiğine göre...
  • bir araştırmaya göre sahip olan kişiler;

    yalnız kaldıklarında aşırı rahatsızlık hissediyorlar.
    çoğunlukla kötümser, depresif ve gergin oluyorlar.
    kendi yeteneklerine güvenmiyorlar.
    her zaman başkalarının daha iyi fikirleri olduğunu düşünüyorlar.
    birisinden ayrıldıklarında büyük acı yaşıyorlar.
    ilişkilerini devam ettirmek için her türlü koşula katlanıyorlar.
    ilişkilerinde genelde ödün veriyorlar.
    kendilerini küçük görüyorlar.
    başkalarının eleştirilerini kendi dengesizlikleri olarak algılıyorlar.
    başkaları tarafından yönetilmeye ve korunmaya ihtiyaç duyuyorlar.
    iş hayatında sorumluluk gerektiren işlerden kaçıyorlar.
    yöneticilik yapmak istemiyorlar.
    yaratıcılık gerektiren işlerlerden kaçıyorlar.
    bir başkası için kendi ihtiyaçlarını kolaylıkla ikinci plana atabiliyorlar.
    kendilerine yönelik kötü davranışlara katlanıyorlar.
    kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar.
    başka insanları rahatsız etmemek ve kızdırmamak için sürekli bir çaba sarf ediyorlar.
    aynı anda birden fazla insana bağımlı olabiliyorlar, biri giderse diğeri bulunsun diye insan yedekliyorlar.
    kendilerine aşırı sevgi gösterilmesine ihtiyaç duyuyorlar.
    bazen çok ciddi boyutlarda kendine ya da karşı tarafa zarar verme isteği duyabiliyorlar.
  • genel anlayıs; kendilerini kapasiteleri ve yetenekleri ne olursa olsun, baskalarından bir adım geride gorurler. bu yuzden hakim dusunce, hayatta tutunmak icin baskalarına ihtiyacları oldugu yolundadır. insanlara karsı iliskilerinde pozisyonları, ustunlukleri ya da haklı/haksız olma durumları ne olursa olsun, baskın, etkin, haklarını arayan kisi olamaz ve altta kalırlar. toplum icinde takındıkları ayrı bir durusları vardır. calistikları iste genelde hak ettiklerinden daha dusuk statulerde yer alırlar cunku ne yapıp, yapamayacakları konusunda guvensizlik ve inancsızlık duyarlar. kendi kararlarında etkin olmak icin surekli baskalarının onayına ihtiyac duyarlar. kararları kendilerine verilen destege gore degisebileceginden genelde tutarlı olamadıkları bilinir.
  • bagimli kisilik bozuklugunu gelismesinde cevresel faktorlerin,kalitimsal nedenlere oranla daha baskin rol oynadigi kabul edilir.
    asiri koruyucu,mukemmeliyetci ve baskici ebeveynlerin,cocugun ozguvenli ve insiyatif sahibi bir insan haline gelmesini engelledigi gorulur ve ozellile türk kulturunde kadina atfedilen geleneksel sosyal rolun,kadinlari daha bagimli hale getiriyor olmasi da mumkundur.
    (bkz: baski altindaki insanin degisimi)
  • arkadaşlar amk afedersiniz ama buradaki entrylerin yüzde yetmişi default. son derece yüzeysel ve tek yönlü tanımalamalar kullanılmış. burayı okuyunca insan kendini peri masalına sıkışmış dar bi perspektifle yorumlamaya çalışıyor.
    bakın dünyada milyonlarca insan var ve her birimiz çeşitli farklı koşullarda büyüdük, yaşıyoruz, farklı insan gruplarına maruz kalıyoruz. bu yüzden bu gibi kişilik bozuklukları da kişilerin koşullarına göre çeşitlenebiliyor.

    bu ya da benzeri bi davranış bozukluğum olduğunu fark ettik. (bi uzman beraberinde tabi, bunu lütfen atlamayın!!) fakat okuduğum hiçbi makalede kendimi bulamadım. bende yarattığı psikolojik yansımasını tanımlamam gerekirse;
    vurdumduymaz, özgürlüğüne düşkün bi bireyim. ama söz konusu hayatıma turnusol kabul ettiğim insanlar olunca aşırı hareketler sergiliyorum. sevgilim ve annem. ya da o zaman yakın olduğum bi dost.

    1. o kişiyi sömürünceye kadar çok hayatıma dahil ediyorum/hayatına dahil olmak istiyorum.
    2. o kişinin her türlü problem ve sevincini üstleniyor, sorumluluğunu alıyorum
    3. o kişiyle günün her saati paylaşım iletişiminde olmak ihtiyacı hissediyorum. / tersi olduğunda sevgi ya da sadakatinden şüphe duyup nefret beslemeye başlıyorum.
    4. genelde bu bozukluğa sahip insanları çevereme topladığım için onlar bu tavırlarımı fark edip oyunu devam ettirdiğinde(ilgi gördüğü için kaçma/görmediği zamanlar üstteki adımların aynını bana uygulama) çılgına dönüyorum. nefes alamıyorum ve tüm vücuduma bir ağırlık çöküyor.

    şimdi, bunları fark etmeden önce geliştirdiğim bi çözüm vardı bu gibi durumlar için. dalga geçmeyi başardığım zaman o nefes alamama/ ağırlık hissini atlatabiliyordum. fakat son zamanlarda ilişkimi tamamen engellemeye ve bireysel hayatımı çökertmeye başladığı için profesyonel bi yardım alma kararına vardım ve sonuç...

    şuan ilişkimde ve iletişimlerimde tamamen sağlıklı davranmaya çabalıyorum. fakat bu bozukluk üzerine kurduğum bi ilişki(romantik ilişki) olduğu için tavırlarım sağlıklı olduğunda onu kaybederim diye aklım çıkıyor.
    evet yine o döngü....
    umarım güzel doneler alırım dostlar, terapi devam ettikçe ilerlemeyi paylaşıcam yardım adına.
  • sanırım sahip olduğum bir kişilik bozukluğu sebebi.

    burada yazılanların %99’unu karşılayan, hatta bu sorunlarımı psikolog’a açıp, ‘’olur öyle’’ gibi bir cevap almış birisiyim.

    kişilik oturmaması, her filmden kitaptan bir rol model seçip hayatı öyle sürdürme. sırf yalnız kalmamak için saçma sapan ilişkiler yaşama. hayatta hiçbir önemli karar verememe, devamlı başkalarına danışma. kimseyle arayı bozmamaya çalışma. aynı ortamdan birisiyle ara bozuksa, huzursuz olma.

    oscar ödülü degil ki bu, sahip olunca sevinelim aq. yok mudur kurtulmanın bir çaresi ? gerek ilaç, gerek psikolog destegi.
  • tarif edilen kişilik bozukuluklarının tüm özelliklerini aynı kişide gözlemlemek çok nadir olduğu için tespiti de zor olmaktadır. genelde bir spektrumun parçası olarak görülür. ayrıca bu özellikler toplum veya partner tarafından "iyi kalpli insan" olarak da görülebileceği için ilk etapta sorun teşkil etmeyebilir. gözlemlediğim şeylerle bağımlı kişilik bozukluğu özelliklerinin pratik hayattaki yansımlarını başlıklarla tariflemeye çalışacağım. psikiyatrinin patoloji tanımlamalarına, popülist kaygılara olan yatkınlıklarından dolayı her ne kadar çekincelerim olsa da birilerine faydalı olması ihtimaliyle paylaşıyorum.

    1.etiyoloji: kontrolcü ve baskıcı ebeveynle sıkça karşılaşılır. çocuk zamanla sorumuluk almaktan çekineceği için bağımlılık başlar. burda örneğin anneye bağımlılık devam edebilir. anne hala en büyük danışman ve en iyi "arkadaş" olarak tüm aşamalarda onay istenen otör olarak görülebilir. aile onayı türk toplumunda sıkça görüldüğü için bunun kültürel olup olmadığı da tartışabilir.
    2. cinsellik: mazoşist özellik gösterirler. hem otoriter ebeveyni aramaları hem ilişkideki sorumluluğu almamak, suçun karşı tarafta olduğuna inanmak için mazoşist deneyimlere maruz kalarak süperegoyu ikna eder, cinsel haza alan bırakır.
    3. ilişkiler: tipik olarak herkese "iyi" davrandıklarına inanırlar. bu şekilde davranışlarının altında "ben sana bir şey verdim, artık bana borçlusun" alışverişi yatar. böylece etrafında bağımlı olabileceği bir ilişki ağı oluşturur. bu sayede sürekli kararlarında onaylanma ihtiyaçlarını karşılar.
    4. aşk hayatı: ilişkilerdeki bu alışverişi aşk hayatında da sürdürürler. örneğin partnerin narsist paternli baskıcı tarafıyla sömürülmek pahasına ilişkilerinin devam ettirirler. sonuçta narsist için övülme, bağımlı için iyilik yapan mağdur rolü sağlanmış olur. ayrıca anlamsız buldukları ya da haz almadıkları bir ilişkiyi yıllarca sırf güvende hissetikleri için devam ettirebilirler. kişi bu durumun farkında bile olsa sosyal düzende yer edinebilmesi muhtemeldir. ne zaman ki karşı taraf yapılan sözde fedakarlığın çarpıklığının farkına varır ve tavrı değişirse; buna bağlı olarak kendisinin yaptığı sözde fedakarlığın kıymetinin anlaşılmadığına ikna olursa işler bozulmaya başlar. bir şekilde partneriyle alışverişini sağlayamadığı zaman en tipik özelliği güçlü bir anksiyete yaşayıp bağımlılığını devam ettirecek başka bir partnere hızlıca bağlanmalarıdır. bu açıdan bakıldığında yapılan ilişki yatırımının yüzeysel kaldığı, bağımlılığı gidermeye yönelik olduğu düşünülürse her iki taraf için de yıkıcı sonuçları olacaktır. tabi bu bağımlılığı vefat edeceği annesinden, güven vermeyen partnerinden karşılamayacağını düşündükten sonra hızlıca bir aile kurup çocuklarına sığınması çok olasıdır (not: bu her aile kurmak isteyen ya da partnere hızlı bağlanan bağımlıdır demek değildir. ayrıca bunlar sadece bir kişilik örüntüsü de olabilir).
  • bu dertten muzdarip biriyim psikoloğa gittiğim zaman öğrendim aynı zamanda sosyal anksiyete bozukluğumda var. özellikle anne ve babama bağımlıyım isyan bayrağını çoğu kez çekmeme rağmen hep bastırıldım. kendi başıma bir şey yapamadım şu yaşıma kadar sürekli birilerinin yönlendirmesi veya onayıyla ilerledim. hayatımı ben değil başkaları yönetti yıllarca. üniversite kazandığımda şehir dışında tek başıma yapamam diyip geri dönmeyi bile düşündüm. denizin ortasına bırakılmış gibi çırpındım. ama yavaş yavaş geçiyor. kimse bizden önemli değil. yardım alın
hesabın var mı? giriş yap